• 105
    hakemin sıçıp sıvadığı, iki takım aleyhine ve lehine bir çok pozisyonu es geçtiği ve galatasarayın 1-0 kazandığı maç.

    -sabri ve riera bek olarak oynayınca kabuslar görürüm diyordum ama kayseri ileri uç elemanları bunları değerlendiremedi. aslında riera fena oynamadı ama sabri yine aynı sabri ; hızlı ama dengesiz, kontrolsüz güç. arada öyle hatalar yapıyor ki her an golü yedirebilir. ama neyse ki haftaya ebue dönüyor ve mersin maçına (sakatlığı olmadığı takdirde) yetişecek.

    -galatasaray ilk yarı iyiydi. ikinci yarı vasattı. skorun üstüne yatmaya çalıştı. bekler sebebiyle bundan hoşlanmasam da bir kaza kurşununa kurban gitmedik sonuçta.

    -haftaya melo cezalı duruma düştü. bu hem iyi hem kötü. iyi açıdan bakarsak haftaya kart görseydi beşiktaş maçında yoktu. aynı şey riera için de geçerli.

    -necati son vuruş haricinde baros'un yokluğunu hissettirmedi doğrusu. çok koştu, çalıştı ama bence şu an için en büyük eksiği hız. biraz kilo verip hızlanması lazım.

    -attığımız gol hazırlanış açısından çok güzeldi bence. müthiş bir mücadele sonunda elmander çok şık bir çalımla sıyrılıp topu melo'ya verdi. o da sol tarafta, içeri kateden riera'yı gördü, rirea içeri katedip çok güzel bir orta yaptı ve biraz önce pası veren melo fırsatçılığıyla attı golünü. böyle organize atılan golleri çok seviyorum. bana çok estetik geliyor.

    -hem galatasaray hem kayserispor pozisyonlarda çok şanssızdı aslında. sayısız pozisyon heba oldu bu yüzden. mücadele ve seyir zevki açısından çok güzel bir maç oldu ama daha golü olsaydı daha iyi olacaktı.

    -bu galibiyet cska moskova destanının üstüne çok iyi geldi.

    galatasaray bu galibiyetle fener ile olan puan farkını maç fazlasıyla 6'ya çıkartıp, mersin maçına daha rahat gitme imkanı yakaladı. 2 maç üstüste kazanıp küçük bir seri yakalamak takımı moralman daha üst seviyelere çıkartacaktır. hem mersin maçından sonra ki beşiktaş maçına tam kadro ile çıkma şansına sahibiz. ebue dönüyor, haftaya oynayamayacak olan baros, melo ve riera da o maçta oynama şansı yakalayacak. dikkat ettiyseniz balta'yı hiç katmadım ortama!

    (bkz: şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden)
  • 106
    albert riera'nin hakan balta'dan bir kac sinif daha iyi sol bek oldugunu catir catir gosterdigi mac olmustur. denebilir ki kayserispor pek gelmedi o kanattan vs. peki soruyorum: hakan balta, kayserispor'dan cok daha zayif takimlara karsi oynadigimiz musabakalarin en son hangisinde en azindan albert riera'nin bu mac gosterdigi olumlu goruntunun benzerini bizlere izletti. unutulmamalidir ki, bazen bazi seyleri yapmaktan cok yapmamak onemlidir, pas hatasi ve yerini kaybetmek gibi. albert riera, hakan balta'nin surekli yaptigi pas hatasi ve mevkisini kaybetmeyi yapmadigi gibi, ustune ustluk ileri cikislarinda biri asistle sonuclanan onemli ortalar da yapti. cok buyutulecek bir performans mi gosterdi albert riera bu macta peki? tabi ki hayir ama elimizdeki en iyi "sol bek" alternatifi oldugu da cok acik!
  • 110
    kayserisporlular maç sonunda ntv farkı ile ağladılar. önce gökhan ünal maçın hakkı beraberlikti dedi hakeme suç buldu. lig tv röportajı için susma hakkı isteyip ntv ye ağlayan şota, hakeme saydırdı. şotanın maç sonunda konuşmayacağını açıkladığını öğrenen rıdvan "hem de şota" diyerek iğnelemeye başladı.

    http://www.youtube.com/watch?v=Fta0KCQ86h8

    her zaman söylemişimdir özgür yankaya bir karar verirken kafasında bin tilki dolanıyor bu yüzden hiç bir zaman büyük hakem olamayacak. maça gelirsek yankayanın aleyhimize verdiği kararlardan hatırladıklarım;

    -kujovic'in son adam ujfalusi'yi iterek düşürmesi ve kaleciyle karşı karşıya kalması
    -khizanishvili'nin kafa topuna çıkarken elmandere yaptığı hareket ikinci sarı kart olması gerekir.
    -abdullah'ın elmander'e attığı tekme en kötü ihtimalle sarı kart (hakem faul bile çalmadı)
    -elmander'in kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyon tartışmasız kırmızı kart.
    (bünyamin gezer bile doğruladı bunları ve hakem yanlış kararlarıyla galatasarayı çok etkiledi dedi)

    bunun dışında kujovic'in engin'in ayağına basıp basmadığını ve emre'nin kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda müdahale ver mı yok mu görüntülerden belli değil.

    buna rağmen kayserispor ağlıyor rıdvan ağlıyor ama söylemiyorlar ki kayserispor aleyhine bariz maçı etkileyen hangi karar var. ince ince doğradı diye ağlıyorlarsa eğer maç içinde kayserispora yanlış 3 faul çalındıysa galatasaray'a 5 çalındı. örnek olarak var mı bir tane hatalı ofsayt diye kesilen pozisyonları? bizim var.

    bunları neden söylüyorum? zoruma gidiyor bu onursuz heriflerin milyonların gözlerinin içine bakarak yalan söylemeleri.
  • 111
    sol bek riera !

    aslında başlıktan sonra yazıyı “galatasaray kazanmasını bildi” diye kapatsam da olur, olmaz mı? valla olur. sol beki riera olan galatasaray 3 puan almış daha ne olsun.

    makara gibi mi geldi size? istatistik tutan ve buna meraklı tiplerden olmadığım için işkembeden sallamakta sakınca görmüyorum, bu riera’nın 90 dakika sahada kaldığı, en azından galatasaray taraftarının çıkmasını istemediği ilk maçtır. ilk cümle doğru değilse bile ikincisi doğru.

    balta’nın sakatlığından sonra sol bek oynayacak tek adam çağlar da sakatlanınca ki, çağdaş diyenler de var kendisine (söz meclisin direkt içine), sol bek kim olacak derken bir de baktık riera sol bek. sadece madrid’de yaşayan ismini vermek istemediğim bir arkadaş riera sol bek oynar demişti. adam haklı çıktı. arda ile her gün görüştüğü için tüyo almıştır belki, bilmiyorum.

    galatasaray taraftarı riera’ya sol açıkken tahammül edemezken adamı sol beke koymak için mangal gibi yürek lazım. fatih terim’deki yüreğin ne kadar olduğunu biliyoruz zaten, başka organlarının kaç kilo çektiği konusuna girmeyeceğim.

    son zamanlarda gördüğüm en zor galibiyet bu. daha zor maçlar oldu ama onlarda zaten puan kaybettik. ilk defa rakibi kendi sahasına hapsederek, sürekli yüklenerek oynayamadığımız bir maçtı bu. orta sahada kafa kafaya bir maç oynandı. farkı yaratacak olan kişisel becerilerdi. nitekim ambrabat boş kaleye topu avuta attı. hımmmm, acaba şike mi yaptı? rıdvan dilmen’e sorun, galatasarayla anlaştıktan sonra boş kaleye topu vurmak yerine niye topla geri dönmüş? bir cevap verebilirse ambrabat da kayarak vurduğu topun neden avuta gittiğini belki açıklar. neyse derdimiz bir pozisyon değil.

    galatasaray zorlandı. dişli rakipler karşısında zorlanıyor takım. sebepleri var elbette. ama derseniz ki amk bu topçuların da, hocanın da, hakemin de, yönetimin de işiniz kolay. sebep falan aramaya, neler oluyor anlamaya çalışmaya gerek yok. bas küfürü yürü. sonra kahveciye içtiğin çayların parasını ödersin, tanesi 50 kuruştan, gidersin eve.

    benim model olursan işin zor. sahada neler oluyor, nasıl oluyor, neden oluyor anlamaya çalışırsan işler karışır. küfür etmediğin için polyanna taraftar da derler. umurumda mı, elbette değil. ben birine küfür edeceksem bile önce anlamak isterim, çoğu zaman anlarsam küfür etmeye bile tenezzül etmem.

    lan captano yine polyannalık yapmış diyorsanız bundan sonrasını okumayın bence. boşu boşuna bana küfür edip kendinizi günaha sokmayın, benim için değmez.

    sezon başından beri rakipler galatasaray’a karşı kapanıyor. fakat bu maçta farklı bir rakip gördüm. kayserispor bir savunma takımı ama lucescu’nun shaktar’ı gibi bir savunma takımı. genlerinde savunma var ama bunu illa ki ceza sahası üzerinde birikerek yapmıyor. lucescu kendi stiline bir isim koymamıştır ama şu anda shaktar’ın oynadığı futbol total savunma futbolu. kayserispor da sahanın her yerinde savunma yapan bir takım, ambrabat dahil.

    ve bu galatasaray’ın işini zorlaştırdı.

    4-4-2 oynarken sağdan baytar, soldan çolak’la akmak istemek ne yazık ki mümkün olmadı ki olması da zor. iki oyuncu da açık değil çünkü. baytar da çolak da içte oynamayı seven oyuncular. özellikle baytar’ın top taşıma özelliklerinden maksimum düzeyde faydalanmamız lazım. bu bir fatih terim eleştirisi değildir (son sallamalarımdan sonra aradı hoca biliyomusun), bir mecburiyettir. neden? çünkü kazanamıyorsan, kaybetme diye bir şey var ve bunu türkiye’ye fatih terim öğretti. önemli olan play-offa mümkün olduğunca çok puanla gitmek. kafanızı karıştırdım, açayım biraz.

    4-3-3, 4-4-2, 3-5-2, 3-5-8, maça kızı, gibi sayıların anlamı yok. bunlara takılmayın. ama bir adamın kanat hücumcusu ya da orta sahanın göbeği olması veya santrafor arkası olmasının önemi var. galatasaray’da forvetin arkası oynayabilecek tek adam ve hatta top taşıyabilen tek adam baytar. onu çizgiye hapsettiğinizde bu özelliklerini gösteremiyor. kat edeceği mesafe uzuyor. geçen hafta devre arasında baytar’ın top taşıması, daha içeri girmesi lazım demiştim ki ikinci golü böyle attık. amma velakin hem necati ve elmander’le oynayıp hem de baytar’ı bunların arkasında oynatmak takım savunmasının bir kısmından feragat etmek anlamına gelir. yani tek kanadı boş bırakmak demektir ki, her zaman alınacak bir risk değildir. aklıma gelmişken ben en çok 3-5-2 severim. yani, ben bu riski alırım. bana ne lan, rakip düşünsün demektir bu. ama galatasaray’ın hocası ben olmadığım için bu dediğim “bekara karı boşamak kolay” demekten öteye geçmez.

    mevzuyu play-off’a da bağlayarak kafa karışıklığını giderelim. kazanamıyorsan kaybetme fikri ve play-off fatih terim’i çok daha temkinli olmaya sevk ediyor. mesela savunmada riera’yı oynatıyor ama takım savunmasından vazgeçmiyor. ille de bir sağ bek-sağ açık, sol bek-sol açık görevli oyuncularla oynuyor, isimlere takılmıyor. ama riera’yı sol bek oynatırken sol stoperin ujfalusi olmasını göz ardı etmiyor.

    play-off fatih terim’in bugüne kadar çok işine geldi. takımın iskeletini kurmak için hocaya zaman kazandırdı. başarılı da oldu. öyle ya kazım’dan sağ bek, riera’dan sol bek yapmak herkesin cesaret edeceği şeyler değil. riera hata yapmış, kazım hata yapmış. yavrum, sabri de balta da yapıyor hata, hem de en fecilerini. kazım sağ bekte hatasız oynadı yazmıştım tiwtterda, biri twit atmıştı, nasıl maç izliyorsunuz, kazım hata yaptı diye. biliyoruz yahu, kıyaslamadan haberiniz yok mu sizin?

    kayseri taş gibi bir takım. doğrusu kenardaki gürcü’nün kenarda olması bizim için çok daha iyi oldu. şota futbolcuyken çok daha tehlikeliydi. hoca olarak da çok beğeniyorum. allah korusun aykut’un yerine fenerbahçe’nin başında olsaydı bizi çok daha fazla üzerdi.

    maça dair tribünden gördüğüm bir iki şey söyleyeyim, yarın gazeteler detayını yazar nasılsa. top taca çıktı, kayseri tacı kullandı ve savunmayı eksik yakaladı, pozisyon kazasız bitti fatih hocanın top toplayıcı çocuğa bir şeyler söylediğini gördüm. aradan biraz zaman geçince hocanın çocuğu çağırıp öptüğünü de gördüm. hoca bu döver de, sever de.

    maçın hakemi özgür yankaya. edirnelilerin gururu. hakkaten edirne futbol camiası çok seviyor. haksız değiller, kim bilir kaç yıldır edirne’den bu düzeyde hakem çıkmıyor. genellikle fena maçlar yönetmedi bugüne kadar, hatta geçen haftaki derbide başarılı oldu bile denebilir. ne de olsa fenerbahçe kazandı. emre b.’yi atmamış, ulan sanki adamı atabilen var. bunları twitterda yazdım. maçtan sonra tepki geldi. lan ben iyi hakem demedim ki, satmaz kendini bu saatten sonra dedim. azıcık bekle. gelgelelim özgür geçen haftadan itibaren havaya girmiş. usta yürüyüşü değişmiş beya:) ama özgür tipik hakem, futbolu bilmiyor. bir kez daha dikkatinizi çekerim türk hakemi demedim, hakem dedim. ne yazık ki dünya üzerindeki hiçbir hakem futbolu adam gibi bilmiyor. markus merk’i izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız, kendisi 21.yüzyılın hakemi. ama herkes erman gibi yıllarca profesyonel futbol oynayıp sonradan hakemlik yapmıyor ki. erman sahadaki her şeyi görürdü, işine gelene göre düdük çalardı. özgür yankaya da futbolu bilmeyenlerden. nasıl öğrensin arkadaşım, hem futbol oynayıp hem de ileri düzeyde hakemlik yapacak kadar zamanları yok ki. hakemlik kariyeri yapmak için futbolu bırakan adamlar tanıyorum.bu akşam galatasaray aleyhine saçma sapan kararlar vermedi mi, verdi. ama kayseri aleyhine de saçma sapan kararlar verdi. kaç haftadır aynı şeyi yazıyorum, hakemlerin kötü niyetli olmalarından çok daha fazla futbolu bilmemelerinin etkisi var.

    play-off’da işimiz çok daha kolay. beraberliğe yatacak rakiplerle oynamayacağız. rakipler kapanmayacak, havalar ve zeminler düzlemiş olacak. işte o zaman bu takımı tutabilene aşk olsun.

    play-off da önemli değil diyorsanız, size bir tüyo vereyim. sezon sonu yönetim ile fatih hoca arasında sorun yaşanmazsa, bu takım gelecek sezon ortalığı dağıtır. sorunun ortadan kalkması için yapılması gereken belli. bülent tulun’un kulüpten mümkün olan en uzak yere transferinin sağlanması. bugün gerets maçtaymış. bülent tulun’un sezon başında fatih terim yerine getirmek istediği adam. gerets’i severim. ama takım çatır çatır oynarken gerets ile fatih hocayı tehdit etmek büyük terbiyesizlik. size bir şey söyleyeyim, gerets böyle bir tezgahı hissetsin, bir daha bülent tulun gerets’i telefonla bile arayamaz. alnındaki kanla kadıköyde takımın başında duran gerets’ten bahsediyoruz. shaqiri alınmasın diye elimden geleni yapacağım diyen adamla bir tutacak değiliz.

    maç yazısı yazdık ama çolak’ın ortası, riera’nın ortası, melo’nun golü, necati’nin kafası, kayseri kalecisinin taffarel kurtarışı, elmander’in çabası ve yorulmuşluğu, sercan’ın neyse üzerinde durulması gereken konular elbette ama bunları maç devam ederken sürekli bik bik söylediğim için burada ikinci baskı olur gibi geliyor ve ben aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkılıyorum. kendimden arak bile yapamıyorum, ayıp geliyor.

    siz asıl seneye görün bu takımı. fatih hoca takımın başında kalsın yeter.

    *
  • 112
    güzel futbol, temiz skor

    öncelikle engin hakkında bir iki bir şey söylemek istiyorum. abartma bu kadar be engin? dün akşam çok fazla çirkefe yattı açıkça söylemek gerekirse. bir de öyle bi' kıvranıyor ki, sanırsın bacağına kurşun sıkmışlar. sudan çıkmış balığın kuru bir zeminde çırpınışı gibi çırpındı. sonra kendiliğinden kalktı. samsun'da melo'dan da baros'dan da azar işitmişti bu yerde kıvranma olayı yüzünden ama huylu huyundan vazgeçmiyor işte.

    uche'nin ayağı kırıldığında verdiği tepkiyle kıyaslayınca bir de, dağlar kadar fark var dağlar kadar..

    riera sol bekte daha iyiydi evet. peki neden? oyuna fazla dahil olmadı da ondan. melo'nun attığı golde doğru zamanda doğru yerdeydi, güzel de bir orta açtı ve gol geldi. oynadığı 21 maçtaki başarılı şut ortalaması sabri ile aynı (%28 isabetli şut ortalaması) olan birinin hücumda oynaması da ayrı bir tartışma konusu olurdu zaten artık, hala riera demenin alemi yok.

    gerets tribündeymiş de, bilmem neymiş de.. kafayı çalıştıralım azıcık, milli takım için oyuncusunu izlemeye gelmiştir belki gerets? hem bir tarafta da eski takımı, yeni bir stat.. gerçi bizim sipariş üzerine haber yapan medyamız en ufak bir kargaşada "aysal'ın b planı gereeetss, gerets geliyoreee" gibilerinden haber yazacaktır tabi kuşkusuz. aha da buraya yazıyorum. ben dedim demeyi severim.

    ...

    http://jaimelesport.blogspot.com/...tbol-temiz-skor.html
  • 113
    şansıma bakayım ki bu sene 2 katseri maçını da seyredemedim. ikisinde de kıbrıs'taydım. bu maç için maç özetlerini sessiz bir şekilde casino da seyrederken bile görüşüm oldu, paylaşayım.
    1-çok hakem seyrettim, kötü niyetli, iğrenç, maçın için eden, ekranlarda görünmek sonradan konuşulmak için büyük futbolculara dalaşan neyse o işte. ilk defa futbolu bilmeyen bir hakem seyrettim. yukarıdaki saydığım vasıfların hiç biri yok, vasıfsız biri yani. kalede muslera olmasa bu hakem bu maçı ok rahat kayseri'ye verirdi.
    2- sağ taraftaki hücum bekine tam alışmışken gitti, yeniden kelime manasında bek e alıştık. sabri sadece bek olarak görev yapıyor. hakan balta gibi yani. oysa galatasaray'ın beke ihtiyacı yok, galatasaray beki neyi bekliyor. riera bek falan değil, ne beki, çıktı bir kere orta pası verdi cillop gibi melo'nun kafasına oturdu. büyük takımsan bekin kadar konuşacaksın. en önemli futbolcuların sağbek, solş bek se büyük takımsın demektir.
    3- ben futbolcunun sedye ile çıkanını severeim. kanının son damlasına kadar savaşacaksın, koşacak 1 metrelik dermanın kalmayacak maç bittiğinde. engin baytar'ın sahanın kenarına gelecek kadar bile der manı kalmadı, sedye ile taşıdılar. belki eve de yardımcılar götürmüştür. işte benim futbolcum budur.
  • 115
    bu maçın benim için çok ayrı bir önemi var.. eşimle daha çok yeni sevgili olduğumuz da gitmiştik. ortam o kadar güzel, biz o kadar mutluyduk ki, batı üst tribünde, devre arası evlenme teklif etmiştim. tabii o şaşırmış ve öylece kalmıştı:) ikinci bir evlilik teklifi yapmadım. çünkü yapılacak en güzel yer ve zamanda yapmıştım. çok şükür evlendik ve mutlu mesut yaşıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın