• 23
    şoförleri bile spor gurusu, anlatayım.

    7 ocak 2022 cuma günü fabrikadan yüklemesi yapılan bir tırın şoförü sırp'tı, adı alexander. ~40 yaşlarında ve ~190 cm boylarındaki bu yakışıklı ama az dişli (az dişli olmasının sebebini az sonra yazacağım) abimiz fabrikamızın güvenlik kulübesine kaydını yaptırdığı esnada kulübenin yakınlarındaydım. kayıt formunda adamın imzasını gördüğümde küçük çaplı bir şok yaşadım. atatürk'ün imzasından sonra gördüğüm en şekil imzaydı ve sırp bir şoförün elinden çıkmıştı. yanlış anlaşılmasın, adamı "alt tarafı tır şoförü" kafa yapısıyla küçültme niyetinde değilim kesinlikle, sadece böylesine bir muntazamlık çok şaşırtıcı oldu benim için.

    neyse.

    full masa başında olduğum günlerde vücudun kan dolaşımı sadece yer çekiminin aksi yönünde olmasın diye depoya, sevkiyat alanına vs. inerim 1.5-2 saatte bir. cuma günü de bir ara indim sevkiyat rampasının olduğu kısma. baktım alexander bizim forklift operatörüne bir şeyler anlatmayı deniyor el kol hareketleriyle ama nafile. adamın ses tonu oktay mahmuti x 2 kalınlığında bu arada, belirteyim. gittim yanına, "english?" diye sordum, "ohh thank god!" şeklinde bir yanıt aldım ve alış o alış, bir başladık elemanla sohbete, en az yarım saat spor konuştuk. daha doğrusu o konuştu ben dinledim. akabinde de doluluğunu kanıtlarcasına;

    hentbol ve rugby (az dişli olmasının sebebi) lisanslarını gösterdi.
    dejan bodiroga'yla, predrag stojakovic'le, vlade divac'la çekildiği çok da eski olmayan fotoğraflarını sundu.
    rugby antrenörlüğü yaptığı dönem novak djokovic tesisleri ziyaret etmiş bir ekiple beraber, videosunu izletti.

    abimiz sıkmıyordu kısacası, harbisinden dolu bir adamdı.

    galatasaray sözlük'ü asıl ilgilendiren kısmı ise sona bıraktım; 21 kasım 2014 galatasaray kızılyıldız basketbol maçı hakkında düşüncelerini de samimi olarak ifade etti. alexander'a göre esas suçlu kızılyıldız taraftarı:

    "anarşistsin, ateşlisin, gençsin... anlıyorum fakat yabancı bir ülkede kendini frenlemelisin. hayatla ölüm arasındaki çizgi sadece bir bıçak darbesinden ibaret, bu kadar basit."

    muhabbet spor haricinde de epey doluydu ama entry'i tl;dr kıvamına sokmadan bitirmek istiyorum. finali de djokovic, dünya sağlık örgütü, aşılama ile yaptık zaten ki sıkıcı gelebilir buralar. * anlatmak istediğim şey şu; sırbistan boş yere avrupa'da sporun kalbi hüviyetinde değil. yalnızca bir tır şoförü sayesinde bu kanıya varmadım elbette, öncesinde de farklı sırplar özelinde benzer deneyimlerim olmuştu, alexander'ı anlatma nedenim zirveyi kapması.

    ekol yaratmak, spor ülkesi olmak komple spor bilinciyle yaşamak demek, sporu hayatın her anında ve alanında yaşamak demek. biz de böyle olabilir miyiz? bu bozulan demografik yapıya, ekonomik iklime, sosyokültürel dinamiklere rağmen yine de mümkün...
  • 20
    basketbol konusunda ekol olan bir ülke.

    her dönem kadrolarında en az 1 tane avrupa'nın en kaliteli guardı bulunur.

    sadece basketbol da değil hemen hemen tüm sporlarda başarılı sporcuları var.

    belki herkesin aklına novak djokovic gelir ama grand slam kazanmış kadın tenisçileri de vardı bir zamanlar.

    (bkz: ana ivanovic)

    ispanya ve sırbistan, gerçek birer spor ülkesi.
    darısı bizim ülkemize diyelim.
  • 17
    (bkz: 16 ocak 2015 kızılyıldız galatasaray basketbol maçı) için gittiğimiz belgrad'da*, orada kaldığımız süre boyunca bizim taksi şoförlüğümüzü ve kısmen rehberliğimizi yapan sırp, "bizim için hayatta ilk iki sırada kadınlar ve spor yer alır. çoğu kez spor, kadınların önünde birinci sıradadır." demişti.

    yine biz oradayken şehrin taksicileri arasında yapılacak masa tenisi turnuvasına hazırlanıyordu. son iki sene finalde yenilmiş, bu sebeple de baya hırslıydı. çocuklarını okula başladıkları gün aynı zamanda yüzme havuzuna gönderdiğinden de bahsetti.

    meşhur kalemegdan'ın(u: görenler bilir, şehrin göbeğinde bildiğimiz eski bir kale ve şehrin ilk yerleşim merkezi) surlarının dibinde dahi tenis kortları vardı. diyeceğim; adamlar sporun her türlüsünü yapıyor ve bu durumu neredeyse milli bir alışkanlık haline getirmişler.

    düşünsenize, istanbul taksicileri arasında "masa tenisi turnuvası" yapılıyor. tabi önce korsanlar arasında mı, resmiler arasında mı o konuyu çözmemiz lazım.
  • 24
    basketbol ve voleybolda dünyanın en iyi milli takımlarına sahip ülke.

    yugoslav diyarından hırvatistan hep en başarılı futbol ülkesi olmuştur, fakat onların jenerasyonu biterken sırplar alttan çok iyi topçular çıkartmaya devam ediyor, futbolda da gelecekleri parlak gibi.

    jokic, micic, boskovic gibi kendi branşlarını domine eden, farklı spor dallarında bir çok dünya yıldızı yetiştiren bu ülkenin genç yaş spor eğitim sürecini iyi incelemek lazım.

    edit: djokovic’i unutmuşum, pek haz etmediğimden olsa gerek. :)
  • 25
    tam bir spor ülkesi. basketbol, voleybol, tenis. hepsinde hem kadınlar hem erkeklerde birer ekoller. hatta futbolda da çok ciddi potansiyelleri var. bakmayın siz zayıf durduklarına, üç beş turnuva içinde iyi bir sonuç çıkartacaklarını düşünüyorum.

    bizim gibi sporda potansiyeli yüksek, ekonomik ve sosyal seviyeleri yakın ülkelerin bu gibi ekolleri daha yakından takip etmesi gerekiyor. neyi iyi yaptıkları ortada ama bunu nasıl bir program dahilinde yapıyorlar, sporcularını nasıl eğitiyorlar öğrenmek lazım. zira yugoslav topluluğundan sportif başarıda sıyrılan kendileri oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın