• 826
    adaletin galatasaray söz konusu olduğunda hz. ömer titizliğiyle uygulanmaya çalışıldığı lakin mevzu bjk veya başakşehir olduğunda gözlerin kör, kulakların sağır, dillerin lal olduğu bir ortama dönüşüyor.

    çok sevdiğim bir söz; ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar. tarih kaydediyor bugün olanları. günü geldiğinde sergilenen yavşaklığı yüzünüze vurmak için.
  • 827
    cacık olmayacağına dair emareler:
    (bkz: 10 nisan 2018 roma barcelona maçı)

    koskoca spor bakanının twitter üzerinden roma'nın üçüncü golünde korner kullananan türk futbolcusunu tebrik etmesi. hat trick yapsa mazallah neler yapacak... arjantin messi'yi halife ilan etmeliymiş.

    https://twitter.com/...s/983808096068882433

    (bkz: ne dediler/#2390219)

    şu twitin altında italyandan çok türk olması.

    benim cacık olmayacağına dair emare aramam. ulan cacık olacağına dair emare arasana.
  • 831
    ne yazik ki nasil bir ulke haline geldigimizi bir kez daha gormemize neden olmustur*.

    yani ilgili haberleri okudukca sinirim daha da artiyor. yani bir yonetim bir karar mercigi nasil bu kadar sacma sapan bir karar verir nasil kurallara uymaz gercekten anlayamiyorum. 19 nisan 2018 fenerbahçe beşiktaş maçında sahaya atilmayan kalmamis, isterse kafasi yarilsin isterse sadece cani acisin konuk takimin hocasinin kafasina vucuduna birden fazla madde gelmis, buna karsi konuk takim hakem kararini beklemeden soyunma odasina kacmis. burada ya hakem tatil etti dersin ve ev sahibini guvenligi saylayamadigi gerekcesiyle hukmen maglup sayarsin, ya da konuk takimi hakem tatil etmeden sahadan cekildiler gerekcesiyle hukmen malup sayarsin.

    simdi bu karara gore burada kim suclu, bu karar ile kim cezalandirilmis? tabiki hic kimse cezalandirilmamis ve yine suc ortalarda olmayan 3.sahislara atilmistir. cunku ulkece basimiza gelen her kotulukte oldugu gibi milletce (nerdeyse 20 senedir ayni adamlari yonetime getirenler olarak) butunuyle biz maduruz ve suclu aramizda degil otekiler suclu.

    ulkenin sikintisi egitim diyen var su diyen var bu diyen var ama bence ulkenin eksigi karakterli adamlar. karakterli ve dogru kararlari anca karakterli adamlar alir ve ne yazikki koltuk sahibi olan adamlarin hicbiri bu tanima uymamaktadir.

    mocuishle hocam guzel demis (bkz: #2400733), gercekten de gurur duydum bir kez daha eski baskanimla adam gibi adam tanimina uyan, gercekten de yanlis giden seyleri degistirmeye calismis ve yine kapasitesiz insanlar tarafindan gorevinden edildigine inandigim unal baskanimla.

    bu karar besiktasi ilgilendirir feneri ilgilendirir zihniyetinden cikmak lazim. bu karar hepimizi ilgilendirir cunku bu karari veren kurum ne yazikki hepimizin yoneticisi ve lanet olsun ki hukumet destegi nedeniyle orada kalmaya devam edecek. tabi ki karsina karakterli adamlar cikartamazsak.
  • 832
    gittikçe rezalet hal alıyordu ama 2017-2018 sezonu ile birlikte iğrenç bir hal almıştır. galatasaray'ın ilk 8 haftasındaki performansıyla yabancı sınırının konuşulmasından başlayan süreçte tff'nin yönetemediği birçok olay olmuş olup rakip teknik direktörlerin rezaletleri de eklenince üstelik yetmedi siyasette işin içine girince boka batmıştır.

    yazık.
  • 833
    son on yıldaki otuz kupanın(lig, kupa, süper) dağılımı aşağıdaki gibidir:

    peşin not: kuşları kınamayın arkadaşlar, başımıza gelmesin :(

    gs:12(4 lig, 3 kupa, 5 süper)
    fb:6(2 lig, 2 kupa, 2 süper)
    bjk:5(3 lig, 2 kupa)
    ts: 2(1 kupa, 1 süper)
    konyaspor: 2(1 kupa, 1 süper)
    bursaspor:1(1 lig)
    akhisarspor: 1(1 kupa)
    sahipsiz: 1(1 süper)

    fbjk toplam: 11
    gs:12

    hayırlı işler...
  • 836
    euro ve dolar kurundan kaynaklı önümüzdeki dönem küçülmesi kuvvetle muhtemeldir. bu kadar harcanan paraya rağmen, kulüpler ve milli takım düzeyinde uluslararası somut bir başarı da olmayınca şişkin bütçeler ve total ekonomi kesik yiyecektir.
    süper ligde şampiyonluğa oynayan takım kuruyorsunuz ama şampiyon olamayınca ,yaklaşık 400-500 milyon tl gelire rağmen, zarar ediyorsunuz. bu sürdürülemez bir yapıdır. mecburen, bütün kulüpler küçülmek zorunda kalacaklar. bunun etkisini amatör spor branşları da yaşar. çünkü maliyetinden bağımsız kulüplerde yük olarak görüldüğü için, çok önemli kısmının kapanacağını öngörüyorum.
    kur bu şekilde dellenmiş devam ederse gelirin tl ve giderin döviz olduğu durumda artık şampiyon olsanız da zarar etmeye başlayacaksınız. hal böyle iken, küçülmek zorunda kalacağız. bu arada tüm kulüplerden bahsediyorum. istisnasız hepsi 0,6 / 0,7 katsayısı ile ekonomik olarak çarpılacaklar. bu da şu demek çok basit:
    drogba’nın sneijder’in artık hiçbir dönemdeki futbolunu türkiye’de izleyemeyeceğiz demek. avrupa’da ortalama 500 bine oynayan adamları yalandan yıldız ilan edeceğiz demek. zaten olmayan futbol kalitesi yerlerde sürünecek demek. türk futbolcuları daha da kıymete binerek başımıza çıkacak demek. şampiyonlar liginde türk takımları averaj takımına dönecek demek.
    tabi bu duruma karşı hazırlıklı olan, altyapısı sistematik ve kuvvetli olan, futbolcuları, hele hele yabancı futbolcuları keşfedip yıldızı parlamadan türkiyede oynamaya ikna edebilen ve bunu da iyi kötü sisteme oturtabilen takımlar da alır yürür. altınordu gibi takımlar bu ortamda başat oynayıp lige damga vurabilirler. döviz kuruna bağlı, uzun vadede bu durumu öngörüyorum.
    yönetimsel beceriksizlikler, kur farkı sıkıntılarından sonra değişmeyip, üzerine aynen devam ederse bugünkü yunan futbolundan hallice oluruz. kendi çöplüğümüzde takılırız. ama dışarda bizi öttürürler.
  • 839
    kurtuluş haritasını buraya çizip bırakıyorum. kapsamlı şeyler gibi gözükseler de, inanın bir insanın iki dudağının arasından çıkan kelimelere bakarlar; bu da bizim ayıbımız olsun. 5 kanattan yapılacak düzenlemeler ile, bu ülke futbolu da kurtulur, devlet de daha fazla vergi toplar.

    a) devlet kademesi: vergi borcunu %70 indir, ya 3 sene kulüpleri vergiden ya muaf tut, ya da anlık verginin %30’u oranında vergi uygula. kulüplerin vergi borçları astronomik seviyelerde.

    b) banka kademesi: kulüplerin mevcut borç yapılanması 36-48 ay gibi traktör kullanan ramazan amca konseptinden çıkacak. kulüpler götüne don almaya çalışan asgari ücretli gibi gıdım gıdım hesap yaparken, dünyanın en fazla borcu olan manchester united kulübü, borçlarını 30 yıla yaymış her sene transfer yapıyor. marka değeri mi kardeşim? ben senede 20 milyon euro faiz ödüyorum. bunu 8 ödersem, kara da geçerim, adam da alırım. aldığım her adam ligin marka değerine doğrudan katkı, ligin marka değerinin artması da gelirlerin artması demek. bu krediler, 36-48 ay sarmalından çıkacak, 120 aya ya yı la cak. başka yolu yok.

    c) transfer kademesi: ülkenin durumu malum. dolar euro paritesi almış başını giderken, kulüplerin senede 100 milyon euro civarında transfer yapması (her süper lig kulübü 5 milyon euro harcasa demek bu) bunun da 30-40 milyon eurosunun kulüpler arası harcanmasının ülke ekonomisine zerre faydası yok. "türk kulüpleri arasındaki bonservis bedelleri tl cinsinden ödenir" diyeceksin, "20 milyon tl üstü bonservis ödenmez" diyeceksin iş bitecek. böylece hem kulüpler birbirini sikemeyecek, hem de türkiye yerine yurt dışına oyuncu satmayı tercih edecek; zira yabancı takımlara bu kural işlemiyor. hem milli takım kalkınır, hem ülke futbolu yurt dışına açılır, insanlar için cazip bir ülke olur, ligi izlenir. izlenen lig yayın gelirinin artması demek.

    d) oyuncu kademesi: bu ülke sadece fakirlerin ve orta gelirlilerin fedakarlık yapmak zorunda olduğu bir ülke mi değil mi bunu net bir şekilde belirleyeceksin. diyorsan ki "biz bu gemide beraberiz", o zaman türk futbolcular, tl cinsinden maaş alacak. mevcut euro kurunu da 4.5 - 5 tl'den 3 sene sabitleyeceksin. benim piyasam bu birader kulüpler futbolculardan daha değerlidir diyeceksin. istemeyen futbolu bırakır veya yurt dışına gider.

    e) takımında 5 maç ilk 11'e giremeyen oyuncunun takımına fesih hakkı tanınması: benim milli takımım içler acısı halde. oyuncu çıkmıyor. neden? herif istanbula gelip yatıyor amk. işte eray işcan, işte tarık çamdal, işte mehmet topuz, işte, işte, işte... benim potansiyel gördüğüm her oyuncunun maksimumuna ulaşmasına ülke olarak ihtiyacım var güzel kardeşim. sen güzel para cukkalayıp yatarsan, milli takım, bok attığımız almanya'nın yetiştirdiği topçular üzerine kurulur. benim, topçunun oynamasına ihtiyacım var. galatasaray olmaz elazığspor olur, göztepe olur, adana olur. eğer sen, takımında 5 maç kadroya giremiyorsan, kulüp sana tazminat ödemeden seni salabilmeli. bunu yabancı topçuya yapamazsın, ayrımcılık da olabilir doğru ama benim futbol oynayan adamlara ihtiyacım var. ülke halinde milli takımı kalkındırmak için bu seferberlik yapılacaksa, topçu da oynamak için götünü yırtacak. linnes mariano'dan forma alabiliyorsa, eljif fener 11'inde oynuyorsa demek ki çalışan yapıyor. çalışıyorsan helal-i hoş olsun, yatıyorsan yallah oynayabileceğin yere.

    bu düzenlemeler yapılsın, 3. sene sonunda ülke futbolu yeniden yapılanır; kulüp bazında ülke puanı artarken, milli takım bazında oyuncu havuzu 2-3 kat genişler.
  • 840
    kulüplerimiz çok zayıfladı. ekonomik olarak çok zayıf durumdayız. dün de aslında bunu gördük*. eskiden kafa kafaya oynayabilen takımlarımız vardı benficayla falan ama dün gördük ki makas çok açılmış. hele premier league 'i falan hesaba kalmıyorum bile. koskoca fenerbahçe 50 milyon dolar veren bir başkanla sadece 2 büyük transfer yapabildi ki 2. transfer slimani yetişmedi bile maça. beşiktaş geçen sene çok başarılıydı ama önce cenki aldılar talisca gitti fabriyi aldılar tosici aldılar ve takım resmen dağıldı. işin vahim yanı bu transferlerden 30 milyon eurodan fazla kazanmış olmalarına rağmen kaleci veya santrfor bile alamadılar. bizim için de durum farklı değil. fatih hoca gibi transfer delisi bir adam bile sadece 1 oyuncu kiraladı. ne istediği tarz stoper, orta saha ya da forvet alabildi.

    fatura acı. bizi de muhtemelen clde dağıtacaklar. türk futbolu çok güç kaybetti artık dünya devleriyle mücadele edecek gücü yok.
  • 842
    2018 itibariyle dibi görmüştür.

    milli takımın maçı var fakat yayınlamak isteyen kanal yok, hevesle izlemek isteyen insan yok.

    avrupa fatihinin şampiyonlar ligi maçı var, ihaleye katılan yayıncı kuruluş yok.

    maddi imkansızlıklardan ötürü galatasaray ve beşiktaş ellerindeki tek forveti yok fiyatına satmak zorunda kalıyor.

    5-6 yıl önce sneijder, drogba gibi tüm dünyada yankı uyandıracak isimlerin getirildiği paralara; belhanda, feghouli gibi kasımpaşaspor kadrosunda bile sırıtacak kalitesiz oyuncular zor ikna ediliyor.

    hiçbir takım şu kadar gelirimiz var diye sevinmiyor da her biri borcum diğerinden daha az diye seviniyor.

    yetkili şahıslar ise bilgisayar oyunu oynar gibi yabancı sınırlaması ''on'' ''off'' tuşlarına değişmeli olarak basarak bir şeylerin değişeceğine inanıyor.

    dibe vurduğunda gidilebilecek tek yön yukarısıdır diye bir söz var. bütün bu olumsuzluklara rağmen 2000 jenerasyonumuzla birlikte yukarı tırmanmayı umut ediyorum.
  • 843
    dibi görmemiştir, çıkıştadır. ülkenin ekonomisini çok afedersiniz b.k götürdüğü için ülkenin para biriminin ne bir değeri ne de bir itibarı var. durum böyle olunca hiçbir medya kuruluşu ihaleye giremiyor, e takımlarda harcamalarda herhangi bir hata yapmamak için ince eleyip sık dokuyor.

    bakmayın senelerdir ülkenin de sporun da ekonomisi adam akıllı yönetilseydi böyle hassas olsaydık zaten bu durumlara gelmezdik. geç olsun güç olmasın.
  • 844
    şu an itibarıyla benim gözümde de çıkışa geçmiştir. pek çok takım gencleşmiş ve altyapısını kuvvetlendirmeye uğraş vermiş. pek çok takımda genç yıldızlar ve yıldız adayları mevcut. ülke futbolunun eksik olduğu noktalar tabiki mevcut, tempo gibi oyun kalitesi gibi ama iki üç yıl öncesine göre çok daha iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum.

    yayıncı meselesi ise futboldan bağımsız, temeli ekonomiye dayanıyor. ülkende euro, dolar almış başını gitmiş. daha da artması çok olası gözüküyor. bu durumu kanalların karşılayabilmesi ise oldukça zor bir durum. çünkü onlar yurt dışına döviz ile ödeme yapıp, reklam gelirleri ise tl ile olacak. riski minimum tutmak istemeleri oldukça normal.
  • 846
    yöneticileri, futbol takımları, basını ve hatta taraftarıyla bitiktir. organizasyon, uzun vadeli plan ve sistemden yoksundur. umarım ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle önce yayın gelirleri düşer, daha sonra kulüp bütçeleri iyice daralır. daha sonra bu futbolcu ve teknik direktör maaşlarına ve basındaki sözde basın emekçilerinin maaşlarına yansır.
    mesela bu dev bütçelerle basel'den daha mı başarılıyız? yok değilsek neden bunca para harcanıyor bu sektöre. kim ne kazanıyor biz ne kaybediyoruz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın