• 530
    insanı ziyadesiyle umutsuzluğa sürükleyen bir platform. öyle leş içerikler öyle etkileşimler alıyor, öylesine sağlıksız içerik üreticileri öyle kitlelere ulaşıyor ki gerçekten insan kendini sorgulamaya başlıyor. manipülasyon ise öyle bir noktaya geldi ki, insan kendi yazdığı bir şeyin bile doğruluğundan şüphe ediyor artık. üstelik tüm bu karmaşaya rağmen ciddi ciddi cadı avı yapılabilecek durumda. çok basit prosedürlerle yer/kimlik tespiti yapılıp dava okunabiliyor. ancak çok enteresandır buna rağmen şişirme etkileşim sayılarına, gizli hesaplara müdahale edilmiyor. müdahale edilmese bile insanlar bundan geri durmuyor...

    yetmez gibi öyle bir yere geldi ki artık, kimin ne yüzden linç edileceği bile kestirilemiyor. bundan 8-10 sene önce beğendiğimiz hesapları paylaşıp yaymaya çalışırdık. şimdi özellikle etkileşime girmeye korkuyorum ben, ya diyorum bir konuda bir şey söyleme ihtiyacı olur da bunların eline düşer diye. bu gerçekten inanılmaz bir sansür. sansür deyince aklımıza ilk gelen, yasa yoluyla yapılan sansürden bile daha ağır...

    en aynı tarafta olduğum hesaplara bile güvenemiyorum artık. sadece burada isim olarak var olan hesapların hiçbirine güvenmiyorum. gerçekte tanıdığım insanlar, tanımasam da bildiğim insanlar dışında takip etmiyorum. önüme düşenleri yok sayıyorum. darılmacası gücenmecesi yok. bu twitter'in defosu değil bu arada, bizim insanımızın sorunları.
  • 531
    galatasaray üzerinden prim yapan birçok çöp kovasını barındıran platform. ülkemizde herkes, her şey üzerinden prim yapmak ve prim kasmak için çırpınıyor zaten bu çok da şaşılacak bir durum elbet. twitter'dan bu hesapları takip etmek de bize bir şey katmaz zaten. sözlükteki en kötü entry, bu platormda atılmış en rasyonel twit'e tercihimdir. fakat...

    bu galatasaray üzerinden primini kasıp, hep bir ağızdan aynı şeyleri geveleyen sürünün artık işe yaraması gerek. benim timeline'ımda spor twitleri paylaşan kimse olmuyor. ben de takip etmiyorum. buna rağmen her gün önüme saçma sapan galatasaray'ı karalayan twitler düşüyor. ana akım medyanın dışında kalan özgür basın kuruluşlarından bile anlamsız dilde ve ifadelerle twitler önüme düşüyor. ben özel alanımda bile bu derecede uzakta durmaya çalışıyorken her gün görüyorum. demek ki bu kadar aptalca, bu kadar irrasyonel gündem her daim ön planda. tahammül sınırlarını aşan bir aptallıktan bahsediyorum çoğu zaman. öyle ki, bazen çocukluktan itibaren her zaman heyecan duyduğum güzel hislere bile ötekileşebiliyorum salak saçma gündemlerden ötürü. x yönetici'nin y konuşması. z hakemin galatasaray maçı vs. vs.

    transfer dönemlerinde kan çektiği için duyum vardır diye baktığım ve aşina olduğum galatasaray hesaplarına bugünlerde göz gezdiriyorum. maşallah herkes ekmeğinde. bet hesabı reklamları vs. dolu. suyun öteki tarafına bakıyorum. adamlar video montaj gurusu olmuş. yani bunlar yazmaya değer şeyler dahi değil fakat bu kadar algı algı diyoruz. çıkıp da yanıt veren olmazsa, meydan boş bulunursa bize de izlemek düşer. karşı tarafta ana akım medyada bile 12numara ağzından konuşan elemanlar varken bizim taraftar hesaplarımız bile elini kirletmeye yeltenmiyor. açacağım en sonunda bir taylan ankaralı hesabı, sabah akşam ankaralı atiba ile falan atışacağım... deşarj da olurum aslında. kötü fikir değilmiş.
  • 532
    vasıfsız klavye komandolarının (doğal olarak) cirit attığı seviyesiz ortam. elbet takip edilesi, insana bir şeyler katabilecek insanlar var, ancak sayıları çok az. ve bahsettiğim tayfa ortamı tamamen ele geçirmiş durumda. he derseniz ki, bunlar ateş olsa cirmi kadar yer yakar, haklısınız. ama işte paralı parasız silahşörlerin ekmeğine öyle bir güzel yağ sürüyorlar ki, taraflı medyanın da katkısı ile rakip takımların yaptığı psikolojik algıya destek olabiliyorlar. bizim taraftan bakınca, aynı (yine herkesi söylemiyorum) genel anlamda bizim takımın muhabirleri gibi. fenerbahçeli, beşiktaşlı muhabirler canhıraş şekilde takımlarını haklı haksız savunurken, bizimkiler tarafsızlık ayağı ile tamamen siniyorlar. meydanı boş bulan karşı taraf da işe yaradığını görüp baskıyı arttırıyor, medya desteği ile, kendi adamlarının yardımıyla tff'de, mhk'da destek bulabiliyor. her hamleye karşı bir hamlemiz olması lazım. onların üslubu ile olmasa da, bize yakışan şekilde anlayacakları dilde.
  • 536
    takım ayırt etmeksizin bütün kulüplerin taraftar sayfalarının saçma sapan şeyler paylaşıp milleti galeyana getirdiği platform. bu trollerin yaptığı iş yetmedi, şimdi de anadolu kulüplerinin bir tarafı yanık başkanları, yöneticileri her maçtan sonra haklı da olsa haksız da olsa çıkıp hakemlere sallamaya başladılar. gerçekten mide bulandırıcı bir hal almaya başladı bu iş. her maç sonunda twitter' a ne zaman baksam bir pozisyonun alakasız bir şekilde anlık görüntüsü paylaşılmış ve onlarca yüzlerce retweet almış. sorsan ne futboldan anlar, ne maçı izlemiş ama pozisyonu taraftar sayfası izleyince; "vay şerefsiz x kulübü" diye paylaşıyor adam. bakın bunu galatasaray taraftar sayfalarını da içeri katarak söylüyorum, kesinlikle birini diğerinden ayırmıyorum. bu 17- 18 yaşındaki bebeler milleti birbirine kırdıracaklar yakında. ne yapılabilir, nasıl bir önlem alınabilir bilmiyorum ama bu iş tehlikeli noktalara varacak gibi görünüyor. eskiden bir laf vardı; " yöneticilerin konuşmalarına dikkat etmesi lazım, bizim söylediklerimiz yüzünden millet birbirine girebilir" diye. işte artık yöneticilerin ne söylediğinin zerre kadar önemi yok. çünkü yöneticilerden ayrı olarak twitter' da yüzlerce kanaat önderi var. tez zamanda hepsinin kapatılmasını dileğiyle.
  • 538
    türkiye gibi sosyo-kültürel seviyesi hızla düşen ülkelerde bir algı ticareti, sürü psikolojisi ve tüketim çukuru olan platformdur.

    "bir galatasaraylı" etiketiyle başlayan beşiktaş'ı tebrik etme görüşüne katılmıyorum. bir maç* skoru insanları bu kadar gaza getirmemeli. sezon boyunca beşiktaş lehine açık ve seçik bir şekilde (sadece taraftar gözüyle okunacak değil, haksızlığı tartışmasız) maç sonuçlarını ve lig sıralamasını etkileyen skandal kararları ve çifte standartları unutmamalıyız.

    8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı öncesinde olmasa da maç sonu büyük ihtimalle şampiyonluğu ilan ettiklerinde takım olarak tebrik etmek doğru bir görüntü olur ancak taraftar olarak sevdiğim saydığım büyüklerim, yakın arkadaşlarım dahil kimseyi tebrik etmeyeceğim.

    bu ülke yakın tarihinde neler gördü, olmaz denilen ne dönüşler oldu. belli bir zaman sonra bu sezonun* kiri elbet ortaya çıkacak inanıyorum.
  • 540
    transfer dönemi artık başlamak üzere. yine bir ton uydurma ve taraftarın sinir uçlarına değecek haberler türeyecektir. twitter mecrasında belli başlı hesaplar var takip edilecek. transferde doğru bilgiyi arıyorsanız yönetim kanadına yakın olan süleyman rodop ve ali naci küçük önemli referanslar. salim manav ve ertan süzgün’ün haberlerinin doğruluk oranı da epey yüksektir. taraftar hesaplarından da gala sevgisi, galatasaray ruhu, fleurqin, baronn ve kosecki bana göre önemli kaynaklardır. nexus sport fenerbahçe sayfasıdır, galatasaray haberlerine biraz temkinli yaklaşmak gerekir. geri kalan alevli ve yanar dönerli hesapların paylaşımları dezenformasyona sebep olan paylaşımlardır.
  • 542
    çok eğlenceli platform. galatasaray ile ilgili transfer gelişmelerini paylaşan duyumcu hesaplar son 2-3 haftadır verdikleri haberler patlayınca takipçilerine kızarak çeşitli tepkiler verdiler. şöyle bir gezin hesapları hepsi triplerde. hepsi kendini bulunmaz hint kumaşı zannediyor. verdikleri haberler patlayınca da takipçilere trip atıyorlar. istisnasız bir gezin hesapları hepsinin hemen hemen kısa aralıklarla trip attıklarına şahit olursunuz. çok eğlendiriyorlar beni.
  • 544
    bazı futbol hesaplarının sırf ben demiştim diyebilmek adına 5/4 ikili mücadele, 2 kilit pas, 5/3 isabetli orta, 4/3 uzun top, 1 tane de gol şansı yaratan pas %89,7 pas isabeti, 4 uzaklaştırılan top gibi istatistik ile oynayıp 7.6 rating ile takımın marcao'dan sonra en yüksek 2. ratingini alan oyuncumuz hakkında kötü oynadığı yönünde algı çıkartabildiği ve bunu dalga dalga yayabildiği platform. gerçekten çok tehlikeli bir yer.

    (bkz: 21 ekim 2021 lokomotif moskova galatasaray maçı)
    (bkz: patrick van aanholt)
  • 548
    kafayı yeterince kırmış ve yeterince fonlanmış 10 adamın istediği kişi, kurum ya da kuruluşu esir alabileceği platform. ortalık yıkılıyormuş gibi bir hava yaratmak için hakikaten öyle büyük kitlelere gerek yok bu bok çukurunda.

    bunun yanında 200 bin kişilik ordumuz var diye beyanatlar var bu ülkede, artık yapılan dezenformasyonun takdiri entry okuyucusunun olsun...

    aslında bok çukuru demek haksızlık olur. başlangıçta öngörülen mikroblog formatında kullanıldığında, kısıtlı karakterle kendini ifade etmeye çalışılması sebebiyle her daim eğlence potansiyelini içinde barındırır. üstelik ilk ortaya çıktığında, o dönem facebook'ta olmayan, sadece takip etme seçeneğiyle ünlüleri kitlelere ulaştırmasıyla apayrı bir tadı vardı. erken dönemde pek çok ünlünün pek çok komik macerası vardır buralarda.

    twitter'ın türkiye'deki seyir defterinde kırılma noktası tabi ki 2013'teki gezi parkı olayları oldu. ulusal medyanın uyguladığı sansür, facebook'un genelde açık isimle girilen ve türkiye'de ciddi kitlelerce kullanılan bir platform olması bir anda twitter'i bir haber kaynağı haline getirdi. rumuz kullanımının yoğun olması ve tabi vatandaş kadar devletin de o kadar göz önünde tutmuyor oluşu sonrası o dönem pek çok haber twitter'dan yayıldı.

    zaten gezi sonrası hem devlet iradesinin dikkatini oraya çevirmesi, hem de isminin gereğinden fazla duyulması sonrası halk plaja akın etti vatandaş denize giremiyor olayının yaşanması günden güne bir erozyona sebebiyet verdi. buna paralel günlük yaşamdaki değişim, ingilizcede "influencer" olarak tabir edilen hadisesinin tamamen sosyal medyaya entegre olması, kullanıcı üreten yazılımlar, google başta olmak üzere şirketlerin anlaşmalı reklamları yayınlamaya hatta pompalamaya başlaması ve en sonunda programların kendisinin bir seçenek olarak sunmaya başladığı çoklu hesap kullanımı derken o ilk yıllardaki anonim ve görece şahsına münhasır havasını tamamen bitirdi buranın.

    twitter'ın "ilk yılları"nda doğan çocuklar bugün 10 yaşında. tamamen bilinçli olmasa da ülkedeki internet kullanım yaşı ise 2'ye kadar düşmüş durumda. bundan 10 sene önce 20-25 yaş aralığında olup "yeni bir sayfa varmış twitter diye" lafıyla giriş yapanların o günlerdeki hissiyatı bugün 6-7 yaşındaki çocukların bile dalga geçeceği kadar mazide kalmış. işin sosyal mühendislik ve devlet müdahalesi kısmını saymadım bile...

    çocukken hayran olduğu futbolcuyu 35-40 yaşına geldiğinde bir maç çıkışı görüp heyecandan eli ayağına karışan bir nesilden 15-16 yaşındayken 35-36 yaşında olan adama tek taraflı laf soktu diye kendi kendine havalara girilen bir dünyaya geldik. internet ve özelde twitter bunun tek müsebbibi değilse bile bunun ayna gibi gözüktüğü yerlerden biri oldu.

    o yüzden çok da şey yapmamak lazım. sen sevdiğin bir sporcuya kötü maçından sonra olur öyle şeyler demek için özenle kelimeleri seçerken altına gelip "s*keyim senin oynayacağın topu" yazmaları falan...
App Store'dan indirin Google Play'den alın