• 76
    akıl yaşta değil baştadır.

    atalarımızdan böylesine damıtılmış bir hayat rehberi söz miras kalmışken sadece sembolik olarak büyüklere tecrübeye saygıyı aldığımız için gerek futbolda gerekse diğer alanlarda hep kerametin, olgunluğun, bilginin yaşta olduğunu düşünüyoruz. dünyada genç teknik direktörlerin bilimle harmanlanmış teknik, taktik dehası futbolun birikimine dair tabuları teker teker yıkarken biz hala aynı isimleri dönüp duruyoruz. milli takım örneğinde şenol güneş, lucescu vs. ; takımımızda olası bi kriz anında fatih terim'e yönelmemiz gibi. memlekette en küçük yapı birimi olan ailelerden, en büyük birim olan devlet yapılanmasına kadar hemen her yerde gözler hep ununu elemiş eleğini asmış yaşlılara kayıyor.
    belki pek çok şeyde treni kaçıralı çok oldu ama hayallerimizi de satmadık ya.
  • 77
    galatasaray sozlukte erbabi bolca bulunan meslektir. antrenorler, menajerler ve kulup yoneticileri arasinda araya kaynasalar da sozlugun onemli bir kanadidir. zaten aralarinda bazilari yukarda sayilan meslekleri bir arada yapabilecek kadar mahir olduklarindan oyle araya kaynatilmalari, yok sayilmalari da cok mumkun degildir.

    bu isi soyle boyle idare eden fatih terimin ifadesiyle bir bilim, ilim olan futbolda teknigiyle, taktigiyle, antrenmaniyla, oyun anlayisiyla, kadro yonetimiyle ve en sonda motivasyon ve psikolojisiyle ilgilenip bunlarin dogruca harmanlamasini yapmasi gereken kisidir. bazen bunlarin hepsini kendisinin yapmasi, bazen profesyonellerden olusan ekip kurmasi, bazen her ne kadar ekip kurmussa da bunlari dinlememesi, sadece evlat kontenjaniyla poz vermeleri icin yaninda bulundurmasi da isin cabasidir. tabii bunlar fatih terimin fikirleri ve yaptiklaridir. aslini bu is icin onlarca yilini arkadas muhabbeti olsun, sosyal medya olsun fikirlerini halkla paylasmaktan cekinmeyen uzmanlar bilir. zaten sadece motivasyonla bir yere kadar..

    entrydeki tek ciddi kisim: isbu entrynin ustteki entry ile hicbir alakasi bulunmamakta, sadece dogru baslik burasi oldugu dusunuldugunden buraya yazilmis olmaktadir.
  • 78
    çok şükür.
    (bkz: we have fatih terim.)

    görüyoruz camiadan hocaları olmayanların hallerini. ne kadar zorluklar yaşıyorlar psikolojileri bozuluyor artık o derece.

    bizde ise işin imparatoru var çok şükür.

    farkli camia olduğumuz şuradan belli fatih terim sonrası bile koltuğun pek cok adayi var.
    (bkz: okan buruk)
    (bkz: selçuk inan)
    (bkz: hamza hamzaoğlu)

    bakin su entry'mde hamza hocayi beğenmeyen renktaslarimiz olabilir.
    hamza hoca başka camianin icinden olsa kral ilan ederlerdi. 3 kupalı hoca en nihayetinde.

    fener mesela erol bulut kovsa yerine en fazla aykut kocaman gelecek.*

    not: ligimize başarılı yabancı hoca getirmenin artik zor olduğunu düşünüyorum.
  • 81
    birçok anadolu kulübünde, yatarak para kazandıran meslektir.

    teknik, taktik olayı yok. at fink'e. tek beklenti ligde kalmak. bazıları için ilk 10'a girmek vs.

    hal buyken anadolu kulüpleri hoca harcarken çok cömert olabiliyorlar. ''ya bunu gönderelim ama yerine kim gelecek?'' muhabbeti yok. yerine kimse gelmese de aynı sırada bitirecekler.

    büyük takımlar için çok daha değerli. şampiyonluğa doğrudan etkisi var. bu sadece saha içi değil. psikolojik olarak da bir savaşa dönüşüyor.
  • 82
    türkiye'de meslek olarak tanımlanmayan ama meslek olduğu bildiğimiz olgu. meslek olarak tanımlanmadığı için hak, sendika gibi kavramlar istenilse de oluşturulamıyor. bu da takımı değiştirmemek için teknik direktörü değiştiren yöneticiler için iyi bir şey. çünkü daha kolay. ama meslek statüsüne alınsa ve bazı haklar edinilmiş olsa bu kadar kolay harcayamazlar bu adamlar.
    yaptığı işi hakkıyla yapan veya yapmayan kişiler ise başka bir mevzu.
  • 86
    futbol takımlarına şekil veren insanların tanımı. bunların kimisi çok büyüt bütçeli takımlara giderek aklındaki oyunu oraya taşır ve buna göre futbolcular aldırır. (bkz: pep guardiola) , (bkz: antonio conte)kimisi de elindeki kadroya uygun oyunu seçerek tüm futbolcularından en yüksek verimi alır. (bkz: mircae lucescu), (bkz: hamza hamzaoğlu)
    bir başka grup vardır ki onlar ikisini birden beceremezler. (bkz: fatih terim)
  • 87
    türkiye pasaportuna sahip en iyisi bizde ama bizi delirtmekle meşgul. frank rijkaard, roberto mancini, cesare prendelli, luis aragones, vicente del bosque, bernd schuster gibi kariyerlilerini de getirdiler ülkeye ama onlar da olmadı. vitor pereira, michael skibbe, carlos carvalhal gibi düşük profildeki hocalar da geldi ama yok, onlar da olmadı. hamza hamzaoğlu, erol bulut, abdullah avcı gibi ligde parlayan türk hocalar getirildi onlar hiç olmadı. son 10 şampiyon hocaya bakalım 4 kere fatih terim, 2 kere şenol güneş, 1 kere sergen yalçın, 1 kere okan buruk, 1 kere hamza hamzaoğlu, 1 kere ersun yanal şampiyon olmuş. yüzde 60 oranında tecrübeli türk hocalar şampiyon olmuş. türk hocalar olarak bakılırsa yüzde 100 şeklinde bir başarı oranı var. bu türk hocaların döneminde mancini, prandelli, jan olde riekerink ve igor tudor; galatasaray tarafından denenen yabancı hocalar. beşiktaş, carvalhal ve slaven bilic'i denerken; fenerbahçe de vitor, dick advocaat, phillip cocu ve erwin koeman'ı denemiş. trabzonspor bile boş durmayıp vahid halilhodzic ve eddie newton'ı denemiş. türkiye'de iyisini bulup getirmek ve istikrarı sağlamak çok zor bir pozisyon. şampiyon olan hocaların bile bir çoğu ikinci seneyi tamamlayamıyor. bakalım önümüzdeki süreçte alınacak kararlar galatasaray adına ne kadar mantıklı olacak?
  • 88
    tff‘nin bir kaç haftalık antrenörlük kurslarıyla eski futbolcuların teknik direktör olmasının önüne geçilmesi gerekiyor artık. futbolcular zaten genç yaşta çok büyük paralar kazandıkları için eğitimlerini tamamlamıyorlar ve tam anlamıyla cahiller, hatta çok büyük kısmında zeka sorunları da var.

    makasın açılmasını salt ekonomik koşullarla açıklamak kolaya kaçmaktır, sorunun asıl temelini ihmal etmektir. türk futbolundaki geri kalmışlığın sebepleri futbolcuların ve teknik ekiplerin cahillikleri, eğitimsizlikleri, yetersizlikleri, entellektüel donanımlarının olmaması, bilimsellikten son derece uzak olması şeklinde sıralanabilir.

    bu kapsamda ben türk takımlarının başındaki teknik ekiplerin üniversite düzeyinde ve hatta lisans üstü düzeyde antrenörlük eğitimi almış, bilimsel gerçeklere uygun davranan genç kadrolardan kurulu olması gerektiğini düşünüyorum. ancak ülkemizdeki -bölüm farketmeksizin- üniversitelerin yetersizliğini de dikkate alırsak söz konusu teknik ekiplerin avrupa’lı olması yerinde bir karar olacaktır.
  • 89
    görevlendirdiğiniz isme göre takıma ve taraftarınıza da mesaj vermiş olursunuz aslında. mesela takımımız başına pep veya klopp getirirseniz benim niyetim ciddi şampiyonluk istiyorum diyorsunuzdur. eğer arteta getirirseniz benim yakın gelecekte şampiyonluk beklentim yok hoca ve takım gelişsin bakalım ne olacak diyorsunuzdur. eğer soljkaer getirirseniz, ben günü kurtarmaya çalışıyorum takım efsanesi kartımı oynuyorum amaç kesinlikle şampiyonluk değil diyorsunuzdur. takım bunu gayet net okuyacaktır eğer başarılı olamazsa ihale nasıl olsa teknik direktöre kalacak diyecektir.

    galatasaray özelinde de bu durum hep böyle idi mesela, canaydın terim'i gönderip hagi'yi getirerek kulüp efsanesi kartını oynadı mesela zamanında. ünal aysal ise çok büyük bir isim mancini'yi getirip biz yine şampiyon olacağız dedi mesela.

    bugün taraftarın bir kısmının istemediği terim eğer gönderilirse yeri hangi strateji ile doldurulur soru işareti. kulüp efsanesi kartı boş, o kimlikte kimse yok şu anda maalesef. okan buruk getirmek baya bir çapsızlık olur mesela, kendisi şu anda o koltuğu dolduracak durumda değil, soljkaer getirmekle aynı ayarda ve sene sonundan fazlasını göremez. bu döviz kuru ile büyük bir isim getirmekte neredeyse imkansız kaldı ki takımın bütçesini tavan 2 milyon euro'ya indireceğiz demişken, 5 milyon civari rakamları hocaya vermek nerden bakılırsa saçmalık.

    büyük ihtimal pereira ayarında vasat bir hoca getirilip sene sonunda taraftar baskısı ve menajer oyunları ile kovulacaktır. tazminatına iyi bakmak lazım.
  • 90
    içerisinde, burada hepimizin bildiği doğruları, futbolcularla her gün iç içe olmasına rağmen bilemeyen insanların olduğu meslek dalı. ironi yaptığımı düşünüyor olabilirsiniz ama hayır, yapmıyorum. burada hepimiz kendimizce yazıyoruz çiziyoruz. ve hepsinde öyle ya da böyle bir mantık, bir argüman oluyor. mesleği teknik direktör olan insanlar bu kadar mantık dışı tercihlerde nasıl bulunuyor, doğrusu anlamak mümkün değil.

    örnekler vereyim. mesela burada hiçbir yazar ömer bayram'ı sol bekte oynatmaz. hemen hemen herkes orta saha rotasyonu olarak görür ömer'i. neden? çünkü sol bekte onlarca maçını izledik, orta sahada da izledik. ve hepimiz biliyoruz, bu adam çok kötü bir sol bek, rotasyonda ise iyi bir orta saha. peki hem torrent, hem de fatih hoca nasıl bu adama hala ısrarla sol bekte görev verebildi? neden? yani bilmiyorum gerçekten, mantıklı olan insan oturur ömer'in maçlarına bakar, performansına bakar ve katiyen sol beke koymaz. düşünemiyorum ya, gerçekten bir teknik direktörün hala ömer'i bekte kullanmasına anlam veremiyorum.

    bu basit bir örnek. birçok örnek verilebilir. mesela aramızda kimse alpaslan'ı orta sahaya koymazdı bence. ya da en büyük arda turan hayranı bile kurtarıcı olarak arda turan'ı oyuna sokmazdı. bunlar güncel örnekler. hem bugün, hem de geçmişte mesleği teknik direktörlük olan insanların bazı isimler üzerinde gereksiz ısrarı, gereksiz denemelerine hayret ediyorum. en çok hayret ettiğim de, mesleği bu olmasına rağmen, bizlerin gördüğü basit şeyleri göremeyen bu teknik adamlar.

    işimiz teknik direktörlük değil. biz bu işten milyon dolarlar kazanmıyoruz. ama ısrarla söylüyorum, mesleği bu olan ve milyon dolarlar kazanan insanlardan bazen çok daha basit ve mantıklı düşünüyoruz sadece bir izleyici olarak bile.
  • 91
    galatasaray futbol takımının başında olmayandır. domenec torrent belki antrenör olabilir ama teknik direktör olmadığına eminim.

    teknik direktör nedir? bir takımın yarı sezonda teknik direktörü olduğunuzda önce takımın ligdeki durumuna bakarsınız, sonra beklentinin ne olduğuna bakarsınız. beklenti kısmı kabaca yönetim, taraftar ve basının beklentileri olarak üçe ayrılır ve siz bu beklentilere kısa, orta ve uzun vadede ulaşacak hedefleri kafanızda belirlersiniz.

    sonra oyuncu yapısına bakarsınız ve takımın en ideal hangi oyunu oynayabileceğinin değerlendirmesini yaparsınız. eğer elinizde katır varsa ondan yarış atı çıkarmaya çalışmazsınız. ve dahası ben ancak yarış atlarına antrenörlük yapabilirim katırdan anlamam da diyemezsiniz çünkü o görevi her şartı kabul ederek gelmişsinizdir.

    örneğin bizim takım için torrent kardeş pas oyunundan anlıyor geçiş oyunu bilmez, oyuncular da pas oyununa uygun değil dolayısıyla hocanın bir suçu yok diyemezsiniz. eğer bunu diyeceksek buraya hiç gelmesin kardeşim. tek yönlü teknik direktör olur mu? bu ne saçmalıktır. evet kafanızda nihai olarak ulaşmak isteyeceğiniz bir oyun planı ve strateji olur ama kısa vadede şartlar ne gerektiriyorsa onu yaparsınız. zeka ve liderlik bunu gerektirir çünkü.

    zaten teknik direktörlüğünüz sorgulanıyorsa önce garantiyi elde eder sonra fantezinin peşinde koşarsınız. şimdi elimizde katır var, ağır yük taşır ve uzun süre dayanıklıdır ama süratli değil işte, daha ne zorluyorsun bundan yarış atı çıkaracağım diye.

    ikinci olarak yarı sezonda kovulan bir hocanın yerine gelmişsen ve ligde başarısız takım almışsan ilk yapman gereken motivasyon çalışmaları olması gerekiyor çünkü takımda çok ciddi özgüven kaybı vardır. yine bizim takımdan örnek çıkıp bu takım yatmış çalışmamış, günde tek idman olmaz vs. dersen zaten hasarlı olan özgüveni yok edersin.

    yine iyi bir lider bilir ki bir ekipte başarının en büyük anahtarı motivasyondur çünkü senin bildiklerin karşıya geçtiği oranda, onları plana ve hedefe inandırabildiğin orandan başarılısın. dünyanın en bilgili lideri olabilirsin ama ekibi buna ikna edemezsen bilginin karşılığı kocaman bir sıfırdır.

    konuyu bağlarsam bir teknik direktör önce durum tespitini, sonra takımı, ligi, beklentiyi, oyuncu grubunu, hangi taktiğin uygun olduğunu ve kriz anındaki davranış modelini düşünüp en optimum davranış modelini belirlemelidir. bizim takımımızda sayın torrent sizce bunların hangilerini düşünerek hareket ediyor yada ne kadarını değerlendirmiş gibi görünüyor takdir siz değerli renktaşların.
  • 93
    takımın gidişatı kötüyse ilk fatura kesilendir.

    bizim ligde 4 büyükler hariç herhangi bir takım sezona başladığında kötü oynuyor ve galibiyet alamıyorsa teknik direktörün gözünün yaşına bakılmaz, teknik direktör kovulurdu. ve o takım ligin en yetersiz kadrosuna bile sahip olsa yeni teknik direktör mutlaka ilk maçını kazanırdı. kan değişimi 3-4 maç kendini gösterir takım puanlar almaya başlardı. futbolcular kendilerini yeni hocaya göstermek için daha fazla çalışır, daha fazla motivasyona sahip olur. çoğunlukla böyle olur bizim ligde.

    bizim takıma bakıyoruz, sancılı geçen bir yılın ardından fatih terim gönderildi, yerine domenec torrent geldi. kötü kurulan kadronun yetersiz olduğunun hepimiz farkındayız ama takımın başındaki değişimin biraz olsun futbola yansıyacağını düşündük hepimiz. en azından kendim öyle düşündüm. sonuç ne? daha kötü futbol, birbirinden daha kopuk oyuncular, daha az üretkenlik.

    bilmiyorum sabretsek ne olur ama bu takımın bu kadar kopuk olmasına, en zayıf rakibiyle bile mücadele edecek gücünün, motivasyonunun olmamasına şaşırıyorum artık. sanırım çoğu zaten yetersiz olan oyuncu grubu da hoca da gelecek göremedi, mücadeleyi tamemen bıraktı.

    yönetim terim'e uzun süre katlanarak yanlış yaptı, yaptığı yanlışı düzeltmek için de 3. sınıf bir teknik direktörü takımın başına getirerek daha büyük yanlış yaptı. şu an terim'in gitmesinden rahatsızlık duyanlar terim gitti, ne hallere düştük diye terimin başarısızlığını halı altına süpürüyorlar.

    takımın kurtuluşu okan buruk mu olur sergem yalçın mı bilmiyorum ama her kim olacaksa (bence yerli olmalı) bir an önce takımın başına getirilmeli ve gelecek sezonun yapılanması gerçekleştirilmelidir.

    arda, babel, diagne (en masumu), feghouli gibi hem yaşlı hem de verim alınamayan oyuncular da bir an önce takımdan uzaklaştırılmalıdır.
  • 94
    günümüz futbolunda pireyi deve yapan da deveyi pire yapan şeydir. işi bilen adam , işini ciddi yapan adam güneş gibi parlıyor arkadaşlar. altın çamura düşmekle değer kaybetmez altın gene altındır mühim olan cevherdir. bak demirsporun hocasına adam bir şeyler yapıyor. görüyorsun onu , orda bir şey var bariz bir hoca farkı var orda. mesleğinin hakkını veren adam herhalükarda bir şeyler gösteriyor sana gözün ona kayıyor. umarım biz de doğru cevheri yakın zamanda buluruz.
  • 96
    teknik direktör, birlikte çalıştığı kişi ya da takımın hem saha hem de diğer çalışmaları için eğitim programlarını yapan, bu eğitimlerin düzenli uygulanmasını sağlayan bununla birlikte ilgili kişi veya kişilere teknik ve psikolojik destek veren kimsedir.

    cok iyi teknik taktik bilmek veya cok iyi iletişime sahip olmak veya gelişime katki saglamak tek başlarına yeterli olmayan pozisyondur. yönetim idare liderlik gibi özellikler sonradan kazanilamayan veya yeterince oluşmayan soft skillardır.

    galatasarayda iyi veya kötü tartışılır bir antrenör var.
    (bkz: domenec torrent)

    galatasaray futbol takımına gerçek uzmanlığı teknik direktörlük olan lider ruhlu bir teknik direktör gerekmektedir.

    bu teknik direktör daha kariyerinin başında da olabilir. ama o liderlik yöneticilik meziyetlerine sahip olmasi gerekmektedir.
  • 97
    futbolun birden fazla oyuncusu vardır. bu oyuncuların ayrı ayrı belli dönemlere hükmettiği süreçler olur. bosman kuralıyla birlikte bir süre futbolcular hüküm sürmüştü. ondan önce ise döneme kulüpler hakimdi. futbolcuların hükmünü ise bir dönem yöneticiler kesti. florentino perez’in 2009 yazı, nasır-el halifi’nin paris saint germain yatırımı ve şeyh mansur’la başlayan manchester city hakimiyeti…

    özellikle türkiye’de bir döneme, özellikle 90’lara taraftarlar hakim oldu. futbolcular dövüldü, başkan indirildi, başkan getirildi… messi-ronaldo rekabetinin de artık yavaş yavaş sona ermesiyle döneme de artık teknik direktörler hakim olmaya başladı.

    dünyanın en büyük futbol ligi premier lig’i 4-5 senedir teknik direktörler üstünden konuşuyoruz. hele öyle bir dönem vardı ki aynı anda pep, klopp, mourinho, ancelotti, benitez, pocchettino, emery, sarri, rodgers falan vardı ligde. formasıyla şampiyon olan bayern münih teknik direktörüne yaklaşık 200.000.000 lira bonservis ödüyor.

    sporting lisbon genç ruben amorim için braga’ya bonservis ödemiş ve bu sebeple taraftar başkanı topa tutmuştu çok değil iki sene önce. en nihayetinde bu hamleyle 19 sene sonra da şampiyon olmuşlardı. türkiye’nin son şampiyonu beşiktaş sezona ilk üçe giremeyecek kadroyla başlayıp teknik direktörü sayesinde sezonu şampiyon tamamlamıştı. tamamlamıştı tamamlamasına da ertesi sezon aynı hocayla rezil rüsva olmuşlardı. galatasaray hocasıyla 20 sene sonra ilk kez avrupa’da bu kadar emin adımlarla ilerlerken yine hocası sebebiyle ligin alt yarısında yer alıyordu.

    fenerbahçe mevcut sezonda hiç tat vermeden düşe kalka ilerlerken “hocayı bir ay erken getirsek acaba şampiyonluğa oynar mıydık” diye. düşünmeye başladı. antalyaspor küme düşecekken hoca değişikliğiyle avrupa potasında içinde bulunduğumuz sezonda.

    yanlış anlaşılmak istemem, saydığım bütün örnekler muazzam hocalarla gerçekleşti demiyorum. ancak eldeki yapıyı doğru hocayla buluşturunca yaşanan rezilliklerden vezirlik seviyesine de çıkabiliyorsun. aksi senaryoda uçacak kaçacak kadroyla rezil rüsva da oluyorsun.

    benim galatasaray’dan şampiyonluk beklentim yok. şampiyonluk kutlayalım isteğim de yok. zaten yeterince şampiyonluk gördük, kutladık. birkaç sene daha bekleriz. benim beklentim kulübün elindeki değerleri maksimize edip sürdürülebilir bir yapıya ulaşması. okan, nuri, garcia, haise… hepsi belli şeyleri yapma potansiyeli olan hocalar. dileğim ince elensin, sık dokunsun. gelecek hocaya da rahat çalışma ortamı sağlansın. taraftar olarak da az bi çenemizi kapatıp gelecek adam her kimse fırsat verelim.
  • 98
    benim için en önemli kriteri, potansiyel transfer edebileceği oyuncuları, scout ekibine bırakmadan takip edebilmesi olan pozisyon. yıllarca böyle olmuştur. şayet transferlerinde verim alabiliyorsan, kendi aklındaki adamları bulabiliyorsan, taktiksel yönüne kalmadan çıtayı belli aşamanın üzerinde çıkarıyorsun. gerisi teknik taktik yeteneğe kalmış. ama rezil durumlara düşmüyorsun kaliten iyiyse. maddi devinimi de sağlıyorsun. yok taktik dehaymış, yok sistem adamıymış, şunu bunu şampiyon yapmış benim için ikinci planda. tsl için tecrübe ile sabit, transferde verim alan düdüğü çalar. bunun içinde yerli yabancı fark etmeksizin sadece scout ekibi ve menajerlere bel bağlayan hocayla bu iş olmaz. abdullah avcı' nın çok iyi olduğu bir nokta. ts' yi öne atan oyunculardan aldığı verimdi. ibb' de de ekmeğini yıllarca yedi. takımları hep iyiydi. tabi hakem itelemesi hiç düşmemelerini sağladı ancak konumuz bu değil. sn terim' de eksik gördüğüm en büyük yan buydu.
  • 99
    son zamanlarda özellikle ülkemizde teknik direktörler adına söylenen bir laf var.
    özellikle başarısız olunca herkes ortak bir dille "kendi kadrosu değil bu kadroyu o kurmadı" deniyor.
    bu memlekette hadi onu geçtim dünya üzerinde şu an kaç tane takım var bütün sistemi teknik direktöre bırakıp kadroyu kurup yıllarca aynı oyun üzerinde giden?
    100 takımdan 20'si diyelim hadi.
    illaki var yok denemez ancak bu başarısız olan bir teknik direktör için savunma şekli olamaz.
    seneye ben kurayım takımı da siz o zaman görün diyecek bir adamın herhangi bir takım başında işi olamaz.
    mesela pochettino psg kadrosunu kendi kurmadı. yıllardır üstüne bir bir adam ala ala sürekli kalite katıldı takıma.
    2020-2021 sezonu şampiyonlar ligi şampiyonu chelsea teknik direktörü tuchel 26 ocak 2021 tarihinde takımı devralmış.
    elindeki kadroyu nasıl kullandı gördük.
    2020-2021 sezonu seri a şampiyonu inter conte ile yolları ayırdı ve inzaghi'yi takımın başına getirdi. inter hakimi,lukaku,eriksen gibi oyuncularını kaybetti ancak yerini dzeko,dumfries,hakan çalhanoğlu ile doldurdu. inzaghi çok dokunuş yapmadı takıma bu sene de şampiyonluğun en büyük adayı. bu takımı yine conte kurmuş gözüyle bakıyorum.
    hadi dev bütçelerin örneğini vermeyelim anamızın liginden örnek verelim.
    antalyaspor çalıştırıcısı nuri şahin takımı kendi kurmadı ancak müthiş bir ivme yakaladı. çok değişik etmenler var futbolda zaten herkesin hakim olduğu. bunu etmenleri pozitif ya da negatif yapmak çalıştırıcının elindedir.
    onu geçelim ezeli rakip fenerbahçe eski teknik direktörü ismail kartal'ı getirdi başına. adamlar şaha kalktı kaç maçtır yenilmiyor. ligin boyu biraz uzun olsa şampiyonluk adayı olacaklar. ismail hoca kaç oyuncu aldı ikinci yarı transfer döneminde? komple pereira'nın kadroyu aldı oynattı.
    yani günümüz futbolunda teknoloji bu kadar artmışken hoca kadroyu kendi kurmadı demek bana biraz o hocanın küçümsendiği ve yeteneklerinden şüphe edildiği anlamına geliyor.
    milyon avroluk kadro kur takımın başına bir çalıştırıcı koy desin ki ben bu kadroyu kurmadım.
    o zaman neden bu görevi kabul ediyorsun demezler mi adama?
    ya da bu takımı o kurmadı ne yapsın? ne yapsın var mı? tabi ki elindeki en iyi malzemeyi kullanıp bir yemek çıkarmak zorunda.
    mesele bizim çalıştırıcımız torrent. bu takım kötü bu takımı ben kurmadım derse ben de ona neden geldin hocam sezon sonunu bekleyip bir 25 milyon da sen harcatsaydın o zaman derim.
    beşiktaş'ın yeni göz bebeği ismael. adam et mi tavuk mu belli değil 2 maç bir efor sarf etti diye adamı vezir ettiler. sonra 2 maç kötü sonuç alınca takımı o kurmadı oldu. ya bu takıma gelmeden bakmadı mı kim var kim yok diye? belli bir sistemin varsa o zaman dersin hacı bana sezon sonu görev verin ben bu adamlarla yapamam. o zaman anlarız neyin ne olduğunu.
    milyon avroların döndüğü bir ortamda çok basite kaçıyor artık "ben kurmadım bana ne o kurdu."
    oldu olacak topu da alıp gidin top benim oynatmam diyerek bir ağaç kenarında ağlayın.
  • 100
    insan yönetme işidir. herhangi bir iş kolunda eğer sorumlu pozisyondaysanız işinizi ne kadar iyi yaptığınızın göstergesi ne kadar iyi insan çalıştırmanızla alakalıdır. işçi çalıştırmayı biliyorsanız işiniz yürür. yani ikili ilişkilerinizdir. dünyanın sayılı şirketlerini elbette saymıyorum. orada düzen insanı yener, düzenin bir parçası olmak zorundasınız. futbol endüstrisinde bu sayı bir elin parmağını geçmez. hele türkiye’deki düzen o kadar bozuktur ki senin iyi olman kötü olman hiç önemli değildir. çok iyiyseniz de gönderilebilirsiniz çok kötü olsanız bile takım çalıştırabilirsiniz. herhangi bir parametre yoktur bu konuda. bu sebeple bu ülkede başarılı olmak için ya çok şanslı ya da bu düzeni çok iyi biliyor olmanız gerekiyor. yabancı hocaların başarılı olamama nedeni de budur. 15 yıldır yabancı hoca şampiyonluk görememiş bu ülkede. elbette tesadüf değil. fatih terim’e bile kredi vermeyen bir grup galatasaray taraftarı var. zannediliyor ki fatih hoca gidince iyi olacağız. en son ne zaman fatih hoca yokken iyi olduk? günün sonunda bir şekilde çare terim moduna girildi. işin kötü yanı artık çare terim durumu da kalmıyor. takım çalıştıracaksa bile son 2-3 senesi hocanın. fatih terim’in iyi hoca olmasının yanısıra bu düzeni çok iyi biliyor olması en büyük başarı sebebi. yıllarca kendisine doğru düzgün bir ortam sunulmamış. başarılı olsa da bir kulp takılmış. kendi hataları yok mu? elbette var. çok vardır belki de ama türkiye şartlarından fatih terim gibi bir şansın varken sonuna kadar kullanman gerekirdi. 1-2 sene şampiyonluk telafi edilir ama bu düzene karşı duramamak telafi edilmiyor. yıllarca ezildi galatasaray bu düzen karşısında. fatih hocanın son 2 yılında yaşananlar fener ya da bjkye yapılsa yer yerinden oynardı. biz ise doğru düzgün arkasında bile duramadık hocanın. medyanın yönlendirmeleriyle saçma sapan eleştirilerde bulunduk hep. yok taktik bilmiyor, yok kimseyle anlaşamıyor yok bilmem ne. sen ben kadar galatasaray’ı düşünen bir adam vardı orada. sen ben kadar galatasaray’ı yaşayan, belki de daha fazlasıydı. bunun kıymeti yıllar sonra çok daha acı şekilde anlaşılacak ama iş işten geçmiş olacak. fatih hoca bu saatten sonra gelsin ister miyim diye kendime soruyorum gelmesin diyorum. çünkü galatasaray taraftarı bile neler diyecek biliyorum. ne hoca ne biz daha fazla yıpranmayalım. bir gün başarısızlıktan kırılıp çare terim durumuna gelirse galatasaray belki o zaman herkes tarafından istenir. umarım fatih hocanın eksikliğini hissetmeyiz, umarım ben yanılırım. umarım bu camianın içinden biri çıkıp fatih hocanın yerini doldurur da biz eskisi gibi koşulsuz şartsız sualsiz galatasaray saflarında oluruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın