• 1
    birbirinden beter iki takıntı. kimi sırf türk diye nerede çöp varsa takıma dolsun ister, kimiside sırf yabancı diye uyduruk sloganlar üretir, geberik yıldızlara tapar. iki zihniyetten de nefret ediyorum.

    yalnız benim dikkatimi çeken şu. bu yabancı-yerli muhabbeti bir tek bizim takımda yapılıyor. ben hiçbir fenerlinin veya beşiktaşlının sırf yabancı veya yerli diye birilerine iltimas geçtiğini veya birilerini aşağılamaya çalıştığını görmedim. hatta bu ayrımı yaptıklarını bile görmedim. bizdeyse ta arda-rijkaard-servet döneminden beri bu pis muhabbet bitmedi gitti.

    "iyi"nin yabancısı-yerlisi olmadığını biz ne zaman anlayacağız acaba?
  • 2
    öyle bir noktaya gelmiştir ki galatasaraylılıktan daha üst bir kimlik halini almıştır.

    adam kadıköyde selçuk inan'ın golüyle kazanacağız diye çok korkuyorum, kadıköy'de yenilmeyi selçuk inan'ın golüyle kaznamaya tercih ederim yazıyor ya. ulan şu takımda en sevmediğim 2 adam sabri ve salih dursun. onların golüyle kazansak bile hunharca sevinecektim ben.

    her yerli hocayı 2 haftada teneke bağlayıp göndermeye çalışırken sneijder'in beden eğitimi hocasına muazzam bir sabır gösterip eleştiren herkese leş kargası diyor.
  • 3
    türkiye'de galatasaray dışında hiçbir takımda gözlemleyemediğim, olmayan karşılaştırma.

    elalemin takımında bir kere bile görmedim yahu şöyle olaylar, gören varsa hatırlatsın lütfen. yok yeniçeriymiş, yok yabancı koşmuyormuş yeter be kardeşim. eski futbolcularımız çıkar türk futbolcuları savunur, başkası çıkar başka bir şey söyler. neyi paylaşamıyorsunuz kardeşim ?

    kendimi bildim bileli bitmedi bu olaylar.
  • 4
    yabancı hayranlığı genelde galatasaray'ı karıştırmak, durdurmak ve fbjk'nın önünü açmak isteyenlerce kullanılıyor. saf taraftarımızda buna kanarak yerli düşmanı kesiliyor. fenerde ve beşiktaş'ta bu olmuyor. o yüzden bu bilinçli olarak çıkartılıyor. hamza hamzaoğlu'ndan nefret mi ediliyor argüman basit. şu futbolcuyu oynatmadı, şu yabancıya düşman diye lanse ediliyor, beyin yıkanıyor. ama aynı argümanı yabancı hoca gelince ve başarısız olunca dahi kullanmıyor. çünkü temel hedef galatasaray'ın başarısız olması ve başarısızlığının daim olması. galatasaray azıcık başarılı olsun gene yeniçeri, gene yerli düşmanı argümanı çıkartılır. gözlemlerseniz farkedilir zaten.
  • 5
    galatasaray'da yerli takıntısı, tepki olarak yabancı hayranlığını oluşturmuştur. keza eski futbolcuları olsun, hocaları olsun, ekseriyet köşe yazarları olsun bu camiada bir yerli takıntısı, bir sulandırılmış ırkçılık vardır. "bizim ne eksiğimiz var" denileceği yerde "bizim eksiğimiz yok" denildi; bu da karşılığında bir tepki olarak yabancı hayranlığını oluşturdu ve bu tez ve antitez ikilisinden bir sentez yaratmak yerine halen ikisini çarpıştırıp daha büyütmekten hiçbir fraksiyon vazgeçmiyor.
    başı yanması gerekenler yerine çoğunlukla iyi örneklere olan oluyor.

    teknik olarak baktığımızda ise, özellikle de yabancı sınırının oldukça genişlediği şu dönemde, canlı bir örnek olarak serdar aziz'e 4,5 milyon euro vermek saçma olacaktır. bir örnek olarak verdim. türkiye sınırlarında yetişmiş enes ünal dışında (arda turan'ı ayrı tutuyorum) hiçbir oyuncuya galatasaray'ın böyle bir para ödemesi kabul edilemez. neden?
    çünkü altyapı diye bir kavram henüz muhteşem ortadoğu topraklarımıza uğramadı.
    velhasıl, altyapıda yerli üstyapıda yabancı eğiliminin olması kanımca kaçınılmazdır.
    altyapıdan iyi ürünler aldıkça bunun altyapı eğilimine dönüşmesi ise daha da mantıklıdır. ama ülke olarak sabırsızlığımız ve artan görgüsüzlüğümüzle buraya emekliliğe gelen veya bir sezon oynayıp gerisinde yatan tipleri göklere çıkarmaya, dünyada türkiye'den başka hiçbir yerde burda kazanamayacakları paraları yerli-yabancı ayırt etmeden saçmaya devam edeceğiz ve bizler, yerli miydi yabancı mıydı diye birbirimizle didişip kendi kendimizi üzerken bunlar herhangi bir mağlubiyetten sonra alemlere akıp iki gün sonra "taraftarımız merak etmesin" martavalıyla karşımıza çıkmaya devam edecekler.

    işin en garibi ise, öve öve bitirilemeyen galatasaray kültürünün bunu en çok yaşayan camia olması.
    galatasaray kültürü bence metin oktay, gheorghe hagi ve metin kurt'ların bir senteziydi ve bizler bunu çoktan kaybettik.
    ülkenin en iyi lisesinde yetiştiği söylenen tiplerin yaptıklarını gördükçe bu yapay gündemler daha da çok üzüyor beni.

    34 yaşına geldim ve bu tiyatrodan çok sıkıldım.
    sadece iyi bir oyun, mücadele ve kendini galatasaray'dan üstün görmeyen insanlar istiyorum. türk-yabancı farketmez benim için.

    çok mu şey istiyorum?
    memleketin haline bakıyorum da; çok şey istiyorum ve umudum da her geçen gün azalıyor...
  • 6
    takımın hocası sadece yabancı diye "podolski'den ben de memnun değilim" diye zırvalayıp takımda yerli olmaktan başka vasfı olmayanlara zam üstüne zam yaparken, vasıfsız topçular bir yabancı sınırı isterken, bugün sneijder'in oynadığı oyunun aynısını göbekli halde oynadıktan sonra yana yakıla ispanya'ya gittiği için "soz bo çocoğo koçottonoz" diye ağlaşılan büyük kaptanlar takım arkadaşlarının helikopterine takmışken medya şeyiyle yedirilen şey şeyi olduğuna anca geri zekalı inandıracağınız bir kavramla bu kavramın etkilerinden yabancı topçuları koruma çabasındaki taraftara yakıştırılmaya çalışılanın karşılaştırması.

    hamza denen herif "selçuk'tan ben de memnun değilim" diye basına açıklama yapsa selçuk prandelli'ye yaptığı gibi sabote eder miydi etmez miydi? önce bunun cevabını vereceksiniz.
  • 8
    20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçına kadar wesley benim için hala direkt yazılması gereken oyuncuyken , maçtan sonra kredisini tüketmişti. selçuğu oldum olası sevmedim yaptığı işin 5 katı reklamı yapılan adamları sevmem genelde. takımda tolga , bruma , serdar ve de jong u beğendim. muslera zaten sevmeyenin kendisiyle alakalı şahsi husumeti olması dışında mantıklı sebebi olmayan bi' oyuncu. eren i de seviyorum carole ü de. şimdi ben yerli sevici miyim? yabancı aşığı mı oluyorum? semih kaya'dan ve selçuk inan'dan nefret ettiğim için yabancı seviciyim galiba. ama duuur sneijder'i de eleştirdim bugün ben. o zaman yerli sevici oluyorum. bilemedim ya şimdi. hamza soyadınıkendiçindeçözenoğlundan da hiç haz etmiyorum hatta gıcık oluyorum baya ayar oluyorum adını bile duyunca. prendelliyi'de sevmedim aynı hh gibi onu da sevmiyorum. mancini'yi severdim bizdeyken, bizi satmadan fatih terim'i de seviyordum. veriler bunlar işte biri bana söylesin ne seviciyim ben de bileyim. safımı bulamıyorum.
  • 9
    tez ve antitez yorumuna katılmakla beraber; kendi ofisinize,okulunuza her neyse çalıştığınız ortama yabancı biri geldiğini düşünün. bu kişinin donanımlı olduğunu biliyorsunuz ancak kişiliğini bilmiyorsunuz. iki seçeneğiniz olacaktır:
    1. onun ortama uyum sağlamasını kolaylaştırıp ortamı tanıtmak yardım etmek. ki bunu o ortamda lider kimse o yapar ve lider bunu yaptığında yeni gelene yalakalık yapıyor diye normalde liderin yanında olanlar konuşabilir ve lider eğer ki liderse göğüs gerebilir ve birliktelik sağlanabilir. tabiki de yabancı yeni gelenin kişiliği de önemli.
    2. ona ilk geldiğinde iş yerindeki başarılarından bahsedebiliriz, burası benim çöplüğüm ona göre diyebilir. ki bu durumda doğal bir tepki olarak yabancı uzak kalır ve yeni gelen kişileri yanına çekmeye çalışır.
    bunlar ışığında takımda hep bu tip şeyler olmuştur.
    ancak şimdiki şeyler bunun çok çok ötesinde...
    takımda yerli-yabancı ayrımı yok. yerli veya yabancı inanılmaz bir gruplaşma var. çok azı bunun dışında kalırken geri kalan herkes bir gruba dahil. böyle bir ortamda başarı olabilir mi? kesinlikle ama kesinlikle hayır.
  • 12
    aşırısı yapıldığında insanı sinir eden iki durum. yerli seviciliği de yabancı hayranlığı da tadında doğru. o da nasıl. bir oyuncu eğer formdaysa, kalite katıyorsa takıma ırkı, dini falan farketmez, sonuna kadar desteği, hayranlığı ve sevgiyi hakeder. zıttı olduğunda ise eleştiriyi hakeder. an itibari ile takımdaki yerliler de yabancılar da bir kaç istisna dışında bizi üzmektedir.
  • 13
    mantıklı bir açıklaması olmayan, insanların birbirine "benim dediğim en doğru, bunu kabul edeceksiniz" zihniyetiyle yaklaştığı ve bu zihneyetin gözleri kör etmesi sonucu ortaya çıkmış kutuplaşmışlıktır. bu durumlara yabancı düşmanlığı ve yerli düşmanlığı demek daha doğrudur. sevmek, hayran olmak olumlu eylemlerdir. ancak bu hastalıklı zihniyetler negatif bakış açılarıyla ve egoizmle doğduğu için düşmanlıktır.

    bu iki duruma da onlarca örnek verebiliriz. birkaç örnek verecek olursak;

    bazıları, hamzaoğlu'nun çalıştırdığı bursaspor'un başarısını, riekerink'in çalıştırdığı galatasaray'ın başarısına tercih eder içten içe. yahu kardeşim adamın teknik direktörlüğünü beğen, git uzakta beğen. galatasaray'ın sadece 1 yıl teknik direktörlüğünü yapmış ve kariyerinde başka bir başarısı bulunmayan bir teknik direktör için bu kadar kralcılık fazla değil mi? geçmiş gitmiş mevzu, üzerinden 1 yıl geçmiş hala daha hamza olsa şöyle olsa... harbiden de kraldan çok kralcısınız.

    bazıları, bazı yerli futbolcuların attıkları gollere sevinemezler (hele bu futbolculardan birisi çuval çuval gol atıyorsa onun düşmanlığı çok zordur). bu futbolcular gol atmasın da şampiyon olmayalım diye düşünürler. hatta bu futbolcuların sahada olduğu maçları kaybedelim isterler. kaybedelim ki sözlükten ya da twitterdan "biz haklıyız" yazalım isterler. bu futbolcuların yaptığı her olumlu hareket "şans"tır. örnek; geçen sezon oynayan 17 ekim 2015 galatasaray gençlerbirliği maçında bilal kısa'nın attığı gole şans golü diyen gördüm. çünkü bilal'i hamza getirmişti ve iyi futbolcu olmasının imkanı ve ihtimali dahi yoktu.

    "fatih hocam, canım hocam, aslan hocam, hocam da hocam, ver elini öpeyim hocam". elini öpmek mi? bir insanın bir teknik direktörün hiç hatası olmaz mı yahu? "hocam dediyse doğrudur" zihniyetindeyseniz hiç hata bulamazsınız tabi. aynı "reis" muhabbeti. "reis" yaptıysa doğrudur. elleriniz havada açık bir şekilde hocanızın ağzından çıkacak lafı alkışlamayı bekliyorsunuz. adam sırf fatih hocasına laf gelmesin diye şu milli takıma alınma/alınmama konusunda "volkan demirel haklı" diyor ya, şov yapıp maçtan siktir olup giden sonra bir özür bile dilemeyen şeref ve karakter yoksunu volkan demirel için "milyon kere haklı" diyor ya. bak bu yaptığınızın adı kraldan çok kralcı olmak kere olmak. olmayın.
    -fatih terim "türkiye'ye ekonomisi çok iyi" demiş.
    -hocam dediyse doğrudur.
    -ona göre türkiye'de yaşam standardı da çok yüksekmiş ve çok iyi yönetiliyormuşuz.
    -hocam dediyse vardır bir bildiği.
    -sakın kendisi yıllık 4 milyon euro kazandığı için ona iyi geliyor olmasın.
    -hocam 4 milyon da kazansa 14 milyon da kazansa hakkıdır.
    -anlıyorum. rahmetli turgay şeren'in canlı yayın sırasında bir lafı vardır bildin mi?

    olcan adın bir ara iyi oynayıp formayı aldığında şöyle bir entry görmüştüm. yazarı pilot olduğu için bulamıyorum. "son zamanlarda birazcık iyi oynayan futbolcumsu. zaten 'yerli' futbolculardan da bunu bekliyoruz. fazla çalışıp forma savaşına girmeleri ve takımın eksik bölgelerini transfer sezonuna kadar kapatabilmeleri". yani yabancı futbolculardan bunu beklemiyoruz. şaka gibi.
    -adamı avrupa'dan getirdik kardeşim, bizim keko mu oynayacak bu adam mı oynayacak?
    -kim iyiyse o oynayacak.
    -yabancı daha iyi.
    -hayır beyefendi, bak istatistik var, bak maç içinde şöyle pozisyon var...
    -onlar yanlış, bizim keko bunu hazırlayan gazetecilere para yedirip kendisine iyi istatistik çıkarttırıyor.
    -kaynak?
    -götüm.

    (bkz: iyi başlık)

    sizler, bu zihniyetlerden sıyrılacaksınız da böyle insan gibi akla mantığa uygun yorumlar/eleştiriler yapacaksınız da biz de göreceğiz. daha çok bekleriz. ah bir bilseniz bu taptığınız futbolcuların/hocaların ne kadar fırıldak olduklarını... menajerlerin, yöneticilerin ve daha nicelerinin aracılığıyla bu futbol camiasında ne büyük pisliklerin döndüğünü bir bilseniz o zaman "ben yanılıyormuşum" diyebilecek misiniz acaba? tabi ki hayır. sizler o zaman bile "savunduğunuz" kişilere toz konduramayacak, itin götüne soktuğunuz kişilere "haklıymış" diyemeyeceksiniz. çünkü çağın getirdiği egoizm ve sosyopatlık sizin içinize işlemiş, sıyrılamıyorsunuz.

    saygılar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın