• 826
    maçları erteleme yerine seyircisiz oynamatmayı seçen ülke yönetimine sahip ülkem. şimdiden söyleyeyim liglerin hepsi ertelenecek salı günü yapılacak toplantıda. biz de derbiyi seyircisiz oynadığımızla kalacağız. dıj güçler gösterecek doğruyu, maçlar seyircisiz, okullar tatil, cuma namazı tam gaz. akıl fikir diliyorum.

    (bkz: coronavirus nedeniyle maçların seyircisiz oynanması)
  • 828
    o kadar büyük saçmalıklar, tutarsızlıklar içinde yönetiliyor ki... canım ülkem, ah canım ülkem...

    coronavirus nedeniyle süper lig'in ertelenmesi konusunda bu saçmalıkların en net halini gördük. konu galatasaray falan değil. konu hala, ısrarla izlenmeye çalışılan ben yaptım oldu zihniyeti, profesyonellerden destek alınmaması, hak yemekten korkulmaması, güvenliğin hiçe sayılması, tutarsızlıklar; ama en kötüsü, herkesin bir kişiden korktuğu için bunları dile getirememesi ve ülkede temiz kalan tek oluşumun buna karşı çıkınca cezalar alması.

    gerçekten geçen hafta yaşananlara bakınca, güntekin onay, serdar sarıdağ, ahmet ağaoğlu gibi tiplerin yüzleri bile kızarmadan ama zorlanarak yaptıkları açıklamalar, erman toroğlu gibi doğruyu söylemeye çalışan tiplerin yüzleri kızararak ve zorlanarak yaptıkları açıklamalar sonrası mustafa cengiz ve fatih terim'in duruşlarını da ekleyince, cumhuriyet dönemi öncesi padişahçı tiplere karşı jön türklerin, atatürk'le bile fikir telakkisinde bulunabilen insanların, tevfik fikret gibi bildiğini söylemekten çekinmeyen, kimseden bir fayda ummayan, kol kanat dilenmeyen güzelliklerin bu kulübe bu kültürü nasıl yerleştirdiğini anlıyorum. şu an o genel kurulda önüne geleni eleştiren insanların haksız dahi olsalar bildiklerini söylemek, özgürlük düşüncesine verdikleri değere bir kez daha hayran oluyorum.

    bu kadar saçma sapan bir konu üzerinden bu kadar genel değerlendirme yapılır mı? yapılır. neden yapılır, çünkü o kadar net gösterdi ki işlerin nasıl ilerlediğini...

    federasyonun konumu şu;

    çarşamba sabah: ligler ertelenmeyecek, seyircisiz oynama yok.
    çarşamba akşam: ligler seyircisiz oynanacak.
    perşembe akşam: başakşehir'in avrupa maçı seyircili oynanacak.
    cuma sabah: evet evet, ligler seyircisiz oynanacak.
    salı sabah: ligler ertelenecek.

    tutarsızlığın nedeni: bir kişinin çıkıp karar vermesi, o kişiye fikir beyan edebilecek cesarette bir yetkilinin bile olmaması.

    yorumcular çıkıp şunu soruyorlar bir de; efendim mustafa cengiz salı günü çıkmış demiş ki biz dezenfekte ettik, 50000 kişiye hazırız, sonra işte çarşamba günü neden seyircisiz oynuyoruz demiş. tutarsızmış.

    ulan yüzsüz şeref yoksunu, virüsün tehlike seviyesini de mustafa cengiz mi ölçsün? galatasaray virüs tehlikesi sebebiyle salı günü üstüne düşeni yapmış, stadını dezenfekte etmiş. devletin görevi bilgi vermek, devlet gelmiş demiş ki ertesi gün, virüs bundan biraz daha tehlikeli durumda, bu hal varken 50000 kişiyi oraya getirmek sağlıklı olmayabilir. o zaman mustafa cengiz ne diyecek? elbette diyecek ki ben görevimi yaptım, fakat madem bu tehlike o ölçüde, bu maçların oynanması benim futbolcularım, çalışanlarım için de risk.

    neden risk? çünkü benim tek çalışanım futbolcular değil. o çalışanlar içinde arabası olmayan temizlik görevlileri var mesela. o temizlik görevlileri işe nasıl gelecek? toplu taşımayla, en iyi ihtimalle taksiyle. ya o kişiden gelirse virüs? ne bok yiyeceksin o zaman?

    neyse... konuyu uzatmaya gerek yok.

    gerçekten utanç verici bir dönemde yaşıyoruz. bu utanç verici dönemde, içimizdeki güzellikler daha değerli. onların değerini daha çok bilelim.

    https://gss.gs/pC8.jpeg
  • 830
    covid-19 belasından ucuz kurtulmak için yapılması gereken altı adım.*

    1-) türkiye'nin coğrafi olarak orta yerinde bir yerde, şehrin merkezine uzak, çok büyük bir devlet arazi üzerine, coronalılar için devasa bir hastane ve yaşam alanları inşaa edilmeli zaman kaybetmeden. kapalı bir alan, yeni bir kasaba, fakat kapalı, sınırları olan bir yer.

    2-) yurt dışından dönmek isteyen vatandaşlar azami 1 hafta dönüş süresi verilmeli ve dönüşte devlet gözetiminde karantinaya alınmalı. sınırlar tamamen kapatılmalı. gün itibari ile yurt dışı ile iletişim kesilmeli, sınırlarda mülteciler, insan haklarına aykırı bile olsa, gerekirse ölümle durdurulmalı.

    3-) 15 gün tüm yurtta sıkı yönetim ilan edilmeli, 15 gün boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli. kurala uymayan herkes sert ve acımasız bir şekilde cezalandırılmalı.

    4-) devlet tarafından, her kapalı ve açık alan, bunlara evler de dahil, dezenfekte edilmeli.

    5-) 15 günlük süre içinde tespit edilen coronalılar ve aynı evde yaşayanlar, toplumdan ayıklanıp bahsettiğim alana götürülmeli ve en son imkanlar ile tedavi edilmeli. onları taşıyan araçlar vs yakılmalı. bu mücadele için çalışan her personel astronot ciddiyetinde olmalı. kendilerini de dikkat etmeliler.

    6-) 2 ay için her şey ertelenmeli. iş yerleri vs açılmamalı. toplumun direnci artması için sağlıklı beslenmeyi öğrenmeli. televizyonlar insanları bilinçlendirmeli. evde hapis olan insanların psikoloji düzelmesi için keyifli filmler, programlar yapılmalı. evde tüm gün yatıp direnç düşürülmemeli, evde kısmen spor yapılmalı. televizyondan ve internetten bu süreci devlet ve askeriye beraber yürütmeli.

    bu beladan ancak 80 milyonluk bir takım gibi davranırsak kurtulabiliriz. çünkü biz avrupa kadar güçlü ve hazır değiliz bu belaya. işin ucu kaçarsa küçük kıyamet gelir. ve bugünleri çok ararız. çünkü hayatta bazı hatalar vardır, yol ayrımında yanlış yola girmek gibi, girdiğin yanlış yoldan ters yöne gidemezsin tekrar doğru yola girmek için. ve mecburen yanlış yolda uzunca bir gidersin, döndüğünde çok geç kalmış olursun. işte öyle bir yol ayrımındayız, hata yaparsak her şey için çok geç olacak. geç kalmayalım.

    edit: geç kalacağız, maalesef çok geç kalacağız. ileride bu entry'ye dönüp gerçekten ben demiştim demek istemiyorum.

    dikkat: sevgili moderatörler bu entry'de yazım kurallarını ciddiye almayın, seferberliğin imlası olmaz. memleket yanarken saç taranmaz.
  • 832
    cahil ve kötü beslendiği için genelinde kronik rahatsızlık bulunan halkına bakınca önümüzdeki 3 aylık süreçten cidden korkuyorum. corona virüs ülkeye geç girmiş olabilir. ama ne fransa gibi tedbirler dolayısıyla vatandaşın ekonomisini koruyacak 300 milyar dolar ayırabiliriz, ne de alınan tedbirlere uymaya cahili ikna edebiliriz. yani ne tedbir alacak ekonomimiz ne de bu tedbirleri anlayacak bi halkımız var. italya'dan beter olmamak için bir umut taşıyamıyorum malesef. umuyorum kara günler yoktur önümüzde.
  • 833
    spor branş federasyon başkanlarının hükümet tarafından atanması dolayısıyla bu federasyonların hükümet ne derse sadece onu yaptığı güzel ülkem.

    17 mart 2020 uefa toplantısı video konferans şeklinde yapılacak bilindiği üzere. uefa ve diğer ülke federasyon başkanları karşısında bir anda cumhurbaşkanımızı falan görürse şaşırmasınlar.*

    toplantıya bizden servet yardımcı katılacakmış. umarım bizimkilere bir şey sorduklarında bizimkiler "cumhurbaşkanımıza bir soralım." falan deyip özerk olmadığımızı herkesin gözüne sokarak açık etmezler.
  • 834
    hep söylüyoruz ama yurt dışı dönüş yapanlar ertesi gün sokaklarda: bombos duran, zamaninin tahıl ambarı, şimdilerin boş arazisi konya ovası'na devasa bir karantina merkezi kurup, yurtdisi tüm uçaklarin dönüşünü bu şehrimize yönlendirmeliyiz. hala işin ciddiyetinden habersiz takilan milyonlar var etrafta şaka gibi. koskoca bir jenerasyonu kaybedeceğiz. cok fantezi gibi geliyor olabilir ama virusun kendisi fantezi bir durum zaten.
  • 835
    gözlemlediğim kadariyla umreden donen vatandaslarimiz kyk yurtlarinda pek karantina kurallarina uymadan birbirleriyle ve cevreyle temas halinde yasiyorlar. bu vatandaslarin geneli yaşlı ve kismen hasta bireyler. korkum odur ki grup icerisinde viruslu kisiler tum karantina altindaki vatandaslari tehlikeye atacaklar. gelecekte bu yurtlari ölüm yurtlari diye anmamiz muhtemeldir. üzgünüm.
  • 837
    imajımız dünya genelinde çok iyi değil, bunun sebeplerini burada konuşmam yersiz. konuyu getirmek istediğim yer obi mikel trabzon'dan virüs nedeni ile maçlara çıkmak istemediği için, mobbing yapılarak yollandı.

    tüm dünyada ligler ertelenmiş, sokağa çıkma yasağı olan bir sürü ülke var, devlet başkanları, eşleri, sporcular vb... virüs kapmış, önemli turnuvalar, fuarlar iptal edilmiş.

    uzmanların hepsi temastan kaçının, kendinizi izole edin diyor, sen kalkıp vücut vücuda temas olan oyunu sporculardan oynamasını istiyorsun. muhtemelen mikel oynamak istemiyorum, ağaoğlu oynayacaksın dedi, anlaşmazlık sonucu paramı da istemiyorum, ben gidiyorum dedi.

    mikel piyasası olan, tanınan bir oyuncu, peki türkiye'den ayrılırken hangi duygu ve düşüncelerle ayrıldı acaba. doğal olarak iyi anmayacaktır, çevresine, futbol camiasına ülkemizden iyi bahsetmeyecektir.

    şu cümleyi kurmaz mı bu adam; başkan maç sonu maskeyle konuşuyor, bizim maç yapmamızı bekliyor.

    özetle; liglerin ertelenmemesi rezalet bir karar, yabancı futbolcuların hepsi reklamımızı çok kötü şekilde yapacak, gelecek oyuncular çok düşünecek, başka bir ülkeden teklifte zaten sona bizi alıyorlardı, iyice zorlaşacak. keşke imkanımız olsa başka bir organizasyonun içinde yer alabilsek.
  • 838
    sars-cov-2, covid-19, korona virüsü adına ne derseniz deyin...
    bu salgın yine ülkemizdeki bazı şeyleri çok net ortaya koydu ve koymaya da devam ediyor.
    nedir bunlar?

    1- devlet olası bir salgın veya biyolojik saldırı afetine karşı hazırlıklı mı?
    2- devlet böyle bir süreç başladığında nasıl bir yönetim sergiliyor.
    3- toplum psikolojik olarak ve kendi imkânlarıyla bu tür bir afete ne kadar hazır?
    4- insanlar yeterince bilinçli mi ve yardımlaşmaya açık mı?

    gelelim gözleme dayalı cevaplara...

    1- salgın başladığı gün, devlet birimlerimizin ekipman anlamında tamamen yetersiz olduğu ortaya çıktı.
    insanlar maske alabilmek için fahiş paralar ödeyip, internetten veya medikal satış yapan firmalardan kendi maskelerini tedarik etmeye çalıştılar.
    dünya genelinde salgın başlayalı bir aydan fazla olmasına, türkiye'de ise resmi ilk vaka bir haftadır olmasına rağmen toplumun 90%'ında hâlâ koruyucu maske yok.
    keza dezenfektan dağıtımı yapılmadı.
    insanlar gene kendi imkanlarıyla eczaneden, marketten vs. kolonya satın alıp, korunmaya çalışıyor.
    kaldı ki, maske ve dezenfektan stokları özel sektörde de çok yetersiz!

    2- ilk başlarda virüs bize gelmedi, süreci çok iyi yönetiyoruz diyen bir devlet mekanizması varken, ilk vakayla birlikte neler oldu gelin bir bakalım!
    okullar, tiyatro, sinema, konser alanı, bar alanları kapatıldı. camilerde cemaatle kılınan namazlar şimdilik durduruldu.
    bu önlemler nispeten erken alındığı için doğru yolda atılmış birer adım olarak görünmekte.
    türkiye'deki ilk vakalar hep yurt dışı kaynaklı idi.
    yani yapılması gereken yurt dışından gelenleri zorunlu bir şekilde virüsün kuluçka süresi boyunca karantinaya alıp, toplumdan izole etmekti.
    peki ne oldu?
    önce avrupa'dan gelen vaka, sonra amerika'dan ve en sonunda da suudi arabistan'dan gelenlerin ilk aşamada serbest bir şekilde insanların arasına karışması engellenmedi.
    bunlar geldikten sonra pek çok kişiyle temas kurdular.
    bilhassa umreden dönenlerin sayısı oldukça fazla ve bu kişilerin hiçbir şey yokmuş gibi, normal bir süreçmiş gibi davrandıklarını sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflarda gördük.
    dün yine sosyal medyada paylaşılan k.k.t.c uyruklu bir kadının, karantina otobüsünden polisler eşliğinde araçtan indirildiğini ve ayrıcalık tanındığına şahit olduk.
    böyle bir salgında çok ciddi bir disiplin gerekirken ne yazık ki olaylar bize bundan ne denli uzak olduğumuzu ve ön hazırlığımızın yetersiz oluşunu gösteriyor.

    3- salgın vakası türkiye sınırlarına girdiğinden beri insanların gösterdikleri temel reaksiyonlar şöyle:
    toplumun geneli marketlere gidip olabildiğince erzak stoklamaya başladı.
    ancak, ekipman olarak tıpkı devlet mekanizmasında olduğu gibi vatandaşlar da hazırlıksızdı.
    haliyle bu tür ürünlere yoğun bir rağbet gösterildi ve stoklarda hızlı bir şekilde yenilenme zorunluluğu oluştu.
    toplumun bir kısmı sokağa çıkmama, tamamen korunma psikolojisi gösterirken, bir diğer kısmı "bize bir şey olmaz, devletimiz gereken her şeyi yapar" tarzında bir yaklaşımı dışa vuruyor.

    4- toplumun bir kısmı böyle bir afette neler yapılması gerektiği konusunda gerekli soğukkanlılığa ve bilgiye sahipken, bir kısmı ise bundan çok uzakta manipülasyona ve uydurma enformasyona eğilimi üst düzeyde.
    vaka rakamları şu an için çok fazla olmadığı için, insanlar kendi etraflarında hastaları görmedikleri için nasıl bir dayanışma ortamı oluşacak şimdiden bilemiyoruz.
    ancak, bu ayrışmanın negatif ve pozitif sonuçlar üzerinde doğrudan etkide bulunacağı kesin.
    öte yandan ilk fırsatta maske ve dezenfektan ürünlerine fahiş zamlar yapan, karaborsa oluşturup, stokları saklayan firmaları da gördük.
    sonra da karantinaya girmek istemeyen veya karantinadan kaçan olası virüs taşıyıcılarını...
    bencillikten mi, bilgisizlikten mı, yoksa her iki sebepten mı kararı size bırakıyorum...

    bu afet ilk değil ve son da olmayacak.
    güzel türkiye daha tedbirli ve güçlü olmak zorunda.
  • 840
    aşağıda yazanları diyerek spor müsabakalarında yer alan her görevliyi insan olarak görmediğini ima eden (isteyerek ya da istemeyerek) kişi tarafından yönetilen güzel ülkemdir.

    "bizim bütün hedefimiz insan hayatıdır." deyip spor müsabakalarındaki görevli herkesi insandan saymamıştır.

    --- alıntı ---
    cumhurbaşkanı erdoğan: "önlemler arasında spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar vardı. birileri farklı şeyler söyleyebilir... değerli kardeşlerim, bizim bütün hedefimiz insan hayatıdır."

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...300491181080576?s=20
  • 841
    covid-19 tehdidi karşısında spor müsabakalarını ertelemek için coronavirüs'e yakalanacak ilk sporcuyu bekleme yolunu seçen ülke.

    bazı fedeasyon başkanlarımızın "gayet aklı başında çalışan bir kurulumuz var" diye öve öve bitiremediği kurulun aklı ve vicdanı nasıl böyle bir karar alabiliyor birilerinin açıklaması lazım. milli takımlarda kaptanlık seviyesindeki sporcuları bile bugün bu ülkenin kararını yapabildiğince eleştiriyorsa birilerinin durup düşünmesi lazım.

    umarım bu inadın bedelini birileri canıyla ödemez...
  • 842
    ülke içinde covid-19 yeni başlamasına rağmen 1 aydan fazladır bu virüsle uğraşan italya'nın mevcut verileri ile karşılaştırılan ve bu karşılaştırma sonrası "bakın biz daha iyiyiz. çok iyi yönetiyoruz durumu. süperiz." diye medya'da süper zeka yorumlarda bulunanların olduğu güzel ülkem.

    1 ay sonra italya'nın şimdiki haliyle karşılaştıralım zamanı gelince. bakalım ona ne diyecekler. umarım bu konuda da italya'nın gerisinde kalırız ve de 1 ay sonra vaka ve ölüm sayılarımız çok çok azda kalır. ancak italya ile bizim şimdiki sürecimiz arasında bir karşılaştırma yaptığımızda maalesef şimdilik biz önde gidiyoruz.
  • 843
    covid-19un yayılma hızında bir yavaşlama olmazsa yakın zamanda sokağa çıkma yasağı getirilmesinden başka çaresi kalmayacak olan güzel ülkem.

    camilere gidilmemesi konusunda insanlara tavsiyelerde bulunuldu ama kimse dinlemedi gitmeye devam ettiler. en sonunda camileri kapattılar ama hala kilitli kapıları zorlayanlardan tutun da bahçede grup halinde namaz kılınmalara çalışılmalar ülkemizin nerelere varabileceğini gösteriyor bence.

    şimdilerde ise dışarı çıkma konusunda resmi bir yasaklama olmamasına rağmen bir tavsiye söz konusu ve hala bazıları mecbur olmadığı halde dolaşmalarda. cami meselesindeki gibi tavsiyelerin dinlenmemesi sonrası tavsiyenin zorunluluğa dönüşmesi kaçınılmaz olacak gibi.

    benim market alışverişi zamanım geldi ve yarın markete gideceğim ve de ödüm kopuyor. tek tesellim evde tekim ve annem ile babam diğer şehirdeki evde yaşıyorlar. yani bana bulaşırsa onlara bulaştırmayacağım ancak evde tekim ve bu virüs beni bir şekilde çok etkilerse evde tek başıma ölüp kalabilirim de.

    evde elimi yıkamaktan elim tahriş oldu el kremi kullanmaya başladım artık. öyle bir tahriş oldu ki kolonya falan süremiyorum artık çünkü yakıyor. yara oldular resmen. elim çok hassas maalesef. el yıkama + bulaşığı elde yıkama ikilisi beni mahvetti.

    ama ülkemdeki dedeler ve nineler hiçbir şey olmamış gibi umurlarında değilmişçesine sokaklarda dolaşıyor, toplaşıyorlar. bu iş tavsiyeyle falan olmayacak maalesef. dedeler ve ninelerin evlerinde kalmasını mecbur edecek bir karar çıkmalı.

    nisan ayı başında bayram ikramiyeleri dağıtılacak. o zaman atm sıralarını görün siz bir de.

    bir ay sonra ramazan ayına gireceğiz ve sonrası da bayram. bu süreçler de çok önemli olacak.
  • 844
    "coronavirüs mü? hani nerede, göremiyorum. gözümle göremiyorum ki. gözünüzle görmediğiniz şeyden niye korkuyorsunuz?"

    "abi ben namaz kılıyorum, bana uğramaz o virüs. müslüman'a uğramaz bu şey"

    "hacdan gelenler niye karantinaya alınıyor ki? onlar peygamberin şehrinden gelmişler hiçbir şey olmaz onlara"

    "camiler kapatılırsa kıyamet kopar. camiler kapatılmasın."

    yurdum insanının büyük bölümünün ne denli cahil olduğunu twitter da az biraz gezinirseniz çok daha iyi anlarsınız. sadece bu da değil; çıkmayın diye her yerde bas bas bağrılırken cesaretliyim ayağına hem kendi hayatını, hem de başkalarının hayatını tehlikeye atan milyonlarda cabası. cahiliz abi o kadar cahiliz ki, ölümümüz sırf bu cahillikten olacak. gerçi israil'i boykot etmek için kasa kasa kola alıp döken insanlardan ne bekliyoruz ki?

    "yalanı yalancı ile, yanlışı da cahille tartışmayın. çünkü; yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsın." diye bir söz vardır. o yüzden ne desek boş.
  • 845
    yönetenleri tarafından halkıyla alenen dalga geçilen ülke.

    günlerce bir tarafını yırtanlara inat insanları ümre'ye gönderip ümreden dönenler için önlem almayıp, iş işten geçtikten sonra karantina uygulaması başlatılır.

    okulların tatil edilmesi ile birlikte gençlerin sinemalara, kafelere akın edeceği belliyken iş işten geçtikten sonra yasak çıkar.

    celp dönemi gelmiş askerlerin toplu uğurlamalarının yapılacağı belliyken, uğurlamalar bittikten sonra "asker uğurlamak yasak" kararı çıkartılır.

    bugün de haftasonu hafa sıcakken insanların parklara, ormanlara gidip piknik yapacağı belli yine iş işten geçtikten sonra "piknik-mangal yasak" açıklaması yapılmış.

    bilinçli olarak virüsün yayılmasına ön ayak olunuyor, sonrasında da yasak koyulup "ama yasakladık" diyip sıyrılacaklar.

    vatadaşı olmasan komik ülke.
  • 848
    vatandaşına 18 senede kalan 70 senedekinden daha çok vergi topladım 1 ay da sen bendensin otur evinde diyememiş ama suriyeliye 40 milyar dolar harcamış, kendi doktoru günde tek maskeyle çalışırken maskesini avrupaya satmış, devletin kefen parasını yandaş müteahitlerine yedirmiş seçimlerde kullanmış, kendi vatandaşına da değil kodamanına anca 15 milyar dolar destek pakedi açıklayabilmişken üstüne bir de afrika kalkınma fonuna 4 milyar dolar gönderen ülkemdir.

    bunu yazarken haber düştü ekrana berberler kuaförler falan da kapatılmış. kirasını vergisini sigortasını ertelemezler ama e devletten evden çıkmadan ödeme imkanı getirirler. hangi parayla ödeyeceklerse o problem değil. evde yaşlı varsa kolonya gelecek eve koklar koklar öderler artık.
  • 849
    askeriyede sadece er ve erbaş sınıfının bütün özgürlüklerini kısıtlayıcı kararlar alan; rütbeli komutanlar, sivil memurlar ve diğer çalışan personellerin aynı şekilde içeride ve dışarıda dolaşabildiği ve bu virüs illeti bulaşmayacakmış gibi kışla, alay, tugay ve merkez komutanlık binalarına giriş çıkışlarda sadece uyduruktan bi ateş ölçümü yaparak önlem aldığını sanan millî savunma bakanlığına ve silahlı kuvvetlerine sahip, ülkem...
  • 850
    covid 19 ile mücadele konusunda kira yardımı hicbir işe yaramayacak güzel ülkem. zira bu ülkede ne mülk sahipleri ne kiracılar kira ücretlerini tam göstermiyorlar. bu sebepledir ki bu yardım kimsenin bir işine yaramaz tıpkı gelir vergisinde olduğu gibi kaçırabildğini kar sayan bir zihniyet hakim milletimizde. yani resmi rakamlara göre yapılacak yardımlar çok iyi ihtimal yüzde 10 - 15 civarında olacağı için hiçbir işe yaramayacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın