• 44
    ablamla gitmiştim bu maça. pek futboldan anlamaz, ama galatasaray gelmişti gurbete.
    gereksiz bir şekilde maçı zora sokmuştuk.

    aydın yılmaz oyuna girdiğinde "abla iş tamam, bu çocuk çok iyi göreceksin" diyerek rahatlatmak istemiştim.
    ilk topla buluşması ters kanattan gelen uzun bir top oldu, onu kontrol edemedi ve top taca gitti. ablam bana bakıp "bu mu iyi dediğin çocuk?" dedi ve futbol bilgimden şüphe etmeye başladı.

    bu da böyle bir anımdır, taa 2008 senesinden. sene 2015 hala kovamadık lan şunu.
  • 45
    (bkz: tarihte bugün)

    bellinzona'nın stadının uefa kriterlerine uymadığından, bellinzona'dan yaklaşık 200 km uzakta olan basel şehrinde oynanan maçtır.

    bu maçta artistlik yapıp kırmızı kart gören, o sezon kiralık oynayan shkelzen gashi artık bugün basel ve arnavutluk milli futbol takımı'nın birinci forveti olmuştur. bu da böyle gereksiz bir bilgidir ayrıca.

    turuncu formamızla oynayıp köy takımına karşı son saniye golüyle 4-3 kazanmıştık.
  • 32
    4-3 bitmesine rağmen bir galatasaraylı olarak beni hiç memnun etmeyen maçtır. ** neden mi? sen kendinden kat kat zayıf bir takımla oynuyorsun ve 3 tane de net gol yiyorsun. kalenin önüne kadar getirdiğib topu birbirine ikram ediyorsun, son vuruş kıtlığı çekiyorsun. bir de futbolcular açısından değerlendirelim maçı.

    lustrinelli: gol attım lan, gol attım. yenilsek bile gol attım oğlum ben. acaba kewell imza istesem verir mi?

    harry kewell: çok yakışıklı ve karizmatiğim ben. bu akşam da müthiş oynadım. krallar gibi golümü de attım. bekleyin beni türk kızları.

    gürkan sermeter: ah be.. şansıma tüküreyim. o kadar gol attım sonra gittim adamın ayağına pas verdim. baroşçuk da atmamak için elinden geleni yaptı ama oldu işte. lan şimdi gazetelerde hep kötüleyecekler beni. en iyisi ülkeme döneyim.

    milan baros: milli oldum ya ehehe, evet milli oldum ben. artık aslanım hey!! baya bir zorladım ama yine de attım 2 tane gol. hat-trick de olurdu da işte bileğimi burktum. iyi karizma yaptım yalnız.

    la rocca: ama ama naptın sen lincoln abi. 89. dakikada durumu berabere yaptım. bizim teknik adam zaten zavallı. sizin top kornere çıksa bile seviniyor. nasıl sevinmişti durum berabere olunca. kesin kıyak geçecekti bana. aman neyse, bi fotoğraf çekilebilir miyiz?

    gashi: ya ben emreye tekme falan atmadım. siz yanlış gördünüz. gerçi ceza sahası içinde hentbol oynadık, allahtan onları görmediniz. neyse sağlık olsun ya. giderim, otururum paşa paşa içeride.

    servet çetin: sıkıldım abi hep defans, hep defans. gol atmayı denedim bugün. olmadı, boynum bükük kaldım. olsun yine de defansta iyiyim ya oradan yırtıyorum ben.

    micheal skibbe: yok bu maçı almış olsak da benim yerim tehlikede hacı farkındayım. çok korkuyorum lan, yollamayın beni. adnan adnan abi yapma nolur.

    aydın: yok o değil de ben bi' aralar hakikaten sağ kanatta uçuyordum. sonra saçları falan uzattım ayhan abinin eski haline benzeyeyim dye. olmadı galiba di mi?

    yaser: top ayağıma bir kere geldi onda da düştüm. halbuse vursam gol olcaktı. vurmaya da gerek yoktu ya orda üflesek yeterdi. karizmayı fena çizdirdik ya.

    nonda: basiretim bağlandı bugün. kaleciyi çok sevdim ya ondan hep üzerine attım topu. olsun bi maçtan bir şey olmaz. sonuçta bu taraftar beni seviyor, fenere gol atınca gönüllerine taht kurdum ben onların. bir şey olmaz.

    lincoln: en kısa zamanda saçlarımı kestirmem lazım ya. yok aynaya baktım da hakikatten iğrenç. bir de beyaz kramponlarım vardı benim sahi ne oldu onlara. bu arada son saniye de gol attım, kahraman oldum ben. evet i'm hero, heroooo.
  • 48
    galatasaray monşerlerinin tanınan simalarından bülent tulun'un yorumcu koltuğunda spiker melih gümüşbıçak'a eşlik ettiği, takımda gereksiz bir rehavetin olduğu -ulan birkaç gün önce steaua bükreş'e boktan bir şekilde elenmişsin-hatırlanmak istenmeyen sezonlardan birisinde oynadığımız, nazlı yarim lincoln'ün 90+3'te defans oyuncusunun kıçına başına çarpan şutu ile kazandığımız maç. rakip hakikaten bir köy takımıydı, öyle ki bu maçı oynayabilmek için uefa standartlarına uyan bir statları bile yoktu. o yüzden anasının gözündeki basel'in sahası st. jakob park'ta oynanmıştı.

    maçta emre aşık, servet çetin ve fernando meira'lı 3'lü kurgu ile başlamış, alışmadık götte don durmaz misali çift tandem oynayan takımların bile yapmayacağı türden bir hata sonucu kalemizde golü görmüş ve 1-0 geri duruma düşmüştük. akabinde yeni transfer serkan kurtuluş'un sağdan orta niyetiyle attığı top bir şekilde ceza sahası sol köşesindeki harry kewell'ın önünde düşmüş, o da en iyi yaptığı şeylerden birisi olan topu sol ayağıyla tokatlamak vuruşunu yapıp beraberliği sağlamıştı. ikinci yarıda, o dönem 34 yaşında olan gurbetçi gürkan sermeter'in trivela vuruşuyla attığı golden sonra 'ulan bu adam 3-5 yaş genç olsa bizde oynarmış' yakınmaları ile tekrar geri duruma düşmüştük. milan baros'un arka arkaya attığı 2 gol ile öne geçmiş olsak da, takımımız kendisine yakışanı yapmış, bu köy takımı ile oynadığı maçı bir türlü kopartamamıştı.

    köy takımı dedim, 10 kişi de kalmalarına rağmen yine bir galatasaray kangreni olan yan top sorunu baş göstermiş, maçı 3-3'e getirmeyi başarmıştık. neyse ki 'buyur sen al' , 'yok efendim olmaz, buyur sen al' tadında geçen maçta lincoln'ün zayıf ayağıyla çektiği şut rakibe çarpıp ivme kazanmış, kaleciyi çaresiz bırakarak 4-3'lük skoru elde etmemize yaramıştı.

    milan baros'un galatasaray formasıyla ilk 11 başladığı ilk maçı olup, ilk gollerini de sıraladığı karşılaşmadır.

    rövanşında da benzer mıy mıylıkta bir oyunla 2-1 kazanıp, ertesi gün uefa kupası'nda metalist, olympiakos, benfica ve hertha'lı grubumuzu beklemeye başlayacaktık.

    turuncu formanın uefa standartları gereği daha fazla ayırt edici bir renkle forma arkası isim ve numaraların yazılması da daha hoş olmuştur.

    https://4.bp.blogspot.com/...ainst+Bellinzona.JPG
App Store'dan indirin Google Play'den alın