• 27
    tanımı nedir çok merak ettiren şeydir spor. kime göre neye göre mesela? satranç bir tarafta spor olarak görülüyor, diğer tarafta oyun. spor kavramını nasıl oluşturabiliriz? ben satrancın spor olduğunu düşünürdüm ama #1376428 numaralı entry'den sonra kafam karıştı, spor olmadığına karar verdim bir bakıma. sonra tekrar düşündüm sporun tanımı nedir diye verecek cevap bulamadım.

    edit: az önce kuzenimle sigaramızı içerken konuştuk. bu soruna çözüm bulmak çok zor evet ama bize göre kendini geliştirmek adına yaptığın her antrenman spordur. dota, lol, batak, okey, satranç, futbol, basketbol vs. hatta uç noktaya gidiyorum halay :( asıl kafamı kurcalayan hobi ve spor tanımları. halısahada baklavasına, hesabına oynamıyorsan hobiden ileri gitmez gibime geliyor. yok oğlum onun adı kumar derseniz futbol da kumar derim.

    şöyle açıyım; barcelona karagümrük'le maçı yapsa önce hobi derim. ha barcelona maça 20 gol atma hedefiyle çıkarsa spordur. yani bir amaç uğruna kendini geliştirmek istiyorsan yaptığın her şey spordur.
  • 29
    insanların ferdi veya toplu olarak fiziki, ruhi ve düşünme kabiliyetini kendine ve bir rakibine karşı, önceden belirlenmiş bir düzen içinde başarı kazanmaya yönelik ve mücadele heyecanını yaşamak için yaptığı beden hareketlerinin bütününe verilen genel isim.

    kaynak: http://spor.nedir.com/#ixzz2p4cujXom

    kaynaklarda yazan spor tanımlarına pek önem vermem açıkçası. adamlar formula'ya spor diyebiliyorsa tanımı da buna göre güncellerler. şahsi fikrim bedensel olmayan hiç bit şey spor değildir.
  • 31
    sağlıklı yaşamak, sağlıklı düşünebilmek için yapmamız gereken aktiviteler. herkes yapsın isterim. etrafıma bakınca bir sürü şekli şemali bozuk genç görüyorum. kafalar da ayrı gidik ülke itibariyle.

    genler zaten kuzey avrupalı geni değil. bu yüzden ekstra önem göstermek gerek. işiniz gücünüz rakı-mangal, bira-patates. onlar da olsun tabii. gençken vücut zaten çoğu şeyi kaldırabiliyor. bunun avantajını kullanın işte. azıcık kendinize saygı gösterin, kendinizi sevin arkadaşlar.
  • 33
    sözlük aklını kaybederken sporun kelime anlamından başlayıp olimpiyatların arkasındaki mantığa oradan kültürel entegrasyon programları ve "hamza"ya dair bir kaç kelime karalamak istedim. isteyen okuyup bir şeyler alabilir, isteyen evindeki yemekten başkasına pis diyordur bakıp geçer.

    sporu biz fiziksel bir aktivite olarak adlandırsak da ecnebiler yapılan dokundurma ve bizim deyimimizle makarayı olgunlukla karşılayan birine de "a good sport" diyorlar. ya da rekabeti anlayan kişilere de bu sözü kullanıyorlar. çünkü spor kazanmayı değil rekabeti girip bunu kaldırabilmeyi gerektirir. buradan olimpiyatlara geçelim.

    olimpiyat oyunları her ne kadar statü kazanmak ve ülke tanıtımı için görünse de olimpiyatın içindeki tüm aktörler ortak bir dili, sportmenlik dilini oluşturup farklı kültürlerden gelen kişilerin burada kendi kültürlerini yansıtırken diğerlerini de anlayabilmeleri hedeflenir. şimdi kültürel entegrasyona giriyoruz yavaştan.

    avrupa birliği 2000'lerin başında yaptığı son geniş çehreli üye alımlarından sonra uyum sürecine daha fazla önem göstermeye başladı. amaçlanan tüm ülkelerin bir ulus devlet olarak sahip olduğu kültürel dogmalarını, ahlaki değerlerini ve alışkanlıklarını kaybetmeden avrupa birliğince oluşturulmaya çalışılan ortak bir anlayış ve özgürlük "diline" adaptasyonlarıydı. bunu biraz açarsak; bir slovak vatandaşı kendi kültürel alışkanlıkları ve öğretilerini gerçekleştirirken bir portekizlinin kültürel geleneklerine saygısız görünmemeliydi. buradan şu sonuçlar çıkartıldı; ortak anlayış paydası çıkartmak istiyorsanız kişisel saygıyı kültürel dogmalarla kısıtlayamazsınız. çünkü birinizin yanlışı, diğerinin normali olabilir. yapılacak tek şey kültürel entegrasyon programları ile ulusların birbirinin "elzem" olan kültürel ve ahlaki geleneklerini birbirlerine anlatabilmeleri ve kendince saygı olan şey hakkında ahkam kesmeden, ortak ahlak konuları üzerinden değerlendirme yapmalarıydı. buradan da "hamza"ya geçelim.

    örnek: batı dünyasında yeğenler amcalarına ismiyle seslenir, sporcu 20 yıllık koçuna birinci ismiyle hitap eder ve hatta bu iki durum o kişilerin birbirlerine ne kadar yakın olduğunun göstergesidir.
    türkiye'de ise birbirleri arasında 3 yaş fark bulunan adamların aynı takımda oynarken büyük olana "abi" diye hitap etmesi beklenir, çünkü ancak öyle saygı duyulduğuna inanılır.

    birisi türkçe konuşup türkiye'de yaşıyor olabilir. ancak o kişi batıdaki gibi bir kültürel anlayışa sahipse kimse kalkıp o kişiye sen şu şu kişiye ön ismiyle hitap edemezsin, bu hakarettir, aşağılamadır, saygı duyacaksın diyemez. bikauz:

    1- neden birisinin ön ismi hakaret veya aşağılama olsun?
    2- birisine saygı göstergesini hangi genel ahlak kurallarına göre belirlediniz ve uluslar arası kabul gören bir hal aldı?
    3- hadi diyelim gerçekten saygı göstermiyor, kimin kime saygı gösterdiğine biz karışamayız. şahsi bir hakaret olmadığı müddetçe söylenen hiçbir söz cezai yaptırıma maruz kalamaz.

    saygıdan bahsediliyorsa spor kelimesinin anlamından başlayınca kültürel saygıya bakmak zorundayız. ve gerçekten samimi bir şekilde saygıyı eşeliyorsanız insanların sizden farklı kültürel altyapıları olabileceğinin, farklı değer yargılarının olabileceğinin farkına varmanız gerekiyor.

    son olarak insanların gözden kaçırdığı bir detayı belirtmek istiyorum. hamza hamzaoğlunun bütün kariyerini seyrettim, benim için basket antremanından sonra yanında gidip muhabbet ettiğim hamza'ydı. gol kaçırdığında, pas atamadığında "oha bunu da mı beceremedın hamza"ydı. aynı şekilde bülent korkmaz'ın da bütün kariyerini izledim, aynı şeyleri onun için de söyledim. ondan bir iki yaş büyük suat kaya'nın da bütün kariyerini seyrettim, bağırdım çağırdım, ne yapıyorsun be suat diye de hayıflandığım oldu. aralarında en erken teknik direktör olan suat kaya'ydı, sonra bülent korkmazı gördüki en son da hamza hamzaoğlu. bülent eskiden de bülent'ti, hala bülent. suat eskiden de suat'tı, hala hugo suat. neden hamza birileri için hala hamza olmasın? bülent korkmaz'a bülent dendiğinde ya da hugo'ya suat dendiğinde neden kimse tepki vermiyor? arif hamza hamzaoğlu'ndan daha mi değersiz galatasaray için? arif'i feriştahı gelsin değişmem.
    ha bir de tugay var. hepsinden başka yerdedir benim için. hayatımda imza aldığım tek kişidir. eskiden de tugay'dı, hala tugay. tugay "hamza"dan daha mı değersiz?
  • 34
    yıllar yıllar önce olimpiyatlarda yapılmış zenci ırkçılığına karşı yapılmış meşhur ve harika bir eylem vardır. bir süredir bu konu üzerine yazmak istiyorum. neredeyse 50 yıl olmuş bu olayın hala zihinleri bu kadar etkilemesi üzerine demin ekşi sözlükte bir yazı gördün. arkadaş olayı öyle güzel anlatmış ki ne üzerine başka anlatı ne de bir yorum gerekiyor.

    https://eksisozluk.com/entry/51223022
  • 38
    iyice nefret aracına dönüşmüştür. en azından bizim ülkemizde böyle. ne doğuştan, ne resmiyette tamamen keyfe göre tutulan takımlar yüzünden insanlar birbirine düşman oluyor. en kötüsü bu düşmanlığı yaratan sözde gazetecilere, yazarlara, yöneticilere kulüplerin gözünü yummasıdır. bugünlerde hande sümertaş'a yapılanlar umarım daha kötü bir sonuç doğurmaz. insanların içi boş doldurmalarla abarttığı konu iyice tehdit boyutuna geldi. yaşım çok büyük değil eski olayları bilmem ama yaratılan düşmanlıklar sonucu bir takım otobüsüne kurşun sıkıldı bu ülkede. spor her yerde dostluk ve birleştiricilik olarak görülürken bizim ülkemizde spor hakkında rakibe ne kadar nefret göstersen o kadar çok tutuluyorsun(şu sözde gazetecilere ve yöneticiler için diyorum). ülkede ne doğru ki spor doğru olsun diyen olursa sonuna kadar katılırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın