1
2012 londra olimpiyatlarıyla bir kez daha ülkemizde bulunmadığı ispatlanmış olgu.
oyunların sanırım 5. günü ve sporcularımızın başarısızlıkları neticesinde sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla inanılmaz tepkiler var. temsilcilerimize inanılmaz yükleniliyor. başarısızlıkta kendilerinin hiç payı yok demiyorum ama elbirliğiyle bir jenerasyonun ve takipçisinin köküne kibrit suyu döküyoruz:
istediği sonucu alamayan sporcularımızdan sibel şimşek dün şunları söyledi:
'"kendimi çok sıktım 'mutlaka madalya almalıyım, ilk madalyayı ben alayım' dedim. kimse madalya alamadı, ülkeme bir madalya götüreyim istedim. herkes aslında böyle. tüm türk sporcuların hepsi aynı psikolojide, hepimiz kendimizi çok gerdik." belli ki olimpiyat ekibimiz ve devlet erkanı sporculara madalya konusunda bayağı bir yüklenmiş durumda. 2020 olimpiyatları için gaza gelmiş devlet erkanının etkisiyle antrenörler ve olimpiyat görevlilerinin sporcular için kamplarda ne gibi bir ortam oluşturduğunu tahmin edebiliriz.
yine başarısız olan sporcularımızdan 16 yaşındaki hazal sarıkaya'nın sözleri ve basındaki yeri:
"platforma çıktığımda çok heyecanlandım. yarışa iyi başladım ancak dönüş yapmak için bayrağı gördüğüm halde fazladan kulaç attım. ne yapacağımı şaşırdım. elim ayağıma dolaştı." ---- güzel basınımızda litvanyalı bir sporcunun altın madalya kazanmasından sonra yer verdiği bu demeçle ilgili attığı başlık: "bizimki şaşırdı, o tarihe geçti!" yorumlamaya gerek yok.
ve zurnanın zırt dediği yer. bir de amerikan yüzme takımının olimpiyatlara nasıl gittiğine bakalım: http://www.youtube.com/watch?v=gO3H2H35TJU
videoda yayılan pozitif enerjiden alakasız insanda bile aralarında bulunma hissiyatı doğuyor. peki bu videodaki amerikalı sporcuların hepsi madalya mı kazanacak sizce? tabii ki hayır. ama kötü derece elde eden sporcuların eminim arkalarında "daha çok çalışıp bir dahaki sefere daha iyi yapacaksın" diyen hocaları ve bu yönde kendilerini geliştirmeleri için önlerine dökülmüş imkanlarla hayatlarına devam edecekler. basın elde edilen başarıları yüceltip, başarısızları bir dahaki olimpiyatlar için yüreklendirecek. sporcular da büyük ihtimalle kendilerine verilen bu şansın kıymetini bilecekler.
bizimse kültürümüzde bir terslik var. sportif ve fiziksel yeterliliğimizi geçiyorum. elimizdeki imkanları da geçiyorum. açıkçası bunlar göreceli konular. ama psikolojik hiçbir konuda mutlu olamıyoruz arkadaş, bu benim canımı sıkıyor, bütün enerjimi öldürüyor. kendimizle barışık değiliz. devamlı birbirimizle uğraşıyoruz. olimpiyat benim gözümde dünyada yapılan tüm spor organizasyonlarının en anlamlısı. çünkü her zaman katılmanın en büyük ödül olduğunun hissedilmesini vurgular. biz ise kokuşmuş ahlaki ve toplumsal yapımızla gencecik temsilcilerimizin geleceğe dair umutlarını kaybettiriyoruz. halbuki böylece onlarla beraber bizim de kaybetmiş olduğumuzu gözden kaçırıyoruz.
oyunların sanırım 5. günü ve sporcularımızın başarısızlıkları neticesinde sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla inanılmaz tepkiler var. temsilcilerimize inanılmaz yükleniliyor. başarısızlıkta kendilerinin hiç payı yok demiyorum ama elbirliğiyle bir jenerasyonun ve takipçisinin köküne kibrit suyu döküyoruz:
istediği sonucu alamayan sporcularımızdan sibel şimşek dün şunları söyledi:
'"kendimi çok sıktım 'mutlaka madalya almalıyım, ilk madalyayı ben alayım' dedim. kimse madalya alamadı, ülkeme bir madalya götüreyim istedim. herkes aslında böyle. tüm türk sporcuların hepsi aynı psikolojide, hepimiz kendimizi çok gerdik." belli ki olimpiyat ekibimiz ve devlet erkanı sporculara madalya konusunda bayağı bir yüklenmiş durumda. 2020 olimpiyatları için gaza gelmiş devlet erkanının etkisiyle antrenörler ve olimpiyat görevlilerinin sporcular için kamplarda ne gibi bir ortam oluşturduğunu tahmin edebiliriz.
yine başarısız olan sporcularımızdan 16 yaşındaki hazal sarıkaya'nın sözleri ve basındaki yeri:
"platforma çıktığımda çok heyecanlandım. yarışa iyi başladım ancak dönüş yapmak için bayrağı gördüğüm halde fazladan kulaç attım. ne yapacağımı şaşırdım. elim ayağıma dolaştı." ---- güzel basınımızda litvanyalı bir sporcunun altın madalya kazanmasından sonra yer verdiği bu demeçle ilgili attığı başlık: "bizimki şaşırdı, o tarihe geçti!" yorumlamaya gerek yok.
ve zurnanın zırt dediği yer. bir de amerikan yüzme takımının olimpiyatlara nasıl gittiğine bakalım: http://www.youtube.com/watch?v=gO3H2H35TJU
videoda yayılan pozitif enerjiden alakasız insanda bile aralarında bulunma hissiyatı doğuyor. peki bu videodaki amerikalı sporcuların hepsi madalya mı kazanacak sizce? tabii ki hayır. ama kötü derece elde eden sporcuların eminim arkalarında "daha çok çalışıp bir dahaki sefere daha iyi yapacaksın" diyen hocaları ve bu yönde kendilerini geliştirmeleri için önlerine dökülmüş imkanlarla hayatlarına devam edecekler. basın elde edilen başarıları yüceltip, başarısızları bir dahaki olimpiyatlar için yüreklendirecek. sporcular da büyük ihtimalle kendilerine verilen bu şansın kıymetini bilecekler.
bizimse kültürümüzde bir terslik var. sportif ve fiziksel yeterliliğimizi geçiyorum. elimizdeki imkanları da geçiyorum. açıkçası bunlar göreceli konular. ama psikolojik hiçbir konuda mutlu olamıyoruz arkadaş, bu benim canımı sıkıyor, bütün enerjimi öldürüyor. kendimizle barışık değiliz. devamlı birbirimizle uğraşıyoruz. olimpiyat benim gözümde dünyada yapılan tüm spor organizasyonlarının en anlamlısı. çünkü her zaman katılmanın en büyük ödül olduğunun hissedilmesini vurgular. biz ise kokuşmuş ahlaki ve toplumsal yapımızla gencecik temsilcilerimizin geleceğe dair umutlarını kaybettiriyoruz. halbuki böylece onlarla beraber bizim de kaybetmiş olduğumuzu gözden kaçırıyoruz.