• 1
    öncelikle bu başlıktaki amacı belirtmek istiyorum, bu başlık sözlükte biraz kısayol görevi görecektir, efsane olmuş bir maçın maç günü yaşanan tüm olaylarını nedense aklımızda tutarız; o gün ne yedik, ne içtik, moralimiz bozukmuydu, maçtan umudumuz var mıydı, bunların hepsini hatırlarız, burada bu maçların başlıkları altındaki entryleri çıkarıp buraya yazıyoruz, çünkü hem okuması çok zevkli * hem de ulaşması daha kolay. benim yazım düzenimin format olarak alınması şart değildir, kafansıza göre yazın zaten çoğu bkn şeklinde olacak muhtemelen.

    tarih: 14 mayis 2006

    yer: denizli

    maç: denizlispor fenerbahce

    mekan: stadın 100 metre aşağısındaki bir kahvehane

    tüm sezon boyu sadece galatasaraylıları değil tüm milleti çileden çıkaran hakem hatalarının artık dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir dönemdi, herzaman erken sevinmeleriyle meşhur olmuş fenerbahçe taraftarının bu maçtan 2-3 hafta evvel her hafta şampiyonluk turuna çıktığı, bendenizin formasıyla evine dönerken yanından geçen fenerbahçelilerin korna seslerine karşılık vermediğim işkenceden bile daha beter bir zaman. maç günü ise şampiyonluk havasına girmiş arabalarını süslemeye çalışan sarı lacivert çubuklu insanlar, galatasaray formalı görünce zenci gören volkan bakışı gibi bakışlar neyse bu maçtan 3-4 hafta evvel durup dururken babamın yemeğin ortasında kalkıp galatasaray bayrağını arabaya asması ve ardından biz şampiyon olucaz demesi, uğur getirsin diye arabaya dokunamamamız, maç günü siyah formamla şehir turu atmam hiçbir arkadaşımda galatasaray'ın şampiyon olacağına dair en ufak bir beklenti olmaması, fenerbahçeli bir arkadaşımın maçı beraber izleyelim teklifime verdiği "oğlum ben maçı izlemicem nasıl olsa şampiyonuz ben playstation oynamaya gidiyorum" şeklindeki cevabı yine de benim ümitlerimi yıkmamış aksine beni hırslandırmıştı, o sezon en sevdiğim oyuncu olan prekazi'nin de sevdiğini söylediği sasa ilic benim adamım olmuştu attığı gollerden sonra telefonuma gelen "senin keşanlı *gene attı golü beya" şeklindeki mesajlar acayip hoşuma gidiyordu, hatta bir arkadaşımın "aha golü ilic attı kontör var mıarkdaşlar" gibi muhabbet açtığını sonraları duydum. maç normal bir maç olmadığı için ve her kahveci fırsatı paraya çevirme konusunda uzman olduğu için kahvehaneyi ikiye bölmüş içerideki büyük ekranda galatasaray kayserispor, bahçedik mekanda ise denizlispor fenerbahçe maçları yayınlanıyordu, kalabalık olduğu için maçtan 2-3 saat evvel kahvenin önünde volta atmaya başladık, anelka formalı fenerbahçeliler de karşımızda tabi gülüp eğlenmeler, klasik sinir edici kahkahalar, ellerinde tur atacakları arabaların anahtarları sallaya sallaya voltamıza karşılık veriyorlardı, şehrin denizli olması denizlilileri otomatikman galatasaraylı yapıyor bu duruma en çok kahveci seviniyordu, tıka basa bi kahve sigara dumanı televizyonun konstrast ayarlarını yükseltme durumunda bırakıyordu kahveciyi, hem televizyondan hem de ses sisteminden son sese kadar dayanan kadran en önde oturan bendenizi rahatsız etmiyor, etmediği gibi yan taraftaki maçın sesini duymamamızı sağlıyordu, maçtan evvel çiçek atılan futbolcular taraftarı selamlıyor gözlerindeki mahçubiyet denizliden bile görülüyordu, izleyen tüm galatasaraylılarda olsun be son maça kadar kovaladık duygusu hakimdi zaten maç içerisinde yapılan yorumlar da bu yöndeydi, "işte ulan şu maçı kazansaydık şampiyonduk" gibi, maç esnasında sürekli yan tarafa giden kahveci abi elindeki boşlarla bize "şu kaçırdı, denizlispor gayet iyi" gibi cümleler kuruyor olası kalp krizi riskini minimuma indiriyordu, derken sasa ilic çaktı, hemen arkadaşım 3 sıra arkamdan tebriği yolladı, bana sarılırken "oğlum ne yapar eder atar bu fener çok sevinme" diye uyarıyı da ihmal etmiyordu, golden sonra yan duvara ellerimizle vurmamız bahçedeki fenerlileri strese sokuyordu, en azından biz öyle düşünüyorduk, bu arada kahveci sürekli yan tarafa gidip geliyor ve artık boşları umursamıyordu, bizim maç rahat geçiyor yan taraftan ise ahhh vahhh gooooll gibi birsürü ses geliyordu fakat skorda değişen birşey yoktu, derken içeri kahveci girdi ve yemin ederim en az 100-150 kişi 1 adamın ağzının içine baktı ve o nefis cümle sarı dişler arasından çıkıverdi "denizlispor gol attı" o an kahveciye öyle bir sarıldım ki neredeyse belediye su döküp ayıracaktı düşün artık, herkes ayağa kalktı, küçük ekranda golü gördük, arkadaşım bu sefer "oğlum yapma ya lütfen atar bu fener" ısrarına devam ediyordu, artık ben kahveci yardımcılığı makamına oturmuştum ve dönüp "çıkanın a. koyarım" gibi bir cümle kurdum, normalde böyle bir cümle karşısında herhangi bir kalabalık beni linç edebilecekken tüm kahvehane "uğur olsun" mantığıyla sesini çıkarmadı ve hiçkimse yerinden kalkmadı, biz fenerbahçe maçındaki uzatmadan habersiz bir şekilde sevinip işte 10 dakika kaldı 9 dakika kaldı derken maçımız bitti fakat fenerbahçe maçı bitmiyordu öncelikle 5 dakika uzatma var dediler daha sonra 9 dakika oldu bu sayı, kafamızdan 9-6=3 demek ki en fazla 3 dakika daha olmalı 2 gol olacak değil ya diye kahvenin önünde düşünürken içeride maça bakmak istedim kafamı uzattım ve fenerbahçe gol attı, 3 saniye ekrana baktım ve gol oldu, arkadaşım "ben demiştim" şeklinde konuşarak çıldırmamıza vesile olmuştu, kahvenin önünde secde edenler, duvar dibinde dua edenler, dayan denizli lafları ortadayken içeri tekrar bakmak istedim içimden gene gol olmaz diye düşünürken kafamı uzattım, topu biri appiah'ın önüne bıraktı, o an o kadar sessiz oldu ki, hayatım boyunca o anın bir benzerini yaşayamam herhalde, sezon boyu bazuka gibi goller atan appiah topu abuk bir şekilde dışarı vurdu, o an yani topa ilk vurduğu an gözlerimi kapadım kaçırdım yani görmeyeyim diye, appiah'ı 1-2 saniye gördüm kaçırdığı belliydi, sonra hayatımda gördüğüm en güzel maç sonu düdğünü çalan hakem fotoğrafına şahit oldum ve maç bitti, yani şampiyon galatasaraydı, arkadaşım ile abartısız 10 dakika sarıldık ve hüngür hüngür ağlıyorduk, etramızda ağlamayan bir kişi bile yoktu, yaşlı amcalar hala ekrana bakıyorlardı, herkes geliyor tebrik ediyor tanımadığım insanlar sırtımı sıvazlıyordu, dizlerimizin üzerine çökmüştük kimisi şükrediyor kimisi sua ediyor kimisi ise hala şoktan çıkamıyordu, yavaş yavaş kalktık bahçeye baktım fenerbahçeliler nerde diye, ortada hiçbir fenerbahçeli yoktu beşiktaşlı ve galatasaraylı arkadaşlarım bahçede fenerbahçe maçını izliyorlarmış, hepsiyle sarıldık kucaklaştık, beşiktaşlı arkadaşım ben zaten antifenerliyim abi diyerek grubumuzda yerini aldı, herkes horoz heykelinin oraya doğru iniyordu karbnaval gibiydi ortalık, ben cep telefonumla annemle konuştum tebrik etti herzamanki gibi ve o an bir baktım denizlispor otobüsü geliyor sokak bomboş polis boşaltmış belli, deli cesaretiye yolun ortasına atladım formamla otobüs durdu, "helal olsun size" diye bağırdım armamı gösterdim öptüm, tüm denizlisorlu futbolcular camlara vurarak el salladılar, sanki galatasaray kafilesi gibiydiler, otobüs yavaşça merkeze inerken boş sokakta kendisini kaybetmiş olan bendeniz " bir baba hindiiiii" diye bağırdım ve birden cevap geldi gökyüzünden "heyyyyy allah" kafamı kaldırdım apartmanlardan insanlar aşaı sarkmışlar ellerinde galatasaray bayrakları devam ettim "tuncay'a bindiiii" cevaben "heyyy allah" tuncaydan indi azize bindi" derken 6-7 galatasaraylı daha geldi yanıma aşağı doğru yürüdük ben kahveden grubumu aldım horoza doğru gidiyorduk, denizli hem denizlispor'un ligde kalmasını kutluyor hem de galatasaray'ın şampiyonluğuna seviniyor bununla beraber fenerbahçe'ye de g.tüyle gülüyordu, horozun yanındaydım millet deli gibi seviniyordu, derken babam aradı nerdesin dedi horozun dibindeyim dedim o da 20 metre uzaklıktaymış kafamı o yöne çevirdim bir baktım ki bizim "sarı kırmızı bayraklı" arabamız duruyor babam indi hemen bana sarıldı, en son babam bana bu şekilde sounnes'ın bayrak diktiği maçta radyodan gol haberini duyduğumuzda sarılmıştı, ben sana ne dedim dedi, ağlattı beni tekrardan, atladık arabaya 2 gs'li 1 beşiktaşlı çamlık'a doğru gidiyoruz, o çamlık yolu benim yanımdan şampiyonluk kutlayarak geçen fenerlilerin kullandığı yoldur bu arada, evin önünden bir kaç galatasaraylı eş dost daha aldık, arabayla akrobatik hareketler yapan babam benim kapıdan sarktığımı umursamıyordu, çamlığa geldik 50 metrelik yolda 3 saat kaldık, arabaların üzerine oturup bira içen mi dersin, gelip tebrik eden mi dersin, ben galatasaraylı değilim ama tebrik ederim diyen yabancılar mı dersin her çeşit insan o an oradaydı, bu arada her tura çıkışımızda ben galatasaray kasedini alır arabaya koyarım, evden tanıdıkları alırken eve girip tüm kasetleri döktüm galatasaray kasedimi buldum ve yol boyu mehveş emeç'le beraber zafer turu attım, eve geldim ev telefonu susmuyor, herkes şampiyonluğu kutluyor, fenerbahçeli komşuların ışıkları çoktan kapanmış sesleri çıkmıyor, babam "bayrağı çıkarma yarın işe öyle gidicem" diyordu. ardından maç özetlerini 1500. defa her kanalda her programda bir kez daha izliyorum, annemin "hasan şaş ağladı" lafıyla bir kez daha hüzünleniyoruz ailece, sonraları öğreniyoruz ki aziz yıldırım kilitli kalmış, fenerliler maç boyu denizlili futbolculara yalvarmış tai duydukça sevincimiz iki katına çıkıyor. yorgun bi şekilde yatağa uzanıyorum formam üzerimde, içimden bir kez daha diyorum iyi ki galatasaraylıyım
App Store'dan indirin Google Play'den alın