---
alıntı ---
fenerbahçeyle gelen demokrasi
* şike operasyonu pek çoklarını memnun ediyor. sonuna kadar gidilsin, futbol temizlensin filan. doğrusu ben de memnunum çünkü bence bu operasyonun futboldan çok demokrasi anlayışına faydası oluyor.
* bugüne kadar ne ergenekon, ne devrimci karargah, ne balyoz ne de kck davalarında masumiyet karinesi gibi temel hukuk prensiplerini umursamayan, polisin medya üstünden yaptığı manipülasyonlara ses etmeyen herkeslere bir demokratlık, bir sağduyu geldi. çok hoş.
* örneğin; ahmet şık’ın yazdığı kitabı avrupa parlamentosu’nda bomba ilan etmekte hiç bir beis görmeyen başbakan erdoğan, fenerbahçe söz konusu olduğunda “temenni ederim ki süratle bir neticeye, adil bir şekilde varmak suretiyle, bizim uluslararası bu noktadaki vizyonumuza leke gelmesin. uluslararası camiada lekelenmeyelim” diyor. çok hoş.
* örneğin; balyoz davasında yargılanan tüm sanıkları darbeci ilan eden, dijital belgelerle ilgili tübitak’ın ‘gerçektir’ diye rapor verdiği gibi yanlış bilgiler veren, bunları dile getirenleri ‘postalperest medya’ olarak adlandıran…
* örneğin; soner yalçın’ın tutuklanmasından sonra “bir insan hem gazeteci hem de darbe örgütü üyesi olabilir. ve o insan darbeörgütüne üyelik suçlamasıyla tutuklandı diye basın özgürlüğü zedelenmiş olmaz” diyen…
* örneğin; hâlâ yargılanmakta olan mehmet haberal ve mustafa balbay’a ‘ergenekoncu’ hükmünü veren, doğal olarak chp’yi de ‘ergenekon kumpasının aleti’ şeklinde tanımlayan… cengiz çandar, fanatiği olduğu fenerbahçe’nin başına gelenleri anlamakta güçlük çekiyor. öfkeleniyor.
* çarşamba günü radikal’deki yazısında şöyle diyordu: “aziz yıldırım, şu anda ‘yargısız infaz’ ile ‘darağacında sallandırılmakta’ ise de fenerbahçe’yi dünya markası haline getirmekte, milyonlarca insanın özgüvenini geliştirmekte olağanüstü ve eşsiz katkıların sahibidir.” tabii ki de öyle.
* aynı günün akşamı a haber’deki ‘aklın yolu’ adlı programda şike operasyonuyla ilgili sıkıntısını iyice detaylandırdı:
* “medya dört gündür müthiş manipülasyon yapıyor. silah görüntülerinin ardına aziz yıldırım’ın görüntüsünü koydu. adeta bir linç kampanyası düzenledi. dün gazeteye gittim, şikeyle ilgili çok ciddi belgeler var dediler. nereden geliyor o bilgiler? polisten. polis veya yargıdan geliyor diye kalkıp önümü ilikleyemem. her şeyi de doğru yapmıyorlar yani.” e yani…
* sonra şöyle devam etti: “adaleti yerine getirmek için adil davranmak lazım. bu gidişle adaleti bulamazsınız. batı’nın gözü üstümüzde…”
* çandar o kadar haklı ki… adil davranılmazsa adalet gelir mi? son beş yıldır süregelen türkiye’nin en büyük davalarında da bu şiarın peşinden gidilseydi belki şimdi aziz yıldırım hazırlık soruşturması aşamasında ‘darağacında bacağından sallandırılıyor’ olmazdı…
polisin meşrebine uygun gazetelere sunduğu konuşma kayıtlarına, iddianamelerde durup bekleyen belgelerin gündemine göre yeniymiş gibi haber yapılmasına, sanıklara verilmeyen cd imajlarının bir gazetenin manşetinden hortlamasına, yargılanan kişilerin gayet rahat biçimde lekelenmesine, kck’den yargılanan belediye başkanlarının elleri kelepçeli fotoğraflarının yayımlanmasına da bu hassasiyet gösterilseydi…
* mesela… üç gündür emenike’nin karabük maçında oynamaması için para verildiğine kani değil miydik? medya öyle sunmamış mıydı? sonra ne oldu? serbest bırakıldı. e şimdi yazık değil mi, gencecik bir sporcu lekelendi.
* işte son beş yıldır adil yargılanma konusuna, medyanın manipülasyonu nedeniyle lekenen güruha kafa patlatılsaydı, ‘bu nasıl iş’ diye zamanında tepki verilseydi, bugün aziz yıldırım yahut da emenike için böyle hayıflanmaya hacet kalmazdı.
* adalet herkese lazım. her cemaate, her takıma. ilkeli olmak da aynı oranda faydalıdır. demokrasiye, gazeteciye.
http://gss.gs/QD---
alıntı ---