• 354
    bu sene elimden geldigince galatasaray maçları dışındaki maçlara da bakmaya çalışıyorum. pür dikkat izlemiyorum belki ama telefon elimde, yatakta uzanırken göz ucuyla bakıyorum. beş hafta sonunda şunu rahatlikla söyleyebilirim ki biraz haksızlık ediyoruz bu lige. çünkü artık bir çok takım hareketli, göze hoş gelen futbol oynuyor. başakşehir'den tiksinirim ama başakşehir, adana demir, beşiktaş, fener, bir nebze trabzon, konya, ve elbette galatasaray. bu akşamki maçta hakemin rezalet yönetimi maçı baltalamayana kadar gayet güzel bir maç izledik. galatasaraylı değil ortalama bir alman vatandaşı olsam ve bu akşamı bu maçı izleyerek geçirsem asla "ne izledim lan ben" demezdim. aksine "haftaya denk gelirse galatasaray'ın diğer maçına da bir göz atayım" derdim. türk futbolunun kanseri geberik futbol anlayışı bu sene -en azından benim şimdiye kadar gözlemlediğim kadarıyla bir hayli değişmiş.

    eğer içindeki mafyatik ve siyasi cerahatler temizlenebilse, bu vasıfsız hakemler defolup yerlerine kaliteli yabancı hakemler gelse, anadolu takımları işin show boyutuna uyanıp her pozisyonda kendini yere atmanın ligin heyecanını öldürdüğünü fark edip bundan vazgec(tiril)se iddia ediyorum avrupanin 5 büyük liginin hemen arkasına yazılabilir. bunları yapınca da zaten hem liginin değeri yükselir, hem de daha iyi futbolcular gelir. güzel bir potansiyeli boşa harcıyoruz.
  • 357
    birileri tarafından ya dengeleri bilerek bozuluyor ya da bahis çetelerinin eline geçmiş başka bi açıklaması yok. bir maçta faul olan diğer maçta olmuyor, penaltılar, var hakemlerinin kararları her maç değişiyor anlamsız şekilde. eskiden de tetikçiler oluyordu ama bu kadar da değildi ya yine bazı hakemler güven veriyordu. şimdi adaleti geçtim bi tane bile memnun olan takım yok hakemlerden, herkesi biçiyorlar. bu durumun dediğim gibi iki açıklaması var, ya yukardan bi yerden çok net bi talimat var ya da bahisçiler esir almış ligi. bu aptalca hareketlerin, kararların başka bi anlamı yok. söylemek istediğim çok şey var ama tutuyorum kendimi, çok değil 9 ay sonra hepimiz bağıra bağıra anlatacağız gerçekleri.
  • 358
    pek çok takım gereksiz şekilde ligi işgal ediyor. tamamen amaçsız. üstüne üstlük bir o kadar da gereksiz bir yabancı oyuncu kuralı var.

    maçlar seyircisiz, tribünler bomboş, hakemler çok kötü, oynanan futbol tatmin edici değil, cidden galatasaray olmasa kanser bir lig.

    15 takıma düşürün şu ligi, yabancı sınırını kaldırıp yaş sınırı ve milli takımda oynama zorunluluğu getirin. çok geç olmadan yapın bunları. yoksa 162727373 tane ön eleme oynayıp konferans ligine gideceğiz. ben hiç iyi görmüyorum geleceğimizi.
  • 361
    son birkaç yıl içerisinde hızla çöküşe geçmekte olan ligimiz. hiçbir zaman üst düzey bir lig olmasa da en azından 3 büyükler avrupa'da iyi kötü tanınırdı, şimdi avrupa'daki futbol seyircisi bizim ligi arap ligi gibi görüyor. ekonomimizin düzelmeyeceği ortada, marka değerimizin de git gide azalıyor olması ileride çok büyük sorunlara yol açacak.
  • 362
    mümkünse 16 takıma düşürülmesi gereken lig. 16 takım, 30 hafta gayet yeterli. her sezon daha devre arasında hangi takımların düşeceği az çok belli oluyor. 16 takım demek o takımların baştan düşmesi demek. pastadaki dilim azalınca yayın gelirlerinin artması demek. bir de şu tek sayı saçmalığına son vermek gerekiyor. bu yüzden her hafta bir takım bay geçmek zorunda kalıyor. allah bir daha bu ligin 20-21 takımla oynandığını göstermesin. zaten yerlerde olan seviye magmaya kadar iniyor.
  • 364
    12 takıma düşürülüp play-off sistemi getirilmesi gerekiyor. aktif hakemleri bahisten soruşturma gören, şike yapıldığından kimsenin kuşkusu olmayan, devletin ve hukuk sisteminin içinden geçmiş elemanların yönettiği, o elemanların kuklalarının kulüp başkanları yapıldığı, kalitesiz ve önceden belirli senaryoların oynandığı bu lige ilgi çekmek ve kalite katmak için yapılması gereken budur. tabi kulüp sayısında azaltma yapılmayacağını çok iyi biliyoruz. sebebi ise tamamen oy potansiyeli ile alakalı.

    bu sene şampiyon olursak geçen sene aşırı ve ayarsız şekilde doğranmamızın katkısı olacağından hiç şüphem yok. geçen sene bizi rezil ettikleri için bu sene şampiyon olmamıza izin vereceklerdir, tabi farkı açtırmadan. bakın haksız bir şekilde şampiyon yapacaklar demiyorum, hakkımızla şampiyon olmamıza izin verecekler.

    3 sezondur şampiyon olmak için izin alamadığımız lig.
  • 368
    şu haliyle "süper" liğin kenarından kıyısından geçmeyen, ihtimali dahi olmayan bir haldedir.
    bir an önce dünyada pek örneği kalmayan "bay"lı ligden normale dönmesi gereken ve mümkünse 16 takımı aşmayacak ve yarışmayı arttıracak, örneğin son avrupa bileti ve ligden düşecek son takımlar için bir kaç takımı hedefte tutacak lig sonu ikili elemeli tur içeren formata bürünmesi gereken ligdir, bu sayede ligde amaçsız takım kalmayacak, ligin sonundaki olası salmaların önüne geçilecektir.
    aynı zamanda yabancı sayısının tez elden serbest bırakılması da rekabeti arttıracak önemli bir faktördür.
    öte yandan, hakemlere çok katı bir şekilde "oyunu hızlandırma" üzerine baskıda bulunulması, oyunu soğutan, ne stattaki ne de ekran başındaki izleyiciye saygısı olan kötü niyetli oyunculara kesinlikle müsamaha gösterilmemesi, bu oyunculara 90+3 değil, gerekirse oyunun 3. dakikasında kartlı ikazlarda bulunulması elzemdir.
    lakin oyunun hızlanmasını istemeyen, o tempolara dayanamayacak hakem sayımız da maalesef hiç de az değildir, ortalık maalesef "oyun yavaş olsun, elimde olsun, sonra başım ağrımasın"cı zihniyetindeki hakemlerden geçilmemektedir.
    özetle, ota-boka düdük çalan, topu oyunda 60 dakikanın altında tutan hakemler kızağa çekilmelidir.
    maçların başlangıç, bitiş, devre arası sürelerine riayet edilmelidir. 20.00'de başlayan maç, anormal bir durum olmadıkça en geç 21.50-21.55 bandında (ki o da uzatmalardan kaynaklanabilecek sarkmalar nedeniyle) bitmiş olmalıdır.
    zaten topun oyunda kalışı arttıkça uzatma dakikaları da otomatikman azalacaktır.
    var'ın kullanımı, özellikle içinde bulunduğumuz 2022-2023 sezonunda iyice ligi dizayn etme aracına dönüşmeye başlamıştır, yayıncı kuruluşun da dikkati çekilerek yeniden hakkaniyetli bir uygulamaya dönüşmelidir.
    gözünün önündeki pozisyonlarda dahi karar verme riski almayıp insiyatifi tamamen var'a bırakan hakemlere emekleri için teşekkür edilerek hayatlarında başarılar dilenmelidir.
    var kullanım süresinin oyunu baltalamasına engel olunmalı, daha hızlı, daha pratik kontroller sağlanmalıdır.
    bu ve benzeri tedbirler alınırsa belki o zaman adı "sözde" süper olan ligimiz, süper olma yoluna hafiften girer ve seyir zevki artarsa futboldan soğuyan izleyici yeniden statlara dönmeye başlar...

    edit: imla ve ekleme
    en önemli maddeyi unutmuşum;
    süper ligin önündeki en büyük engel:
    siyasetin bir an önce elini eteğini tff ve futbolun üzerinden çekmesi gerekliliği.
    yukarıdaki her şey belki olur da işte bunu, özellikle bugünkü yapıda çok zor görüyorum maalesef...
  • 370
    son 4 sezon dikkate alındığında en iyi ligler arasında kendisine ancak 4. kümede yer bulabilen ligdir. hatta ilgili çalışma kulüplerin elo puanları dikkate alınarak yapıldığında ligler arasındaki istatistiksel anlamlılık daha küçük farklar çerçevesinde var olduğundan kendisine ancak 12. sırada yer bulabilen ligdir.

    (bkz: avrupa'nın en büyük altıncı ligi/#3463181)
  • 373
    acilen topun oyunda kalma süresinin minimum 55 dk olması için hakemlere hedef vermesi gereken lig. yalnız kilit nokta bunun 90 dakika için yapılması gerekir. türkiye'de bugün topun oyunda kalma süresi 50-55 bandında ama bunu 90+7'ler 90+9'lar oynayarak yapıyoruz. 55 dk'dan fazla olan maçları yöneten hakemlere prim, derbi yönetme şansı vs vs teşvikler verilirken, 50 dk'nın altında kalanlara ağır yaptırımlar uygulanmalı.
  • 374
    adı "süper" olduğundan beri her geçen gün daha tırışka olan lig. durmaksızın da değeri düşüyor. millet zevk için değil, takımına bağımlı olduğu için izliyor.

    dün 2 ekim 2022 manchester city manchester united maçında izlerken gördük ki, hakemler ne güzel oynatıyor maçı. adam yere düştü, faul vermedi, city takımı adam yerdeyken atak üstüne atak yaptı. oyun akışı gereği top dışarı çıkıp durunca düşen futbolcuya baktılar. aynı sahneyi türkiye'de hayal edelim. zaten hakem her kendini yere atana faul çaldığı için, o pozisyon orada bitmişti, oyun durmuştu. hadi faul vermedi diyelim, oyuncu kendini yere attığı için en fazla on saniye sonra zırt diye düdüğü çalar, oyunu keserdi bizim futbol bilmeyen, mantık bilmeyen düdük çalıcılarımız. biz, üç kâğıtçı futbolcuları sürekli ödüllendiren hakem bozuntuları sebebiyle sıkılıp maçları kapatmaya başladık adı süper olan kofti liginde.

    hakem oyunu ne zaman durdurur? futbolcunun hayati bir problemi varsa, her şeyi bırakırsın ambulans çağırırsın. ancak her düşene oyunu durdurmak bu sporun dinamizmine aykırı. bunlara en başta temel mantık dersi aldırmak lazım. çünkü düşünmeyi bilmiyorlar, sebep sonuç ilişkisi kuramıyorlar; kendilerine ezberletilen kuralları üstelik takımına göre uygulatıp ülkenin en üst kademe ligini tiyatro ligi hâline getiriyorlar.
  • 375
    fiyat performans olarak dünyanın en kötü liglerinden birisi. belki de en kötüsü.

    her takımda maliyetli verim alınamayan futbolcular, inanılmaz görkemli bomboş stadyumlar, her sene yeni isimle kurulup milyonlar harcanan manasız şehir-ilçe-semt kulüpleri... buyrun işte süper lig.

    belçika bu kadar para harcamıyor. para yanlış yere harcanınca olacağı en fazla budur işte. tabii bir de önce belçika olmak gerekiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın