gene anlamsız istatistiklerle savunulmaya başlamış oyuncu.
30 ağustos 2019 kayserispor galatasaray maçında 5 şut çekmiş ve 2’si kaleyi bulmuş. istatistik böyle söylüyor, daha doğrusu bu kadarını söylüyor. peki gerçekler buna ne ekliyor?
kaleyi bulan 2 şuttan biri goller dahil maçtaki en net fırsatımız, yüzde yüzlük gol pozisyonu dediğimiz ve 1-0 geride olduğumuz bir bir pozisyonda hayatında futbol oynamamış kız kardeşimin büyük ihtimalle daha iyi bir vuruş yapacağı kadar müsait bir anda, çoğu defans oyuncusunun kalecisine attığı geri pastan daha yavaş biçimde altıpas önünden topu kalecinin tam kucağına yuvarladığı şut. heba olan bu pozisyonda saçımı başımı yoldum pek çok taraftar gibi, puan kaybetsek maçın kırılma anı bu olacak ama baktığın zaman kaleyi bulan şut diye beyfendinin istatistiğine olumlu yansıyor.
kaleyi bulan ikinci ve son şutu da penaltıdaki. penaltılar yüzde 90’ın üzerinde kaleyi bulur zaten. onu geçtim penaltıyı da çok kötü kullandı bu arada. belhanda atmadı, kaleci yedi resmen. ama istatistiğe kaleyi bulan şut ve gol olarak yansıyor tabii.
ikinci yarı kaleyi bulmayan şutu ne peki? 10 kişi karşı sahaya yüklenmiş, rakibi ablukaya almışken beyfendinin alakasız bir noktadan çektiği ve atağımızı öldüren ve rakibi rahatlatan şutu. o şu dağlara taşlara gitmek yerine gol bile olsaydı yine hatalı karardı.
sadece istatistiğe bakarak oyuncu övmeye kalkarsanız böyle yanılabilirsiniz. böyle bir teknik olsa, istatistikler tek başına anlamlı olsa, dünya devi takımlar scout ekibi kurup maaş + ulaşım + konaklama + maç ücreti vs. masraflara katlanıp başka kıtalara 2. lig maçlarındaki çıplak gözle oyuncu izlemeye göndermezlerdi. adamlar 19 kamera açısını yeterli bulmuyor, çıplak gözle izlemeye gidiyor, bizimkiler “ama istatistikler”. bu takımlar bir istatistik şirketiyle anlaşıp masa başında “istatistik okuma”yı bilmiyor mu?
hadi her şeyi geçtim, diyelim ki istatistikler dünyanın en önemli şeyi. bunun objektif aktarılması gerekmez mi? 7/7 geri pastan bahsediyoruz da aynı sayfada yazan 11 top kaybını neden görmezden geliyoruz? allah’tan bu sefer top kayıplarını tamamen karşı sahada yapmış da gol yedirmemiş bize belhanda hazretleri. ama o kayıplar pek atağımızı hiç etti. istatistik verileri elbetteki önemli ama bunu gözün gördüğüyle de birleştirmek lazım. en baskılı oynadığımız anlarda, kendi üzerinde çok da baskı yokken kaybettiği toplarla ataklarımızı tam olgunlaşırken mahvetti bu adam. ama biz bu 11 top kaybına değinmiyoruz bile. bu nesnellik?
diğer bir konu pasların istatistiğini tutanlar kartları tutmuyor mu, merak ediyorum. dün umut bulut maç 2-2 iken ve uzatmalar oynanırken ceza sahasına tehlikeli biçimde girmek üzere olan oyuncumuzu çekti ve ikinci sarıdan atıldı. bu kartı görene bir şey diyemem, anlık bir karar vermesi gerekiyor. bir saniye düşünse adam ceza sahasına girecek ve artık penaltı olacağı için faul yapamaz. uzatmalar oynanıyor ve golü engellemek 1 puanı kurtarmak anlamına gelebilir. oyuncu anlık düşünüp tercihini kart görmekten yana kullanıyor. peki bizim belhanda’nın ilk yarıda gördüğü kart nasıl? yerde yatan futbolcuyu tetikleme suretiyle görülen bir kart. yerdeki oyuncu şovmen ya da art niyetli olsa, ya da belhanda gibi gereksiz agresif, mental eksikliği olan biri olsa, ya da hakem olayı başka yorumlasa ilk yarıdan takımı eksik bırakacak. hadi bu olmadı, 60 dk. sarı kartla oynama riskine değer mi? istatistik konuşuyorsa bunu da konuşalım.
istatistikler önemlidir. objektif yorumlanması daha önemli, bunların eldeki diğer verilerle birleştirilmesi çok daha önemlidir. istatistikler “yol göstericidir, varış noktası değildir”. istatistikler işarettir, göstergedir, “sonuç” değildir. “sonuç” kesinlikle değildir. ne olduğu belli olmayan subjektif algoritmalarla puanlama yapıp “bu adam 443 almış, maçın en iyisi” denemez.
belhanda’nın takıma katkısı az. yeri dolmaz bir oyuncu değil. dünkü maçta da özellikle kötü bir performans sergiledi. şunu kabul edin artık. elimizdeki mevkisinin en iyi oyuncusu olabilir ama iyi bir oyuncu değil. aldığı ücrete göre çok kötü bir oyuncu hatta. acilen alternatifi bakılmalı.