• 24
    2. ön elemeden katılacağımız turnuva.

    uefa turnuvaları ön elemelerinde turu geçemediğiniz durumda alt turnuvaya devam edeceğimiz ve 2021-2022 sezonunda konferans ligi de ilk kez yapılacağı için, her şekilde 3 tane ön eleme turu oynayacağız.

    hesap çok basit. bunlardan üçünü geçersek şampiyonlar ligi, herhangi ikisini geçersek avrupa ligi, herhangi bir tanesini geçersek konferans ligi’ndeyiz. yani, avrupa’da bir şeylere tutunmak için 3 şansımız var.

    ucl’de katılacağımız 2. ön eleme’de rakiplerimiz psv eindhoven, rapid wien, brondby/midtjylland, celtic, sparta prag/jablonec olacak gibi duruyor. çok büyük ihtimalle seribaşı değiliz, rakibimiz celtic, psv veya sparta prag olacak.

    yorumlamada hata varsa uyarınız.
    https://kassiesa.net/uefa/AccessList2021.html

    edit: çek cumhuriyeti için hatalı bilgi düzeltildi.

    edit2: cl 3. öneleme turundan ve playoff'ten elenenler avrupa ligi gruplarına kalıyor. yani cl'de bir tur atlarsak, avrupa ligi gruplarındayız. ayrıca, manchester united bu yıl avrupa ligi'ni kazanırsa, 3 öneleme turundan başlayıp avrupa ligi'ni garantilemiş oluyoruz. 2 turu geçersek cl, geçemezsek avrupa ligi.
  • 32
    galatasaray'ın gruplarda olmasının en hayırlısı olacağı turnuva sezonu.

    kendi kendime düşünüp durdum. şampiyon olup, bu turnuvada olmamak, ya da gruplara kalıp sıfır çekmek mi; yoksa ikinci olup gruplara bir şekilde kalıp en az 2 galibiyet ve 1-2 beraberlik ile gruptan çıkmak, ya da uefa'ya gidip orda en az bir tur atlayabilmek mi?

    ikinci olup avrupada başarı elde etmek daha cazip arkadaşlar. zaten avrupada basarılı olan takım eninde sonunda burada da ipi göğüslüyor. varsın bir sezon geç olsun. inşallah düşündüğüm gibi olur.
  • 5
    2020/21 sezonu finali belli oldu. bu maçın sonucu ligimizin şampiyonunun bu turnuvaya katılımdaki akıbetini belirleyecek.
    (bkz: 29 mayıs 2021 manchester city chelsea maçı)

    eger ki şampiyon beşiktaş veya fenerbahçe olursa chelsea alır o kupayı ve epl'yi ilk 4 dışında bitirir.*

    biz şampiyon olursak pep'in takımı 5 çeker.*

    bir yerden beklenen sonuclar her zaman büyük takımlara yarar ufaklara zarar.*
  • 59
    gruplarına katılabilmek için,
    - önce psv'yi
    - sonra (shaktar-benfica-monaco-celtic) ten birini,
    - en sonunda da (shaktar-benfica-monaco-celtic) ten birini daha elememiz gereken turnuva.

    olacak iş değil yani... öte yandan gruplara kalırsak beşiktaş'ı da otomatikman 3. torbaya atmış oluyoruz, şu an 4.torbanın tepesinde görünüyor beşiktaş.
    bizim açımızdan da en başında psv'ye elenirsek uefa liginin gruplarına kalmak için bile 2tur daha geçmek gerekecek, acayip müşkül durumdayız yani, avrupa'dan pek umutlu olmamak lazım bu sene. hele son birkaç maceramızı da düşününce...
  • 61
    ön eleme turlarında shaktar-benfica-monaco-celtic - psv takımları ile nerdeyse aynı pozisyonda olduğumuz sezondur.

    bu takımların hepsi de gruplara kalabilmek için aynı zorlukları çekecekler. bunu bir handikap olarak görmek yerine keyfini çıkarmak daha doğru olur. adı üstünde şampiyonlar ligi.

    biz ki manchester united'i eleyerek bu şampiyonaya düzenlendiği ilk yılda katılmış takımız. o yüzden biraz da onlar korksun.
  • 20
    galatasaray'ım bir şekilde bu turnuvaya katılmalı.

    2 senedir şampiyon olamıyoruz, 2013'ten beri avrupa'da hüsran yaşıyoruz.
    dünden beri sinir ve üzüntüden kendimi paralayıp durdum.

    içimdeki acı ve sıkıntıyı ancak avrupa maçlarında iyi oyunla 3 puanlar almak dindirebilir.

    bir yandan da içimi heyecan kapladı, turnuvaya katılamasak dahi ön eleme maçları yapmak çok heyecanlı olacak, bir an önce zaman geçsin de maçlar gelsin istiyorum :)

    oynadığımız futbola bakılacak olursa mantıken galatasaray'ın şampiyonlar ligi'ni geçtim, avrupa ligi'nde bile oynama ihtimali yok.

    ancak galatasaray bu, hiç belli olmaz.
    8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı'nda oynadığımız gibi oynarsak neden olmasın, o gece oynanan futbol gerçekten şahane idi.

    sorun şu ki galatasaray'ın önümüzdeki 1-2 ayında ne olacağı belli değil işte.
    başkan kim olacak, teknik direktör değişecek mi, transferler yetişecek mi...

    o kadar çok saha dışı sorunlarla uğraşıyoruz ki futbol konuşmaya vakit kalmıyor.
    inşallah bu sene şampiyonlar ligi'nde 2 takımla mücadele ederiz.
    ülke puanımız yerlerde.
  • 76
    suat başar çağlan' ın gazeteduvar' daki yazısından alıntıdır.

    --- alıntı ---
    real madrid’in çarşamba akşamı şampiyonlar ligi yarıfinal rövanşında manchester city’yi 90. dakikadan sonra attığı gollerle eleyerek finale yükselmesi inanılmazdı. üstelik grup aşamasından sonraki üç eleme turunun hepsini benzer geri dönüşlerle kazanmışlardı. ancak olayın dikkat çekici bir boyutu daha vardı: üç realzede’nin hepsi petrol-doğalgazla çalışıyordu ve hepsinin kulübesinde hesapsız paranın simgesi oyuncular oturuyordu…

    paris sıkıntısı
    başarı kulübe ve duruma göre tanım değiştiren bir kavram. paris saint-germain “şanlı tarihiyle” övünebilecek bir takım değil. ama 2011’de katar hanedanı tarafından satın alınmadan önce sadece iki lig şampiyonluğu bulunan kulüp on yıl içinde ulusal zaferleri küçümser oldu.

    aslında psg hiçbir zaman paris’e yakışan bir kulüp olmadı. modern avrupa’nın başkenti, neredeyse bütün uluslararası futbol turnuvalarının fikir babalarını çıkaran şehrin ilk kalıcı ve iddialı kulübünün 1970 yılında kurulması başlı başına tuhaftı. yola geç çıkmanın dezavantajları, taraftar kitlesinin bazen ırkçılığa varan, döneme göre her yana savrulan havailiğiyle birleşince psg saygın ve organik bir kulüp olamadı. 1990’larda avrupa kupalarında üst üste beş yarıfinal, fransız televizyon devi canal+’e ait olmanın getirdiği bir başarıydı ve kalıcı olmadı. neticede psg, marsilya ile rekabet haricinde dünya futbol kültüründe merkezi bir yer edinemedi.

    sonra katar’dan nasıl el-halifi diye biri geldi ve yıldızlar akmaya başladı. fransa liginin cazibe eksikliği paris’in ışıltısı ve avrupa’da zafer parolasıyla kapatılmaya çalışıldı. başlarda dengeli tutulmaya çalışılan kadro, şampiyonlar ligi kupası gelmedikçe şişirildi. real madrid’e karşı rövanş maçını 3-1 kaybeden psg’de ispanyollarla üç kez şampiyonlar ligi kazanmış keylor navas yedek kaleciydi; son yıllarda liverpool orta sahasının kilit unsurlarından olan wijnaldum kulübede unutulmuştu.

    neyse ki futbol yığma kadrolara başarı garantisi vermiyor. üstelik bir yerden sonra herkes sıkılıyor. real’e kaybedilen tur sonrası psg taraftarı ikiye bölündü. öfke ortak, motivasyon farklıydı: kimisi kulübün milyarderlerin oyuncağı haline gelmesinden ve kimliksizlikten yakınıyor, bazılarıysa kabahati messi, neymar, mbappé gibi yıldızların sorumsuzluğunda buluyordu. neticede eşi görülmemiş bir şey yaşandı ve psg fransa ligi şampiyonluğunu garantilediği maçın sonunda taraftarlarca ıslıklandı. kulüp yönetilemez bir yer olmaya doğru gidiyor. katarlıların ise bunu ne kadar umursadığı belirsiz. el-halifi aynı zamanda dünyanın en büyük yayıncılarından beın sports’un sahibi; üstelik sonbaharda dünya kupası, stadyum inşaatlarında binlerce işçinin hayatını kaybettiği katar’da oynanacak. amaç hasıl oldu.

    chelsea savaşı
    real psg’yi eledikten sonra karşısına “sportswashing” (spor üzerinden kara para ve itibar aklama) yönteminin erbabı geldi. abramoviç öncesi bir lig şampiyonluğu ve iki kupa galipleri kupası bulunan chelsea 19 yılda yaptıklarıyla yeni futbol düzeninin öncüsüydü. abramoviç ingiliz futbol kültürünün getirdiği ağırlığın da etkisiyle makul davranmış ve cömert harcamalarını şımarık yıldızlara değil teknik direktöre ve onun istediği oyunculara yönlendirmişti. mourinho ile beraber atılan temeller sonuç vermiş, maviler geçen sezonki şampiyonlar ligi zaferiyle birlikte kupa 1’i ikinci kez kaldırarak avrupa’nın elitleri arasındaki yerini sağlamlaştırmıştı.

    ama gol kapattıkları köşeden geldi. rusya devlet başkanı vladimir putin’in ukrayna’ya açtığı savaş sadece kendisini değil sovyetler birliği’nin dağılmasıyla birlikte ülkedeki yok pahasına özelleştirme tufanından nasiplenen oligarkları da batı’nın hedefi haline getirdi. yirmi yıl önce başbakan tony blair önderliğinde oligarklara “gel gel” yapan ingiltere, rüzgârın terse dönmesiyle bir anda liberal demokrasisini hatırlayıp putin’le bağlantılı zenginlere yaptırımlar uyguladı. 2 mart günü chelsea resmi bir açıklama yaparak abramoviç’e kulüpten el çektirileceğini duyurdu. maviler çeyrek finalde real madrid karşısına bu belirsizlik ortamında çıktı.

    sahada – psg’den gelen – thomas tuchel’in sağlam taktik planına rağmen benzema’ya engel olunamayınca kupayı üst üste kazanma hayali suya düştü. paris’tekine benzer bir israf örneği chelsea’de de vardı. sene başında ınter’den 113 milyon euro bonservisle transfer edilen lukaku iki real madrid maçında toplam 26 dakika oyunda kaldı. kulüpteki ikinci döneminde de huzur bulamayan belçikalının sezon sonu italya’ya dönebileceği konuşuluyor.

    pep’in derdi
    üç enerjizade arasında en büyük dramı yaşayan ise manchester city oldu. 2008 yılında birleşik arap emirlikleri hanedanına ait abu dhabi group tarafından satın alınan kulüp, ezeli rakip united’ın efsanesi alex ferguson’ın taktığı “gürültücü komşu” lakabından sıyrılmak için hızlı davranmış, chelsea’nin izinden giderek kaliteli teknik direktörler ve akıllıca transferler üzerinden ilerlemişti. belli bir seviyeye ulaştıktan sonra ortam en büyüklerle çalışmak için hazır hale geldi. pep guardiola altı yıl önce başa geçtiğinde hedef hem ada’nın hem de kıta’nın en büyüğü olmaktı.

    epey de yaklaştılar. guardiola yeni yapı kurmadaki maharetini göstererek city’yi muhtemelen dünyanın en iyi takımı yaptı ve karşılığını üç premier lig zaferiyle aldı. dördüncüsü de yolda olabilir. ancak şampiyonlar ligi yıllar geçtikçe hem pep hem de kulüp için saplantı haline geldi ve bu stres kritik anlarda gün yüzüne çıktı. bazen guardiola’nın beklenmedik yanlış kararları, bazen takımda lider oyuncu eksikliği, bazense şanssızlık city’yi avrupa’nın zirvesinden etti.

    onların kulübesi de boş değildi. sezon başında aston villa’dan 100 milyon pounda transfer edilen jack grealish yarıfinal eşleşmesinde uzatma devreleri dahil toplam 42 dakika oynadı. pep’in grealish transferini çok istemesi için neden yoktu; ancak “100 milyonluk ilk ingiliz” etiketi ve oyuncunun parlatılan imajı, gösterişe meraklı arap sahipler için kaçırılmayacak bir fırsattı ve ederinden en az üç kat fazla ödenerek alındı. şu anda takımda bir yeri olup olmadığı tartışmalı.

    kurtulduk mu?
    futbol öyle tuhaf bir hal aldı ki, uzun yıllar faşist bir diktatörün gölgesiyle anılmış bir kulüp, oyunu sonradan görmelerin elinden kurtaran kahramana dönüşebiliyor. psg kurulduğunda altı şampiyon kulüpler kupası bulunan, chelsea ile city’nin toplam premier lig şampiyonluğu kadar kupa 1’i olan real’in kazandığı zaferlerin gelenekçi yüzlerde yarattığı tebessüm buradan geliyor.

    ama bu garip hikâye burada ve mutlu sonla bitmiyor. neden mi? birincisi, real açıklanması zor geri dönüşlerle bu senelik başarıya ulaşmış olsa da bahsettiğimiz takımlardan ikisi (chelsea-city) geçen yıl aynı turnuvada final oynamıştı ve seneye aynısını yeniden yapabilirler. yani günümüz futbolunda başarı satın alınabiliyor. sadece biraz zaman ve doğru bir yönetim istiyor.

    ikincisi, real madrid yaptıklarıyla kendisinin doğru, rakiplerinin yanlış yolda olduğunu göstererek dünyaya ders vermiş değil. aksine onlar da city ve chelsea gibi olmak istiyor. bugünlerde kulübünün geleneğiyle övünen real başkanı florentino pérez, avrupa süper ligi’nin en büyük avukatı ve futbolu daha pazarlanabilir kılmak için maç sürelerini kısaltmayı da içeren bir sürü garabet önerinin sahibi. asl ateşi şimdilik sönmüş gibi, fakat premier lig dışındaki elitler maddi rekabetten geri kalmamak için benzer hamleleri sürdürecek.

    ama sırada büyük final var. neyse ki bu seferki rakip liman işçilerinin takımı liverpool. daha açık söylemek gerekirse, boston red sox ve pittsburgh penguins’in de sahibi olan amerikan şirketi fenway sports group’un takımı liverpool. buyurun buradan yakın…

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın