• 1
    biz de üzeri kapalı, ucunda sinek ısırığı kadar boşluk olan kartonlar içinde kahvemizi alıp, elimiz yanmasın diye de ayrı bir kartonu da kazak giyer gibi ona geçirip ayaklarımızı da öndeki koltuğa dayayarak oturup kahvemizi içmek isterdik. gel gör ki sağda solda işeyen, ellerini kullanarak işerken ağzından sigarasını düşürmeden muhabbet edebilen insanların arasında seyyar çay ocağı kurmuş zeki dayının, eline kaynar sular akmasına rağmen acısını para kazanmak için sineye çekişine tanık olarak pet bardakta kaçak çay içmek zorunda kaldık. ambalajında albenisi bulunan abur cuburlar, hotdoglar, sandwiches, üzerine hardal dökülebilecek herhangi yiyecekler alabiliriz devre arasında düşüncesinin verdiği güvenle stat önü lahmacuncularına sağlıksız bunlar diyebilme şansımız olmadan girdik stada. sonrasında açlıktan sigaradan tat alamamanın verdiği sıkıntıyı dindirmek için bozukluklara atıldığımızda karşımıza çıkan seçenekler bayat simit ve dörtyol ayran oldu hep. hem de alış veriş merkezlerinden çalınmış alış veriş sepetlerinde satılanlarından. hem de türkçeyi sonradan öğrenmiş kürt asıllı çocuklardan, arap asıllı çocuklardan, türk olmasına rağmen gırtlaktan konuşan, babasının elini tutarak maç izlemek varken güneşten daha da kararan vücuduna rağmen babasına destek olmak zorunda kalan çocuklardan.

    ailelerinin dayandıracağı ve o zorlama düşüncelerin kabından çıkmaları belki yıllar sürecek, düşünceleri onlarca kitap sayfası sonrası şekillenebilecek bu farklı çocukların polislerden birlikte dayak yemesinin, birlikte küfür yemesinin sonunda okul harçlıklarını paylaşarak bir simidi üçe bölüşmesine sebep olan bu stat büfesinin güzelliğini çözebilsek belki daha analitik düşünebiliriz futbolun birleştirici unsurunu. birlikte suç işleyerek stada gizli gizli girdik, birlikte stat büfesinden simit almak için o haftasonu için biriktirdiğimiz harçlığı harcadık işte. stat çok farklı bir yerdi o zamanlar, stat yuvamızdı, stat evimiz gibiydi. stat büfesi her yerde farklılık gösterdi ama esasında bu farklılığın temeli insanlardı.

    büyüdüm, büyüdükçe daha farklı statlarda maç izleyebilme imkanına eriştim. stat büfesinde çeşit arttı, şartlar stat büfesine birlikte gittiğim insan sayısını ya da insan cinsini de değiştirdi. ama birlikte büfeye yürüdüğüm insanlara baktığımda gördüğüm hiç değişmedi. çevre ve yaşanılan yer faktörü dolayısıyla mağruz kalınandan, kendim seçme şansına sahip olmayı öğretti hayat. yokluktan, boşverilmişlikten artan çeşitliliğe doğru yükselen bu hayatımın düşünce yapısının temelini işte o çaresizlikte aldım. ne büyük bir ironi değil mi. değil. değil diyebildiğim için stat büfesi denilince hep bir geçmiş&gelecek karmaşası yaşar, eskiden nasıldım şimdi nasılım derim. çok aksiyonlu, geleceği parlak bir hayatım olmadığı için böyle ufak, kimsenin umursamayacağı şeylere kendime göre çok büyük anlamlar yükledim. bunlarla yaşamayı, bunlar için yaşamayı öğrendim. bunda stat büfesi de bu yüzden var işte. futbol asla sadece futbol değil:(
  • 3
    kulüpten, tribünden, taraftarlıktan ve hatta ülkeden nefret etmek için bambaşka bir sebep daha bu işletme sahipleri. 30 gram çikolataya 150 lira fiyat biçen, 30 liraya bardak su satan, köfte ekmeğe 500 lira fiyat çeken kan emici, kötülük timsali, kulüp yönetimi ile ortak gaye ile taraftarlık mefhumunu yolunacak kaz olarak nitelendiren ne desem suç sayılacak insan olamamışlar topluluğu. yanlış pencerelerden değerlendiriyor olabilirim keza ben ne istatistik bilimi okudum, ne matematik bilirim fakat benim duygusal bağlılığımı istismar eden bu kişi ve kişilere nasıl tepki göstereceğimi inanın bilmiyorum. bana kızıyorlar ya kardeşim kırmızı kart, hakem, o, bu. kardeşim biz sadece destek veren değiliz ya, biz yatırım yapıyoruz.

    sadece forma almakla değil;
    • maça gitmek,
    • stadyumda para harcamak,
    • yayın bedellerini ödemek,
    • kulübün yarattığı ekosistemin içinde bulunmak…
    bunların hepsi kulübe ekonomik katkıdır.

    bu yüzden taraftar eleştirme hakkını parayla, zamanla ve duygularıyla çoktan ödemiştir.

    hem “kombineni al, destek ol” diyecekler,
    hem de suyu 30 tl’ye, çikolatayı 150 tl’ye satacaklar…

    üstüne bir de “futbolcuya kızma, yönetime karışma” diyemezler.
    bu ilişki tek taraflı olamaz.

    ya burada bulunan sözlük yazarı büyüklerime, dostlarıma, ağabeylerime, ablalarıma, küçüklerime rica ediyorum ya ar etmiyor hatta yalvarıyorum bu sisteme dur demek için bir şeyler ya-pıl-ma-lı. bu nereye kadar sürecek, biz daha ne kadar yolunacak kaz olacağız?
  • 4
    havalimanı fiyatlarıyla yarışan büfe. maaşını ayın sonuna ucu ucuna denk getirip herşeyden kısıp maça giden bir sürü insan var. hele istanbul dışında yaşayan biriyseniz benim gibi 3 ay önceden planlama yapmaya başlıyoruz. yaptıkları ürünler kaliteli olsa amenna ama otobanın kenarında ki lastik gibi köfteler bile daha iyi stat büfesinden. herşeyi geçtim 200ml bir yudum sudan edeceğiniz kâramı kaldı bu kulüp.

    müşteri değilim taraftarım ben, birazcık saygınız olsun.
  • 6
    muhtemelen okul/hastane kantini mantigiyla isleyen bir duzen var. yani stat büfesi ihale yolu ile belli bir donem icin kiralanir. misal, yuklenici firma yillik 1 milyon liraya ihaleyi almistir.1 milyon ustune calisan giderleri, vergisi, ek masraflar vs ile yuklenici firma maksimum kar gozeterek calisir.

    burada kulubumuz, ben ihaleden aldigim paraya bakarim diyor. ihaleyi alan firmanin ucret tarifesi ile kimse ilgilenmiyor bence. en fazla saglik bakanligi, gida kodeksi vs gibi rutin denetimler vardir.

    taraftarin hicbir derdiyle ilgilenmiyorlar.
    tipki her ic saha macimizda ota boka blok kapatma cezasi verilmesine ses cikarmadiklari gibi.
    tipki gs store urunlerinin f/p acisindan iyi olmamasi gibi.
    tipki bilet fiyatlarinin cok pahali olmasi gibi.

    bir de cikip, tribun gelirlerimizi su kadar artirdik, magazacilikta bu kadar kar yaptik diye basari hikayeleri anlatirlar.

    takimin basarisi ve taraftarin ekstrem gayreti olmasa baska seyler konusuyor olurlardi.
  • 7
    dursun aydın özbek yönetiminin taraftara bakış açısını gösteren bir başka kanayan yaradır.

    bu ülkede marabalaştıran değer gördüğü için artık daö istifa dediğimizde sözlükte bile ofsaytlanıyoruz. maalesef bir kaç ses çıkaran olursa eskisinden daha fazla ezerler, hiç kimse ses çıkarmaz olur. artık modern kurallar yok. post-modern dedikleri bu dönem tarih öncesi ile yakın değerlere sahip.

    maça aç girersem, aç çıkıyorum. ses çıkarmak ve buna üzülmek yerine maça girip çıktığım için şükrediyorum. yakında karaborsadan para kazananlar kombinelere de çökebilir. kombinem olmasına rağmen koltuğumun başkasına satıldığını kapıda öğrenebilirim. bu yönetimin seviyesi ve taraftara verdiği değer bu kadar. ülkenin hali de ortada.
  • 10
    büfe işletmesini 2023 yılında ihale usulü ile güze catering firması almış.

    kiralama bedeli gibi bir rakam yok 100 bin tl gibi geçici bir teminat talep edilmiş. anladığım kadarıyla hasılattan yüzdelik gibi bir ihale olmuş. resmi başka da açıklama yok.

    muhtemelen cironun büyük kısmı kulübe gidiyor. okul kantini ihalesi almak bile çok zorken o yıl kurulmuş bir firmanın bu gibi bir büfe ihale alması çok zor.
  • 11
    eski sami yen'de stat içinde gezen lahmacuncular, sandviçciler falan olurdu. dışarıya göre daha pahalı olmasına rağmen fiyatlar çok uçuk olmazdı ve lezzetli olurdu diye hatırlıyorum. fakar o da son zamanlara doğru bozulmuştu. dandik dandik ürünler dünyanın parasına satılır hale gelmişti. yeni statta ise son 1 yıldır gidememiş olsam da bayağı maç izledim. stat büfesinde satılan ürünler hem lezzetsiz, hem de çok pahalıydı. ayrıca bazen skt geçmiş nescafe falan da sattıklarına denk geldim. demem o ki bu kapitalizm mekanizması her yerde işliyor ama türkiye'de ayrı bir dandik işliyor. hem paradan çıkıyorsun hem de alınan hizmet rezalet.
  • 12
    bu işin peşini bırakmamaya ant içtim. dursun aydın özbek yönetimi bize dayattığı fiyatlar karşılığında doğru hizmeti sunmak zo-run-da. yol yok, ulaşım desen keşmekeş, stadyuma girersin engelli rampası yok, engelli bireyler için ulaşım yok, el insaf üstüne https://gss.gs/AWH.jpeg bu fiyatlarla insanların canını almaya ant içmişler. sene başı bir eşofmanı city’den %70 pahalı sattıklarını anlattık, kombinelere yapılan absürt zammı söyledik yetmedi catering firmasıyla bir olup taraftarın cebindeki son kuruşa göz dikmek nedir? bardak su 30 lira.

    https://www.toptanservis.com.tr/...0-ml-60-adet-psu0085

    1.08 kuruşa tekabül ediyor. brrrrreee orrr öhöhö bre vicdansızlar, hiç mi utanmanız yok? hiç mi insafınız yok. biri araştırır, öğrenir suratımıza tükürür demediniz mi? ama bu iş burada kalmayacak, kim olursa olsun karşıma alıp galatasaray taraftarını sömürgeleştiren bu sisteme dur demek için bir başıma dahi olsam elimden geleni yapacağım.

    düzeltme için azmimertcelik dostuma teşekkürler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın