kendisine hâlâ hayranlık duyabilen varsa acilen şu söyleşiye göz atsın. benim midem kaldırmadı;
---
alıntı ---
f: 8-0 lık maçta ankara'daydınız galiba gitmiş miydiniz maça?
t.b: o maç için sabah 10'da girdim stada. ilk girenlerden birisiyim.şampiyon oldu galatasaray ama sası bir zevkti, kötü bir tat hissettim,
f: o maça dair kişisel olarak hissiyatınız neydi, maçta bir gariplik olduğunu hissettiniz mi tribünden?
t.b: hissettim, çünkü hakikaten o gün ankaragücü pek topla falan ilgilenmiyordu, zalad birdenbire yere oturuveriyordu, pek olacak gibi değildi. dediğim gibi, bütün bunlar, yani hem galatasaray'dan soğumam hem gençlerbirliği'ne ısınmam 10 yıla yayıldı. kolay bir şey değildi çünkü ben galatasaraylıyken de gayet ateşli bir taraftardım, heyecanlanırdım, maneviyatım bozulurdu. çok normal bir şey değildi yani bu takım değiştirme tecrübesi. bir çoklarına palavraymış, sentetik bir şey gibi gelebilir ama öyle değildi, sancılı oldu. taraftarlık duygusal bir şey zaten, malum. ama duygular da tecrübeyle değişebiliyor biliyorsunuz, ayrıca sevginin de neticede bir emek süreci yanı var.
bu sürecin sonunda da istanbul oligarşi üçlüsünden beşiktaş sempatik gelmeye başladı bana. biraz daha itilmiş kakılmış olduğu için! gerçi beşiktaş'ın da çok çirkin zamanlarını gördük. ama galatasaray’dan gönlüm tamamen koptu, o kadar ki, galatasaray -fenerbahçe çekişmesinin olduğu bazı sezonlarda “fenerbahçe olsun” dediğim bile oldu ki hiç olacağını düşünmezdim.
---
alıntı ---
daha da fazlasına şuradan ulaşabilirsiniz;
http://papazincayiri.blogspot.com/...p;utm_medium=twitter