büyük başarıları olmasına rağmen
galatasaray bayan basketbol takımı'nda göreve gelmesine zerre sevinmediğim; aksine üzüldüğüm, hatta tiksindiğim koç. kariyeri ve tecrübesi bakımından türk bayan basketbolunda kalburüstü olarak sayabileceğim iki-üç teknik direktörden biridir. diğer isimlerin yanında sözleşmesinin sona ermesi ve yenilenmemesi bakımından yerli koç olarak en uygun tercihtir. fenerbahçe ile elde ettiği başarılar ve uzun yıllar fenerbahçe'de çalışmış olması galatasaray'da çalışması için kendi açımdan bir sıkıntı yaratmamaktadır. sonuç itibarı ile kendisi bir profesyoneldir. ne doğuştan fenerbahçeliyim demiş, ne de galatasaray'a karşı
* bir edepsizliği olmuştur. kendisini takımımızın başında görmek istemememin asıl sebebi galatasaray'a geliş şeklidir. eğer devre arasında kendisi kaba tabirle bazı yöneticilerimiz tarafından
* ayartılmasa 4-5 yıldır türkiye'de neredeyse tüm kupaları alan, sezonu genelde 3-4 mağlubiyetle kapatan, euroleage'de çeyrek finali rutin haline gelen bir takımda böyle bir değişiklik yaşanmayacağı; alınan iki kupa, hatta belki de euroleage'de alınacak daha iyi bir netice eşliğinde güle oynaya sözleşmesinin yenileneceği bal gibi ortadadır.
sezon içinde yaşananlar, pek de nizami olmayan bir şekilde bir dönem takımda görev yapması ve gün itibarı ile resmen takımın başına geçmesi hem onun hem de galatasaray basketbol şubesi yönetici(!)lerinin ayıbı ve terbiyesizliğidir. galatasaray basketbol şubesi yöneticileri zafere giden her yolun mübah olduğunu düşünebilecek kadar alçaldıklarını göstermiştir. zafer kalaycıoğlu da yıllardır başında olduğu, bir araya getirdiği, birçok başarılar yaşadığı ve tabiri caizse takır takır işleyen bir takımı sezon içinde ortada bırakacak kadar profesyonel
* * olduğunu göstermiş; ziyadesiyle ayıp etmiştir.