• 26
    emre çolak, semih kaya
    göksenin köksal, furkan aldemir..

    galatasaray spor klubünün tarihinde, hem futbolda hem de basketbolda şampiyonluk kupasına ulaşılan tek bir sezon vardır. 1968-69 sezonunda rakiplerimizi geride bırakarak yeryüzündeki en popüler iki sporda duble yapmayı başardığımız bu sezon, benim nazarımda tarihimizin en anlamlı kilometre taşlarından bir tanesidir.

    aynı başarıyı göstermeye belki de hiç olmadığı kadar 2011-12 sezonunda da yaklaşan galatasaray spor klubünün, devam ettiği yürüyüşünde yarattığı asıl fark ise yukarıda adları yazan isimlerin bu tarihi başarının altında yaldızlı bir imzaya sahip olacak olmalarıdır. galatasaray’ı “ötekilerden” tarih boyunca ayıran ve ayırmaya devam edecek özelliği de bu noktada ortaya koyduğu vizyondur. sadece kazanmayı değil, üretmeyi ve yetiştirmeyi şiar edinmiş bir camiaya bu isimlerine ne kadar yakıştığı da ortadadır. zira; galatasaray bir ideali olanların yekpare halidir !

    thucydides, peleponez savaşını anlattığı eserinin bir kısmında melian diyaloglarından bahseder. tarihte ilk defa realizm ve idealizmin kıyaslandığı bu başyapıtın en heyecan verici kısmı olan diyalogda, çıkarlar için görmezden gelinen ahlaki değerlere atıfta bulunan thucydides, kendisinden sonra gelecek olan hobbes ve machiavelli gibi isimlerin de fikirsel altyapısını bu şekilde hazırlamıştır.

    varolduğu coğrafyada ortaya koyduğu idealist duruşun karşısına, realist perspektifin en kusursuz haliyle vücud bulduğu bir ezeli rakip çıkartılan galatasaray en olumsuz şartlarda bile sahip olduğu vizyondan taviz vermeyerek, ülkemizi de farklı platformlarda her zaman hakkıyla temsil etmeyi başarabilmiştir.

    kazanılması imkansız görülen çanakkale savaşı’nda dahi vatan için gözünü kırpmadan koca bir devresini kaybetmeyi göze alabilecek kadar onuruna düşkün bir camia ile, işgal yıllarında düşmanla maç organize edebilecek kadar realist olan karşı yakanın ezeli rakip olarak karşı karşıya gelmesi ise tabii ki bir tesadüf değil, aksine binlerce yıllık bir tarihsel birikimin dışavurumudur.

    işte bu sebeple 2011-12 sezonu başka bir özelliğiyle daha da ön plana çıkmakta, ve yaşanması muhtemel duble şampiyonluğu manevi bir boyuta taşımaktadır. zira bir önceki sezon, “kazanmak için her yolu mubah gören” ezeli rakibinin tüm foyası ortaya çıkmasına rağmen “güce tapanlar” tarafından savunulmaya devam ettiğini gören galatasaray camiası için sahada ve parkede verilecek mesaj, temsil ettiği değerlerin korunabilmesi anlamında da ayrı bir öneme haizdir. yaklaşık 45 yıl sonra yaşanacak bu gururun böyle bir sezona denk gelmesi ise hiç şüphesiz yaradan’ın yüce takdiridir.

    fatih terim ve oktay mahmuti gibi iki adet ismin önderliğinde “aslan gibi savaşan” galatasaray temsilcileri için artık vakit hasat zamanı, yarın da adaletin kılıcının “onurlular” tarafından sallanmaya başlanması için ideal bir gece,
    ve sen soluksuz bekle bizi fenerbahçe..

    galatasaray ulan !
  • 174
    maç hakkında yorum yapmayacağım gerek yok...

    ama dikkat çekmek istediğim tek yer var: maçtan önce mahmuti taraftardan o kadar istemesine rağmen ilk periyodun sonunda sahaya çakmak vs. yağdı..

    ben tribünlerden küfür edilmesine karşı değilim hatta deli gibide ederim ama sahaya yabancı madde atıldığında işte ona dur derim.
    atmak istediğin madde attığın oyunucuyu yaralayabilir, buna sevinirsin o derece gözün dönmüş olabilir. ama o madde kendi sporcuna da gelebilir ki o maddeler yağarken keşke biri djedovic'in suratını çekseydi yaşadığı korkuyu görseydi ya da o attığın çakmak aynı takımı tuttuğun galatasaray'ı senin kadar belki de senden çok seven bir taraftarında başına gelebilir.

    bunu neden söylüyorum dün atılan o çakmaklardan biri yanımdaki babamın kafasına geldi, ben o pozisyonda (u: ender'in yerde kalıp hakemin durdurmadığı ve bu yüzden çakmak yağmaya başladığı pozisyon) kendimden geçmiş hakeme küfrederken babamın kolumu tutup kafama geldi galiba bir baksana dememle kendime geldim. babamın kafasında kanlar vardı, sağolsun etrafımızdaki taraftarlar hemen peçeteyle kolonyalı mendille silmemize yardım edip medical parkın görevlisini çağırdılar o da gerekli müdahaleyi yaptı. çok şükür daha büyük bir şey değildi (biraz daha büyük olsa dikiş atılırdı ama gerek kalmadı) maçın zevkini 2. yarıda alabildim.

    sahaya yabancı madde atınca elinize ne geçiyor anlamıyorum? birine zarar vermekten zarar vermeye çalışmaktan zevk mi alıyorsunuz?
  • 170
    bu kadar rahat maç izlemeyi beklemiyor muydum? hayır. ama fenerbahçe'ye karşı net favori olduğumuz bir gerçekti.

    hele ki neven'in vidmar'ı düşünmediği bir günde kaybetmemiz bizim hatalarımızla olurdu ancak.

    avantajlıydık derken avantajlarıımızı da sıralayalım.

    - pota altında oğuz ve gist'i kullandıkları bölümlerde mobil uzunlarımızın sayesinde hız avantajımız ve bunun neticesinde p&r oyunlarıyla onlara çok büyük üstünlük sağlayacaktık.

    - kısalarda hem nitel hem de nicel olarak üstündük. nihad ve jamon'un potaya gidebilmeleri, tutku'nun p&r oyunları ve ender ve jaka'nın patlayıcı skorer güçlerine karşılık onların kısaları sadece bireysel atraksiyonlarla skora ulaşıyorlardı. yardım savunmalarıyla bu opsiyonu kısabilirdik ve belli bölümlerde başardık.

    - daha homojen bir takımız ve onlara karşı daha oturmuş setlerimiz var. daha doğrusu set hucumlarımız var.

    - savunma orjinli bir takım yapımız var. istatistiklere yansımıyor olsa bile her topa el sokabilen bir takımız.

    maça dönecek olursak göksenin hamlesi tutmadı. ukic'in biraz rahat diyebileceğimiz şutlar bulması sonucu fenerbahçe bir ritm yakaladı. daha doğrusu "fener balı" diye nitelendirdiğimiz attıkları giriyor olayına döndü olay. içeriyi iyi kapattığımız için bazı boş şutları bulmaları süpriz değildi ama yüzdeleri efsaneydi. ilk yarı üçlük isabet oranı 6/8'di.

    mobil uzun kontenjanını ilk yarı furkan'la değerlendirdik. potaya daha yakın verdik pasları ve içine vuracak pozisyonlardı hep. bu sayede furkan sezon başından beri union maçından sonra yine resmen resital sundu pota altında.

    ne olduysa 3. çeyrekte oldu. iyice sertleştik ve fenerbahçe'ye zaten olmayan set hucumları iyiden iyiye zorlama atışlara ittik. sırasıyla cevher, luksa ve tutku'nun sayılarına jamon'un alışılageldik sayılarıyla farkı sürekli açtık.

    sıra jaka lokovic'e geldiğinde ise imza şutu olan pick sonrası topu sağa vurup yolladığı üçlükler hançer misali fener'in kalbine indi ve maç orada bitti.

    aslında maçı bize getiren en önemli etkenler basketbol duayeni seth'inin de dediği gibi pota altı savunmamızdı. yardım savunmalarını tam zamanında getirdik ve 3.periyotun ortalarında oğuz savaş'ın birkaç sırtı dönük hucumu dışında sıkıntı yaşamadık. zaten o bölümü de mahmuti tutku&luksa hamleleriyle bertaraf etti.

    yine jamon için ayrı bir paragraf açmak lazım. jamon bu ligin açık ara en iyi oyuncusu. takımı enfes yönetmesi, kısa bir oyuncusu için muazzam post up oyunu, stop jump shot'ları, potaya çok rahat gidip boy dezavantajına rağmen çok iyi bitirebilmesi, rakibini sürekli rahatsız etmesi, her topa elini sokması, ribaundlarda elini değdirdiği her topu almasıyla bizim için şimdiden efsane bir oyuncu.

    hakemlerin maç boyunca sertlik yanlısı düdüklerine bir şey diyemem ama hem ender'in sakatlandığı pozisyonda oyunu durdurmamaları hem de ömer onan'ın jaka'ya dirsek attığı pozisyonda bizim aleyhimize düdük çalmaları maçın sonunda bize yaradı. ömer onan'ın jaka'ya attığı dirsek jaka'yı kamçıladı ve jaka maçı 4/5 üçlükle 17 sayıda tamamladı.

    maçın yıldızı ise maçı bitiren jaka değil pota altında hiç ezilmeyen adlığı her pası potanın içine vuran furkan'dı. sene başından beri beklenen istenen her şeyi yaptı. hatta maçın başında kaya peker'e karşı oynadığı 2 sırtı dönük hucumu enfesti.

    net bir zafer kazanmakla birlikte yıllardır süre gelen kendi sahamızda fener'i yenme geleneğimiz de 5 yıla çıktı.

    edit: peşindeyiz uyardı peş peşe 7 değil 5. sezon. kontrol etmeden yazmanın hatasına düştük.
  • 175
    miladi takvimlerin 1588 yılını gösterdiği sene, ispanyol "yenilmez armada"sı, doğru bir şekilde yönetilse ve büyük britanya imparatorluğu ile yaptığı savaşı kaybetmese, dünya tarihi muhtemelen çok farklı bir güzergahta ilerleyecekti..
    tarihe "yenilmez armada" olarak kazınmış bir ekibin, böyle bir yenilgiyle hatırlanması nasıl bir paradoks değil mi,
    muhtemelen fenerbahceliler beş asır önce yaşıyor olsalardı, ispanyol donanması için de böyle yenilmez armada olmaz derlerdi,
    çünkü bu unvanın ispanyollara verilmesinin altında yatan kudreti anlayabilmeleri mümkün olmazdı..

    konuya biraz ilgisi olanlar rahatça anlayacaklardır, buralarda sıklıkla karıştırılsa da, muharebe ile savaş arasındaki farkı..
    maalesef ki büyük bir savaş kaybeden ispanyolların tarih boyunca bir daha aynı kudretle sahneye çıkma şansı olmadı,
    fakat aynı süreç, sadece belirli bir süre hakkıyla yönetilmediği için muharebeler kaybeden galatasaray basketbolu için, tabii ki hep böyle işlemeyecekti..

    ihtiyacımız olan donanma komutanının dümene geçmesi bekleniyordu sadece,
    ve oktay mahmuti !

    fenerbahçe ve ülker takımları birbirleriyle içiçe geçtikten sonra, kırmızımız her bir sezonu gerisinde kapadı bu tröst olmaya çalışan organizasyonun, taa ki dün akşama kadar. üstelik sadece karşı yakanın değil, tüm ligin en tepesinde bitirmek için normal sezonu artık üç adet müsabaka kalmış durumda önümüzde, gerektiği takdirde son topa kadar savaşılarak kazanılacağından emin olduğumuz..

    derbilerin tadı bir ayrı malum, en çok da bu heyecanı ilk defa yaşayan çocuklara denk gelmek mutlu ediyor benim bünyeyi. furkan'ın smacında elini bükerek havaya zıplayan, rakibin serbest atışlarında babasından kaptığı atkıyı kolları yetiştiği kadar açıp sallamaya çalışan, kırmızının tribünlerini emanet edeceğimiz çocuklar..

    büyüyoruz vesselam, döndüğümüz yeri unutmadan, şanlı tarihimizin hakkını vermeye başlarak, emin adımlarla, aslan gibi savaşarak..

    son tahlilde, galatasaray formasını bir "winner"in üzerinde görmek apayrı bir keyf, bu yürüyüşte,
    ve lakovic'in yanında, duble çift haneleri gören furkan aldemir,
    performansı hiç düşmeyen jamon lucas,
    ve sonra büyük, büyük kaptan !!

    artık tamamen döndük, galatasaray egemenliğine doğru seri adımlarla,
    içimizi belli aralıklarla rahat ettirerek;
    galatasaray ulan !
  • 3
    ahahaaaaaaa ben buna gülüyorum artık arkadaş. ya böyle bir şey olabilir mi? ya bu takım sahipsiz mi? ya bu kulübün basketbol yöneticileri nasıl bu duruma müdahale etmez ? ya yeter artık arkadaş. galatasaray'ın evinde oynayacağı bir başka maç ve günlerden yine çarşamba. ya yuh artık. saat 19:00'dan da geç yapmayın. hatta 20:00'da olabilir. işlerimizden çıkamayalım maçın havasına giremeyelim. maça yetişemeyelim. herkes mutlu olur belki. zaten beşiktaş ile oynayacağımız maçta 2 nisan pazartesi saat 20:00'da.

    yazıklar olsun hakikaten söyleyecek bir söz bulamıyorum. önce kadınlar f8 skandalı. sonra hafta içi özelikle anadolu yakasından yetişmenin imkansız olduğu derbiler. ya ben size ne diyeyim ? o şubeyi bende sizin kadar yönetirim.

    yetkili kim birisi çıksın açıklama yapsın. ya da benim kombinemin parasını geri versin. ben beşiktaş ve özellikle fenerbahçe maçlarına gidemeyeceksem niye sattınız o kombineleri bana ?

    yazıklar olsun !!!

    tanım: çarşamba günü oynanacak bir başka iç saha fenerbahçe derbisidir.

    edit: ulan oktay mahmuti'ye ilk maçta edilen küfürlerin hesabını soracaktık. hatta belki küfür ederek değil. muhteşem oyunumuz ve galibiyetimizle. orada olacaktım bende. şölen yaşayacaktık. hep birlikte omuz omuza. oldu mu ulan bu şimdi? oldu mu ulan oldu mu be ?

    ne bir maç öncesi ritüeli yaşayabileceğiz. ne de koştur koştur son anda yetişebileceğimizin bile belli olmadığı bir maç için havaya girebileceğiz.

    lanet olsun !!!

    edit 2 : 19:30 başlama saati olarak açıklanmış. *
  • 38
    hiç çekinmediğim, kolay kazanacağımızı düşündüğüm maç. nasıl mı ? yedi cihan biliyor fbülker'in zayıf noktalarını, biz bile bunu kolaylıkla dile getirirken oktay hoca mı bilmeyecek ? hücumda tempoyu yükselt, set hücumlarında pick&roll oyna, adam değişmezlerse miss match'leri kullan, ikili sıkıştırma gelirse dışardaki boş adamı bul, üçlüğü yolla. zaten şutörlerimizde şu aralar çok formda.

    bu maçı hafta içi erken saate koyanlara inat, 30 aralık 2011 fenerbahçe galatasaray basketbol maçında oktay hocamıza koro halinde küfredenlere kapak olması için ezmemiz gerekiyor bu akşam. no mercy!
App Store'dan indirin Google Play'den alın