pişmanlıktır.
uzun uzun açıklamaya gerek yok aslında ama, yine de birkaç şey yazalım da niteliksiz entry olmasın.
- oyun planı yapmıyor bu beyler zahmet edip. bu ülkede ne oynadığı doğru düzgün belli olan takım yok. her şey oyuncu kalitesine endeksli. yapılan maç önü maç sonu yorumları da dahil. avrupadan bir maç izliyorsun, oradaki orta sıra takımlarının bile bir oyun planı var. ne yapmak istedikleri belli. adamlar bizim gibi
erzurumspor'a,
akhisarspor'a karşı falan da oynamıyorlar, bildiğin
barcelona,
liverpool,
olympique lyon falan rakipleri.
ya siz savunması baskı yiyen bir türk takımının planlı şekilde pas yaparak baskıyı kırabildiğini gördünüz mü?
- rakip analizi de yapmıyor bu beyler. tek bildikleri ilerideki atletik oyuncunun önüne top atmaya çalışmak. 1. lig'teki takım da aynı şeyi deniyor süper lig'in zirvesindeki de. rakibe göre değişkenlik falan da göstermeyen bir durum, rakip kim olursa olsun aynı. rakip kapansa bile hala taktik aynı. hadi bunu geçtik, bari duran toplara çalışın. bu ülkede
gökhan gönül 10 yıldır kornerde ön direkten arkaya aşırıtıp gol attırıyor. 10 yıldır!!!
ama sorsan bu beylere "yerli teknik adamlarımızın artık hiçbir eksiği yok avrupalı meslektaşlarından" değil mi?
- bir de bu arkadaşlar hep formsuzlar. 3 yıl formsuz kalabilen türler var aralarında. benim asıl anlamadığım kısım o. fiziksel kaliteyle değil de, beyinle yapılan bir işte nasıl formsuzluk olur. hiç formsuz muhasebeci gördünüz mü siz? hadi diyelim fiziksel kaliteyle yapılıyor, biz neden teknik direktör olarak 65-70 yaşındaki dedeleri çalıştırıyoruz ki, gençler çalışsın. teknik direktörlükte form olmaz, ya iyi çalışıyorsundur, ya da kötü çalışıyorsun, işini savsaklıyorsundur. bu kadar basit.
- bir de bu arkadaşların hemen hemen hepsinin dalkavukları var. hem medyada hem de taraftarda. bunlar
kahpe bizans filmindeki anaç hatun gibiler.
https://www.youtube.com/watch?v=mGVYVuvH6ko bu kişiler apayrı bir konu zaten, buna ayrı bir entry yazmak lazım.
çok daha uzun yazılır aslında da bu kadar yeter.