4
deplasmanlar üçe ayrılır.
a-normal deplasman.
b-takımın yaşadığın şehire geldiği deplasman.
c- tersine deplasman.
a-normal deplasman: sadece istanbul'daki taraftarlar için geçerli olan deplasman türüdür ki takımlarımızın deplasmanda oynadığı tüm maçları içerir. bu maçlar da kendimce beş gruba ayrılır.
-istanbul içi deplasmanlar: büyükşehir belediyespor ve istanbulspor gibi takımlarla oynanan maçlardır. genelde ev sahibiymişiz gibi bir durum ortaya çıkar tribünlerde.
-derbi deplasmanları: canımız, ciğerimiz * ezeli rakiplerimizle kendi sahalarında oynadığımız maçlardır. her taraftarımız bu deplasmanlara gitmek ister ancak her sene şanslı bir kesim bu şansa sahip olur. bu deplasmanlara ülke genelinden katılımlar olur. zaten aşağı-yukarı bu deplasmanlara giden kadro her sezon aynıdır.
-atatürk olimpiyat stadı deplasmanı: ev sahibi konumunda olsak da geçip geçirilebilecek en zor deplasmandır. "normal deplasman" grubunun diğer bir istisnası olarak istanbul dışındaki taraftarlar için de ayrı bir başlık olarak yazılmayı hak eden deplasmandır.
-yakın ve güzel deplasmanlar: bunlar kocaeli, sakarya, bursa, ligte olduğu dönemlerde çanakkale gibi yakın mesafeli deplasmanlar ile antalya ve izmir gibi turistik şehirlerdeki deplasmanlardır.
-uzak yol deplasmanları: sivas, konya, gaziantep ve trabzon gibi istanbul'a uzak illerde oynanan maçlardır. elaleme ve yollara inat aşkın peşinden koşmak, vesileyle birkaç yer görmek adına gidilir genelde.
b-takımın yaşadığın şehire geldiği deplasman: o şehirde yaşayan taraftarlar için bulunmaz bir fırsat olan, "senede bir gün" ve "seni uzaktan sevmek" temalı pankartların/sloganların eksik olmadığı maçlardır. takımın şehre gelmesi/gitmesi bile birer maç havasında geçer. sene boyunca televizyondan izlediği futbolcuları 5-10 adım mesafeden görebilmek, maç boyu yaptığı tezahüratların onlara ulaşacağını bilmek inanılmaz bir duygudur. o 2-3 günlük alışık olunmayan ama özlenen hareketliliğin bıraktığı tatlı yorgunluktan sonra bir yaz yağmuru edasıyla herşey normale döner.
c- tersine deplasman: istanbul dışındaki taraftarların mabedimizde oynadığı maçlara yaptığı yolculuktur. bu yolculukların yoğunlaştığı dönem üniversite çağlarıdır genelde. bilet bulabilme adına cebelleşilen stres dolu günler gidecek vasıta ve işin maddiyatını ayarlayabilmek, kaldırılacak otobüsü doldurabilecek kadar adam ve bilet sayısını denkleştirebilmek, paradan kısmak adına tıklım tıkış binilen otobüslerde çekilen çile dolu saatler; hepsi "aşk" uğruna gık etmeden katlanılan şeylerdir. yollar aşılıp da boğaz köprüsünden geçilince, hele ki mabedin duvarları görününce hepsi unutulur gider...
yaşanılan şehrin dışında, belediye otobüsüyle gidilmeyecek kadar uzak deplasmanlarda ortaya çıkan en önemli kavram deplasman otobüsüdür. eğer özel araç, tarifeli bir otobüs veya uçakla gidecek kadar maddi durumunuz yok ise deplasmana gidebilmek için önünüzde kalan tek alternatif deplasman otobüsüdür. bu araçlar genellikle her türlü masraftan kısmak adına durduğu yerde dökülecek gibi görünenlerinden seçilir. aklı başında insanların yolculuk etmeye cesaret edemeyeceği bu araçlar * sadece deplasman yolculuklarda kullanılırlar. bu tarz otobüslerin genel olarak en belirgin özelliği koltuklarından en ufak temasla yükselen toz bulutu ve içindeki kokudur. toz, toprak, her türlü alkol ve tütün içeren ürünün karışımı olan bu koku kendi halinde oturan insanı bile sarhoş edebilir. bu otobüslerin oturma planı da sabittir. en önde ağır, yaşını almış abiler; arka tarafta ise o otobüsü kaldıran grubun "tayfa"sı bulunur. bu bölümden yükselen duman ve tezahürat katsayısı oranı otobüs genelinin önemli bir kısmını teşkil eder. yıllardır birbirlerini tanımakta, beraber maça gidip gelmektedirler. ilk seferde bu insanların arasına karışmaya çalışmayıp orta sıralarda bir yer edinmeniz hakkınızda hayırlı bir hareket olacaktır. dumandan rahatsız oluyorsanız, toza karşı alerjiniz ve uyuya uyuya yolculuk etmek gibi zevkleriniz varsa o otobüse binmeden önce iki; hatta üç kere düşünmeniz gerekir. bu otobüslerdeki bir diğer önemli kural herkesin herşeyi paylaşmasıdır. kullanıyorsanız eğer içtiğiniz sigara, varsa yanınızda getirdiğiniz çeşitli yiyecek, veya bir şekilde faydanılanabilecek olan her nesne ortak kullanıma açılmış demektir. istendiği zaman paylaşmakta tereddüt etmeyin, birşey görür de canınız çekerse istemekten çekinmeyin.
deplasmanlarda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar daha vardır. deplasmana giderken otobüslerin taşlanma ihtimali yüksektir. hatta denizli ve bursa'da bu ihtimal %100'dür. o yüzden otobüsün tecrübelilerinden gelen uyarıları ciddiye alın, en bilinen teknik olarak perde veya benzeri nesneyi çekerek varsa atkınızı cama dayayıp üstüne yaslanın. şehre varıldığında otobüsteki insanlardan ayrılmamaya çalışın, dönüş yolunda nerede ne zaman buluşulacağından emin olun. gidilen şehirde her an her şeye hazırlıklı olun, şehri gezme gibi bir düşünceniz varsa atkı/bayrak gibi materyallerinizi kamufle etseniz bile kesinlikle yalnız gezmeyin, tenha ve "sakat" görünen bölgelere girmekten sakının. kamufle halde gezerken yanınıza gelip tuttuğunuz takım taraftarı olduğunu söyleyen veya o şekilde giyinen insanlara ilk anda inanmayın; tuzak kurulmuş olabilir.
polis'in il girişinde yapacağı aramalardaki tavrını sineye çekin, rahat davranın. varsa zula diye tabir edilen yerdeki cephanelerden * haberiniz yokmuş gibi yapın. polisin aramaları sonrası il sınırında bekletilmeye, hatta maça giremeden dönmeye hazırlıklı olun. her an herhangi bir sebepten biber gazı sıkabilirler, tüpü görür görmez gözlerinizi ve yüzünüzü kapatıp sırtınızı dönün. eğer gaza maruz kalmışsanız yüzünüzü gözünüzü ovuşturmak gibi bir hataya düşmeyin.
a-normal deplasman.
b-takımın yaşadığın şehire geldiği deplasman.
c- tersine deplasman.
a-normal deplasman: sadece istanbul'daki taraftarlar için geçerli olan deplasman türüdür ki takımlarımızın deplasmanda oynadığı tüm maçları içerir. bu maçlar da kendimce beş gruba ayrılır.
-istanbul içi deplasmanlar: büyükşehir belediyespor ve istanbulspor gibi takımlarla oynanan maçlardır. genelde ev sahibiymişiz gibi bir durum ortaya çıkar tribünlerde.
-derbi deplasmanları: canımız, ciğerimiz * ezeli rakiplerimizle kendi sahalarında oynadığımız maçlardır. her taraftarımız bu deplasmanlara gitmek ister ancak her sene şanslı bir kesim bu şansa sahip olur. bu deplasmanlara ülke genelinden katılımlar olur. zaten aşağı-yukarı bu deplasmanlara giden kadro her sezon aynıdır.
-atatürk olimpiyat stadı deplasmanı: ev sahibi konumunda olsak da geçip geçirilebilecek en zor deplasmandır. "normal deplasman" grubunun diğer bir istisnası olarak istanbul dışındaki taraftarlar için de ayrı bir başlık olarak yazılmayı hak eden deplasmandır.
-yakın ve güzel deplasmanlar: bunlar kocaeli, sakarya, bursa, ligte olduğu dönemlerde çanakkale gibi yakın mesafeli deplasmanlar ile antalya ve izmir gibi turistik şehirlerdeki deplasmanlardır.
-uzak yol deplasmanları: sivas, konya, gaziantep ve trabzon gibi istanbul'a uzak illerde oynanan maçlardır. elaleme ve yollara inat aşkın peşinden koşmak, vesileyle birkaç yer görmek adına gidilir genelde.
b-takımın yaşadığın şehire geldiği deplasman: o şehirde yaşayan taraftarlar için bulunmaz bir fırsat olan, "senede bir gün" ve "seni uzaktan sevmek" temalı pankartların/sloganların eksik olmadığı maçlardır. takımın şehre gelmesi/gitmesi bile birer maç havasında geçer. sene boyunca televizyondan izlediği futbolcuları 5-10 adım mesafeden görebilmek, maç boyu yaptığı tezahüratların onlara ulaşacağını bilmek inanılmaz bir duygudur. o 2-3 günlük alışık olunmayan ama özlenen hareketliliğin bıraktığı tatlı yorgunluktan sonra bir yaz yağmuru edasıyla herşey normale döner.
c- tersine deplasman: istanbul dışındaki taraftarların mabedimizde oynadığı maçlara yaptığı yolculuktur. bu yolculukların yoğunlaştığı dönem üniversite çağlarıdır genelde. bilet bulabilme adına cebelleşilen stres dolu günler gidecek vasıta ve işin maddiyatını ayarlayabilmek, kaldırılacak otobüsü doldurabilecek kadar adam ve bilet sayısını denkleştirebilmek, paradan kısmak adına tıklım tıkış binilen otobüslerde çekilen çile dolu saatler; hepsi "aşk" uğruna gık etmeden katlanılan şeylerdir. yollar aşılıp da boğaz köprüsünden geçilince, hele ki mabedin duvarları görününce hepsi unutulur gider...
yaşanılan şehrin dışında, belediye otobüsüyle gidilmeyecek kadar uzak deplasmanlarda ortaya çıkan en önemli kavram deplasman otobüsüdür. eğer özel araç, tarifeli bir otobüs veya uçakla gidecek kadar maddi durumunuz yok ise deplasmana gidebilmek için önünüzde kalan tek alternatif deplasman otobüsüdür. bu araçlar genellikle her türlü masraftan kısmak adına durduğu yerde dökülecek gibi görünenlerinden seçilir. aklı başında insanların yolculuk etmeye cesaret edemeyeceği bu araçlar * sadece deplasman yolculuklarda kullanılırlar. bu tarz otobüslerin genel olarak en belirgin özelliği koltuklarından en ufak temasla yükselen toz bulutu ve içindeki kokudur. toz, toprak, her türlü alkol ve tütün içeren ürünün karışımı olan bu koku kendi halinde oturan insanı bile sarhoş edebilir. bu otobüslerin oturma planı da sabittir. en önde ağır, yaşını almış abiler; arka tarafta ise o otobüsü kaldıran grubun "tayfa"sı bulunur. bu bölümden yükselen duman ve tezahürat katsayısı oranı otobüs genelinin önemli bir kısmını teşkil eder. yıllardır birbirlerini tanımakta, beraber maça gidip gelmektedirler. ilk seferde bu insanların arasına karışmaya çalışmayıp orta sıralarda bir yer edinmeniz hakkınızda hayırlı bir hareket olacaktır. dumandan rahatsız oluyorsanız, toza karşı alerjiniz ve uyuya uyuya yolculuk etmek gibi zevkleriniz varsa o otobüse binmeden önce iki; hatta üç kere düşünmeniz gerekir. bu otobüslerdeki bir diğer önemli kural herkesin herşeyi paylaşmasıdır. kullanıyorsanız eğer içtiğiniz sigara, varsa yanınızda getirdiğiniz çeşitli yiyecek, veya bir şekilde faydanılanabilecek olan her nesne ortak kullanıma açılmış demektir. istendiği zaman paylaşmakta tereddüt etmeyin, birşey görür de canınız çekerse istemekten çekinmeyin.
deplasmanlarda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar daha vardır. deplasmana giderken otobüslerin taşlanma ihtimali yüksektir. hatta denizli ve bursa'da bu ihtimal %100'dür. o yüzden otobüsün tecrübelilerinden gelen uyarıları ciddiye alın, en bilinen teknik olarak perde veya benzeri nesneyi çekerek varsa atkınızı cama dayayıp üstüne yaslanın. şehre varıldığında otobüsteki insanlardan ayrılmamaya çalışın, dönüş yolunda nerede ne zaman buluşulacağından emin olun. gidilen şehirde her an her şeye hazırlıklı olun, şehri gezme gibi bir düşünceniz varsa atkı/bayrak gibi materyallerinizi kamufle etseniz bile kesinlikle yalnız gezmeyin, tenha ve "sakat" görünen bölgelere girmekten sakının. kamufle halde gezerken yanınıza gelip tuttuğunuz takım taraftarı olduğunu söyleyen veya o şekilde giyinen insanlara ilk anda inanmayın; tuzak kurulmuş olabilir.
polis'in il girişinde yapacağı aramalardaki tavrını sineye çekin, rahat davranın. varsa zula diye tabir edilen yerdeki cephanelerden * haberiniz yokmuş gibi yapın. polisin aramaları sonrası il sınırında bekletilmeye, hatta maça giremeden dönmeye hazırlıklı olun. her an herhangi bir sebepten biber gazı sıkabilirler, tüpü görür görmez gözlerinizi ve yüzünüzü kapatıp sırtınızı dönün. eğer gaza maruz kalmışsanız yüzünüzü gözünüzü ovuşturmak gibi bir hataya düşmeyin.