• 101
    resmen oyunu açıp yeni bir mission koydular bize. lütfen "veteran"ı seçerek verin zira daha önce yapmadığımız şey değil.
    (bkz: 2005-06 sezonu türkiye süper ligi şampiyonu galatasaray)
    (bkz: 2007-08 sezonu türkiye süper ligi şampiyonu galatasaray)
    (bkz: 2011-12 sezonu türkiye süper ligi şampiyonu galatasaray)
    (bkz: 2014-15 sezonu türkiye süper ligi şampiyonu galatasaray)
  • 102
    her sezon olduğu gibi bu sezon da galatasaray ve diğer kulüp takımlarının şampiyonluk hesabı yaparken fenerbahçe'nin alabileceği puanlara +10 hakem payı eklemesi gereken sezon...

    bu kural değişmedi, değişmez, değişmeyecektir.

    türkiye'de hakemler üzerinde en büyük etkiye sahip takım fenerbahçe, en büyük etkiye sahip taraftar fenerbahçe taraftarı, en büyük etkiye sahip stat şükür saraçoğlu ülker goygoy arena'dır...

    işin aslı, bu şikecileri bu şekilde, haksız aldıkları puanlara rağmen geride bırakmak çok daha keyifli, ancak bu sene bunu yapabilecek bir galatasaray olmaması en büyük talihsizlik,

    zira, zibilyon milyon euro harcayıp hayvani kadro kurarak bile anadolu takımlarını yenmekte zorlanan bir fenerbahçe'yi kendinde olan ve kendi topuğuna sıkmayan bir galatasaray donunda silkeler...
  • 103
    geride kalan 3 haftada çok çok ciddi hakem hataları yapılan lig sezonudur.

    yalnızca 3. haftada maçın skoruna direkt etki eden yanlış kararlar içeren maçlar:

    (bkz: 30 agustos 2015 sivasspor osmanlıspor maçı)
    (bkz: 29 ağustos 2015 istanbul başakşehir bursaspor maçı)
    (bkz: 30 ağustos 2015 fenerbahçe antalyaspor maçı)

    buna ek olarak yine geride kalan 3 haftada müthiş frikik golleri izlediğimiz sezon olmaktadır. yabancı kuralı sonrası futbol tempo olarak aman aman bir farklılık henüz göstermese dahi futbol iyi oyuncularla oynanan bir oyun oldugundan mütevellit oynanan oyunun kalitesi biraz olsun artmıştır.
  • 111
    ilk 4 haftası geride kalmıştır. alınacak 12 puanın 5'ini alabildik. şampiyonluk yolundaki rakibimiz beşiktaş 9, fener ise 10 puan aldı. aradaki puan farkı biri ile 4 diğeri ile 5. kapanabilir mi? hiç sanmıyorum, herkesin hali ortada, kimsenin çıkıpta şampiyon olurz diyeceğini sanmıyorum. ilk yarıdaki tüm derbiler dışarıda, selçuk 2 maç cezalı, ilk lig maçımız trabzonspor deplasmanı. adamlar taş gibi, acımadan geçerler kağıt üzerinde. eksik mevkileri yazmaktan yoruldum ve artık yazmanın manası yok.

    gerçekçi bakarsak ve biraz da pesimist olursak 9. haftadan sonra tutunacak ne lig avrupa kalacak elimizde. ayrıca sıfıra yakın olan motivasyonumuzu fener sıfırlayabilir kadıköy'de. 2016 mayıs'ına kadar tek hedef arena'da alınacak fener galibiyeti ve astana'ya karşı alınacak bir galibiyet olacak ki gruptan 3. olarak çıkıp avrupa'ya gidelim. allah hepimizin yardımcısı olsun. tabi sneijder'in sözleşmesini falan saymıyorum.
  • 112
    olmayacak beyler. artık herkes şartlasın kendisini, ol-ma-ya-cak. koca bir sezon başlamadan bitti. ben bardağı taşıracak son damlayı bekliyordum zaten, bugün o günmüş. tribünde olsam ağlayan taraftar diye kamera beni çekerdi. galatasaray kötü değildi, zorda değildi. kötüleştirildi, zora sokuldu. maçlar artık bana işkence seansı gibi geliyor. allah hepimize sabır versin 9-10 ay boyunca.
  • 113
    açık ve net şekilde 5. haftadan görebiliyorum, şampiyon olamayacağımız sezon. fener böyle milyonluk eşşekler gibi oynamaya ve beşiktaş kötü oynadığı maçlardan bile puan çıkarmaya devam ettikçe şampiyonu beşiktaş olacaktır.

    ama biz olamayacağız o kesin. bu hisse 2013-14'te de kapılmıştım. saçma sapan puan kayıpları* genellikle bunun emaresidir.

    hakkımızda hayırlısı.
  • 115
    enteresan bir şekilde 2014-2015 sezonuna benziyor. millete bakarsan en iyi futbolu beşiktaş oynuyor, fenerbahçe bomba gibi (hele bu seneki transferlerle), galatasaray da kötü gidiyor. fakat puan tablosuna bakıyorsun arada fark yok. iyi oynuyor muyuz? hayır. gidişattan memnun muyuz? hayır. gelecekten umutlu muyuz? hayır. aynı geçen seneki gibi. inşallah sonumuz benzer.

    not: şampiyonlar ligi'ndeki sonumuz benzemezse sevinirim. öptüm. kib. bye.
  • 117
    valla şu gidişe bakılırsa, bu "beter" halimizle sanırım yine şampiyon olacağımız sezon... emareler bu yönde...
    bu cümle burada kalsın...

    kısadan açıklayayım sebebini:

    - galatasaray daha önce de yaşadığı gibi krizli bir sezon yaşıyor ve her ne hikmetse krizli sezonlar bize hep şampiyonluk olarak dönüyor,
    - rakip camiaların yöneticileri ne kadar çok konuşur, ne kadar kibir yaparlarsa o kadar ters tepiyor, aziz yıldırım ne zaman "yeneceğiz, şampiyonuz" dese kaybediyor, beşiktaş ne zaman sezona fırtına gibi girse sonunu getiremiyor,
    - galatasaray "öldü bitti" denen sezonlarında bir şekilde ligin başında zirveden kopmuyorsa o sezonu önde tamamlıyor,
    - galatasaray'ın zirveye oynayıp da kazanamadığı sezon sayısı çok çok az... galatasaray ya şampiyon olmuş, ya da saçma sapan yerlerde, 3-4-6-8'inci sıra gibi yerlerde yer almış, istisnası çok çok az,
    - galatasaray'ın bir "turnuva takımı" - "finaller takımı" hüviyeti var, nefesini 26'ıncı haftaya kadar tutabilen bir galatasaray son 6-8 haftada şampiyonluğu rakibe vermiyor,
    - galatasaray'ın mevcut hocası bir şekilde ligden kopmamayı başardı, ancak olası bir teknik direktör değişikliği galatasaray'a genellikle şampiyonluk olarak geri dönüyor,
    - galatasaray'ın mevcut başkanı ve yönetimi bir şekilde ligden kopmayan takımın başında olmayı başardılar, ancak olası bir yönetim değişikliği de galatasaray'a genellikle şampiyonluk olarak geri dönüyor,
    - galatasaray'ın "ego yapmış" rakiplerini susturmak gibi bir genetik özelliği var, tarihinin en pahalı fenerbahçe'sine de benzer bir ders vermek adına bu sene şaşırtıcı bir şampiyonluk yaşayabiliriz,
    - galatasaray'da herşeye, tüm olumsuzluklara rağmen sneijder gibi bir winner, muslera gibi bir demi-god, chedjou gibi bir yılmaz savaşçı, carole, denayer, podolski gibi ne yapacağı belli olmayan gizli ve yeni yetenekler, burak ve selçuk gibi kazanmaya alışık yerliler var...

    demem o ki, evren bize şaşırtıcı ve olumlu sinyaller yolluyor ey dostlar...
    geçen sene prandelli'yle başlayan kabus sezonundan sonra şuanda şu konumda geçen seneden çok daha umut vadeder bir konumdayız.

    geçen sene melo gibi bir savaşçımız vardı, ancak şampiyonluğun en kritik virajında onu kaybettiğimizde ortaya birden hamit çıkageldi, beklenmeyeni yapıp virajları tek tek dönmemiz katkı sağladı...

    bu yüzden unutulmasın:

    (bkz: bir ruh takımıdır galatasaray)
  • 124
    benim için gelgitlerle dolu, enteresan bir sezondur. böyle kafamdaki düşünceleri tek bir yere toplayıp uygun başlık bulamadığımdan yazının farklı yerlerinde "bunun yeri şu başlık" diyenleri saygı ile karşılarım. giriş, mevcut durum ve öngörü ile tamamlanacak yazıya başlayalım o hal.

    sezon öncesi itibariyle, şampiyonluk adayı olarak gösterilen galatasaray'ımız, karşı kıtanın yalnız, ağlak ve atarlı gençleri ve inatla ezeli rakibimiz olduğunu iddia eden ebedi üçüncülerin neler yaptığını ve sezona ne şekilde girdiklerine bakalım.

    fenerbahçe: bu sezonun son sezonu olduğunu iddia eden aziz yıldırım yönetsel açıdan bir değişiklik yaparak görünüşte de olsa futbol takımı üzerinden elini eteğini çekti. artık antrenman formalarını masörler yıkıyor. bununla birlikte, hakikaten son sezonu olmasından mıdır nedir, klasik bir "galatasaray şampiyonluğu sonrası fenerbahçe'nin gündem değiştirme transferleri" konusunu bir tık öteye taşıdı. her ne kadar muhtemelen sezon sonunda geleneksel "aziz yıldırım geri dönsün diye açlık grevine girip dürüm yerken yakalanan abiler" görselleri haber sayfalarında yer aldıktan sonra gitmeyecekse de yapılan transferlerin bir kısmının başarılı olduğunu söylemek lazım. iyi ve iddialı bir takım kurdular, yıllara bölünerek alınacak parayı toplu alıp kumar oynayarak transfere yatırdılar. ne var ki, aziz ya da terraneo bu takımın başına gidip portekizli yılmaz vural'ı getirdi. o yüzden istenen başarı grafiği yakalanmadı. özellikle türk futbolunun rutini olan 10. haftadan sonra iyice çirkinleşecek futbol ve stad zeminleri dikkate alındığında beklendiği gibi ligi domine edebileceklerini sanmıyorum. şampiyon olabilirler mi? olamazlar mı? ona bile kesin bir şey demek mümkün değil hatta.

    beşiktaş: "haftaya netleşir" fikret, arena'da oynamak için sürekli baskı yapmasından ötürü "kene fikret" dediğimiz fikret orman ve yönetiminin yaptığı işleri başarılı buluyorum. feda derken derken iyi adamlar buldular, genç bir takım oluşturdular. bunları da ekonomik şartlarda yaptılar. iyiye iyi demek lazım. geçen sezonlarda winner oyuncu eksikliği yanında, atak planlarının sosa-gökhan ikilisinden birine veya duruma göre ikisine takılı kalması nedeniyle sorunlar yaşadılar. beksizlikten en az bizim kadar mağdur oldular. bu sene doğru transferler yaptıklarını düşünüyorum. andreas beck ile sağ beki, quaresma ile ofansif tehlikeyi yaratırken, mario gomez gibi türk ligini domine edebilecek (sakatlanmaması halinde) adamlar alarak hem winner hem de kaliteli adam alırken, gamsız adamlardan kurtuldular. herkes çok methediyor ama bana kalırsa en büyük hataları hoca olarak şenol güneş'i almak oldu. bak, beğenirsin, beğenmezsin bu çok ayrı bir konu. misal ben şenol güneş'i severim, ama adam kırılma anlarında hep kırıldı kariyerinde. bir kere de çatlakla bile kurtulamadı. o yüzden iyi hoca oldu ama büyük hoca olamadı benim nazarımda. bunu akılda tutarken şunu da söyleyeyim, şampiyonluk kovalamak bir kültür meselesidir, bir dürtüdür. kulübün yöneticisinden masörüne, taraftarından oyuncusuna kadar ruhuna işler veya işlemez. mesela liverpool gibi tarihi başarılarla dolu bir kulüp bile uzun süre şampiyonluk görmediği için artık sezon başında şampiyonuz demelerine rağmen mental olarak yarıştan çok çabuk kopuyor. özellikle taraftarın inancı çok çabuk kırılabiliyor. işte son 15, hatta 20 senede 2 şampiyonluk yaşayan beşiktaş'ın da taraftar profili liverpool'unki gibi ama liverpool'dan farklı olarak bu taraftarın elinde, avucunda övünebileceği başarılarla dolu bir geçmiş de yok. dolayısıyla, ben, bütün yukarıda saydığım artılarına rağmen yine 26-28 gibi başlayacak kırılma haftalarında beşiktaş'ın kırılıp ait olduğu 3.lük konumuna tıpış tıpış gitme ihtimalini yüksek görüyorum.

    galatasaray!: yirmi beş numara! fernandooo.... neyse cıvımadan konuya döneyim.

    1) sportif olarak son 20 yıla damga vururken, ister komisyon, ister iyi yönetilememe, ister başarıların nakde çevrilememesi de, ne dersen de ekonomik olarak dibe vurmuş durumdayız. amerikanca tabiri ile "franchise" olarak değerlendirilen sistemin uzun vadede ve düzenli başarı sağlayabilmesi için sportif başarının ve ekonominin birbirine denk, olmadı yakın paralelde ilerlemesi gerekirken, 20 yıla yayılan bu başarı hikayesi sırasında sportif başarı ile ekonomi arasında bizde bir makas açıldı. dolayısıyla bugün, yarın, bir noktada bu makasın sportif başarıdan en az feragat ederken ekonomik olarak kalkınma politikası izlemek şart oğlu şarttı.

    2) 4. yıldızın takıldığı ve herkesin "rahatladığı" bir senede ekonomik politikanın uygulanması zamanlama olarak doğru. ffp nanesi nedeniyle doğru olduğu kadar da gerekliydi aslında. bu noktada kolordu kalabalığındaki futbol takımındaki çer-çöpün atılması ve artık yaşlanan takımın genç oyuncularla desteklenmesi, başarı standardının taraftar nezdinde 2-3 senelik periyotta "şampiyonlar ligine katılma" olarak kabul görmesi ve "ekonomik bir kadro ile yeniden yapılanma" işlemlerinin yapılması gerekiyordu.

    3) ölü yükten bir şekilde kurtulduk. yasin'e 2.2. m yerine 600 verdik, dany'nin 1.2 m yıllığından fazla mesai ve kıdem tazminatı ile kurtulduk, faydalanamadığımız dzemaili'de zararın neresinden dönülse kardır mantığı ile zararımızı 600 bin euro kadar azalttık. bazı oyuncular gitti, bazıları kiralandı ve sezon sonu gidecekler. burada melo'nun satılmasını çok eleştirmek istemiyorum zira kendisi gitmek istiyorum dedi. telles ise gelecekte ne olur bilemiyor olmama rağmen, anlık baktığımda carole ile arasında dağlar kadar fark olmayan bir adamdı ve benim rotasyon sol bekime 10 m euro verilecekse (1.5.+8.5) satarım abi. bu sene, senelerdir sövdüğümüz scout ekibi mi deriz, hamza mı deriz bilemem ama carole, denayer, jose gibi 3 tane genç ve faydalı adamı, son derece mantıklı ekonomik şartlarda aldık. tamam denayer'i almadık ama herkes ok derse 2 sezon kiralama fikrinde bir sıkıntı yok bence. bunlar, yukarıda 1 ve 2 maddelerinde saydığım sebepler dikkate alındığında mantıklı hamleler, bunu tartışmam bile. peki nerede hata yaptık?

    -sabri denen adamla "yeterli" hatta "maxi pereira'dan iyi" denerek sözleşme yenilendi. 1.2. milyon euro olan yıllık hakkı 1.8'e çıkartıldığı gibi, bu sezon 20 maç kesin oynayacağından en az 3.6. milyon euro veya dolar neyse garanti para alacak. oysa stoper denayer'in kendisini kesmesi sadece 45 dakika sürdü. şahsım adına, kadro dışı kaldığı zamanda dahi kimsenin istemediği sabri'nin ederinin max. 600 bin euro olduğu idi. burada dikkat etmeniz gereken rakam 3.6. milyon euro veya dolar (ki denk sayılırlar)

    - jem paul karacan diye bir adam transfer ettik, neden ettiğimizi halen bilmiyoruz. 600 bin euro garanti para x 3 sene 1.8 milyon euro.

    - burak yılmaz forvetimiz için biliç, bizim başganın yapmadığı kıyağı yaparak 10 milyon euro teklif etti. reddettik. düşünmedik bile amk. burak'ın sözleşmesi bu sene dahil 4 sene daha devam edecek ve bonuslar boklar püsürler ile 12 milyon euro civarı bir para alacak. yani burak satılsa idi, budget ve cap toplamında 22 milyon euro net bir kaynak yaratılacaktı.

    bu transferlerin hepsinin arkasında hamza hamzaoğlu'nun ismi var. galatasaray'ın ft'den daha fazla gol atan takımının, kötü futbol oynatan (iyi oynuyor muyuz bi sor bakalım kendine) ama şanslı hocası. kendi düşüncem, geçen sene yabancı nefreti ile büyümüş yeniçerilerimizin sneijder ile takışmayacak her türlü yabancı hoca ile hamza hocanın yakaladığı başarıları yakalayabileceğidir. nitekim, atılan goller, kazanılan maçlar izlendiğinde bunları yapmak için master motivator veya usta taktisyen olunmasına gerek olmadığı, zaten hamza'nın taktik ile maç kazandırmadığı, bilakis oyuncu değişiklikleri ve saçma adamların saçma yerlerde oynatılması nedeniyle puanlar kaybettirdiği açıkça görülebilecektir.

    neyse, ekonomik olarak küçüldük bir şekilde geçen seneye göre. sezon başı daha sancılı olsa da, ezeli rakibimiz ağlakoğulları beyliği'nin 78 milyonluk devasa transfer harcaması yaptığı takımı ile aynı puanda, beşiktaş'ın ise orospu çocuğu hakemler (benim düşüncem değil, beşiktaş taraftarının beyanıdır isteyen eski maçları izleyebilir) nedeniyle kaybedeceği ve bu lig için fazla şerefli hale geleceği dönem henüz gelmemiş olmasına rağmen onların da 1 puan arkasındayız maç eksiği ile.

    şimdi ekonomik olarak küçülüp makası kaparken (kapıyoruz diyorlar, ben göremedim bir kapama ama) sportif olarak da kör topal belki ama bir şekilde ilerliyoruz. bunun temel sebebi oyuncularımızın şampiyonluk kültürüne sahip kaşarlanmış topçular olması ve 3 bölgede ligin en iyi adamlarının bizde olması.

    şimdi gelgitler yaşadığım noktaya geleyim;

    basit bir bakkal hesabı ile yukarıda "hata" olarak saydığım işlemler yapılmasa, basit bakkal hesabı ile yıllara bölünmüş 16 milyon euro gibi bir cap boşluğu ve 10 milyon euro nakit transfer bütçesi yaratabilirdik. aldığımız ve sevdiğimiz adamlara bakıyorum jose ve carole ülkelerinin 2. liginde takip edilmiş. demek ki bu sene (kim akıl ettiyse helal olsun) geniş bir scouting range'i oluşturmuş ve oyuncuları iyi tahlil etmişiz. bunun sorumlusu hep eleştirdiğim hamza hoca ise ona da helal olsun. şimdi, gerek şampiyonlar ligi kuramıza gerek ise takımın "pert" olarak nitelendirdiğimiz kadrosu ile ligdeki yerine baktığımızda şunu görüyorum:

    kalemizde muslera var. cenk gönen alındı ve eray derdinden de kurtulduk. dolayısıyla ligin açık ara en iyi kale bölgesi bizim.

    stoperlerimiz şecu ve 2015 model hakan balta yine ligin en kaliteli stoper hattı. ligden bu adamların yerine kimi koyarsın desem koyabileceğin adam yok. performansı her geçen gün (özel hayatı nedeniyle) düşen semih ve koray ile burayı yedeklerken, bekte kullandığımız denayer'i de düşünürsek en kaliteli stoper hattı da bizim.

    ilk 11 sol bekimiz carole son derece yeterli bir bek. caner mi carole mü desen yaşını dikkate alarak carole derim. yedeği yok, planlama hatası ama planlama hatasının doğal sonucu olcan dün maçı kurtardı.

    ocak ayında sanıyorum goroşköroyz sağ beke gelecek ve dertler bitecek. sarbi net kızağa, denayer buranın alternatifi olarak 18'e.

    orta sahada bilal, selçuk ve jose var. 4. adam yok. buraya ısırgan otu gibi dokundu mu yakan, defansif özelliği ön planda olan bir adam alınması halen şart. bilal ve selçuk oğul kontenjanından oynasalar da, bilal o kadar bok atmama rağmen selçuk'tan daha iyi. 60'da bitiyor gerçi, 60'a kadar iyi ama oğul kontenjanı olduğundan hamza kendisini 90 dakika oynatıyor ve son 30 dakika verimi düşüyor. bu bağlamda yaşı itibariyle daha dinamik ve oyun yapısı itibariyle daha mücadeleci jose ve bilal oynar, selçuk 60'tan sonra girer ama hamza'nın maalesef bunu yapacak yüreği yok.

    amc konumunda şıno ve emre çolak var. bilal burayı da yedekliyor. burada da en iyi takım biziz lafını net söylerim.

    kanatlar: poldi, yasin sinan. yeterli değil abi kimse kusura bakmasın. bi kere poldi kanat değil; diğer kanadında cayır cayır bir adam olsa sırıtmaz ama yasin'in bir maçı bir maçını tutmadığından bu şekilde olmaması lazım. sinan zaten günah keçisi olarak son 10 dk oyuna alınıyor nedense.

    forvet: burak ve umut. ligin açık ara en kötü forvet hattı. düşünün bazı bölgeler o kadar iyi çalışıyor ki ligin belki de ibb sonrasında en kötü forvet hattına sahip olmamıza rağmen 3. sıradayız.

    şimdi kendime diyorum ki, lan madem her yeri arayıp tarayan bir scout ekibi var, bu burak'ı iteleyip 10 milyon euro para ile 1 tane forvet 1 tane kanat alamaz mıydık? bu adamlar belli ki çalışmış veya çalıştırılmış, hiç mi forvet veya kanat yoktu listelerinde? sağ bek mi bulamadılar? işte sorun burada ortaya çıkıyor. evet ekonomik olarak küçüldük ve çok başarısız değiliz ama biraz daha küçülürken daha başarılı bir kadro kurma ihtimalimizin olmadığına beni kimse inandıramaz. hamza korkak vb. diyorum ama eğer o arattırdıysa madem jose, carole gibi adamlar bulabiliyorsun be adam, kurtul burak'tan al floryayı eline, kes sabri'yi koy denayer'i. adam adamı buluyor ama oynatmıyor. anlayamıyorum.

    bu değerlendirme akabinde ocak ayında lider olursak veya lider ile aramızda 4-7 puan gibi bir puan farkı olursa bir tane kanat gibi kanat ve bir tane takım oyununa yatkın, top tutabilen, arkadaşlarını pozisyona sokabilen ve en önemlisi gol atabilen forvet alırsak %70, bunların yanına bir de melo tipi orta saha eklersek, bunu yaparken burak'ı ve umut'u iteleyerek (umut'u da itelersek 2 forvet almamız lazım) trabzon lobisinin belini kırarsak %90 şampiyon oluruz.
  • 125
    hamza hamzaoğlu, inat etmeyip bir forvet ve bir orta saha oyuncusu aldırırsa, rahat rahat şampiyon olacağımız sezon. ne kadar kızsak, tepki göstersek de, sabri-bilal-umut gibi faydasızlara rağmen, ligin en derli toplu futbolunu galatasaray oynuyor.

    burada iş hocada bitiyor. eksikler çok net. yine taraftarla inatlaşmayı tercih ederse hem bizi, hem de kendini yakar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın