franck ribery sik fenerbahçe'yi metaforunun gerçeğe dönüştüğü unutulmaz derbi. 4-1 kazandığımız
26 temmuz 1998 fenerbahçe galatasaray maçından beri fenerbahçe'ye 3 fark atabildiğimiz tek maçtır. 5-0 kazandığımız
18 aralık 1960 fenerbahçe galatasaray maçından sonra en farklı kazandığımız fenerbahçe maçıdır aynı zamanda.
istatistiksel olarak her anlamda unutulmaz bir maçtır. ancak gel gelelim
kim olduğunu bilirsin sen abimizin 2 gol atması sebebiyle bugün kimse anmamakta, anamamaktadır. o da ayrı bir konu...
dengeli sayılabilecek bir başlangıcın ardından 15 ve 23. dakikalarda iki baskın golüyle bir anda 2-0'ı bulmuştuk. bu dakikadan sonra fenerbahçe dalga dalga gelmiş ancak
faryd aly camilo mondragon'u bir türlü geçememişti. bu yoğun baskı arasında fenerbahçe defanstan çıkmaya çalışırken kaptığımız topta
deniz barış'ın son temasıyla 3-0'ı bulmuştuk. devre biterken luciano'nun attığı gol "o kadar da olsun" dedirtmişti.
ikinci yarıya başlarken hagi orhan ak yerine uğur uçar'ı alarak başlamıştı oyuna. fenerbahçe de van hoijdonk yerine selçuk şahin'i almıştı. daum'un fenerbahçe'si ikinci yarıda tempo yapmaya devam etti. hafif sakatlığı olan ribery'nin yerine sabri'yi, forvetten de necati'yi çıkarıp orta sahaya hasan şaş takviyesiyle oyunu dengelemeye çalışmıştık. fenerbahçe yine de pozisyon bulmaya devam ediyordu ancak bazen mondragon, bazen de tarih boyunca her derbide fenerbahçe'den yana olan şans faktörünü bir türlü geçemiyordu. 70. dakikada artık iyice ileriye gömülmüş olan fenerbahçe savunması yaran cihan'ın havadan gönderdiği ara pası oldu.
kim olduğunu bilirsin sen usta işi bir şekilde terbiye ettiği topu tertemiz bir şutla ağlara göndermişti.
bu bitime 20 dakika kala gelen bu golle iki takım da oyun disiplininden kopmuştu. fenerbahçe ne ileri gidebiliyor ne de geriye çok gelebiliyordu. galatasaray da atak yapıyordu ama skorun rahatlığı baş göstermişti. tarihi fırsat kaçıyor mu derken maçın son anlarında sol kanattan atağa çıkan
ergün penbe futbol hayatındaki ikinci isabetli ortayı yaptı. tam penaltı noktasının üzerinde topla bomboş buluşan
kim olduğunu bilirsin sen kontrol ettiği topu fake ile ıska arası bir vuruşla köşeye gönderip skoru tayin etmişti...
o dönem şimdiki gibi istatistikler tutulmadığı için net bir bilgi yok. ama özellikle ilk yarıda sadece 3 kontraatak yapıp 3 gol atmış, kalemizde sayısı belirsiz pozisyona rağmen bazen mondragon, bazen defans, bazen şans faktörüyle golü yememiştik. luciano'nun attığı gol artık gora'daki futbol maçında kaleyi büyüten gol gibiydi neredeyse...
ikinci yarı başlarken orhan ak - uğur uçar değişikliği birbirinin muadili bir değişiklikti. ancak ribery'nin yerine sabri değişikliği, hele bir de fovetten necati'nin yerine hasan şaş'ın girmesi aradan geçen 15 yılda bile bu maç konuşulurken illa ki bir eleştiri konusudur. kumandan hagi'nin teknik direktörlüğü için sorgusuz sualsiz korkak diyen biri varsa, referansı bu maçtır.
işin aslı ribery'nin hafif bir sakatlığı vardır ve dalga dalga gelen fenerbahçe iyiden iyiye tüm hatlarıyla öne doğru kaymaktadır. burda galatasaray'ın kontraatak arayacağı bellidir. hal böyleyken hafif de sakatlığı olan ribery'nin yerine defansif özellikleri de olan ve hemen hemen aynı sürate sahip sabri sarıoğlu girmiştir oyuna. necati-hasan şaş değişikliği ise tamamen orta sahaya top hakimiyeti ve tecrübe kazandırmay yönelik bir hamleydi. eleştirilebilecek bir hamle haline gelebilmesi ise ancak maçın bitmesinden sonra mümkün olmuştur. 3-1 önde olduğun derbi maçta, rakibin dalga dalga gelirken "nasılsa atamıyorlar" diye oyuna müdahale etmemek cesaretten bir tık ötesi olurdu. maç bitip fenerbahçe gol atamadıktan sonra çıkıp sallamak da biraz kolaycılıktır.
hagi'nin bu maçta yapmadığı için eleştirildiği şeyi fatih terim
6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçında yapmış, rakibin oyun düzenindeki değişimlere rağmen taktiğini bozmayarak maçın 2'den 6'ya doğru gitmesine sebep olmuştur. ancak hem skor, hem de galatasaray'ın nispeten daha az pozisyon bulup çok gol atması sırf bu hamleleri gösterip hagi'ye laf söylemek için çıkış noktasıdır.
aynı hagi 2. yarı hiç değişiklik yapmasa ve fenerbahçe skoru 3-1'den 3-3'e hatta 3-4'e getirseydi bu sefer de oyuna müdahale etmiyor diye eleştirilecekti. o da bambaşka bir konu...
ayrıca maçın hem haftaiçi saat 9'da oynanması, hem de açık kanalda yayınlanması sebebiyle olimpiyat stadı'nın 3'te 1'i falan ancak dolmuştur. özellikle 4. golden sonra da fenerbahçe tribünü haklı olarak çıkmaya başlamştır. bizim tribünde çok büyük bir aslan çizimi de taraftarımıza eşlik etmiştir.
bir de fenerbahçe resmi sitesi
cimbom'a koymaya az kaldı diye bir haber girmişti bu maçın oynandığı günün öğlen saaterinde. bir yandan eğlence, bir yandan maç hazırlığı var gibilerinden bir cümlesi de vardı bu manşetin. fenerbahçe'nin 22 yıllık türkiye kupası hasreti bir sonraki seneye devretmesi bir kenara yedikleri 5 gol de yanlarına kalmıştı.
(bkz:
hevesi kursağında kalan kulübü)