• 173
    sözlük açıldığından beri kadıköy'de alınan ilk galatasaray galibiyeti olacak mı?
    eboue ve engin stoch denen adama top oynatacak mı?
    hakem cüneyt çakır olacak mı?
    maç krize girer mi?
    krizi nasıl gömeriz?

    matematik gibi dursa da an itibariyle belirsiz bu konuların ön cevapları senin beyninde ve enerjinde.

    açmadığın dalda sözün geçer mi? demiş şair ve ne güzel okumuş candan sultan.

    zamanı kokla. zaman göt devri, taşları bağlamışlar itleri serbest bırakmışlar. para ile adaleti satın almışlar.

    tff başkanları ve tahkim kurulu başkanları var. mhk başkanları fenerbahçemiz diyen başkanın kankası.

    cüneyt kadıköy'ün en sevilen hakemi.

    biz?

    kimiz biz?

    sessiz ve sakin cebimizdeki parayı çaldılar yıllarca. tarlalara ve işçi yevmiyelerine gitti helal emeklerimiz. ne dün nede öteki gün. yıllarca çaldılar soydular.

    aşktır bizi yaşatan. aşkımız gidecek ve gereğini yapacaktır. yenilse dahi aşkımız, galiptir her daim kalbimiz de, o en küçük miniklerden 100 yaşındaki nineye kadar.

    aşktır bizi yaşatan. öyleyse galibiz oynamadan.
  • 586
    maça tam anlamıyla şokla başlamıştık. ne olduğunu anlamadan 2-0 olunca ''ulan yine mi fark yiyeceğiz'' korkusu oluşmuştu bende yalan yok. sonra fener yorulmaya başladı, biz maçın başladığını çok sonradan fark ettik, elmander ile 2-1, 2. yarıda zaten oynayan bizdik, hakan balta'nın şık golü ile 2-2.

    ve baros... ki bana göre zaten galatasaray'ın efsane futbolcularından birisi ama tarihe geçebilirdi, büyük şanssızlıktı o direkt. tabi sezon sonu finalde bunların hepsini unutacaktık.
    (bkz: tarihte bugün)
  • 82
    bu maçta öyle bir galibiyet alacağız, öyle bir zafere imza atacağız ki, maç bittikten sonra fatih terim şükrü saracoğlu'nun ta orta sahasına kadar ağır ağır yürüdükten sonra, sağ ya da sol elinden birini yumruk yapacak, ağzına doğru götürüp o yumruğuna bir buse konduracak. daha sonra da o yumruğunu, kolunu yukarıya, en tepeye, dimdik kaldıracak ! o vaziyette 360 derece dönecek. tüm stat inleyecek. o yumruk, soyunma odasına girene kadar inmeyecek.

    haydi hocam,
    haydi galatasaray,
    haydi taraftar.
  • 288
    geliyoruz...yılların makus talihini değiştirmeye geliyoruz.

    geliyoruz...bilmediğimiz tek oyunun masa başı oyunları olduğunu kanıtlamaya geliyoruz.

    geliyoruz...rakibimizi hiçbir şekilde taciz etmeden nasıl maç kazanılacağını göstermeye geliyoruz.

    geliyoruz...taraftarımız olmadan 11 aslanla nasıl maç kazanılır onu göstermeye geliyoruz.

    geliyoruz...sahaya şemsiye fırlatan taraftara,ısınırken rakip oyuncunun kafasına vuran futbolcuya kazanmak için nasıl futbol oynanması gerektiğini göstermeye geliyoruz.

    geliyoruz...hakem hatalarını barkovizyonla göstermeyip hatalara rağmen kazanılabileceğini göstermeye geliyoruz.

    geliyoruz ulannn geliyoruz....
  • 141
    galatasaray ve fenerbahçeyi objektif olarak önce oyuncu oyuncu daha sonra da takım olarak karşılaştıralım;

    muslera - volkan demirel: muslera'nın ağır bastığı aşikar eşleşme. muslera topu oyuna sokmasıyla, refleksleriyle, yan topdaki başarısıyla oldukça çok dikkat çekmekte. dünya çapında bir kaleci. yediği gol sayısı da kalitesinin bir göstergesi. volkan da türkiyenin en iyi yerli kalecisi. cüssesine rağmen çevik. ama genel olarak bakarsak muslera bir adım önde. volkan da bunu kabul ediyor zaten.

    eboue - gökhan gönül: ikisi de hücumcu bek olmalarına rağmen eboue'nin defansif yönü de oldukça kuvvetli ve aralarındaki ciddi fark burada ortaya çıkacak. gökhan'ın defansif yönü zorlu maçlarda ortaya çıkıyor. aklınıza türkiye'nin hırvatistan maçını ve slovakya maçını getirin. her ikisinde de hatayı yapan oydu. stsl'de üstüne kimse gitmediği için bu zaafiyeti belli olmuyor. bana göre bu pozisyonda da eboue önde.

    semih kaya - serdar kesimal: semih kaya yaşına rağmen hava hakimiyeti, mücadele gücü, topu oyuna sokabilmesiyle dikkat çekiyor. fakat hamle zamanlamalarında sıkıntı var. diğer tarafta ise serdar sakatlık sonrası bir türlü form tutmadı. her ne kadar tecrübesi daha fazla olsa da bu eşleşmede en kötü ihtimalle birbilerine eşitler.

    ujfalusi - yobo: ujfalusi ve yobonun tecrübeleri biribirine yakın. her ikisi de yaşları itibariyle biraz ağırlar* bana göre ujfalusi bir tık önde.

    hakan balta - ziegler: hakan geçen seneye göre oldukça formda. daha çok defansif yönüne odaklanmış durumda. ama soğukkanlı olması ve tekniği onu bir adım öne çıkarıyor. ziegler ise oldukça formsuz. bu sene fb'nin yediği golün büyük kısmı onun kanadından yendi. fb'nin zayıf karnı onun kanadı olacaktır. yine hakan önde.

    engin baytar - mehmet topuz: engin top tekniği, yaratıcılığı ve mücadele gücü ile öne çıkıyor. fakat agresifliği ve bazen oyuna kendini kaptırıp 2-3 kişinin arasına gereksiz yere girmesi onun handikapı. mehmet topuz ise son zamanlarda formda ve mücadele gücü oldukça yüksek olsa da yaratıcı olmaktan uzak. bu ikilide de öne çıkan engin baytar. ama tabi ki sinirlerine hakim olabilirse.

    selçuk inan-emre: son zamanlardaki formu, tekniği, zekası, duran toplardaki golcülüğü selçuğun artıları. emre ise uzaktan şut atabilmesi, mücadele gücü ve cezasahasına girdiğinde tehlikeli bir oyuncu. ama onun da agresifliği ve gs maçında çok fazla ceza sahasına yaklaşmıyacak olması handikapı. bu ikiliden de öne çıkan selçuk inan.

    felipe melo-cristian: herhalde burada kimin öne çıktığı bellidir.

    emre çolak-stoch: emre bu sene formayı kaptı ve bana göre en az arda kadar umut vadediyor. ayrıca pas kalitesi, şut tekniği ve mücadele gücü onun en önemli artıları. fakat gençliğinden kaynaklı agresifliği onun handikapı olabilir. stoch ise oldukça formda. şutları çok tehlikeli, seri bir oyuncu ve çok rahat adam geçebiliyor. bu ikilede öne çıkan stoch oluyor.

    necati - alex: necati tecrübeli bir golcü görünümünde. yakaladıklarını affetmiyor. diğer tarafta ise hem golcülü hem de asistleri ile sevelim sevmeyelim ama bir alex faktörü var. burada bana göre alex bir adım önde.

    elmander-sow: elmanderi anlatmaya gerek yok. takımını resmen bir kişi fazla oynatıyor. sow ise yetenekli bir forvet ama gerek takıma yeni gelmiş olması ve lige alışmamış olması gerekse mücadele gücü açısından elmanderin gerisinde kalıyor.

    yedek kulübeleri: oyuna sonradan sokmak adına galatasarayımızda en başta baros, riera dikkat çekiyor. fenerbahçede ise dia aklıma gelen tek isim. bu açıdan da galatasarayımız önde.

    genele bakarsak; galatasaray kriterlere göre 9-2 önde. kalite olarak önde olan taraf bariz bir şekilde galatasaray.

    fakat pek tabi ki sadece oyuncuların adı maçı kazandırmıyor. takım olmak, o coşkuyu yakalamak, teknik adam kalitesi ve cesareti, ev sahibi olma ve fenerbahçenin kadıköydeki istatistikleri de önemli faktörler. galatasaray bu sene fatih hocayla çok iyi bir uyum yakalamış durumda. gol sevinçlerinde bile o takımı görebilmek hiç de zor değil. her oyuncu birbirne elinden geldiğince yardım ediyor. fatih terim'in de kalitesi tartışılmaz. cesareti de öyle tabi. buna en güzel örnek ise arenadaki fb maçı. fenerbahçe ise malum olaylar sebebiyle birbirine sarılıp ligin ilk yarısını götürdüler. fakat bu kenetlenme bir yere kadar sürdü ve puan kaybettiler. muhtemelen psikolojik olarak ayakta kalamadılar. aykut kocaman da elinden geldiğince takımına sahip çıksa da her anlamda fatih terim'in gerisinde. burada en çok kaygı verici olay takımın psikolojik olarak staddan etkilenme olasılığı. ama bu sene ki oyuncu grubunun tecrübesi ve genel olarak bir çok oyuncunun* soğukkanlı yapıya sahip olması da bu psikolojik avantajı yıkacak düzeyde.

    peki maçın gidişatını neler etkileyebilir. galatasarayda handikap olarak aşırı agresif olmak oldukça tehlikeli. olası bir kartta tüm takım oyunu bozulabilir. ayrıca hakanın kanadı da tehlikeye açık. o bölgeyi yardımlaşarak kapatılmalı. olası bir gökhan-mehmet ikilisi o bölgeyi çok zorlar. ayrıca eboue stoch karşısında da sıkıntı yaşayabilir. eboue'nin müdehalelerine dikkat etmesi gerekiyor. fenerbahçenin zayıf karnı ziegler'in kanadı olacaktır. bu bölgeyi başta eboue ile zorlamak gol getirebilir. ayrıca fenerbahçenin stoperleri arasına girebilecek oyuncularımız da gole oldukça yakın olacaktır.

    sonuç mu?

    bekleyip göreceğiz...

    edit: hadi skor tahmini yapayım bakalım tutacak mı. 1-3 veya 1-2

    edit 2: imla
  • 579
    bu maçın oynandığı haftasonu dönemin sevgilisiyle amsterdam'a gitmiştik... biletler aylar öncesinden alınmış, ne bileyim o haftasonu derbi olacağını. neyse gezdik dolaştık müzelere gittik ilaçlı keklerimizi yedik ama aklımda maç var nasıl söylesem nasıl söylesem bilmiyorum. o zaman böyle şimdiki gibi iptvler falan yok, herhangi bir yerde izleyemiyorsun maçı.

    neyse maç saati yaklaştı, van gogh müzesinden mi ne çıkmışız ben dedim ki benim bir internet kafe bulmam lazım 2 saat yokum, maç izleyeceğim. kız rus, öyle futbol fanatiklik falan bilmez, ne olduğunu şaşırdı, niye miye diyemeden ben kızı amsterdam'ın ortasında bırakıp internet kafe aramaya başladım. cidden de buldum, aşırı izbe alakasız göçmen dolu bir yer. kaçak linkten maçı buldum izlemeye başladım ama tabii ki yayın 2 dakikada bir gidiyor, geldiğinde de sürekli donuyor falan, bilirsiniz.

    bir şekilde izlemeye çalışırken son dakikalara geldik, maç 2-2 olmuş, serbest vuruş kazanmışız, selçuk topun başına geldi, ceza sahasına doldurdu, baros topa hareketlendi... ve yayın kesildi. ben çıldırıyorum çünkü pozisyonun gol olmama ihtimali yok, bomboş kale ve baros var sadece. refresh tuşuna yaptıklarımı bir ben bir allah bilir.

    neyse yayın 2-3 dakika sonra geldi ve maçın 2-2 bittiğini öğrendiğimle yıkılmam bir oldu. üstelik maç sonrası kızı şehrin ortasında bıraktığım için hayatımın tribini yedim. keşke değseydi bari. ah ulan baros...
  • 215
    son 15 yıldaki diğer bütün galatasaray-fenerbahçe maçları gibi bir futbol maçı değil psikolojik savaştır. yaşım gereği daha öncesini bilemiyorum. belki o zaman bir futbol şöleniydi bayramdı güzel oyundu bilmem ne ama şimdi oyunla ve futbol maçıyla zerre ilgisi kalmamıştır.
    bu bir psikolojik savaştır. zaten o yüzden takımımız şu an çok daha kaliteli bir kadroya sahipken ve ligde de 9 puan öndeyken yüzde yüz kazanırız diyemiyouz.
    bu sebepten ligde 9 puan gerideki takım iddaa'da 2.0 oranıyla favori gösteriliyor.
    bu sebepten en olmadık sonuçlara gebe oluyor bu maçlar. favoriyken kaybediyorsun, handikap oynarlarken rakibine dua ettire ettire berabere kalıyorsun.

    bu maçta bence oyuncuların futbollarını yeteneklerini kıyaslamaktansa psikolojilerini kıyaslamak maçın sonucunu isabetli tahmin etmek açısından daha doğru bir yöntem olacaktır.
    bence bu maçta sahaya çıkacak oyuncular içinde psikolojik olarak en iyi durumdaki adam alex de souza'dır. en kötü oynadıkları maçta bile bir şekilde kazanmış olmanın goller atmış olmanın özgüvenini taşıyor adam. en son maçta bile o kadar ezdik adamları geldi son dakikada golünü attı istatistiğini yaptı.

    psikolojik olarak ikinci sıradaysa bizim oyuncularımızdan elmander, eboue ve muslera geliyor bana göre. üçü de büyük maçlar oynamış, kendilerine olan özgüvenleri tam, bu sezonki tüm derbilerinden galibiyet almış fenerbahçe karşısında puan kaybı yaşamamış isimler. bence oyunun kilidini de bu oyuncular açacaktır. en olmadık zamanda fenerden saçma sapan gol yeme alışkanlığımızı muslera'yla aşacaktırız mesela ve bu bence en kötü beraberlik demek.

    yine bizim üst düzey iki orta sahamız selçuk ve melo ikilisi. ikisi de yetenekli, fenerbahçe ortasahası kendilerine rakip dahi olamaz ancak selçuk'un galatasaraylılığı ve melo'nun aşırı hırsı kadıköy ortamında kendilerine hata yaptırabilir veya yüzde yüzlerinden daha azını ortaya koymalarına sebep olabilir.

    fenerbahçe orta sahasında ise emre bence psikolojik olarak derbinin en zayıf adamı. çünkü kenarda bu kez fatih terim olacak ve fatih terim'le göz göze gelmek arena'daki taraftar baskısından daha beter bir korku olacak bence emre adına. kenarda fatih terim varken emre çok fazla çirkefleşemeyecektir.

    fenerbahçe kalecisi volkan'a gelince, derbi öncesi yaptığı "muslera benden iyi kaleci" açıklamalarını ben muslera'yı gevşetme, konsantrasyonunu bozma gibi bir amaçtan çok kendini rahatlatma çabası olarak gördüm. volkan bu maç gol yemekten ve tribünlerin baskısından çok korkuyor bence. görüyor çünkü galatasaray'ın etkili oyununu. gol yersem kızmayın yenilirsek çok üstüme gelmeyin demektir bu.

    tüm oyuncuları tek tek ele almadım bana göre maçtaki kilit oyuncuları değerlendirdim ancak bir de genel takım psikolojisi var ki ben bu konuda fatih terim'e çok güveniyorum. hepimiz ortak kanısı bu seneki fatih terim'in çok başka bir fatih terim olduğu. geçmişteki tüm hatalarını görmüş, ders çıkarmış, her haliyle hamdım piştim yandım diyen bir fatih terim. zaten motivatörlüğü su götürmez bir gerçek olan fatih hoca'nın bu maçın psikolojisine oyuncularını en iyi şekilde hazırladığını düşünüyorum ki gençlerbirliği maçı ve sarı kart mevzu buna en iyi örnek.

    karşı yakadaysa bu sezon hiç bir kritik maçını kazanamamış deplasman sorununa çare olamamış bir aykut kocaman var. fenerbahçe'nin deplasman sorunu bir psikolojik sorundur ve o psikolojiyi aşamamış, oyuncularının üzerinden atamamış bir teknik direktör bu maçın psikolojisini hiç kaldıramaz gibi geliyor bana.

    sonuç olarak bir futbol maçı değil fenerbahçe galatasaray psikolojik savaşıdır dedik ve bu savaşta bizim psikolojimiz %60'a %40 daha üstün.
    bir de skor tahminim var:takvimin sonuca bir etkisi varsa eğer, maç ayın 17'sinde. *
  • 301
    beyler bakın! maçtan sonra birşey konuştuk, artık zamanı geldi. herkes tek yürek olsun,
    yüreğini sahaya koysun, herşeyini!
    bedenini, vucudunu, beynini herşeyini koysun artık sahaya!
    şimdi gerçek futbolcular ortaya çıkacak, şimdi! karakterli!
    beyler şimdi zamanı şimdi.. biz zor günlerin adamıyız, bunu herzaman bir kenara yazın.
    arkadaşlar sakin olacağız, topa sert olacağız, heryerde biz olacağız.
    biz biz! yanlız kırmızı renk! gören herkes kırmızıyı görsün!
    şimdi zamanı, haydi!

    (bkz: bülent korkmaz) !

    http://www.youtube.com/watch?v=9TJi2bJ1Su4
  • 570
    totem için maçı takip etmeyecem diyip hanım ile birlikte maç sabahı rusya ya gittiğim (o zaman vizesizdi rusya : ) maçı takip etmemek için, moskovanın soğuk ve karlı sokaklarında yürürken 2-0 olduğunu sadece basit 1 sms ile öğrenip daha da buz kestiğim maçtır. daha ilk 10-15 dakikası 2-0 ise bu işin sonu hayra alamet değil "ulan acaba yine 5-6 lık mı olacağız "diye düşünmem, boş boş o soğukta gezmem, 2-2 olduğunu öğrendikten sonra hiç yaşamadığım bir ağırlığın ve uykunun üzerime çökmesi, ateşimin zirve yapması, kısa sürede olsa hareketsiz kalmam istem dışı, aklıma "sanırım bu gezegende bize ayrılan sürenin sonuna geldik ulan bari kendi memleketmizde veda etseydik, buradan istanbula nakil zor, hanım tek başına nasıl organize edecek" düşüncelerinin gelmesi, o sırada çalan telefonun öbür ucunda bizim istanbul tayfası arkada kırılan bardak cam sesleri "ne oluyor lan attık mı" diye sormam, cevabında "ne atması direkten döndü ortalık karıştı mekanda" cevabı ve maçın berabere bittiğini öğrenmem. yani deplasman yasağı olmayıp gitseydik maça bu kadar stres yaşardık herhalde.
  • 197
    millet 10 sene oldu falan diye bik bik ötsün istedigi kadar. bu adamlar bizden korkuyor olmasalar, bugune kadar kadikoy'de oynanmis degisik maclarda; hakemin, eric gerets'in, eser ozaltindere'nin kafalarina birseyler atarak yarmaz, abdel-kader keita'nin gozune pet sise, kose atisi yapan oyuncumuza yumurtalar atmaz, oyuncularimizin gozlerine lazer tutmazlardi. son 10 senede -ki cogunda da kadro kalitesi olarak bizim onumuzde olduklari maclarda- her turlu pislige basvurmalarinin tek bir sebebi var: galatasaray'in ölüsünden bile korkmaktadirlar!
    iste gecen sene galibiyeti kacirdigimiz macin ozeti: http://www.youtube.com/watch?v=VBwb0E8af1s . dikkat cekmek istedigim iki sey var. birincisi rahat bir galibiyet alacaklarini dusunmelerinden dolayi, diger maclara oranla saha disi cirkefliklerine basvurmadiklari bir mac olmasi ve iki takimin o gunku kadrosuyla bugunku kadrolarinin farki. fenerbahce'de degisen neredeyse hic birsey yok. niang gitmis sow gelmis, lugano gitmis serdar kesimal gelmis. galatasaray'da ise o gun sahada olan 10 futbolcu bugun yok. butun mevkileri tek tek saymiyacagim ama gecen seneki macta oynayan mustafa sarp ve baris ozbek yerine bugun selcuk inan ve felipe melo oynuyor!
    hic kasmaya gerek yok. eger eksik kalmaz yada cok buyuk bir sanssizlik eseri goller yemezsek, bu maci catir catir kazanicaz! yan etmenlerin basimiza is acmamasi icin allah yardimcimiz olsun. geri kalanini ise, yine allahin izniyle aslanlarimiz halledecektir!
  • 585
    malum fatih hoca "milan baros'u çok tutmazdı" 2011-2012 şampiyonluğundan sonraki 2012-2013 sezonunda baros'u doğru dürüst kadroya bile almamıştı. sezon başladıktan 6 ay sonra da sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmişti.

    ünal aysal, baros takımdan ayrıldıktan sonra "eğer baros kadıköyde topu direğe nişanlamayıp, o golü atsaydı, başkan kontenjanından kendisini takımda tutardım" demişti.

    hepimizi kahreden o top girmedi evet. ama "kadıköy'de kaymalı geleneğin" fitili de bu şekilde ateşlenmiş oldu.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın