46
schalke'nin şiir gibi futbol oynadığı maç. defanstan harika çıktılar, çok iyi top çevirdiler, tek top yaptılar, çok sakin ve akıllıca futbol oynadılar. defansif anlamda biraz daha konsantre olsalardı, bugün turu geçen taraf schalke olurdu. bu takımın bundesliga'da 5 beraberliği, 8 mağlubiyeti var. demek ki bundesliga'da biz oynasak rahat küme düşeriz. avrupa'daki futbol ile türkiye'deki leş futbol arasında dağlar kadar fark var. selçuk, bruma, hamit, sabri, olcan, umut gibi adamları futbolcu diye izliyoruz. saatlerce bu vasat adamların oynadıkları futbolu tartışıyoruz. çağ dışı, mantık dışı, arabesk kokan, sadece sokmalı, koymalı erkeksi dürtülerden oluşmuş pis bir fanatizmden ibaret türk futbolu. ne futboldan anlıyoruz, ne de futbolcudan. takım galip gelsin de nasıl gelirse gelsin. kendimizi tatmin için kullanıyoruz futbolu. bu ülkede maestro dediğimiz adamlara avrupa'da top toplatırlar. imparator dediğimiz %100 egodan oluşmuş teknik, taktik yoksunu, tek meziyeti futbolcuya gaz vermek olan adamları avrupa'da 1-2 senede geldiği yere postalarlar. tutturmuşuz bir 4. yıldız. arkadaş biz şu schalke'nin bugün oynadığı futbolun 10'da 1'ini ne zaman oynadık? ne zaman seri çabuk paslarla eze eze bir rakibi yenebildik? izleyici, seyirci ne zaman futbola doydu? futbolun seyredenlere zevk vermesi gerektiğini, futbolun temaşa yönünü unuttuk. türkiye'de futbol çapsız, yeteneksiz, sıradan futbolcular zengin olsun diye var. 31 yaşında sabri gibi bir ergen ferrari alsın diye var. kokuşmuş futbol düzenimizde baştan asağı menfaate dayalı ilişkiler mevcut. ne spor, ne de taraftarlar önemli. tek derdimiz ucuzca, kısa yoldan para kazanmak. yok altyapıymış, yok stadlarmış, yok tesisleşmeymiş, yok gençlere spor alışkanlığı kazandırmakmış. hepsi palavra bunların. lanet olsun bu düzene. lanet olsun bu ülkedeki futbola.