• 381
    son yıllarda izlediğim en uğursuz maç. dünya tarihinde eşi benzeri var mıdır bilmem ama bir maçta ilk kez iki ayak kırılması gördüm. yetmedi donk kart cezalısı oldu. o da yetmedi kırmızı kart yedik. maçtan sonra fatih terim de çıkıp konuşur sanırım. 8-10 maç ceza da ordan gelsin. yarın dursun da başkanlığa geri dönse hepimiz cennetliğiz. çünkü öbür taraftaki tüm cezamızı burada çekiyoruz.
  • 384
    her şeyi ile berbat biten bir maç.
    rugby oynamaya çıkan bir rakip vardı karşımızda ve buna çanak tutan her zamanki galatasaray maçlarından birini yöneten adını bile buraya yazmak istemediğim hakem.
    kaptanımızın , takımın belkide yarısı muslera'nın çok ciddi sakatlanması ile , andone'nin gene çok ciddi bir sakatlık yaşaması ile, dünya kadar defansif oyuncu eksiğimiz varken , donk'un cezalı duruma düşmesi , andone sakatlanmışken , adem'in cezalı duruma düşmesi ile uzun zamandır en çok üzüldüğüm, deyim yerindeyse kahrolduğum maç.
    çoğu galatasaray lı muslera sakatlanmasın , şampiyonluk olmasa da olur derdi, şimdi muslera'yı uzun bir süre izleyemeyeceğiz, üstüne üstlük şampiyonlukta çok çok zora girdi.
  • 385
    bu saatten sonra şampiyonluktan bahsetmeyelim. yarın sivasspor kazanırsa 3.'lük de riske girecektir. çeşitli bahaneler var söyleyebileceğimiz bu maç için ama boşuna olur. sezon başı hazırlık maçı edasıyla oynadı bizimkiler. covid-19 öncesi kadar iyi olacağımızı beklemiyordum elbet ama bu kadar da kötü olacağımız aklımın ucundan geçmezdi.

    geçmiş olsun. bari 3. olalım da şampiyonlar ligi elemelerine hak kazanalım.

    bu arada bu rizespor küme düşer de bu lanetli stadyumdan kurtuluruz umarım.

    edit: bu maçta sadece 3 puanı değil muslera, andone, donk ve adem'i de kaybettik. maç bir yarım saat daha sürse 2 sakat daha verirdik rakibin dengesiz dalışlarından. ve rakipte sarı kartı çok defa hak etmiş oyuncular olmasına rağmen kart gösterilmedi. maçın sonlarında birkaç göstermelik kart gösterdi topa vurdular diye. sen oyunculara bir hakem olarak yaptıkları faulleri kartla cezalandırmazsan adamlar da düşünmeden etmeden rakibine dalar ve sakatlar. sonra da "şanssızlık" der geçersin. oldu canım. bu hayatta şans diye bir şey gerçekte yoktur. yapılan şeyler için uydurulan bir bahanedir. insanlar kötülük yapınca "şeytana uydum." der mesela. bu da öyle bir şey: "şanssızlık!"
  • 390
    muslera'nın ayağının kırıldığı maç. yazarken bile içim cız etti. üç aydır futbola dönmeyi bekliyorduk, meğer bunu beklemişiz. başlamaz olaydın lig. yenilip şampiyonluktan koptuğuna mı yanarsın, muslerayı (belkide andoneyi de) kaybettiğine mi yanarsın, şu rizespor denen..... 3 puan verip hayata döndürdüğüne mi yanarsın.
    rizeye ünal karaman etkisi bariz ortada ama biz de resmen üç ay çamış gibi yatmışız. resmen ölü gibiydik. muslerayı kaybetmesekde yenemezdik. ilk yarı rakip kaleye gidemedik. ikinci yarı 1500 kişiyle kapanan rakibe karşı cezaalanı civarında
    paslarla maçı bitirdik. kilidi açacak ne bir oyuncu nede bir taktiğimiz vardı. işimiz çok zor. hep dediğim gibi ligin ilk yarısında o kadar puan kaybettikki 2.yarı puan kaybetme lüksümüz kalmadı. 11 maçta 8 galibiyet 2 beraberlik aldık ama hâla 6 puan gerideyiz
  • 391
    maçın ilk 10 dakikası bu gece kazanamayacağımızı göstermişti bize aslında. iyi oyundan kötü oyuna dönebiliyoruz ama kötü başladığımız bir maça nedense tekrar dahil olamıyoruz.

    bilmiyorum, belki daha dirençli bir kadroyla çıkabilirdik taylan, linnes, adem ve belhanda ilk 11 başlayabilirdi. lemina, saracchi, soso ve ömer bekleyebilirdi kenarda. maçı düşük tempoda ama mücadeleci bir kadroyla idare edebilirdik bir süre. yani bu çıkan kadromuz, çıkın topa sahip olun ve tabela yapın kadrosu ama hiç öyle bir havayla ve konsantrasyonla başlayamadık. bu kadro top rakipte olunca mücadele yönünden çok zayıf kalıyor. bu sorunu bir türlğ çözemedik.

    sakatlıklar, kırmızı kart derken kabus gibi bir gece yaşadık. bu kabustan uyanmak da hiç kolay olmayacak belli ki.
  • 393
    muslera'nın talihsiz sakatlığı ve artık bu sezon bizimle olamayacağı gerçeğinin nelere mal olacağını bu maçta ikinci golde gördük. saçmasapan bir şekilde oyuncularımızdan seke seke gelen top rizeli futbolcunun da hafifçe dürtmesi ile salına salına sinsice girdi ağlarımıza. belki burada okan kocuk'un hatası olmadığını düşünenler olabilir ama bence gayet kurtarabilecek bir pozisyonda idi ve hatalıydı. bu pozisyon sezonun kalanının ufak bir fragmanı da olabilir. zira defansın bu şekil saçmaladığı anlarda hep muslera çıkıp kurtarıyordu bizi ama şimdi kalan 7 maçta olmayacak. açıkcası şampiyonluğa inancımın azalmasına neden olan şey bu maçta alınan mağlubiyet ve 6'ya çıkan puan farkı değil, son yedi maçta kalede muslera'nın olmayacak olması.

    son olarak o saçma penaltıyı veren hakem ve yancılarının...
  • 394
    mağlubiyetin değil, galatasaraylı oyuncuların sakatlanmalarının üzdüğü maç. zaten muslera'nın sakatlanma anında öyle bir canımız yandı ki, 15-0 da yenilsek bundan daha fazla üzülmeyecektik. bir de üzerine andone'nin yeni yeni toparlamaya çalışırken sakatlanması tuz biber oldu. mağlubiyet, iki kötü sakatlık, hasan kartal denen galatasaray nefreti dolu kötü insan falan derken epey moral bozukluğu ile dolduk. yarın kötü bir gün olacak belli ki.

    ancak ben hala şampiyonluğun gittiğine inanmıyorum. gazişehir maçı, ardından başakşehir ve trabzonspor gibi iki zorlu mücadeleden 9 puanı alabilirsek, gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini düşünüyorum. ancak zor olan şey bu 3 maçtan 9 puan çıkarmak. buradan çıkarılacak 9 puan, geri kalan 4 maçtan çok daha zor geçecek. ben terim'e ve futbolcularımıza inanıyorum. başkan için, muslera için, andone için, taraftar için, sarı kırmızı forma için yapmamız gerekiyor.
  • 395
    galatasaray buyuklugunu ortaya koyup mactan once vir vir konusan hasan’i susturmaliydi, beceremedi. hasan simdi istedigi kadar konusur, seni dove dove yendi, en kritik adamlarini sakatladi. biz de bos bos bakariz boyle. camianin* bu tepkisizlik ve zayifligindan tiksiniyorum, nerede galatasaray? kagittan kaplan.*

    sampiyonluk gitti, muslera sakatlandi. sezon bitti.

    terim’in takimi toparlayip 3.lugu kurtarmasi sart. yoksa bu gidisatla takim 5.lige suruklenir.
  • 396
    maç öncesi yazılmış entry’lere bakıyorum. hepsi umut dolu, hepsi heyecan yüklü. müthiş bir adrenalin...

    sonra düdük çalıyor ve takımın kötü başlıyor. “olsun“ diyorum içimden, “olsun“. pas oyunu zordur. bu sezon yıllar sonra galip geldiğimiz kadıköy deplasmanında da ilk 10 dk top oynamadık neticede. aklımdan bunlar geçiyor.

    derken...

    hakemin apaçık kaldırmadığı bir bayrağa küfrederken gerçekleşen ve muslera’nın ayağının kırılmasıyla sonuçlanan pozisyon. “yoktur ya bir şeyi” derken hakeme sövüyorum. dile kolay. maç 10-12 dk civarı duruyor. ve hepimiz anlıyoruz ki muslera’nın durumu çok ciddi...

    galatasaray’lı futbolcular maça bu durumdan olumsuz etkilenerek yüksek konsantrasyon isteyen topa sahip olma oyununda bocalamaya devam ediyorlar(ahmet çalık’ın da etkisi var tabi).

    ben bir taraftan muslera’ya üzülürken beri yandan “acaba maça ısınabilecekler mi” diye içimden geçiriyorum. derken bir kendini bilmez ortaya çıkıyor ve akıl almaz düdükleri ve kararlarıyla maçın rengini belli ediyor. sinir krizleri içerisinde maçın sonu gelmek bilmiyor. adem oyundan atılırken hiç yapmadığım şeyi ilk kez yapıyorum ve maçı izlemeyi bırakıyorum... çünkü art niyetli yaklaşımın bu kadar fazlasını daha önce hiç farketmemiştim. dönüp entry’lerime bakın ve hakemler içerisinde ne kadar var görün...

    hep söyledim, söyleyeceğim. pas oyunu zor oyundur. hele hele türkiye’de bunu yapmak çok daha zordur. dün akşam bir kez daha anladım ki galatasaray’ın yapması biraz daha zordur. zira hakemler rakiplerin tekmelerine, bırakın kartı, bırakın faulü, alehimize faul olarak karar verirken, bunu maç içerisinde sürekli hale getirirken, futboldan bahsetmek, plandan bahsetmek, maçın akışından bahsetmek...

    saat sabah 06:00 olmuş ve sinirim hala geçmemiş...

    allah lütfen belanızı versin *. lütfen...
  • 399
    muslera'nın sakatlığı sonrası maç benim için bitti. ne uydurma penaltıya ne yenilen gollere ne verilmeyen penaltıya ne de hakeme tepki veremedim. sadece andone'nin sakatlık pozisyonunu görünce küfrü basıp dizlerime vurdum. onun dışında donuk bir şekilde maç izledim. hasretle onca ay bekledikten sonra kahrolarak keşke hiç oynanmasaydı dedim.

    biz buradan da şampiyon oluruz. benim hocama, takımıma güvenim var. olunca da bu şampiyonluğu covid-19 nedeni ile vefat edenlerle birlikte kaptanımız muslera ve andone'ye adarız. bir maçla boynumuzu bükecek değiliz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın