1
tiflis her zaman garip bir şekilde tanıdık gelir insana. ne tam avrupa ne tam asya; her köşesi iki kültürün birbirine değip durduğu bir geçiş bölgesi gibi. sokakları dolaşırken bunu hemen hissedersin. şehrin bu kırılgan ama gururlu kimliği futbola da yansıyor.
tiflis’te futbol yüksek sesli bir gösteri değil daha çok eski bir dostun sessizce omzuna dokunması gibi. insanlar futbola tutkulu ama bu tutku kendini bağırarak değil bir bağlılık hissiyle gösteriyor. şehrin en çok sahip çıktığı takım dinamo tiflis. sovyet döneminden kalan başarı hikayeleri hala şehirde bir hafıza gibi duruyor. eski tiflis sokaklarındaki yaşlı bir amca da genç bir öğrenci de dinamo’nun efsane kadrolarını anlatabiliyor.
stadyuma yürürken karşına çıkan görüntü ilginç bir karışım. bir yanda modernleşmeye çalışan bir futbol kültürü diğer yanda sovyet döneminden kalma alışkanlıklar. tribünlerde futbolu çok bilen değil ama futbolu çok hisseden bir kitle var. rakibe saygılılar ama kendi takımlarına karşı inanılmaz korumacı bir duyguları var. dinamo tiflis sahaya çıkarken tribündeki sessiz bekleyiş bir anda güçlü bir dalgaya dönüşüyor.
benim amatör edebi tarzımla söyleyeyim: tiflis’te futbol sanki şehrin hüznünü ve umudunu aynı potada eritiyor. bir yanıyla yorgun bir coğrafyanın hikayesini taşıyor diğer yanıyla genç bir insanın geleceğe bakışı gibi umut dolu. oyunun kendisi bazen inişli çıkışlı ama o iniş çıkışların bile bir sıcaklığı var.
şehrin sokaklarında yürürken bir kafede iki kişinin gürcü gençlerinin yurtdışına transfer olmasını tartıştığını duyarsın. bir başka yerde dinamo’nun geçmişteki avrupa maceraları konuşulur. futbol burada sadece bugünün değil geçmişin de bir parçası.
tiflis’i futbol açısından özel kılan şey de bu zaten. şehir anılarını unutmuyor ama geleceğe de gözünü kapatmıyor. futbol bu iki dünya arasında sanki ince bir köprü gibi duruyor.
tiflis’te futbol yüksek sesli bir gösteri değil daha çok eski bir dostun sessizce omzuna dokunması gibi. insanlar futbola tutkulu ama bu tutku kendini bağırarak değil bir bağlılık hissiyle gösteriyor. şehrin en çok sahip çıktığı takım dinamo tiflis. sovyet döneminden kalan başarı hikayeleri hala şehirde bir hafıza gibi duruyor. eski tiflis sokaklarındaki yaşlı bir amca da genç bir öğrenci de dinamo’nun efsane kadrolarını anlatabiliyor.
stadyuma yürürken karşına çıkan görüntü ilginç bir karışım. bir yanda modernleşmeye çalışan bir futbol kültürü diğer yanda sovyet döneminden kalma alışkanlıklar. tribünlerde futbolu çok bilen değil ama futbolu çok hisseden bir kitle var. rakibe saygılılar ama kendi takımlarına karşı inanılmaz korumacı bir duyguları var. dinamo tiflis sahaya çıkarken tribündeki sessiz bekleyiş bir anda güçlü bir dalgaya dönüşüyor.
benim amatör edebi tarzımla söyleyeyim: tiflis’te futbol sanki şehrin hüznünü ve umudunu aynı potada eritiyor. bir yanıyla yorgun bir coğrafyanın hikayesini taşıyor diğer yanıyla genç bir insanın geleceğe bakışı gibi umut dolu. oyunun kendisi bazen inişli çıkışlı ama o iniş çıkışların bile bir sıcaklığı var.
şehrin sokaklarında yürürken bir kafede iki kişinin gürcü gençlerinin yurtdışına transfer olmasını tartıştığını duyarsın. bir başka yerde dinamo’nun geçmişteki avrupa maceraları konuşulur. futbol burada sadece bugünün değil geçmişin de bir parçası.
tiflis’i futbol açısından özel kılan şey de bu zaten. şehir anılarını unutmuyor ama geleceğe de gözünü kapatmıyor. futbol bu iki dünya arasında sanki ince bir köprü gibi duruyor.

