109
galatasaray – ankaragücü : 2-4
yine bir yenilgi bizim için. bu kaçıncı, sekiz maçta dördüncü galiba. fikstüre bakacak ne keyfim var ne halim, ama sanırım doğru.
geçen hafta berbat bir zeminde karabük yendi bizi, zemine yükledik suçu. bizzat bende. ondan önce bursa, sivas da yenmişti. dedik ki takım hazır değil, yeni transferler falan filan. ne oldu bu arada, avrupa ligi’ne kalamadı takım, ligde çok gerilere de düştü. hep bahanemiz vardı, yanlış anlaşılmasın benim bahanelerim değil bunlar. ille de rijkaard kalsın diyen yeni nesil ajanların düşünceleri. ben yaşlı ve dinazorum anlamam bu sabır işlerinden. hep isterim ki her şey aynen devam etsin, statüko bozulmasın. zaten “you’re in the army now”.
çok şükür tanıyanlar biliyor da, yukarıdaki yazdıklarımın ne demek olduğunu. yoksa işimiz zor.
maça dönelim, dönelim çünkü aslında aşağıda yazdıklarımı daha önce yazdım. maç başladı ankaragücü 1-0 öne geçti. yan hakem bayrak kaldırdı, orta devam ettirdi gördüm işareti yaptı, golü yedik. biz tribünden ofsayt diye bayrak kalktı sandık ama meğer top durmamış aslında. eğer öyleyse yan hoca pozisyona uzaktı, yanlış karar da verse sorumluluk orta hakemdeydi.
ankaragücü zaten kapanıp kontra denemek için geldiği ali sami yen’de bir de ektra gol bulunca ileri çıkartmak mümkün olmadı. kapalı savunmayı zorlayacak oyuncumuz da yok ne yazık ki. arda olmayınca bu işler zor. gerçi arda da rakibe götünü dayamaktan başka bir şey yapmıyor, hayatında 11’erlik sahaya çıkmamışlar açısından. neyse, kapalı savunmayı açmak için birkaç alternatifiniz var. ya meşhur barcelona gibi bol pas yapacaksınız, ya uzaktan etkili ve gol olan şutlar atacaksınız ya da göbekten deleceksiniz, en kolayı çizgiye ineceksiniz.
barcelona gibi yapmak mümkün değil, zaten dünyada sadece onlar yapabiliyor, messi oynamadığı zaman onlar da beceremiyor. uzaktan şut atmaya cesareti var mı takımın? yok. göbekten nasıl deleceksin, ikiye birlerle. baros’la ikiye bire girmek için orta sahanda top taşıyacak adama ihtiyacın var. bizde var mı? yok. çizgiye inebiliyor muyuz? elbette hayır. pino sol açık, sabri sağ açık. laf aramızda sabri’ye üzülüyorum. almanya maçında sol bek, ilk oynadığı maçta sağ açık. nasıl ya?
0-2 oldu, peki. ikinci devre başladı 2-0. ya abicim hiç mi soyunma odasında konuşmuyorsunuz, hepiniz limon mu yiyorsunuz. bugüne kadar ankaragücünü hiç izlemediniz mi? tamam biz galatasarayız, oyunumuzu oynarız da gerideyiz be abicim. bunun bir önlemi yok mu? 1-2 oluyor, bir dakika sonra 1-3. şaka mı lan bu !
2-3 yapıyoruz, kısa süre sonra göstere göstere 2-4 yapıyor adamlar.
evet. galatasaray’ın kadrosu kalitesiz. yes. ankaragücü epl takımı ya. vay arkadaş ya. kimsenin ne hakkı var ya, beni, fatih’i, yusuf’u, demir’i, sinan’ı, berat, hasan’ı, ismail’i, izmir’den kalkıp maça gelmiş kemal’i, asosyal gökhan’ı, 67 yaşında turuncu formasını giyip maça gelmiş babamı ve şimdi ismini yazmadığım binlerce galatasaraylıyı üzmeye. galatasaray kalitesiz. bizi yenenlere bakıyorum, sivas, karabük, bursa, ankaragücü. bence şampiyonlar ligini bunlardan biri alır, bursa’yı tek geçerim. bu ne lan !
gelelim maç sebebiyle yapacağım saydırmalara:
son zamanlarda meşhur ve prim yapan, ilgi toplayan bazı söylemler var. bildiğin kahve muhabbeti ama okumuş yazmış tayfa yaptığı için aşağılanmıyor, büyük beğeni topluyor. ille de bir isim takmam gerekirse “üniversite kantini ağzı” bu. üniversitede okuduğu için kendini 1, diğer herkesi 0 gören grubun işleri. aslında cem karaca’nın meşhur şarkısı “yarım porsiyon aydınlık” ın muhatapları.
söz konusu söylemler şunlar: sarp, ayhan, barış ile orta saha mı olur? captano’nun cevabı: doğru olmaz, olmamalı. ama beni mi oynatıyorum onları. kenarda cana, musa çağiran, emre çolak varken. nerede messi’yi, gio’yu dünya futboluna kazandıran rijkaard? ben burada messi’yi, gio’yu barcelona’da oynatmak iş değil derken neredeydin. bu dünyada bir tek tane hoca yoktur ki messi ile gio’yu oynatmasin. onların önüne geçemezsin hocam, şaka mısınız? cruyff’u ilk 11 oynatan mübarek insan diye birini duydunuz mu, veya platani, beckenbauer, pele, müller. hadi bildiğinizi birinden bahsedeyim hagi. kim durdurabilir bu futbolcuların yükselmesini?
bu sebeple bana messi örneğiyle gelmeyin, kalbinizi kırarım.
ikinci bir söylem, servet takımı sattı : bunu söyleyen arkadaşların çoğu servet’in kötü futbolcu olduğunu iddia ediyor. nasıl yani? abicim karar verin, kötü adam takımı satamaz ki. yeteneği o kadar, allah belanı versin dersin devam edersin. ama hem yeteneksiz hem de sattı diyorsan kusura bakma kim olursa ol saçmalıyorsun demektir. bu şuna benzer, zamanında maçlardan sonra derlerdi ki fener süper oynadı, takımın en iyisi rüştü’ydü. nasıl lan?
servet konusu açılmışken ille de değinmem gerek. bazı arkadaşlar servet’in rijkaard’a salladığını, avrupaya gitmek istediğini sıklıkla dile getirdiğini kulübün servet’i göndermediğini söylüyor. canım kardeşim, o zaman rijkaard ilk 11 oynatmasın. saçmalamayın artık yeter.
arda turan. heveslenmeyin, ona sonra geleceğim.
kadroda neill ve kewell yoktu. sakatlar diye duydum. acaba neden? yoksa bunlar şovenist milliyetçi olmasınlar lan. milli takıma gidip sakat dönüyorlar. oynama sakatsın diyen milli takım doktorlarına ingilizce olarak bacağım kopsa oynayacağım demiş olmasınlar tumturaklı bir fuck off ile beraber. yoksa niye sakat olsunlar canım. eğer öyle olsa cana da oynardı değil mi ama, o da milli maçta sakatlanmıştı. zaten iyi olsa rijkaard’ın değişmez adamı cana yerine sarp’ı oynatacak değil ya !
misimoviç. oyunun son 3 dakikasında, o da uzatmalardaki son 3 dakikada yerini aydın yılmaz’a bıraktı. ne? çok mu içmişim? ulan son 3 dakika olmasa misi’yi çıkarmazdı herhalde hikmetinden sual olunmaz rijkaard. kornerleri, frikikleri sabri kullanamayacağına göre. harbi mi? çok içmişim demek ki. o kadar da diyorum, beni tutun çok içmeyeyim diye.
elano’nun sağdan bindirmeleri olmasa izlenecek maç değildi. di mi? elano da yoktu. ki bu sefer sebep kesin benim. maçtan önce aradım, “olum akıllı ol haftaya cuma vezirde maç var” dedim de oynamadı. yoksa koskoca rijkaard takımdan kesecek değil ya.
bunları böyle yazıp duruyorum. çoğu rijkaard’ı hedef alıyor. bilerek ve isteyerek yapıyorum. daha önce yine rijkaard’ı hedef alan şeyler yazdım. ne yazık ki tatmin edici cevaplar alamadım. cevaplar şü minvalde : dünyanın tanıdığı hoca, barcelona, sabır, devrim. bunlardan milim göstermiş değil. ne rijkaard’ın oyun anlayışı, ne bize uyumu. hiçbir tatmin edici cevap yok. ben bunların hepsine çok net itirazlarımı yazdım.
arda turan. çok beklersiniz. yorum yok. adi yeter !
burada değindiğim, değinmediğim bir çok konuyla ilgili soru da gelecek, yorum da. kimi usturuplu olacak, kimi saçma sapan. hepsine cevaplarımız var bu blogda ve galatasaray sözlükte. yeni bir şey söylemedik. ama önce sorularıma cevap alayım.
ha, unutmadan belirtmekte fayda var. bir kez olsun "rijkaard gitsin" demedim, demem de !