1
son dönemde galatasaray'a güçlü şekilde uygulanan saldırı metodu.
yönetimin buna çanak tutması aşikar. baştan uyarayım bu bir torrent/burak elmas övgüsü değildir. hepsinin ayrı ayrı yanlışı var. ama anlatmak istediğim asıl konu şöyle ki;
gazetecilerde var olan ışıtan gün, burak elmas ve torrent nefretinin olur olmadık ifadelerle beylik tehditlere, salvolara dönüşmesi.
bunu sözlüğümüzde de twitter'da da çokça yaşıyoruz ancak bir örnek vermek gerekirse;
https://twitter.com/...qrf25wyXPt2vpHbaAKKg
burada torrent'e giydirilmiş, hız alınamamış sonrasında yönetime (burak elmas ve ışıtan gün'e) uzanan beylik kelimeler kullanılmış.
tüm transferler bana göre önce bir teknik tercih olmalıdır. ancak galatasaray'da transferlerin çoğu teknik tercihlerden ziyade maddi tercihlerle şekillenmiştir.
pulgar'a herhangi bir kiralama bedeli ödenmediği bilinen bir gerçek. gedson'u almak için var olmayan 2 milyon euro ve %50'sine fazla bulunan toplamda 8 milyon euro'yu kararen beğenmesem de anlayabiliyorum. en nihayetinde işin içinde futbolun ekonomisi de var.
ancak pulgar geldi diye,
1- oyuncuyu gedson'la kıyaslamak
2- oyuncunun gözü kapalı oynatılmasını beklemek
3- bu yolla takımın tüm oyuncularının antrenman performanlarının önemsenmemesini önermek
4- öyle ya da böyle en değerli yerli oyuncularını bir çırpıda silip atmak hangi aklın ürünüdür?
bahçelileşerek soruyorum; bülent timurlenk ne yapmak, nereye varmak istemektedir?
4-2-3-1'e döndüğünden beri takım berkan ve taylan bölüşerek eskiye nazaran bir şeyleri oyun anlamında daha derli toplu yaparken ileriye de daha hızlı gidişi sağlıyorlar. ayrıca berkan pva ve kerem'in sağladığı half space koşuları dün taktik dokunuşlarda fark yaratan unsur oldular.
bu sebeple sahada hızla olmasa da minik minik iyileşen detayları görmemek, kulübü yakıp yıkıp istikrarsızlığa sürüklemek için ellerinden gelen her şeyi yapan saçma bir basın saldırısı altındayız. saldırının diğer avaneleri-şövalyeleri ise, haluk yürekli, gökhan dinç ve harun muslu. space odalarında reyting kasan can tango'da alevlerine körük tutan körükçübaşı. bir yanda özgür demirtaş 133 bin kişi ile ukrayna konuşurken, diğer yanda mahalle yanarken saçını ısrarla taramaya devam eden ağabeyleri görüyoruz. çok ilginç. daha ilginç olanı ise bizim buna çanak tutmamız.
fatih hoca'nın gönderiliş zamanı yanlıştı, ama bugün de torrent'in gönderilişi için yanlış zaman. torrent gidecekse mayıs sonunda helalleşilir. campos'a sorularak bir td getirilir. ama okan, ama montella, ama jardim, ama schmidt ama x bir başka isim. ( jesse marsch üzümlü kekim leeds'e gitti. :( ) bu işler tüm dünya'da böyle iken var olanı uygulamadan amerika'yı keşfetmek ne kadar doğru bilemiyorum.
her şeyden önce sükunet. dün rize maçında 90 dakika destekleyip maç sonunda yapılan protesto ne kadar doğruydu! olmamız gereken de bu. bırakalım takım sahada yapmak istediklerini yapsın sonra yine hep birlikte bağırırız istifa diye.
edit: imla.
yönetimin buna çanak tutması aşikar. baştan uyarayım bu bir torrent/burak elmas övgüsü değildir. hepsinin ayrı ayrı yanlışı var. ama anlatmak istediğim asıl konu şöyle ki;
gazetecilerde var olan ışıtan gün, burak elmas ve torrent nefretinin olur olmadık ifadelerle beylik tehditlere, salvolara dönüşmesi.
bunu sözlüğümüzde de twitter'da da çokça yaşıyoruz ancak bir örnek vermek gerekirse;
https://twitter.com/...qrf25wyXPt2vpHbaAKKg
burada torrent'e giydirilmiş, hız alınamamış sonrasında yönetime (burak elmas ve ışıtan gün'e) uzanan beylik kelimeler kullanılmış.
tüm transferler bana göre önce bir teknik tercih olmalıdır. ancak galatasaray'da transferlerin çoğu teknik tercihlerden ziyade maddi tercihlerle şekillenmiştir.
pulgar'a herhangi bir kiralama bedeli ödenmediği bilinen bir gerçek. gedson'u almak için var olmayan 2 milyon euro ve %50'sine fazla bulunan toplamda 8 milyon euro'yu kararen beğenmesem de anlayabiliyorum. en nihayetinde işin içinde futbolun ekonomisi de var.
ancak pulgar geldi diye,
1- oyuncuyu gedson'la kıyaslamak
2- oyuncunun gözü kapalı oynatılmasını beklemek
3- bu yolla takımın tüm oyuncularının antrenman performanlarının önemsenmemesini önermek
4- öyle ya da böyle en değerli yerli oyuncularını bir çırpıda silip atmak hangi aklın ürünüdür?
bahçelileşerek soruyorum; bülent timurlenk ne yapmak, nereye varmak istemektedir?
4-2-3-1'e döndüğünden beri takım berkan ve taylan bölüşerek eskiye nazaran bir şeyleri oyun anlamında daha derli toplu yaparken ileriye de daha hızlı gidişi sağlıyorlar. ayrıca berkan pva ve kerem'in sağladığı half space koşuları dün taktik dokunuşlarda fark yaratan unsur oldular.
bu sebeple sahada hızla olmasa da minik minik iyileşen detayları görmemek, kulübü yakıp yıkıp istikrarsızlığa sürüklemek için ellerinden gelen her şeyi yapan saçma bir basın saldırısı altındayız. saldırının diğer avaneleri-şövalyeleri ise, haluk yürekli, gökhan dinç ve harun muslu. space odalarında reyting kasan can tango'da alevlerine körük tutan körükçübaşı. bir yanda özgür demirtaş 133 bin kişi ile ukrayna konuşurken, diğer yanda mahalle yanarken saçını ısrarla taramaya devam eden ağabeyleri görüyoruz. çok ilginç. daha ilginç olanı ise bizim buna çanak tutmamız.
fatih hoca'nın gönderiliş zamanı yanlıştı, ama bugün de torrent'in gönderilişi için yanlış zaman. torrent gidecekse mayıs sonunda helalleşilir. campos'a sorularak bir td getirilir. ama okan, ama montella, ama jardim, ama schmidt ama x bir başka isim. ( jesse marsch üzümlü kekim leeds'e gitti. :( ) bu işler tüm dünya'da böyle iken var olanı uygulamadan amerika'yı keşfetmek ne kadar doğru bilemiyorum.
her şeyden önce sükunet. dün rize maçında 90 dakika destekleyip maç sonunda yapılan protesto ne kadar doğruydu! olmamız gereken de bu. bırakalım takım sahada yapmak istediklerini yapsın sonra yine hep birlikte bağırırız istifa diye.
edit: imla.