2018-19 UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu Rövanş Maçı
23:00
0 - 0
  • 1
    ndiaye-fernando ikilisinin yerine selçuk-donk ikilisi ile çıkmamız gereken maç. ayrıca belhanda'nın da sol çizgiye yakın oynaması emre akbaba'nın da diagne'nin hemen arkasında görev yapması gerek bence.

    kontratak yapma şansımızın çok düşük olduğunu düşündüğümüzde set oyununda bize yardım edecek oyuncu ve oyun şablonunun bu olduğunu düşünüyorum.
    https://galatasaray11.com/i/46652.jpg
  • 2
    bizim ihtiyacımız olan nedir bu maç için? (mümkünse gol yemeden) gol atabilmek en az 2 tane.

    ilk maçta yaptığımız 4-3-3 hatasına tekrar düşersek; turu, golü ve kalemizi gole kapatmak gibi düşünceleri şimdiden unutalım.

    öncelikle dünkü* maçla ilgili beni şaşırtan iki şey var. ilki fatih hocamın 4-3-3 ısrarı. ikincisi oyuncu değişikliğine rağmen devam eden 4-3-3 ısrarı. ben fatih hocamızın kararlarını sorgulayacak bir hadde sahip değilim. bunu özellikle belirtmek isterim. şaşırmamın nedenine gelecek olursam onun sahaya 4-4-1-1 tarzı dizilmesini bekliyordum. en azından değişikliklerden sonra. emre kulübede yoktu. kadroya mı dahil edilmedi bilmiyorum ama yedek kulübesine bakınca onu göremeyişim daha da düşündürdü beni.

    dün topa tutulan kim oldu? galatasaray orta sahası. değerli yazarlar, şunu belirtmeliyim ki; dün belhanda-ndiaye-fernandoyu ordan alıp yerine xavi-busquest-iniesta üçlüsünü koysanız galatasaray kaleye topu taşımakta zorlanırdı. neden diye soracak olursanız ise; sahayı mükemmel şekilde parsellediler.

    tam olarak şu şekilde: http://gss.gs/tM7.png

    evet oyuncuları eleştirebiliriz. diagne’yi gol atamadığı için, marcao’yu gol yedirdiği için. yapabileceklerinin kısıtlı olduğunu unutmadan. dün çok çok kısıtlıydı yapabilecekleri şeyler. luyindama’nın golü de benfica’nın defansif zaafiyetinden geldi zaten.

    alanyaspor maçında * onyekuru’nun kapalı savunmaya karşı etkisiz olduğunu gördük. yetmedi, ilk 20 dakikasını çok iyi oynamamıza ve geniş alanlar bulmamıza rağmen trabzonspor maçında* da etkisiz oynadığını gördük. 17 pas yaptı ve sadece %65 pas isabeti sağlayabildi. ve biz hala 4-3-3 sistemine olan bağlılığımızdan onu oynatıyoruz. ayrıca eklemek isterim, bencilliği yüzünden dün ona sahada tek isyan eden isim younes belhanda’ydı.

    şimdi bizim kısa sürede temel defolarımızı örtebilmemiz için kurtulmamız gereken bir oyun sistemi var ve bunun adı da 4-3-3.

    daha önce bahsettiğim üzere hocamızın yunus akgün’ü sol orta saha mevkisi için hazırladığını düşünüyordum ama sanırım bu düşüncemde yanılacağım yakın zamanda. 4-4-2 için uygun bir oyuncu olduğunu düşünüyordum ama biz 4’lü orta saha düşünmüyoruz.

    genel konuları ve geride kalan benfica maçının dışında bu maçın özeline değinelim.

    başta da bahsettiğim gibi gol yemeden gol atmamız tur için şart.

    benim tercihim bu maç özelinde 3-5-1-1

    http://gss.gs/xiy.jpeg

    3’lü savunmalara karşı önyargılı olduğunuzu biliyorum ama donk oyunda olduğu her zaman biz zaten 3’lü savunma oynuyoruz. donk, stoperlerin arasına giriyor. mariano ve yuto ise kanat bek görevini üsteleniyor. burada önemli olan onyekuru’yu kanattan alıp, hem top kaybını azaltmak hem de pas oranınızı yükseltmek. ayrıca sahayı da çok iyi bir şekilde parsellersiniz.

    eğer emre hazırsa diagne’nin arkasında kesinlikle oynamalı. diagne rakiple boğuşan, ve takım arkadaşlarına alan açan bir oyuncu. emre ise bu boşluklardan yararlanmak için en doğru isim. ki ilk yarı oynadığı 6 maçta rakip cezasahasında en çok topla buluşan oyuncuydu. ayrıca ikili pas alışverişlerinde bulunmaları diagne’nin pasif bir oyuncu gibi gözükmemesini sağlar.

    3-5-1-1 hücumda da bu şekilde dizilebilme şansını size sunan bir sistem de olur ayrıca:
    http://gss.gs/xiy.jpeg (sevgili ktei’nin alternatif kadrosu)

    son olarak, henüz hiçbir şey bitmedi. tur gitmedi. bunu sizin içinize aşılayan ilk maçtaki performans ve skor biliyorum. umarım bu maç bazı şeylerin başlangıcını yaşarız...
  • 5
    yaptık, yine yapacağız. avrupa'da yeni bir hikaye bir başlangıça ihtiyacımız var. lizbon'da benfica'yı elemekten de daha güzel hikaye olmaz başlamak için. bizim potansiyelimiz arena'mız türkiye süper ligi değil. juventus'u kara gömdüğümüzden beri de avrupa'da elle tutulur tek başarımız yok. avrupa'da bahis siteleri galatasaray'ın benfica'yı elemesine 10 oran veriyordu, ama burada türkiye'de kimileri için tek bir ihtimal vardı.

    bizim için tek bir ihtimal var.

    https://rerererarara.net/konsantrasyon.mp3
  • 13
    ilk maçta ispanyol hakem ile başlayan hatalar zinciri, dün gece de rumen hakem ve yardımcıları ile devam edince galatasaray bu sezon için avrupa kupalarına veda etmek zorunda kaldı. lakin fatih terim'in dediği gibi "değişen ve gelişen bir takımız" ve haziran ayında da yapılacak takviyeler ile galatasaray, ali sami yen'in kuruluş amacında belirttiği üzere "ait olduğu lige" çok daha güçlü dönecek, "mekanın sahibinin kim olduğunu" gösterecektir dosta düşmana...

    nasıl ki ultraslan-üni, anadolu'daki deplasmanları galatasaray için ali sami yen havasına çeviriyor, ultraslan'ın avrupa oluşumu olan ultraslan avrupa da almanya, fransa, belçika, portekiz demeden yurt dışı deplasmanları galatasaray için "iç saha"ya dönüştürüyor. estadio da luz'da da uefa avrupa ligi son 32 turu rövanş maçı benfica'lı taraftarların şaşkın bakışları altında sarı kırmızılı taraftarların üçlüsü ile başladı, gençlik marşı ile devam etti ve ev sahibi tribünlerin de "telefonlarının ışıkları" ile eşlik ettiği nevizade geceleri ile son buldu... evet, taraftar ilk maçın skoruna bakmadan, "galatasaray varsa, umut vardır" diyerek kendisine ayrılan bloğu doldurmuş, "sığmıyoruz" diyerek yan tarafların açılması için portekiz polisleri ile tartışıyordu...

    fatih terim'in takımı da avrupa macerasına devam edebilmek için gollere ihtiyacı olduğunun bilincinde ev sahibi yarı sahasına oyunu yıkıp, erken bir gol ile ipleri eline almak istiyordu. benfica ise istanbul'dan rahat dönmüş, sağlam savunma yapıp, kalesinde gol görmemek temel gayesi içinde mücadele ederken, ani çıkışlarla galatasaray'ı avlamanın peşindeydi. düşündüklerini de yaptılar kırmızı beyazlı forvet oyuncuları, özellikle sarı-kırmızılıların atak sonlandıramadığı, ya da çok adamla hücüm ederken kaybettiği toplarla muslera'nın kalesine ciddi şekilde geldiler de bu ataklarda ya cervi, ya pizzi, ya da felix son vuruşlarda beceriksizdi, ya da marcao liderliğindeki galatasaray savunması dikkatliydi.

    bireysel yeteneklerin ön plana çıkmadığı, takım sistemi ve disiplini içinde mücadele eden "taş" gibi bir takıma karşı oynuyordu galatasaray ve rakip ceza sahası içinde aradığı pozisyonları bir türlü bulamıyordu. sağ kanatta mariano, sol kanatta nagatomo her zamanki gibi bindirmelerde bulunuyor ama onların önlerindeki feghouli ve onyekuru ile pas alışverişlerini engelliyor ev sahibi topçular, forvetteki diagne'ye orta yapmalarına müsaade etmiyorlardı. ister altında "şahin" olsun ister ferrari, yakıt koymazsan araba gitmez, diagne'ye orta yapmazsan adam sahada dolaşıp durur... luyindama ve marcao'nun da hava toplarında başarılı olmaları vesilesiyle fatih terim deplasmanda gol atma yollarından birinin de duran toplardan olabileceğini hesaba katmış ve maç içinde de stoperlerini rakip ceza sahasına yollamak için sürekli talimat veriyordu da, belhanda "formsuz" gecelerinden birini yaşıyor, topu arkadaşlarının olmadığı yerlere atma "becerisi" gösteriyordu...

    sağlı sollu kanatları kapayan, rakibinin bloklar arası bağlantılarını koparan böyle komple bir takıma karşı pozisyon bulmanın tek yolu özellikle savunma ve orta saha oyuncularının kaptıkları toplarla rakip ceza sahasına doğru "driplingle" kamıkaze dalışı yapmaktı. bir kaç kez bunu nagatomo ile, luyindama ile ve n'diaye ile denedi galatasaray ve belki de maç boyu en tehlikeli olduğu anlar bu pozisyonlardı ama son paslar yerini bulmayınca skorbord değişmedi...

    dakikalarla birlikte ümitlerin de tükenmeye başladığı anlarda fatih terim önce sinan'ı, sonrasında yunus ve emre akbaba'yı oyuna alarak elden giden turu tutmak için son kurşununu da kullandı. işe de yarayacaktı bu değişiklikler, "umuda sarılacaktı" galatasaraylılar son 10 dakikada, çünkü maçtaki tek isabetli ortada diagne'nin kafa vuruşunda kaleciden dönen topu emre akbaba ağlara yollamıştı da yardımcı hakem "acımasızca" ve "bilinçsizce" ofsayt bayrağını kaldırmasaydı... "vebali uefa'nın boynuna, üvey evlat yaptıkları uefa avrupa liginin marka değerini düşürdüler" derken, çok da haklıydı fatih terim maç sonunda. bir gün önce şampiyonlar liginde var'a bakılarak iptal edilen ya da geçerli sayılan goller, bir gün sonra "yan hakemin" insiyatifine göre sonuca bağlanan pozisyonlar...

    galatasaray'ın umuda yolculuğu hüsranla sonuçlandı belki ama "galiptir bu yolda mağlup"... benfica gibi uefa avrupa ligini kazanabilecek seviyede top oynayan bir ekibe karşı deplasmanda ortaya konan mücadele türkiye süper ligi için ışık ve ümit verdi. özellikle bu sene şampiyonlar ligi ve uefa avrupa liginde oynadığı tüm maçlarda gol atmayı başarmış rakibe karşı galatasaray savunmasının kalesini kapaması takdire şayandı. galatasaray her türlü gol atar, yeter ki gol yemesin ve diagne'ye güvenim sonsuz, "oryantasyon" dönemini atlatması ile birlikte gollerine de kaldığı yerden devam edeceğine hiç şüphem yok... başlarında da türkiye liginin "master şefi" fatih terim olunca, 22. şampiyonluk pastası yine sami yen'de kesilecektir... buna o kadar yürekten inanıyorum ama tek korkum var: ligde hakemler ellerinde var olmasına rağmen tarafsız davranacaklar mı? yoksa birilerini korumak için "ellerini çabuk" tutup, var'a bile bakmayacaklar mı?

    maçtan fotoğraflar ve kaynak için:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...a0-0galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın