2010-11 UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 1.Hafta Maçı
21:45 Bursa Atatürk Stadyumu
0 - 4
  • 78
    bursaspor – valencia : 0 – 4

    tarihinin ilk şampiyonlar ligi maçında fark yedi kendi sahasında bursaspor. maçtan önce böyle olacağını söyleyenler kadar, bursa’dan umutlu olanlar daha az sayıda değildi.

    bursaspor’dan umutlu olanların dayanağı kuşkusuz geçen sezondan beri gösterdikleri dirençli futboldu. geçen haftadan beri ilgilendiğim basketboldan öğrendiğim tek bir şey varsa o da savunmanın çok ama çok önemli olduğudur.
    futbolda savunmanın ön planda olmasından nefret ederim, futbol asla basketbola benzemez. çünkü basketboldaki gibi “rakibinin süresi doldu, al bakalım şimdi hücum sırası sende” denmez.
    bursa iki sezondur savunma güvenliğinin forvetlerle birlikte kurup, seri adamlarıyla kontradan goller bularak yürüyor. haddini bilerek oynamak budur işte. geçen sezon fenerbahçe’yi deplasmanda 3-2 yendiği, bu sezon istanbul’da ligin ikinci haftasında galatasaray’ı yendikleri maçı hatırlayın, ne demek istediğimi anlarsınız.

    peki bursaspor bunu nasıl başarıyor. forvetden başlayarak rakibin kolay çıkmasına izin vermiyor öncelikle. ama genelde forvetler de kendi sahalarına rakibe önemli bir baskı yapmıyor. kendi sahalarına çekildiklerinde ise alan da daraldığı için rakibe her alanda basabiliyorlar. aralarındaki yardımlaşma da çok iyi. bütün oyuncular cansiperane savunma yapıyor. vücutlarını, kollarını, dirseklerini, baldırlarını kullanmayı çok iyi biliyorlar. faul yaptıkları anlamı çıkmaz buradan, zorlamayın.
    sercan, volkan ve ozan gibi çok hızlı, kontrataklarda çok başarılı futbolcuyla rakibi yakaladıklarında da boş geçmiyorlar. forvetlere çok iyi top atabilen ergiç gibi batalla gibi oyuncuları da var.
    bursaspor’un en önemli özelliklerinden biri de savunma ve orta sahada çok tecrübeli futbolculara sahip olmaları. ömer, ali, ivankov, hüseyin, ergiç, batalla, vederson bu seviyede ligi yalayıp yutmuş adamlar.

    bütün bunlara rağmen dün neden olmadı? tamam, şampiyonlar ligi tecrübesi önemlidir, tamam bursa kendisi gibi oynamadı. ama bunlar açıklamaya yetmez.
    eğer lig oynuyorsan kendi sahanda kapanmazsın. doğru bir mantığa oturuyor ertuğrul hoca fikri. sürekli hücum düşünen bir takım da değildi. ama oyunun hiçbir anında valencia’dan kontrolu ele alamadılar. valencia hep kendisi konuştu, mikrofonu kimseye vermedi.
    tamam valencia çok kaliteli bir takım ama asıl fark bursaspor’un süper lig takımı olmasından kaynaklandı. valencia atletik ve çok hızlı oyunculardan oluşuyor. o kadar hızlı hareket ediyorlar ki bursa pozisyon bile bulamadı, rakibin dengesini bile bozamadı. bu durumun bir benzerini geçen sezon atletico madrid’e istanbul’da yenilirken de yaşamıştık. hatta basketbol milli takımının a.b.d’ye finalde kaybettiği maçta da yaşadık. hızlarına yetişemedik adamların.
    bursaspor, ancak volkan’ın bireysel çabalarıyla rakip kaleye gitmeye çalıştı. yetmedi elbette.
    valencia kendinden o kadar emindi ki. her futbolcu nerede duracağını, nereye gideceğini, ne yapacağını o kadar iyi biliyordu ki. en bariz örneği mehmet topal gösterdi bana. bundan daha 4 ay önce bu futbolculara faul yapacak kadar bile yaklaşamayan mehmet dün bütün alanları o kadar iyi kapattı ki. alanı, yeri, görevi belliydi çünkü. kişisel olarak da kendini çok geliştirmiş. hem fizik hem oyun bilgisi açısından bu kadar kısa bir zamanda böyle bir gelişim göstermesi beni çok mutlu etti. yine sol ayakla uzaklardan kaleye vurdu ama olur o kadar.

    ne demişler, sürat felaket değil kabiliyettir !
App Store'dan indirin Google Play'den alın