• 151
    halı sahada maç yapacağım zaman önce haxball oynuyorum, haxball'da bazen çok iyi defans, bazen çok iyi forvet oynayabiliyorum. bazen elim tutmuyor adeta, noob gibi oynuyorum.

    haxball'daki oyun kalitem her zaman halı sahada da birebir çalışıyor. hax'de tarih yazdığım günler halı sahada da yazıyorum, revivo gibi zıplayarak şut falan çekiyorum. ama mesela bazen haxball'da boş kaleye topu sürerek götüremiyorum bile, o günlerde ise top kontrol edeyim derken ayağımın altından falan kaçıyor.

    inanılmaz ama gerçekten böyle. gününde olmak kavramını bu şekilde test edip öyle oynuyorum maçları :(
  • 139
    geçen sene halı sahada başıma gelen bir olayı anlatacağım. marmara üniversitesi göztepe kampüsünde halı saha turnuvası yapılmakta, maçlar göztepe benzinliğin arkasındaki halı sahada oynanıyordu bilen bilir. bizim sınıf da kendi çapında bir takım oluşturmuş turnuvanın flaş takımı olma yolunda çok iddialı. bakmayın böyle dediğime fena adamlar yok orta sahamız sağlam sadece defans birazcık köfte, kaleye de beni yazdılar. profesyönel bir kalecilik tecrübem olmadı fakat basketboldan gelen reflekslerim,uzun boyum ve küçüklükten beri futbola yeteneğim pek olmadığı için hep kaleye geçerdim veya geçirilirdim. e tabi oynaya oynaya insan geliştiriyor kendini, zaman zaman muslera tarzı kalede devleştiğim zamanlar da olmadı değil. * ama çok basit goller yediğim zamanlar da oldu tabi. neyse. işte bu turnuvada da takım gayet iyi yarı finale kadar kayıpsız geldik. ne olduysa o maçta oldu. 3-2 öndeyiz bitime taş çatlasın 5 dakika var. ceza sahası yayının oralarda bizim defansın şutunu bozmasıyla rakip forvet zayıf bir vuruş yapıyor ve top tıngır mıngır bende kalıyor. tam o sırada bir düdük sesi.. bir itiş kakış olduğundan, ben de rakip şutu çekerken faul yaptı sanıyorum,topu önüme koyuyor ve geriliyorum. serbest vuruş kullanıcam ya? biraz önce o zayıf vuruşu gerçekleştiren forvet koştura koştura bana doğru geliyor önümdeki topa hamle yapıp topu boş kaleye yuvarlıyor. bense ofsayt için eline kaldıran bir rüştü reçber şaşkınlığıyla ' napıyor bu amele ya?' diye arkadaşlarıma dönüyorum ki hepsi bana bağırıyor. yemin ediyorum o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. meğer amk düdük sesi yan halı sahadan gelmiş. maç oldu 3-3. allahtan son dakikalarda gelen golle 4-3 galip geldik ve finale kaldık. ama tabiki bir sonraki final maçında maça çıkmayı istemedim ve yedek kaleciyle çıktık. penaltılara giden maçta bir arkadaşın panenka denemesi yüzünden maçı kaybettik. * velhasıl, kalecilik nankör pozisyon beyler. zilyon tane top kurtarırsın değer bilinmez, bir tane hatalı gol yersin * ağzına ederler adamın..
  • 259
    bizim maçları keyif alarak izliyorum. bazen de hop oturup hop kalkarak. aynı zamanda fb ve bjk maclarini da heyecanla takip ediyorum. yanlış anlaşılmasın, rakiplerini tutarak. mesela ankaragücü fb'ye gol mü attı, elimi yumruk yapıp gol diye savuruyorum.

    uzun süredir milli maçların çoğunu izlemiyorum. izlediğimde ise sürekli kanal geziyor, filme denk gelirsem oradan devam ediyorum. hatta milli takıma oyuncu gönderme fikrine bile karşıyım artık.

    bizim takımın maçlarından sonra takip etmeyi en çok sevdiğim organizasyon, olimpiyatlar. judo ve hentbol dışında tüm branşlar ilgimi cekiyor. judoda ise iki bornoz giymiş yetişkin birbirini cekistiriyor gibi geliyor. hentbolda da sürekli top gezdirmelerini sevmiyorum.
  • 78
    1990 yılında göztepe yıldız takımda kalecilik yapıyordum. iyi de kaleciydim.

    bir maçta aliağaspor* ile oynuyoruz. rakip takım forveti her atakta bana gol atınca ben de bir pozisyonda çocuğun apış arasına tekme atmıştım. önce acıdan çocuk, sonra pişmanlıktan ben ağlamıştım. hoca da bana ''git bir daha da gelme'' demişti. eğer o çocuğun canını yakmasaydım şu anda binlerce taraftar folluk dark a diye tempo tutuyor olacaktı.

    not: çocuğa ne oldu bilmiyorum. şu an burda olsa sarılıp ''affet kardeş'' derdim herhalde. * * *
  • 216
    beşiktaş atatürk anadolu lisesi, lise sonda okul voleybol takımı kaptanıydım. okulumuzda ortaokul kızlar ilçe turnuvası düzenleniyordu. aslında bizim hocalar yönetiyordu maçları. ancak bizim ortaokul kızlarının maçı için ikinci hakem bulunamayınca beni ikinci hakem yaptılar. robert koleji - beşiktaş atatürk anadolu lisesi maçı. setler 2-2 oldu, tie-break oynanıyor, kafa kafaya bir maç. hatırladığım kadarıyla 12-12 son set, 15'te bitecek. bizim kızlardan birinin ayağı yarım metre karşı sahaya geçti tam önümde. kabak gibi gördüm, gördüğümü de herkes gördü. düdük vermemişlerdi bana, ama işaret etmeliydim, kulakları çınlasın hafize hocayla göz göze geldik, devam et boşver gibi bir bakış attı (ya da ben öyle algıladım), sonuçta düdük çalınmadı, sayıyı bizim kızlar aldı. robert kolej'in hocası yabancıydı ve adam resmen çıldırdı, ingilizce saydırıyor bana, kıpkırmızı oldum, hocayı işaret ettim, ben görmedim dedim, ben zaten öğrenciyim (okuyom benyaa) dedim. maçı da bizimkiler kazandı o sayıyı da alınca.

    göz göre göre robert'in hakkını yedim, bu da böyle bir itirafımdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın