• 15
    genel olarak kültürlerine paralellik gösterir. çok basit bi örnek vereyim;

    yan mahalleden tunç diye bi çocuk gelir maça, böyle uzun boylu tipli falan düşün. bi başlar oynamaya aman allah, bi çalımlar bi bilmemneler. e mahallenin stoperi cevdet durur mu dürter yanındaki cemil'i aha bak der dansöz gibi kıvırtıyo velet. 2. poziyon tunç gene alır topu tam çalımı basacakken... delikanlı gibi oyna lan! der bizim cevdet çakar tekmeyi. yanda da komşu kızı ayşe izliyosa camdan vuruşun şiddeti de artabilir tabi. 1-2-3 bizim oğlan güzeli tunç da siner haliyle daha düz daha estetiksiz oynamaya başlar. yoksa bilir cevdet hemen önünde ayağında top tutmasını bekliyo ki bi tane daha geçirsin.

    hal böyle olunca ver elini uzun toplar ver elini şişirmeler yok efendim kendini yere atmalar. teknik körelir kasaplık baki kalır. işte sana türk futbolu.
  • 16
    spor basını tarafından şekillendirilir
    kenarda eli, kolu, gözü, kaşı oynayan harbi teknik adam istenir
    "koyduk koyarız koyacaz" üçgeninde gelişir
    takım gol attığında yeterince sevinmeyen yedek oyuncunun üzeri çizilir
    herkes altyapının faziletini anlatır ama flaş transfer olmayınca sahadaki gence "kim bu velet" denir
    duran top sorununu çözememiştir
    inceci futbolcu sevilir
    teknik denince anlaşılan şey çalım atmaktır
    topsuz oyun pek kaale alınmaz
    küfürlü tezahüratlar efsaneleşebilir (bkz: ekinler dize kadar)
    "pele mi iyiydi maradona mı?" üzerinden bile kavgaya müsaittir
    en büyük x, başka büyük yok der
    asla renk körü olamamaktadır, bizim takım kazanırsa dünya güzel, kaybederse a.k. gezegenin !
    başkana hürmet esastır, ne kokar ne bulaşır yönetici istenmez
    çok bağıran kazanır
    teşvik primini mübah sayar
    uefa tarafından kurcalanmaya müsaittir
    bir oyun şablonuna bağlı kalmaz
    dünyada konuşulur ama iş yapmaz
    hakemlerin cinsel tercihi konusunda önyargılıdır
    yabancı futbolcuya daha fazla prim tanınır
    bazıları zenci sever
  • 18
    ülkede futboldan anlayan sayısı büyük bir azınlık. bu ülkede futbolun düzelmesi için ilk önce şu an medyada yer alan bütün sunucu ve yorumların, futbol programına çıkması engellenmeli. menajerler büyük regülasyonlar getirilip, sıkı denetime tabii tutulmalı. ondan sonra görün siz futbolun gelişimini. taraftar dediğimiz insanların çoğu futboldan anlamaz, gördüğü tivit, izlediği programda beğendiğini adamın yorumunu duygusal olarak 10 katlayıp söyler.

    bu ülkede futbola dair tek güzel şey, galatasaray. gerisi lafügüzaf.
  • 20
    topu ileri taşıyan adam dünyanın en iyi topçusudur, topu iyi sürüyorsan efsanesindir. bizim futbol anlayışımız top sürmek üzerine, topu dengesiz sürüyorsan kötü topçusundur ama ferdi gibi sürüyorsan efsanesindir ve herkes över seni. defans mı, asla önemli değil top sürmek önemli. stoper topla çıkar herkes tapınır, forvet desen gol atmasın top sürsün koşsun isteriz, kalecinin ayağı müthiş olacak ama top tutamayacak, tutarsa da 28 takla atmalı her basit topta iyi kaleci sanılsın altay bayındır gibi, orta sahaysan gösterişli olacaksın 40 metreden şut çekeceksin, top kesmek ve doğru alan kapatmak işe yaramaz eleştirilirsin, hep hücum oynamak gerekir, defans yaparsan kötüsündür, bek oyuncuları defansif olamaz hücumda %100 ile orta açmalı, %30 ile dünya ortalamasının üstünde açarsa boey gibi eleştirilirsin.

    biz türkler anlık yaşıyoruz futbolu, futbolun göze hoş gelen şeylerini seviyoruz ama futbolun doğrusunu asla bilmiyoruz.
  • 21
    kültürü olmayan bir olgunun sistemi yoktur.

    bütün sene liginde hakemler, başkan açıklamaları konuşan futbol kamuoyu sisteme odaklanamaz.

    futbol mu seviliyor yoksa ligdeki rekabet mi?

    2-3 sene ülkede bir sebeple futbol organizasyonları durdurulsa ve televizyon, gazeteler sadece yabancı ligleri yayınlasa kaç futbol izleyicisi kalır 2 sene sonunda?

    işte o kalanlar kimlerse bence sadece onlar olmalı futbolun kamuoyu.
    (bkz: gerçek futbolseverler)
  • 23
    milli takımda oynayan galatasaraylı oyuncular hakkında yalan yanlış değerlendirme yapılan anlayış biçimi.
    sussam gönül razı değil, konuşsam tesiri yok diyerek ünlü filozofun sözleriyle başlayayım.

    çoğu kişi farkında değil sanırım milli takım teknik direktörü montella ve galatasaray'ın da teknik direktörü okan buruk. bunu belirterek başlıyorum ki, milli takım ile galatasaray'ın iki ayrı felsefede futbol oynadığını herkese anlatabileyim.
    11 tane oyuncu yazıp old school bir futbol yok artık. öyle yapan takımlar varsa bile türkiye takımı bunu yapacak bir takım değil, her mevkide dünyanın en iyi oyuncularına sahip değiliz.

    galatasaraylı oyuncular sezon boyunca yoğun ön alan baskısı yaptılar, bakın ispanya futbol takımı gibi. bu okan buruk'un ta 1996-00 yıllarından kalan genetik oyun anlayışı.
    bu oyuncular ve bu hoca bayern münih'in bile ağzına yüzüne birebir baskı yaptı.
    türk milli takımına bakıyorum, skor 2-0 olmuş ve baskı adına hiçbir şey yok. takım 2-0'ken topu alamadı ya. barış ilerde tek başına kaldı garibim, geliyor mu arkadakiler baskıya? tek bir oyuncu nasıl portekiz milli takımına baskı yapsın.

    montella'nın oyun anlayışı farklı, gürcistan'a bile basmadı ya bu adam. aptalca goller yediğin zamanda bu oyun planı elinde patlıyor işte böyle. çünkü oyunu tutmak için sahaya çıkmış.
    sahadaki oyuncular özellikle ronaldo'ya gereksiz saygı gösterdi, açık söylüyorum saygı duyulacak bir şeyi kalmamış artık ronaldo'nun. tarihin en önemli oyuncularından biri ama artık devri kapandı. ısırmadı bizim oyuncular.

    montella'nın oyun anlayışı veya okan buruk'un oyun anlayışı kesin doğrudur demiyorum. futbol tek doğrusu olan bir oyun değil. fakat iki arada bir derede kalan galatasaray oyuncularından bahsediyorum. bir tarafta her takıma sezon boyunca ölümüne bastın, diğer tarafa geliyorsun bekleyerek dayak yediren bir hoca var. ve kendi kalesine komik goller atan oyuncular var. bu oyunculardan ne yapması bekleniyor mesela? ilerdeki barış, kerem hocanın planını hiçe sayıp kalenin ağzına kadar baskıya koşsa geriye kalan oyuncular buna ayak uyduramadığı için yine hiçbir anlam ifade etmeyecek.

    daha vahim bir durum söyleyeceğim, doğru kramponu bile seçemeyen bir milli takım ekibi var. neredeyse her oyuncu kaydı yere düştü. dişleri olmayan halı saha ayakkabısıyla mı maça çıktınız? zaten zar zor top getiriyoruz onda da ayağı kayıyor oyuncuların.

    stoperinde samet var, kalede altay var, sağ bek zeki artık bırakmış futbolu. hakan, orkun, kerem, yunus gibi yumuşak oyuncular sahada. bekleyerek nasıl kazanacaktık. türk milli takımı bekleyerek hangi başarıyı elde etmiş? oyuna ilk aldığı oyuncu yusuf yazıcı, hiç almasan daha iyi yani 10 kişi oynayalım aynı ya.
    bekleyeceksen eğer ona uygun oyuncular seçeceksin.
    teknik direktörün önde basmaya cesareti yoksa benim galatasaraylı oyuncularım ne yapsın? bu çocuklar her yerde her takıma gidip önde bastılar, bizim boynumuzu hiç aşağı eğmediler.

    oyuncu üzerinden yorum yapanlar var bir de. delirmemek elde değil. mert müldür'ü italya liginde leao'ya karşı izleyeniniz var mı? ben izledim, leao kariyer maçlarından birini oynadı skor 3-0 milan lehine. mert müldür'ün leao'yu durduracağını sanan milyonlarca insan var bu ülkede. ne diyebiliriz ki buna. kanıtlarla bile gelsen bu ülkede haklılığını ispat edemiyorsun zaten.

    portekiz'e yenilirsin, zaten tarihimizde hiç yenememişiz. fakat doğru oyun diye bir şey de var. sen her şeyi doğru yap, tevekkülü allah'a bırakırsın artık. kaybetsen de aslanlar gibi elinden geleni yapmış olursun.

    ülkenin her yerinde öyle büyük problemler var ki, futbol hiçbir şey değil bunun yanında bunu da biliyorum. sanki finlandiya, isviçre gibi ülkeyiz de tek sıkıntımız futbol gibi de düşünülmemeli. her yerde bozuk olan yapı futbola da sirayet etmiş durumda. bazen acı reçeteyi önümüze koymak gerekiyor. korkmadan gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor. kalabalık bir orta doğu ülkesiyiz, herkesin çok fazla sesi çıkıyor. ve maalesef herkes eşit derecede eğitimli de değil.
    ben futbolu türkiye'de öğrenmedim, benim tuzum kuru. sadece futbol da değil, sporun her branşında böyle. türkiye liginde futbol oynanmasın gram umrumda olmaz, bu ülkede insanları futbol adı altında uyuşturuyorlar zaten. hangi alanda iyi eğitim alınmış ki, futbol alanında bir eğitimden söz edelim. ya ağır konuşmak gerekiyor ya da konuşmamak gerekiyor. kimsenin çıkıp kral çıplak dememesi benim zoruma gidiyor.
    bir arkadaşımız daha yazmış futbolla bu kadar çok ilgilenip bu kadar az bilen başka bir millet yoktur diye. kimse hatasını kabul etmiyor ya. çok konuşan çok yanılıyor, az bilen de çok inanıyor.

    maçı kazanınca hemen siyaseti devreye sokup herkesi canlı yayında telefonla aramayı bilirsiniz. şimdi maçı kaybettik haydi bekliyorum birisi çıksın niye böyle oldu bana açıklasın? beni ikna edeceksin ki, bir bildiğiniz varmış diyeyim. bana da söz hakkı vereceksiniz ki, bir bildiğiniz yok mu bunu da siz bilin.
    kaleciye geri pas verirken topu kalenin dışına doğru atmayı normalde çok küçük yaşlarda öğretmek gerekiyordu oyuncuya. tek bir maçla oyuncuyu göğe çıkaranlar şimdi mağaralarına geri döndü.
    8 milyonluk ülkeler her mevkiye makine gibi oyuncular çıkarırken 80 milyonluk ülke çocuklarının doğru beslenmesini bile sağlayamıyor. kim futbol üzerinden bölücülük yapıyorsa buna izin vermeyeceksin. ama kimsenin işine gelmiyor dimi.
    futbolda kavga çıkarın da diğer rezillikler görünmesin. tebrik ederim müthiş strateji.
  • 24
    fatih terim hocamız milli takımın başına geçtiği son döneminde futbol tarihimizin ender doğru kararlarından birini alıp yabancı sayısını 14 e kadar esnetti. ardından avrupa liglerine giden oyuncu sayısında ciddi bir artış olduğu gibi ligimizde de türk futbolcular sayısı artan yabancı oyuncularla ciddi bir rekabete girmek zorunda kaldı. rekabet alanı artan türk oyuncuların yükselen performansıyla milli takımımız ciddi bir güç kazandı ve fransa' yı dahi yenebilecek noktaya geldik. işte bu noktada ülkemiz futbolunun beşik ulemalarından homurtular yükselmeye başladı ve akıl almaz gerekçelerle yabancı sayısının tekrardan kısıtlanması gündeme geldi ve maalesef aynı hataya geri dönüldü. sonuçta bu başarı da cezasız bırakılmamış oldu. içinde bulunduğumuz turnuvada portekizden fark yiyoruz ve bu maalesef haber değeri taşımıyor. ben tek bir çerçeveden bakarak bir değerlendirme yaptım. bizim bir futbol anlayışımız ne yazık ki yok bugün başlasak oluşması yıllar sürer ancak günü birlik kararlarla gemimizi yüzdürmeye çalışıyoruz. geminin içindeki kavgalardan rotaya bakacak vaktimiz de olmuyor haliyle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın