• 302
    yine tarihe geçecek bir maç kazandık. ileride çocuklarımıza anlatacağımız bir hikayesi olan çok değerli bir maçı kazanmasını bilmek;hem de beraberliğin yettiği çok formda bir italya şampiyonuna karşı kazanmak kesinlikle büyük iştir. tüm takıma ve teknik ekibe tebrikler.

    ama benim için bu maçın en önemli özelliği ve hiç unutulmayacak yönü, böylesine soğuk bir havada, hem de mesai gününde giden müthiş taraftarımızdır. ankara'da olduğum halde maçlara gitmeye çalışıyorum, ekseriyetle de gidiyorum. lakin bu maça bazı sebeplerden dolayı gidemedim; ama o tribündeki havayı gördükçe, o soğukta takımı desteklemek için maça giden arkadaşlarımla konuştukça , orada olamadığım için, o havayı teneffüs edemediğim için resmen içim yandı.

    ilk gün gidenlere de helal olsun ama özellikle 2.gün de gidip takımı yalnız bırakmayan ve son güçlerine kadar takımı destekleyen tam sayıyı hatırlamıyorum ama galiba 38000 civarı taraftarımıza gerçekten kocaman helal olsun. hepinizin ciğerine sağlık:) bundan sonraki ilk maçta hepinizle görüşmek üzere...
  • 306
    beni ofiste insanlıktan çıkaran maç olmuştur. sneijder'in golü sonrası "gol bee gol bee gool ulaaan" şeklindeki çığlığım, sevinç haykırışlarım, ofisin içinde zafer turu atmam, 10 aralık 2013 gecesinden kalan belirsizlik sonrası yaşanan mutluluğun dışa vurumuydu. çünkü erteleme sonrası rezil bir zeminde ve nispeten daha az taraftar desteği önünde oynanan bu maçı kazanamasaydık, aklımızda hep "acaba?" sorusu kalacaktı. önceki gece oynanan 30 dakikalık bölümde daha iyi olan bizdik, tribünler rakip üzerinde baskıyı yaratmıştı, juventus yarı sahasında çok rahat top çeviriyorduk ve golün gelmesi de çok zor değildi. fakat neyse ki 90 dakika sonunda turu alan taraf biz olduk ve bu soruların aklımızı kemirmesinden kurtulduk.

    ayrıca çok net pozisyonlar yaşanmasa da, zeminden ötürü daha çok doldur-boşalt şeklinde bir top oynanmış olsa da takımın sahadaki savaşma arzusu ve kazanma azmini gördükten sonra er ya da geç ihtiyacımızın olan o golün geleceğini biliyorduk. zaten önceki akşam stat yolundayken aklımdan geçen düşünce yaşayacağımız kalp ağrılarına rağmen maçı 80'e kadar berabere götürüp atacağımız 1 golle kazanmaktı. çünkü yenilecek 1 gol sonrası hem taraftar maçtan kopuyor hem de böylesine telafisi olmayan bir maçta ve juventus gibi bir rakibe karşı o golü çıkarmanın imkansız olmasıydı. bu yüzden doğru ve akıllı oynayıp maçı ortada tuttuk, tek pozisyon, tek dokunuş ve tek golle de tur biletini kaptık.

    söylenecek gerçekten çok şey var. yaşadığımız gurur ve mutluluğu kelimelere dökmek oldukça zor. maçın bitiş düdüğünden bu yana yüzümde aptal bir gülümseme var, sebepsiz yere sırıtıyorum. bütün derdimizi, tasamızı galatasaray'ın verdiği juventus zaferi sonrası unuttuk. kaldı ki real madrid ve juventus'un olduğu grupta, juventus'u saf dışı bırakıp üst tur bileti almak kolay iş değil. itiraf etmek gerekirse birçok kişi gibi ben de juventus'un sahip olduğu karakter ve takım olgusundan dolayı grubu real madrid'in üstünde bitireceğini düşünüyordum ama 6. maçlar sonrası oluşan tablo tek kelimeyle 'muazzam'.

    http://www.uefa.com/…00479/group=2002725/index.html

    http://img201.imageshack.us/img201/6221/xa2h.jpg
    http://img199.imageshack.us/img199/1008/cbp9.jpg
    http://img163.imageshack.us/img163/2493/gdm4.jpg
  • 309
    9 aralik 2013 tarihinde almistim biletimi samsuna gitmek icin... sali gunu maci evde izleyecek ve carsamba 13.30 arabasiyla memleketime gidecektim...

    10 aralik 2013

    macin baslamasina 2 saat bir sure kalmisti ve ben eve girmistim. o gunku planim yemegimi mac saatine kadar hazirlayacak ve maci izlerken ayni zamanda aksam yemegimi yiyecektim. sahadan zaferle ayrilacagimiz icime mi dogdu sabahtan bilmiyorum ama patates kizartmalara kolalar et pisirmeler falan var menude... mutfaga gittim yemegimi hazirladim tabaklari tepsiye dizdim ve salona, tvnin karsisina gectim. mac oncesi programini izliyorum kaptan bulent konusuyor ve ben heyecandan titremeye basliyorum. uefa zamanlarinda cok oluyordu bu heyecan olayi. hemen her mac oncesi yerimde duramiyordum. ardindan 2012-2013 sezonunda oynadigimiz kilit maclardan once nuksetti bu durum ve ne zaman bu heyecani yasasam takimim aslanlar gibi sahaya cikip istedigi sonucu alarak isiklarini sonduruyordu stadin... yine boyle bir aksamdi anlayacaginiz.

    her neyse mac basladi. zemin gayet guzel ayni zamanda ellerime saglik yemeklerde cok guzel olmus tabi... macta dakika 27 oldu ve bir anda yemyesil olan zemin beyaza calinmaya basladi. sag kanattan eboue'nin atagi sonrasi kameralar drogbaya ondu ve once top degistirildi ardindan ceza sahamizin hemen onunde yine eboue'nin icerisinde bulunup yerde kaldigi pozisyondan sonra hakem oyunculari soyunma odalarina gonderdi ve sonrasi malum macin kalan bolumu erteleni. butun gece mac saatinin kararlastirilmasi haberlerini takip ettim bende sizler gibi ve mac bir sonraki gun saat 15.00a ertelendi.

    11 aralik 2013

    dun gece maci izleyemeyince bari bitirme tezime calisayim biraz diyip oturdugum masadan saat 04.00i gosterirken kalktigim icin 11 aralik sabahi derse kalkamadim ancak saat 09.30 civarinda calan telefonumu actigimda telefonun diger ucundaki babam'in samsunda havanin cok kotu olmasindan dolayi bana ''istersen haftaya erteleyelim oglum biletini. buraya geldiginde birsey yapamayacagiz hava cok kotu'' cumlesini kurmasiyla ayni gun saat 13.30a aldigim biletimi iptal etme karari aldim ve uykuya kaldigim yerden devam ettim. saat 13.00'da yeniden calan telefonum beni tekrar uyandirdi ve karsi taraftaki babam " taksiye binsen otobuse yetisebilir misin lan ?" diyerek benden o an yapabilecegim en imkansiz seyi istedi ve ben reddedip daha gec bir saate bileti almasini soyledim. ardindan iptal ettigim biletin yerine ayni gun saat 15.30 arabasina bir samsun bileti aldim.

    planlarim maci arabada izlemekti aslinda ama evdeki hesap son zamanlarda basima sikca geldigi gibi yine carsiya uymadi tabiki... once saat 15.30da kalkmasi gereken otobusum saat 16.00da terminale geldi ve 16.15de ancak kalkabildi. daha sonra mamalak muavin tv'yi nasil acacagini bilmediginden maci bir turlu izleyemedik. bir yandan ev arkadasimla macin nasil gittigi konusunda mesajlasirken diger yandan nasil yaparimda ben bu maci takip ederimin hesaplarini yapmaya baslamistim. hemen hemen otobusun hepsi tv'nin bir an once halledilmesini ve maci takip etmeyi istiyordu ancak bu mumkun olmadi..

    son anda 4-1 maglup oldugumuz real madrid macini dinledigim radyo geldi aklima ancak o radyo ile kotu anilarim oldugu icin tereddut ediyordum acmaya. her zamanki gibi basbakanlik ve kara kuvvetleri komutanligi etrafindaki guzergahta yaptigim antrenmanlardan birinde radyodan bu maci acma talihsizliginde bulunmustum. 1-1 biten ilk yarinin ardindan maci acar acmaz ard arda yedigimiz 3 gol ile karsilasmayi yine agir bir skorla kaybetmistik.

    yine onemli bir mac ve yine elimdeki tek iletisim aleti olan radyo ile basbasa kalmistim. mac yayinini acmaya tereddut etmeme ragmen baska bir secenegim olmadigi icin radyo yayinini actim. butun otobus artik acilmayan tv yuzunden maci izlemekten umidi kesmisti. kimse de maci radyodan izlemeyi akil edemedi sanirim ki herkes ya uyumaya calisiyor ya da sessizce disariyi izliyordu. macta dakika 85 olana kadar radyo spikerinin surekli juventus ataklarini anlatmasi benim artik mactan iyice umidimi kesmeme sebep olmasina ragmen maci en azindan bitirmeye karar verdim. ardindan dakikalar 85i gosterirken uzaktan gonderilen bir top ve drogbanin kafasiyla indirmesinin ardindan sneijder topla bulustu ve topu aglara gonderdi. iste film orada koptu bizde.

    asti'den saat 15.30 ankara-samsun arabasinda muazzam bir sessizlik vardi. bu sessizligi benim radyo yayinindan midir nedir anlamadigim kisik sesli, tereddutu her tinisindan belli olan ''gol'' kelimesinin agzimdan cikmasiyla butun kafalar o an bana dondu. uyuyanlar kafasini kaldirdi, camdan disariyi izleyen insanlar koridordan kafalarini uzatti... spikerin bagira bagira tekrarlamasi sonucu bu sefer kendinden emin bir sekilde haykirdigim "gooooooooollllll!!!!...." nidasiyla soforunden muavinine yolcusundan yardimci kaptanina kadar butun otobus kendi arasinda bu skoru kutlamaya basladi. artik o andan sonra dikiz aynasinda mars soyledigini gordugum sofor mu dersiniz, herkese golun serefine zuladaki keklerden cikararak koridorda hizla servis yapan muavin mi dersiniz, onumdeki teyzenin kocasini "nolmus bey nolmus" diye durtmesi mi dersiniz.. akla hayale gelmeyen en dogal en bizden olan duygularla galibiyeti kutlayan hangi takimdan hangi sehirden oldugu belli olmayan yaklasik 40 insan...

    iste boyle bir macti bu mac. boyle bir zaferdi bu zafer. hayatim boyunca asla unutmayacagim bir macti ve evet juventusa boyle iteledik iste diye anlatacagim bir hikayeye donustu... iyi ki varsin galatasaray.

    not: normalde boyle sikici yazilar yazmam pek ama deplasman sartlari malum. elimde kucucuk bir laptop ve soguk hava sartlari. kusura bakmayin artik.
  • 310
    efsane maçlarımız arasında şimdiden yerini almıştır. özellikle maçın öğle vakti oynanması, başlama saatinin ha bire değiştirildiği bir anda, şahane bir zafer olmuştur.

    çoğumuz inanmıştık bu zafere, zor bir dönemden geçerken. ve bu maç bir kırılma anı oldu bu sezon için. devre arası transferlerle öyle bir takım olacağız ki, zımba gibi. ben buna yürekten inanıyorum. ileride galatasarayımızı çok daha güzel günler bekliyor.

    medyaya da bir paragraf açmak lazım. galatasaray'ın tökezlemesini bekleyerek üzerimize üzerimize gelen bu satılık medyaya iyi bir kapak olmuştur bu zafer, daha öncekileri gibi.

    artık kurada kim gelirse gelsin önemli olmayacak. çünkü onların ismi büyükse, biz de koskoca galatasarayız, anlı şanlı tarihimizle. öyleyse hiç kimseden çekinmiyoruz. ve inanıyorum ki ileri bir tarihte o kupa* bizim ellerimizde yükselecek.
  • 312
    mancini'nin babalar gibi 3-5-2 oynattığı maçtır. burak bazı arkadaşların gördüğünü zannettiği gibi burak sol çizgide falan oynamadı. atılan paslar oraya doğru gitti. zeminden kaynaklanan bir durumdu. manciniyi tebrik etmek lazım. sebebi de elindeki malzemeye göre sistemini oturttu. saplantılara mahkum etmedi bizi ve takımı.

    bu takımın sol beki falan yok. 3 tane fiks delikanlı stoperi koydu. defansa çekildiğinde de eboue - riera 5'ledi defansı. zaten melo her zamanki gibi hayvani formda. selçuk da toparladı. defansif açıdan üstelik de 3-5-2'yi bizden daha uzun süredir oynayan bir takıma karşı cesur bir şekilde takımını çıkardı.

    işin kolayına kaçabilirdi pek tabii. 4'lü defansı koyardı biz de riera kötü balta futbolcu değil diye ağlar dururduk. taraftarın kafasında ezbere 4'lü defans var ne de olsa. yönetimi suçlardık (zaten meraklıyız ve aporttayız) olur biterdi. risk aldı ve kazandı.

    özellikle burak ve drogba'nın 4'lü ortasaha önünde oynamalarının zararlarını anlata anlata bitiremedik. adam burak ve drogbayı 5'li ortasaha önünde oynatarak buna da bir çözüm bulmuş oldu. hatta golü risk alarak yaptığı 3-4-3 değişikliğinden sonra elde etti. umut ortasahaya rabia işareti yapmış olamaz heralde *

    artık komplekslerimizi bir kenara bırakıp tebrik etmesini bilmemiz lazım. bravo mancini. bir 3-5-2 ile 352 sorunu halletmiş oldu. tek sıkıntımız yerli oyuncu kalitesi şimdi.

    şimdi gelelim röportajındaki meseleye:
    - geçen seneki başarıyı küçültmesi yersiz olmuş. biz gruptan çıkarken drogba ve sneijder yoktu.
    - "we have a fantastic result because real madrid and juvenus are better than us." juventus ve real madrid bizden güçlüler demesi gerçek olmasıyla beraber farkın kendisi olduğunu ima etmiştir avrupa kamuoyuna. terim'i egosu yüzünden eleştiren arkadaşlara duyurulur. ben dahil.
  • 315
    malum, gurbette yaşayan bir galatasaraylı olarak, iş saatine denk gelmesi, işlerin çokluğu gibi sebeplerle ofiste, internetten takip etmek zorunda kaldım.
    sağ taraftaki ekranda maçı izliyor, soldan çalışmaya devam ediyordum. bir ara twitter'a bakayım dedim, o anda gol twitleri düşmeye başladı ki elim ayağım boşaldı, telefon edip soracak adam düşündüm, kimse gelmedi aklıma falan. neyse, 1 dakika sonra gol oldu da gecikmeli de olsa sevinci yaşayabildim.
  • 318
    bazı özel maçlar vardır. takımın taraftarı yanında hissetmek istediği ya da taraftarın eğer gitmezsek takım etkilenir, üzülür dediği... işte b u o ender olan özel maçlarımızdan biriydi. çok cok farklı duygular yaşadığımız bir maçtı. kendi adıma imkanım olduğu halde gitmezsem galatasaraylıyım deme ayla dediğim maçtı. ayaklarımız sular içinde kaldı belki ama değdi. eve gelene kadar soğuktan ayaklarımızı ellerimizi hissetmedik belki ama bu çileyi mutluluğa çevirdiler. dün maçtan geldikten sonra ayaklarımın ıslanmasından kaynaklı böbreklerimin ağrısından uyamadım gece ama aynı şey olsa yine giderim yine giderim. öyle güzeldi ki her şey. o gol olduktan sonraki sevinç göz yaşları, herkesin tanıdık tanımadık birbirine sarılması... kısaca şunu demeliyim ki; bu maçtan sonra takımın kendine guveni tam olarak gelmiştir, ruh gelmistir, taraftar mutlu olmuştur. yani asıl film şimdi başlıyor diyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın