• 124
    mac bulundugum sehrin yerel saat ile 1 pm de basladi 3 de bitti. mac bittikden sonra eve gitmek istemedim cunku eve gidersem internete giricektim maci kaybetigimiz gercegi yuzlerce kez suratima vurucakti. turkiye disinda ne huzunleri ne sevincleri paylasicak adam bulamazsiniz. eger kazansaydik kosa kosa sozluge gelir sevincimi yazar arkadaslar ile paylasir sevincime sevinc kadardim. o moral bozuklugu ile saatlerce ictim disarda. bu galatasaray adami alkolik yapar. sampiyonluk sarkilari soyleyerek gittim macta yedigimiz boktan bir golle yenilmek beni gercekten yikmisti. gecenin 12'e kadar o bar senin bu pub benim icip gezdim belki sarhos olur unuturum diye ama malesef unutmak ne kelime ictikce moralim yerlerde surunmeye basladi. artik yeter eve gidip yatayim bitsin bu boktan gun dedim icimden ve eve dogru yollanmaya basladim. metro turaginda gozume 55-60 yaslarinda bir dilenci ilisti. cikarttim 2 dolar verdim. tam yoluma devam edicekken amcam yerinden dogruldu ve aramizda su dialog gecti.

    amerikali dilenci: thanks my friend. where are you from?

    ben: i am from turkey

    amerikali dilenci: ooo galatasaray

    ben: ??????

    o andan sonra ne huzun ve hayal kirikligi kaldi yerini saskinlik ve sevince birakti. sirkelendim kendime geldim vaybe dedim allahin new yorkunda sokak da yatan bir homeless bile turkiye dendi zaman ilk kelimesi galatasaray. bos sokaklarda deli gibi tek basima nevizade gecelerini sosleye soyleye eve geri dondum.

    (bkz: bu da boyle bir anim)
    (bkz: türkiye denince akla galatasaray ın gelmesi)
  • 28
    geçenlerde rastladığım bazı haberlerden anladığım kadarıyla; trabzonspor uefa'ya katılabilmek için 6 puan ilerisindeki fenerbahçe'yi yakalamak yerine, türkiye kupası'nı kazanmak için varını yoğunu ortaya koyacak. eğer trabzonspor bu maçı kaybederse; büyük ihtimalle eskişehirspor ve kayserispor'un gerisine düşerek 7.'liğe demir atacak, belki 7.'lik için de belediye ile kapışması gerekecek. her iki kulvarı da kotaracak bir kadrosu yok trabzonspor'un ve basında çıkan haberler doğruysa, trabzonspor türkiye kupası'nı seçti. hem böylelikle; iyi kötü bir kupa kaldırarak sezon başındaki vaatlerin tutulamaması imajını da bir nebze silip, taraftarın bir sonraki sezona moralli girmesini sağlayabilirler. yani: trabzonspor'da pek öyle "ya tamam, ya devam maçı!" havası yok gibi...

    kale... bilmiyoruz; yine franco oynayacak da, sezon sonu yaklaşırken adam hala eğreti. yine de bu maçta oynayıp oynamamasını tartışmak boşa efor ziyanı; izleyip izleyip karar verememeye devam. sezon sonunda daha net bir seçim yapılır.

    defans... lucas neill ve emre güngör. üst düzey markaj uygulayan ve kuvvetli sayılabilecek iki oyuncu; umut bulut top süremediğine ve adam geçemediğine göre, stoperlerimizin kuvvete pek ihtiyacı olmayacak. gutierrez ise daha kuvvetli, rakiple daha çok boğuşuyor, top kullanabiliyor; o biraz kapalı kutu. henüz trabzonspor'a tam uyabilmiş değil ama her an patlama yapmak için bekliyor; galatasaray gibi bir rakip de onun için bulunmaz fırsat. şenol güneş gutierrez ile başlar ya da skora göre sonradan umut'un yanına alırsa, "!!!belki!!!" servet çetin ihtiyacı baş gösterebilir. lucas neill zaten hazır kıta; hem rakiple boğuşabiliyor, hem marke edebiliyor. ama emre'den emin olamıyorum. emre güngör'ün çabukluğundan şüphem yok; top rakibe ulaşmadan kesebilen bir adam, orası öyle. gerçi 6 şubat 2010 kayserispor galatasaray maçı'nda emre'nin makukula ile ikili mücadeleye girip galip çıktığını çokça gördük ama; sakatlık korkusu yine de emre'nin tutuk oynamasına sebep oluyor bazen. mevcut kadroda servet'e 1 gram ihtiyaç duyuluyorsa sebebi budur zaten ya, neyse seneye ali turan geliyor. yani; gutierrez savunmanın üstüne doğru dribling yaparken emre güngör ne yapar tam emin olamıyorum ve servet çetin'in de rakibinin arkasından baka kalmasından aynı ölçüde tırsıyorum. umudumuzsun lucas neill.

    bekte sabri - hakan oynar ve buna keita'nın 14 mart 2010 galatasaray ankaragücü maçı'ndaki presi ile arda turan'ın olağan presi eklenirse; trabzonspor'a kanatları kullandırmayız. zaten kimseye kanatları doğru dürüst kullandırdığımız yok ama yine de kanattan çok gol yiyoruz. o nasıl oluyor? şöyle ki; orta sahamız çok dirençsiz, yarım daireye kadar "kolpadan" pres yapan ön liberolarımız eşliğinde koşan rakip hücumcu, sağlam stoperlerimizle muhattap olmamak için topu kanada açıyor. birebirde geçilmesi zor olan bek oyuncularımız, rakibin kanattan top sürmesine izin vermeyerek iyi bir görüntü çizse de; rakibini marke etmeyi bilmediği için bu bahsettiğim pozisyonlarda rakibini kaleciyle çaprazdan karşı karşıya bırakıyor ve gol yeniyor.

    bana sorarsanız bu maçta bu bahsettiğim tipte gollerden 1 ya da 2 tane yememiz mümkün; çünkü ceyhun gülselam, selçuk inan, gustavo colman, sezer badur gayet dirençli futbolcular, bizim ön liberolarımızdan daha dirençliler ve çok sayıda top çalacakları kesin. özellikle ön liberolarımızın topu oyuna sokamayışları düşünüldüğünde, birçok pas, hangileri oynarsa oynasın, bunlarda kalacak ve alanzinho'ya, gabric'e oynayacaklar. bu ikisi de oldukça yaratıcı futbolcular. şenol güneş'in tam olarak nasıl bir orta saha kurgusuyla çıkacağını bilemesek de; ön liberoda hangi ikili başlarsa başlasın(bizim de yardımlarımızla) iyi oynayacak, forvetin arkasındaki üçlüde ise muhtemelen burak yılmaz, alanzinho ve gabric olacak. burak yılmaz koşup duran, bal yapmayan bir arı olabilir ama gabric ve alanzinho, top teknikleri yüksek ve yaratıcı futbolcular; bu sorun demek. göbekten rahatça ilerleyen alanzinho'nun ceza sahamıza bir kaç metre kala, savunma arkasına sarkıp markajdan kurtulan gabric'e top kestiğini ve golü yediğimizi şimdiden gözümde canlandırabiliyorum. sabri'ye 2 günde markaj yapmayı baştan öğretemeyeceğimize göre, alanzinho'nun ceza sahasına yaklaşmasını önlemeli ve en iyi pres yapan iki ön liberomuzla başlamalıyız; barış özbek ve mustafa sarp... evet; elimizdekinin en iyisinin bu olması gerçekten utanç verici. bazen sabri ön libero oynasa nasıl olur diye bile düşünüyorum.

    -----küçük bir parantez-----

    şiddetle ihtiyaç duyduğumuz ön libero transferi için ne kadar bütçemiz var bilmiyorum. eğer kısıtlıysa ve üst düzey bir futbolcuya yetmeyecekse; önümüzdeki sezon gustavo colman'ın takıma alınmasına itiraz etmem. yaş 24, pres orta halli ama elimizdeki ön liberolardan daha iyi, top kullanma üst düzey, her iki ayağıyla da vurabiliyor, her yere koşuyor... box to box da oynayabiliyor, ön libero da; elano'nun sakatlanması(allah korusun tabi) halinde de box to box takılabilir. hazır trabzon'da anlamsız bir bakıya maruz kalıyorken ucuza kapatılsa ne güzel olur.

    baktın ki trabzonspor colman'ı vermiyor, ya da yabancı kontenjanı sorun oldu; colman'dan daha kötü pas ama daha iyi pres yapan, colman ayarında şut çeken ceyhun gülselam da "bence" iyi bir transfer olur.

    -----küçük bir parantez-----

    özetle, sıkıntılı olduğum iki adet konu vardır:

    1-) normalde umut bulut, bizim lucas ve emre'nin arasında nefes alamaz fakat; emre güngör, gutierrez'in driblingleri karşısında fizik olarak dayanabilir mi, bilmiyorum. ayrıca burak yılmaz, gabric ve alanzinho da ceza sahasına topla sık sık yaklaşacaklar. "servet oynasın, garanti olsun!" desen, bu sefer de bizim markaj bilgisinden yoksun, "tank" servet'in umut bulut'u(yanlış okumadın) kaçırıp gole sebebiyet verme ihtimali mevcut...

    2-) en iyi performanslarıyla bile çok sayıda pas hatası yapacağına adım gibi emin olduğum ön liberolarımız(hangisi oynarsa oynasın), kötü pasları toplayıp alanzinho ve gabric'e aktaracak olan trabzonspor ön liberolarını(yine hangisi oynarsa oynasın) "maçın yıldızı" yapabilir. yani istatistik olarak selçuk inan, sezer badur ya da ceyhun gülselam çok sayıda top çalmış görünür; istatistikler "galatasaray topu ikram etti, hücuma çıkarken top kaybı yaptı" demez. haliyle ertesi günün gazetelerinde de "x şahane hücum başlattı!" yazar. milli takım yolu bile açılır heriflere... top alanzinho'ya gelince golü nasıl yiyeceğimizi de yazdım yukarıda, uğraştırma beni tekrar. ön liberolarımızın presinin etkisiz kalacağından emin gibiyim; ama yine de bazen iyi maçlar çıkarttıkları oluyor...

    avantajlarımız da mevcut tabi ki:

    hakan balta ve sabri sarıoğlu'na ne kadar laf etsem de, bunlar birebirde öyle kolay kolay geçilecek futbolcular değil; trabzon'un kanattan top sürmesine izin vermezler. keita ve arda turan'ın hücum presi de eklendiğinde, trabzonspor'un kanattan verkaçla hücum geliştirme ihtimali de ortadan kalkar. tabi hakan balta yerine caner erkin'in sol bek oynaması, bu hesabı altüst edebilir ama; hakan balta'nın sahada olması halinde her iki kanat da bizimdir!

    trabzonspor'un ön liberolarının ne kadar dirençli olduğundan bahsetmiştim. gerçi son 12 mart 2010 gaziantepspor trabzonspor maçı'nda çok üst düzey değillerdi ama bunlar yine de presi bilen adamlar ve sahaya elano'yu kilitlemek için çıkacaklardır. çok da sorun değil; ne kadar iyi tutarsan tut, elano gibi bir futbolcu illa ki birkaç kere o presten kurtulacak ve topu etkili kullanacaktır. keita ve arda'yı ligdeki herhangi bir futbolcunun durdurması zaten mümkün değil...

    trabzonspor'un defansında egemen korkmaz'ın oynayamayacağı söyleniyor. egemen çok güçlü bir futbolcu; ben olsam yerine ceyhun'u çekerim. rigobert song'un ilk 11'de olacağı kesin... song her zamanki gibi markajda çok çabuk ama eski kuvvetinde değil, birebirde geçilebiliyor. bu durumda ilk 11'deki tercihim jo alves olur; baros 2. yarıda oyuna girer...

    barış özbek; sözüm sana. inişli çıkışlı performasınla bana hayatı sorgulatmayı başardın; şu hayat yolunda, çok az varlığı/olguyu tanımlamakta zorluk çekmişimdir, senin performansının tanımını bulmakta çektiğim kadar. bu maç, o kadar ortada bir maç ki; galibiyetimiz %60 senin performansına bağlı... kap ulan şu formayı!
  • 104
    yine bir deplasman faciası yaşadığımız maç. aklınızı başınıza alın artık ya! sadece kendi sahasında top oynayanlara verilmiyor bu şampiyonluk kupası! dağ, tepe, bayır, çamur, yağmur demeyeceksin arkadaş şampiyon olmak istiyorsan! oynayacaksın her yerde. kazanacaksın, ve galatasaray'da oynuyorsan mücadele etmek zorundasın! bu ne böyle ya. deplasmanda galibiyete hasret kaldık arkadaş. haftaya fener'i yenicez, iyi güzel de, fener'i yenince şampiyon olmuyorsun kardeş. bir maç tamam dedik, iki maç tamam dedik, üç maç tamam dedik de hiç mi deplasmanda adam akıllı bir galatasaray izleyemiyeceğiz biz ya!? bunun için mi veriyorlar sizlere onca parayı? tırsıyorsunuz galiba deplasman maçlarından. birazcık hagi olun, birazcık arda olun! korkusuzca savaşın. çok mu şey istiyoruz sizden? hangi maç sonrası sizi protesto ettik? her zaman yanınızda olduk ve olacağız da. bizim görevimiz bu. ama sizin de bize saygı gösterip, adam gibi oynamanız gerek! aklınızı başınıza alın artık!
App Store'dan indirin Google Play'den alın