onu yıllardır sinirli yapısıyla, oyuncuları hırpalarken, saha kenarında zıplarken ya da yuvarlanırken görüyoruz. bunu izlerken de gülüyoruz. acaba hangi galatasaray'lı servet'in hatasıyla gol yediği zamanlarda tepinmedi?
yılmaz vural senelerdir başında bulunduğu kulüplere ruhunu, emeğini fazla fazla vermiştir, vermiştir ki; her yediği golden sonra canı acımıştır. aynı bizim gibi üzülüp, bizim gibi tepki vermiştir. medyanın ona bu kadar tepki verilmesinin sebebi de onun bir taraftar gibi duygularını saha kenarında ya da basın toplantısında tamamen yansıtmasındandır.
yandaki resim derwall ile birlikte galatasaray antrenmanını izlerken 90'lı senelerin başından bir kare.
http://3.bp.blogspot.com/...sM/s1600/derwall.jpg yılmaz vural dansözlü gecelerde :(
http://2.bp.blogspot.com/..._o8/s1600/dansoz.jpg vural aslında futbol konusunda ihtisas yapmış ender teknik adamlarımızdan. hem almanya hem türkiye'de spor akademisi bitirmiş, futbol üzerine en az tüm spor yazarları kadar ihtisas yapmış bir adamdır yılmaz vural. işte onu sevmememizin sebebi budur! biz sevmeyiz bilen, okuyan başarıya giden adamı.
bana kalırsa vural'ın iki farklı dünyası var. biri saha içinde oyunun içine giren oyunu yaşayan teknik adam kimliği; asık suratlı bağıran çağıran. saha dışında ise bu adam bambaşka anlatılamayacak kadar gülen espri yapan içtenliğiyle konuşan bi adam. içi dışı bir derler ya tam öyle işte. sen sinirlenme de kim sinirlensin hocam? aragones, del bosque, skibbe kadar değer veremedik sana! hadi futboldan anlamıyoruz da, eğlenceli "insan" yanını da mı göremedik?
not: bu benim daha önce blogumda yazdığım bir yazının revize edilmiş haliydi, özellikle bu fotoğrafları görmeyenlerle paylaşmak ve sözlük içerisinde kalmasını istedim.