• 1
    şahsen içinde bulunduğum ve uzun bir süredir yazamadığım sözlüğe tekrar yazma şevkimin gelmesinin yegane nedenidir.

    rahmetli babam gazeteciydi. işi dolayısıyla gece çalışırdı ve saat 04:30 sularında eve gelirdi, elinde sabah bayilerde satışa sunulacak olan hemen hemen tüm gazetelerle birlikte. 80'li yılların henüz ortalarıydı.. 5-6 yaşında olmanın verdiği heyecanla, gecenin o vaktinde uyanır, babamı öper ve getirdiği gazetelere gözgezdirmeye başlardım. okula başlama yaşına gelmemiş olmama rağmen o gazeteleri okuyabiliyor olmak değişik bir keyif ve gurur verirdi bana. ve bu sabaha karşı gerçekleşen "gazete okuma seansları"nın en önemli ögesi şüphesiz galatasaray'dı. hangi gazete olursa olsun okumaya arka sayfadan başlar ve gözüm hemen galatasaray'la ilgili haberleri arardı. o zamanlar televizyon sadece trt ile sınırlı olduğundan, takımlarla ilgili detaylı haber yorumlara ancak gazeteler yoluyla ulaşabiliyorduk. bir maç sonrası prekazi'nin o golü nasıl attığına dair ropörtaj, avrupa fatihi'nin neuchatel maçı sonrası tahkimde yapacağı savunma, tanju'nun avrupa gol kralı olarak kazandığı altın ayakkabı.. bu ve buna benzer pek çok şeyi okuyarak büyümek ne büyük mutluluktu.

    yıllar yılları kovaladı, o küçük çocuk büyüdü, adam oldu. ama babamın beni bu huyumdan tüm vazgeçirme çabalarına rağmen, gazeteyi spor sayfasından başlayarak okuma huyum bugün de devam etmektedir. aradan geçen yıllarda çok büyük mutluluklar ve bazen de mutsuzluklar yaşatmıştır galatasarayım. hepsini yaşadım ve o güne ait hangi haber ve yorum varsa okudum. ama son günlerde farkediyorum ki, spor sayfaları eskisi gibi çekmiyor beni kendine. ilgisizlik mi? hayır. vurdumduymazlık mı? hayır? belki biraz korku, biraz inançsızlık. takımıma değilm elbette, haketmedikleri halde onu yönetenlere.

    ey adnanlar, çocukluğumun alışkanlığını bile aldınız elimden, yetmedi mi?
App Store'dan indirin Google Play'den alın