• 54
    ''bir takım şuursuz teknik direktörüne rağmen nasıl maç kazanır''ın göstergesidir.

    * euro 2012 eleme grubu'nda avantajlı duruma geçmemiz için kazanılması şart olan bir maç.
    * kazakistan gibi zayıf bir takıma karşı bile pozisyona girmekte zorluk çekilen bir maç.
    * çift forvet çıkmayı geçtim, maç berabere olduktan sonra yarım saat çift forvete dönmeyi düşünemeyen bir teknik direktör.
    * kaçan penaltı.
    * verilmeyen nizami 1 gol.
    * kırmızı kart.

    ve tüm bu olumsuzluklara rağmen kazanan bir milli takım...

    6 eylül 2011 avusturya türkiye maçında daha rahat bir galibiyet olur umarım.
  • 56
    ne güzel sözlük. bir sene yan gel yat, sırf antrenmanlarda ve maçlarda takımla birlikte ol, maç sırasında 90 dakika elini çenene koyup yedek kulübesine yaslanarak maçı izle, yıllık 7-8 milyon €'yu cebine koy.

    milli takım geçerli 2, toplamda 3 gol attı bugün. bu 3 golün ikisi, sırf kazakistan ve ayarında takımların yiyeceği türden gol. diğeri de duran topun rakibe çarpması sonucu gol oldu zaten. ne bir organize atak, ne de uzaktan şut vs. gol yok. bala göte gol atıp kazakistanı yendiğimiz için mutlu oluyoruz. ne güzel dünya, her şey yolunda işte.
  • 57
    arasında oyuncu tekniğinden başka fark olmayan iki takımın maçıydı. ve teknik olan taraf öyle veya böyle yendi. ama ben kimseyi eleştirmiyorum birader. evet hiddink'in hataları var ama. fark atmamızı bekleyen polyannalar falan vardı galiba. bu maçlar türkiye için her zaman zor geçer. türkiye çapı belli, oyuncu kalitesi, kadrosu belli olan bir takım. e rakip takım da 10 m2 alanda 8 kişi oynayıp kontraya çıkmayı bekleyen bir rakip olunca kaçınılmaz oluyor haliyle.

    demiştik ya oyuncu tekniği kalitesi bizde daha iyi diye e kazakistan gibi takımlar da bu dezavantajları daha çok koşarak, konsantre olarak eritiyorlar. biz türkiye'yiz. yaratıcı oyuncumuz yok. uzaktan füzeler atabilen süpermenlerimiz yok. örümcek ağı alabilen usta ayaklarımız yok. biz gayet düz böyle bildiğin düz alabildiğine düz, ova gibi bir takımız anasını satayım ne bekliyordunuz ki?

    yine arda'nın balına duacıyız.
  • 59
    hiç kimsenin lafını etmese de türk telekom arenada hayvanlar gibi yanlış anons skandalına tanık olunan maçtır. ben anlamıyorum arkadaş tv başında izleyen ben heyecanlanmadan "vay amk gene ne var" diye kameraların hakeme gelmesini beklerken, arda turan yan hakeme galiz küfürler savururken stadda anons yapılıyor binlerce kişi bağırtılıyor, maçı anlatan ercan taner ve rıdvan dilmen ikilisi golün güzelliğinden zamanlamasından dem vuruyor falan... hasta mısınız olm sahada ne var ne yok görmüyor musunuz? hadi seyirciyi anlarım kucaklaşmışlardır "baba golü gördün mü baba" diye telefonlara sarılıyorlardır ama maçı anlatanların kafası neydi anlamak güç...

    ayrıca da 90+larda da olsa üst olarak tam olarak ölüp ölüp dirildiğim maçta kuponumu getirmiş maçtır.

    ha bunun dışında burak yılmaz kalası sayesinde handikap olmayarak bir diğer canavar*ımın yatmasına sebep olmuştur.
  • 61
    hırvatistan maçı vol. 2

    bazen, yüklendikçe yüklenilen, saçma sapan gollerin kaçtığı, saçma sapan goller yenildiği maçlarda, yine şansa atılan bir gol getirir 3 puanı. o maçlardandı işte dün akşamki kazakistan maçı.

    gökhan gönül'ün, yine bir milli maç öncesi sakat olduğu maçta, gereksiz telaşın da etkisiyle son dakikaya kadar bir çok gol pozisyonunu cömertçe harcadık. - bu arada, hep söylemişimdir, sabri'yi gökhan'a tercih ederim. - burak'ın buz gibi golü verilmedi, bir de üstüne yan hakamden "go away" diye azar işitti arda, penaltı kaçtı, selçuk'a enteresan bir kırmızı kart çıktı, hiddink yine mehmet topal yerine selçuk şahin'i oyuna soktu...

    merak ediyorum, mehmet topal bizim bilmediğimiz bir şey falan mı yaptı hiddink'e? nedir bu mehmet topal takıntısı? önümüzdeki maçta selçuk inan da olmayacak, gider selçuk şahin oynar kesin yine.

    rıdvan dilmen desen, ayrı bir olay. kazakistan'ın forma renklerinden midir nedir, kalecinin topu yere bırakıp bırakıp aldığı pozisyonda, tutturdu hakem hata yaptı, hiç bir şey yok diye..

    ayrıca, rıdvan dilmen yorumculuğu bırakmamış mıydı?

    emre belözoğlu, stop. milli takım kaptanı, stop. fair play konuşması, stop. asy arena'da alkışlanmak, stop. cümle kuramadım, kusura bakmayın.

    söylemeden edemeyeceğim, maçtan önceki fair play konuşması, bildiğin çocuk tiyatrosundan önce yapılan konuşmalara benzemiş.

    hiddink'i savunanlardanım ben de. kalsın takımın başında diyorum ama enteresan oyuncu değişikliklerini iyice saçmaladı. hadi onu geçtim, burak'ın sayılmayan golünde en ufak bir tepki bile vermedi. tamam soğukkanlısındır, yılmaz vural gibi değilsindir anlarım da, belçika berabere kalmış, son dakikalara yaklaşırken gol buluyorsun ve tepki yok? bilgisayar oyununda olsa evi inletirdim.

    he bir de, gökhan töre çok iyi adam, volkan hayatının gollerinden birisini seyretti, 3 boyutlu hem de, gözlüksüz. şanssız bir gol oldu kabul fakat o top yenmemeliydi sanki.

    sonuç olarak, bol aksiyonlu, enteresan şeylerin olduğu, ama mutlu son ile biten bir maç oldu. önemli bir avantajımız var grupta. bu gruptan da çıkamazsak şu an'ki fikstürle, ayıp olur.

    http://jaimelesport.blogspot.com/...istan-mac-vol-2.html
  • 64
    maçın üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra şöyle özetlerini izliyorum ve futbol gerçeğimizle yüzleşip utanıyorum ne yazık ki.

    tamam son saniyede kazanılan bir maç mutlaka coşku yaratacaktır ama bu kadarıda fazla değilmi?

    bakıyorum;

    gazete manşetlerine bakıyorum, zafer gecesi, 2008 ruhu bilmemne....

    son saniye golünü atan arda turanın gol sevincine bakıyorum zannedersiniz dünya kupası finalinde kupayı getiren golü atmış kendisi. kendinden geçercesine coşmak, 90'lı yıllardan hakan şükürün bizlere mirası galibiyet sonrası ağlamalar, gözyaşları, sahanın ortasına secde etmeler falan...

    maçı anlatan ercan tanere bakıyorum uzuuun bir gooooooolllll sesi, 80 li yıllarda galatasarayın avrupa maçlarında ve hasbelkader kazandığımız milli maçlarda olduğu gibi

    stadyumda çalınan gençlik marşı falan..

    birde yendiğimiz takıma bakıyorum ;

    kazakistan.

    fifa sıralamasında san marinodan bir kaç sıra üstte olan, attığı gole kendisi bile inanmayan futbolculardan kurulu bir ülkenin takımı. ve tüm bu coşku kazakistanı yendik diye. almanya hollanda falan değil, kazakistan..

    utanıyorum resmen, utanç duyuyorum.

    gırtlağına kadar boka batmış, şike yapmayı alışkanlık haline getirmiş ve şikeciye ceza değil ödül verilmesini isteyen, şikeciyi kurtarmak adına play off tu bilmemneydi kırk dereden su getirmeye çalışan adamlar topluluğunun futbolunu yönettiği bir ülkede aslında kazakistan galibiyeti bile büyük bir mucizedir.

    ey bu ülkedeki futbolseverler, bunlar daha güzel günlerimiz haberiniz ola..
  • 66
    güney tribünü 2.kattan takip ettiğim karşılaşmadır. açıkcası görüş açısı olarak harika bir tribünmüş, tavsiye ederim. maça gelecek olursak aslında 2-1'lik skor tabiki tatmin etmedi ama o son saniyede atılan gol, bana kalırsa bize euro 2012 biletini getirmiştir. bu yüzden anlamı büyüktür.

    arda topun başına geçince yanımdaki arkadaşıma, beckham'ın 2002 dünya kupası elemelerinde yunanistan'a attığı son dakika frikiğini anlatıyordum. bizde neden olmasın hesabını makara yapıyoruz falan. neyse ellerim havada golü bekliyorum. arda golü yazdı akabinde "yuroasdasf ikibiininionikideuasdfyiz!!11!!!" diye haykırırken buldum kendimi. türkçe meali "euro2012'deyiz". spiker olsam hiç çekilmezmişim onu anladım bu maçta.*
  • 67
    (bkz: 8 eylül 2007 malta türkiye maçı)
    (bkz: 13 ekim 2007 moldova türkiye maçı)
    (bkz: 15 ekim 2008 estonya turkiye maci)
    (bkz: 12 ekim 2010 azerbaycan türkiye maçı)
    aynı bokun tekrar yendiği maç olmuştur. dünya üzerinde bizim kadar kendini yüksekte gören başka bir futbol ülkesi yoktur. sanırız ki futbolcularımız dünyanın en iyileridir. sanırız ki ikinci ligimiz bile serie a'da şampiyonluğa oynuyacak takımlarda oynayabilecek yerli futbolcularla doludur. ama daha 20 yıl öncesine kadar var olmayan takımları bir türlü yenemeyen bir milli takıma sahibiz. daha da akıllanacak gibi görünmüyoruz.
  • 68
    gazetelerde nasıl başlıklar atıldı bilmiyorum ama beli bir baskının dakika 60'tan sorna oluşturulduğu maçtı. son dakikada kazakistana gol atmanın sevinci değildi arda'nın veya taraftarın sevinci. 60'dan sonra bir türlü gelmeyen golün, bir türlü pozisyon üretemeyen fakat sürekli rakip yarı sahada bir şeyler yapmaya çalışan bir takımın son dakikada galibiyete uzanan golün gelmesi ile ortaya çıkan bi sevinciydi. rakip önemli değil orda. hani pes falan oynarsınız diyeim bi acemiyle. siz iyi biliyosunuzdur ama bir türlü gol atamıyosunuzdur. acemi şansı vardır adamda. bak gol atamıyosun falan der bi de arada. çirkeflik yapar yani. maçın hakemi olmadık şeylere düdük çalar oyunda. ama son dakikada bi gol atarsınız, sizi tatmin etmez ama soktum mu ulan diye bağırtan cinstendir ya. o gol de öyleydi. ben de stattaydım. ordan biliyorum.

    ekleme: bu yüzden sevincin abartılı olmasını eleştirmeye gerek yok. bir boşalma anıydı orası.
App Store'dan indirin Google Play'den alın