• 2
    bizimkisi sanırım sadece cenk ergün'den oluşuyor. şimdi size kılıçdaroğlu edasıyla soruyorum. arkadaşlar böyle bir şey olabilir mi? * yahu koskoca galatasaray'ın transferlerini sadece bu adam yönetecekse pes! bir de dursun 7-8 tane transfer yapacağız diyor. sadece tek bir kişiyle o 7-8 transferden son 2-3 tanesinin belgelerini fakslayamazlar bunlar tabi.

    misal cenk ergün gomis'i bağlamak için uğraşırken diğer yandan başka bir yöneticimiz boşta kalan clichy'i ikna etmeye gitse de fenerbahçe'ye falan kaptırmasak o adamı mesela? bir başka yetkili abimiz de tüm bunlar olurken scout ekibimizin önerdiği isimleri transfer etmeye gitse. böylece tüm transferler ağustostan önce bitse falan, nasıl olurdu? dursun özbek yönetimiyle böyle bir şeyin imkansız olduğunu söylediğinizi duyar gibiyim.

    edit: imla **
  • 4
    yurdum kulüplerinde üyelerinden birinin de yönetim kurulu üyeleri ile sıkı ilişkileri bulunan menajerlerin olduğu komitelerdir. söz konusu komitelerin asıl amacı transferleri en uygun maliyetlerle sonuçlandırmak olmalıyken, en fazla komisyon elde edilebilecek oyuncuların tercih ediliyor olması da ülkemizdeki futbol ile ilgili -en naif tabirle- mantıksızlıklardan biridir.
  • 5
    anmak bile istemediğim dursun aydın özbek yönetiminden sonra mustafa cengiz yönetimi de transfer konusunda inanılmaz beceriksizliklere imza atmıştır. çok beğendiğimiz oyuncuların transferleri bile zamanlama, gizlilik, maliyet gibi nedenlerle başarısıdır aslında. mevcut yönetim diğerine kıyasla çok daha iyi işlere imza atmış olabilir, onların neden olduğu sıkıntıları bertaraf etmiş olabilir ama mevcut oyuncuların satışlarında ve yeni transferlerde oldukça başarısızlar.
    madem her defasında başarısız oluyorsun, yardım iste genel kuruldan, profosyonel destek al camiadan. yani yabancı transferini abdürrahim albayrak'a teslim etmek galatasaray markasına yakışıyor mu? hem yabancı dil bilmeyen hem analitik düşünme kabiliyeti sınırlı olan biri galatasaray gibi temsili önemli bir kulüp için hiç uygun değil.
  • 6
    son yıllarda ligimizin avrupa ile hem maddi güç hem sahada oynanan futbolun kalitesi anlamında makasın açıldığı lafı söyleniyor. bir kulüp yöneticisi bu sorunun cevabını hiç düşündümü acaba.? avrupadan farklı olarak biz neyi yapamıyoruz.? yapmadığımız veya yapamadığımız bir sürü şey var. ama hiç yapmadığımız veya en kötü yaptığımız icraat görev yapan yönetimlerin oluşturdukları transfer komiteleridir.

    bu komiteler iki türlü çalışır genelde. ya parayı basarlar 1 milyon maaş alan 3 milyonluk oyuncuyu 7-8 milyona alıp, 3-4 milyon maaş verip takımı kurarlar. takım şampiyon olursa günü kurtarırlar hatta transfer sihirbazı ilan edilirler. ama arkalarında enkaz bırakırlar. doğru bir sistem ve düşünce ile yönetilmediğimiz için avrupadan erken havlu atıp dönüyoruz ve sadece yurt içi gelirlerden altına girdiğimiz yüklü borçları ödemeye çalışıyoruz. tabi ki iki yıl sonra musluk yetmiyor ve ederinden fazlaya aldığımız oyuncuya yine hakettiğinden fazla maaş verdiğimiz için ya zararına satıyoruz yada alacaklarına karşılık serbest bırakıyoruz. bizim gibi ffp'ye takılmazsan 4-5 yılda bir aynı şeyi yaparsın kuş taşa çarparsa ya uclden gruptan çıkarsın veya uefada çeyrek - yarı final görürsün. görüldüğü gibi bir sürdürülebilirliği yok. tutarsa şampiyon oluyorsun ama sonraki yönetime dağ gibi borç bırakıp kulübü 5 yıl geriye götürüyorsun.

    diğer türlü çalışanlar ise daha kötü. yurt dışı bağlantıları olmadığı için ve kaynak yaratamadığı için sadece bağlantısı olduğu menajerin eline bakar.ve genelde aynı isimler etrafında dolanılır. veya yurt içinden tanıdığı, iş bağlantılarının olduğu kulüp yöneticileriyle görüşüp oyuncu alır. .dışardan aldığı oyuncu menajerin insafına kalmış. son gün can havliyle kapısını çalarsın oda torbadan sana ne çıkarırsa ona razı oluyorsun. yurt içinden aldığı yetersiz oyuncuyada yine ederinden fazla para verir iki yıl sonra elinde patlar. bu komite bana bir hayli tanıdık geliyor neyse boşverelim şimdi onu.

    iki türlü komisyonun çalışma tarzının sonunda ışık yok. ilki en iyi ihtimalle günü kurtarır sonrası yok. ikincisinin hiçbir izahı yok.

    bana göre bir kulübün transfer işleriyle uğraşan görevlisi veya komitesi 1 milyonluk oyuncuyu 5 milyona almayacak. 500 binlik oynayan adama 2 milyon maaş vermeyecek. 5 milyonluk adamıda 2 milyona satmayacak. yurt içi ve yurtdışı bağlantıları güçlü olacak. satmak istediğin oyuncuya talip bulacak. ikna kabiliyeti olacak, iletişimi üst düzey olacak. hızlı bir şekilde işi bitirecek. düşünmediğin oyuncuyu karla olmuyorsa en az zararla elden çıkaracak. teknik heyet istediği ismi ve kullanabileceği meblağı verecek bu çerçevede işi bitirebilecek. işinin ehli olacak profesyonel olacak. gerekirse içerden veya dışardan bu işi yapabilecek adamı veya adamları bulup transfer edeceksin.

    ve en önemlisi bu komiteyi sadece mevcut yönetim seçmeyecek. işi bilen, geleceği düşünen, vizyonlu bir yönetim bir şekilde doğruları bulabilir ama futboldan ve futbolun yönetiminden uzak bir yönetim gelir aynı teraneyi yine yaşatır. divan kurulu mu devreye girer, futbolun içinden gelen üyelerin oluşturduğu bir komisyon mu kurulur başka bir çözüm yolu mu bulunur onu bilmiyorum ama bu transfer komitesi kesinlikle ve kesinlikle görevde ki yönetimlere bırakılmamalıdır.
  • 7
    yönetimlerden bağımsız hareket edebilmesi gereken kuruldur. bu tür yapısal meseleler devamlılık adına yönetimlerden bağımsız yürütülmeli. bütçe olayını anlıyorum ama zaten burada da özne galatasaray'ın adı. yine bu noktada da devamlılık adına yönetimsel olarak değil genel bir kulüp politikası olarak olaya bakılmalı.

    yani mustafa cengiz yönetimi ne kadar bütçe belirlemiş ise üç aşağı beş yukarı gelecek olan başkanın da bütçesi o olmalı. belirlenen bu bütçe ile transfer komitesi işini seçimden bağımsız yapmalı. bağımsız derken tabi ki de teknik ekiple istişare ederek.

    yani seçim var diye kurtlar sofrasına dönen transfer piyasasına 1 ay uzaktan bakmanın alemi var mı?
  • 9
    adnan polat'ın futbol komitesinin başında olduğu 1994-95 sezonunda, hocamız saftig'in tercümanlığını ve yardımcılığını hikmet karaman yapıyordu.

    13 sene sonra; 2008-09 sezonunun başında, bu kez başkan olan adnan polat "yerli futbolcu transferi" konusunda fikir almak için yine hikmet karaman'la görüşmeye gidiyor. yanında adnan sezgin de var. hatırlayanlar olacaktır, bu dönem transfer komitesi tanımının en net yapıldığı dönemlerden biriydi. adnan sezgin yerli, haldun üstünel yabancı transferlere bakardı.

    neyse efendim, hikmet karaman tutup o güne kadar ankaraspor'da kendisinin bile şans vermediği ferdi elmas'ın ismini veriyor. mükemmel bir genç yetenek olduğundan falan bahsediyor. bizimkiler de hiç düşünmeden, araştırmadan bonservisini elinde bulunduran çaykur rizespor'dan ferdi'yi alıyor. daha potansiyelli uğur akdemir'i de rize'ye veriyor. sonra ferdi neredeyse hiç oynamadan kaybolup gidiyor.

    galatasaray'da transfer komitesi budur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın