türkiye'de çokça eleştirilen kavram, konu.
bütün futbol kulüpleri neredeyse anonim şirket olarak yönetiliyor. bu kulüplerin mali bilançoları var, kar zarar dengeleri var. hepsinden öte kulüp, futbolcu, teknik direktör ve profesyoneller arasında da yasal sözleşmeler var.
kişiler sözleşmelerinden doğan yasal hakları istedikleri gibi uygulayabilirler. illegal iş olmadıkça bu böyledir.
mesela
bosman kuralı futbolun en önemli güzelliklerinden birisi bana göre. bonservis ödeyemeyecek olan kulüpler sezon ortasında free agent oyuncuyu iyi bir projeyle ikna ederek alabilir. bu dünyanın en büyük (mali açıdan) kulüplerinin bile uyguladığı yöntem. öte yandan asıl çıkış amacı ise kulübü tarafından fahiş fiyat talebiyle satılmayan oyuncunun sözleşme bitişine 6 ay kalmasından itibaren istediği gibi herhangi bir kulübe gidebilmesine, anlaşma imzalayabilmesine imkan tanıyor. şartlar yerine getirildiği takdirde eski sözleşmesi bittiğinde yeni kulüple imzalanan sözleşme bağlayıcı oluyor.
mesela
bayern münih (bkz:
#2838729) ilgili entry'de denildiği gibi
pavard ve
nübel'i free agent olarak devre arası kadroya kattığını açıkladı. zamanında
neuer de bu şekilde kadroya katılmıştı. üstelik ilgili transfer yıllarının ocak ayında da anlaşmalar ilan edildi.
aynı durum bizde gerçekleştirildiğinde ilk yazılan şey "hadi o maçta oynasın da görelim" şike iması.
bild gazetesinde
schalke 04 köşe yazarının "
nübel şike yapacak!" "
bayern oyuncumuzu ayarttı, bu etik değil!" gibi köşe yazısı yazdığını düşünebiliyor musunuz? ya da teknik direktörün
* çıkıp "
bayern parasına güvenip oyuncularımızı ayartmasın artık!" diye demeç verdiğini. adamların iki tane top class kalecisi
* * free agent ellerinden alındı.
bu duygusallık, bu antiprofesyonellik bir bizim coğrafya da aşılamıyor nedense.
sözleşmesinde tazminat olmasına rağmen
tudor'u getirişimiz eleştiriliyor. (isimlerden ziyade durum önemli. tudor'un kapasitesi eleştirildi savını kabul etmiyorum.) şimdi mert hakan ve emre kılınç'ı transfer edeceğimiz söyleniyor, eleştiriliyoruz.
jesse sekidika transferinde "galatasaray'ın böyle bir oyuncuya ihtiyacımı vardı? oyuncuyu eskişehir'in elinden kaçırırcasına aldı cümlesini" hiç anlayamıyorum.
elin çinli'si alan'ın
* sözleşmesini çat diye uzatıyor.
modeste'yi vermiyor, alman'ı devre arası önümüzdeki yıl için imzalıyor bir şey yok. biz yapınca "auuvv!"
bilinçli taraftar olarak futbol ikliminde bunun normalleştirilmesi bize kalıyor. biz bu çığırtkanlıklara prim vermediğimizde köşe yazarları da bunun para etmediğini görecek.
etik görece bir kavramdır. kişisel ahlak yargıları değişebilir. evrensel etiğe bağlılık ise ancak yaşanılan ülkenin ve bağlı bulunan ekosistemin hukuksal normlarına uyularak gösterilir.
edit: imla ve ek bilgi.