başarısız yönetimlerin taraftara
başarı olarak empoze ettiği, başarısızlıkları baskılayan ve geçiçi mutluluk veren afyondur.
mazisi başarılarla dolu olan
galatasaray taraftarı üzerinde ise pek etkili değildir. biz sadece potansiyeline inandığımız adamın rakibe gitmesine üzülür ya da takımımıza kazandırılmasına seviniriz. ben transfer çalımı attık diye evin içinde tepindiğimi hiç bilmem mesela.
sadece bu sene içindeki örnekler bile ne kadar gerçekçi bir yolda olduğumuzun ispatı.
joao pedro,
irfan can kahveci,
mert hakan yandaş,
bertrand isidore traore dörtlüsüne paket halinde 10 milyon euro verir miydiniz? bunları biz aldığımızda kasamızdan çıkacak paraları hayal edebiliyor musunuz? peki
lucas torreira'nın tüm haklarına sahip olabildiğimiz bir parayı
gedson carvalho fernandesin yarı bonservisine verir miydiniz? ya da hangisini daha az riskli bulurdunuz?
adının çok bilinmemesinden ötürü taraftarın üzerinde yeterli uyuşturucu etkiyi göstermeyeceğinin verdiği rahatlıkla " ederin ne senin? " cümlesiyle rakibe gönderilen
abdülkerim bardakcı'nın ligin en iyi stoperleri arasında olması da mı şanstır?
umarım uyanmamışlardır ve aynı polyannacılıkla devam ederler. çünkü onların anlamadığı ve bizim çok iyi bildiğimiz bir şey var.
kader de galatasaraylı....