• 26
    seyircidir. yanlış bir şey yapmıyor tabi ki; kimse devamlı ayakta olmak ve bağırmak zorunda değil ama taraftar ile seyirci arasındaki farkı 12 ekim 2020 tarihinde fatih terim çok güzel ifade etmiştir.

    --- alıntı ---

    taraftar ile seyirciyi özellikle ayırıyorum. statta hangisi fazla ise maçın atmosferi değişiyor. galatasaray hala taraftarı seyircisinden fazla bir takım. taraftar bizim için itici güç olmaya devam ediyor. maça çıkarken en az takımım kadar taraftarıma da güveniyorum.

    --- alıntı ---
  • 28
    bizim gibi orta yaş ve üstü insanlarin artık mecburen yaptığı eylemdir. kaldı ki oturmak tezahurata engel değil zaten. mac boyu ayakta durmanin kime ne faydasi var ki ayrıca? teşbihte hata olmaz hani küçük hayvanlar kendilerini büyük göstermek için ayağa kalkarlar ya öyle bir durumumuz da yok çok şükür. hepimiz insaniz rakipte bakip aa bunlar neymis böyle diyecek durumda degil.
    sitem edecekseniz oturana değil, bir gol yedi diye susan taraftara sitem edin. bu takım ne maçlarda geriye düştü de taraftari ile bir olup maçı geri çevirdi.
    ez cumle oturmak degil macin cogunda susmaktir asıl sorun.
  • 30
    tamamen sahaya konsantre ise oturmasında sakınca olmayan taraftardır. sahaya konsantre ise ayakta olmasında da sıkıntı yok. bizim yanlış yaptığımız durum selfie çekmek ve şarkı söylemek. hakemi ve rakibi baskı altına almak istiyorsak yapılması gereken takımla beraber tam konsantre sahaya odaklanmaktır. ancak tribün kültürümüz o kadar yanlış oluşmuş ki maç boyunca alkışlamak, insanı garddan düşüren şarkılar ile geçiyor. şu alkış, şarkı ve türkü işinin tribünlerden yok olması ve 52.000 taraftarın her an maçın içinde olarak haaa huuuu bit şekilde rakibi ve hakemi baskı altına alması dileğiyle.
  • 31
    seyircidir.

    taraftar olmak farklı bir durum. çocukluğumdan beri maçlara giderim. mesela ben maça genelde 1 saat önce gitmeyi tercih ederim. oyuncuların ısınmaya çıkışını görmek isterim. oyuncular ısınırken, şut çekerken onlar hakkında yorum yapmayı severim. yani futbol bir şov evet ama ben bu şovun tüm perdelerini yaşamak istiyorum.

    benim seyirci mi taraftar mı olduğuma gelirsek ben taraftar olmayı tercih ediyorum. bu biraz fazla romantiklik ve fazlaca kendinden ödün vermek ama ne yapalım ne seviyoruz!

    taraftar olmak biraz da aptallık gibi. kombine veya bilet almışsın. forma almışsın, atkı almışsın, montunu bile store mağazasından almışsın. ailene, çocuğuna harcayacağın paradan takıma destek olsun diye vermişsin. tüm maç ayakta bağırmış tezahürat yapmışsın. puan kaybedip sinirden uyuyamamışsın hatta puan kaybettiğin maçlardan sonra spor programları bile izlememişsin. sonra yılda 4 milyon euro kazanan adam kendisinden %15 indirim istendi diye sahada ruh gibi geziyor, keyfi gelirse oynuyor ya;

    (bkz: insanın zoruna gidiyor be abi)
  • 33
    ben kendimi bildim bileli olandır. samiyende de vardı. tribüncülük aslında genelde bir tribüne bakan olaydır. o tribün sorumluluk alıp diğerlerini kaldırır, yönetir, coşturur. lise yıllarımda gittim ilk maçıma samiyende, o zaman da öyleydi.

    çağımızdaki tribüncülüğün sorunu yeni nesil tribün gruplarının o sorumluluğu almak istemeyip hep aynı besteyle bozuk plağa bağlaması.
App Store'dan indirin Google Play'den alın