• 1
    takımımızın yakalandığı hastalık. passat medyası bizim taraftarın bug'ını bulmuş, vuruyor da ha vuruyor. her vurduğunda bizimkiler "bir daha vurrrr" diye bağırıyor sosyal ortamlarda. yahu arkadaş, bu her sene olabilecek bir olay olsaydı, futbolun dev antrenörleri, dev takımları, teknik direktör kontratını 3 yıldan açmazlardı. 6 ay 6 ay yapılırdı bu iş. bi biz mi süper zekayız anlamadım ki... "bunu gönderip başka hoca getirelim, o da şunları şunları yapsın, kesin şampiyonuz, olmazsa başka getiririz".

    yapma yaw? valla mı lan? olur muyuz essahtan şampiyon?

    bak anam, gelişmiş futbol ortamlarında bu işin cereyan etmesi, ya hoca'nın ölmesi/hastalanması, ya da çok pis bir işe (şike tecavüz vs) bulaşmasıyla cereyan eder. nadiren memnun olunmayan puan durumunda olur ki, bunun olması için de çok absürd birşeyler olması lazım -manchester'ın küme potasına girmesi gibi-. yani liderle aranda 5 puan fark varken, daha ilk devre tamamlanmamışken, üçüncüyken bu halt yenmez "takım kötü yeaaa" diyerek.

    çünkü sezon ortasında gelecek hocadan bekleyebileceğin tek şey durumu muhafaza etmesi, küme hattındaysa, az yukarı çıkarması olabilir. ha biz bunun ötesini de başardık hamzaoğlu'yla mucizevi şampiyonluk, riekerink ile 2 kupa, hatta görüyor ve arttırıyorum cevat güler le bi mucizevi şampiyonluk daha. bu biraz rakiplerden, biraz da camianın "büyük takım refleksi"nden oldu. ama her zaman olabilecek birşey değil, bilen adamların hala anlam verebildikleri şeyler bile değil hatta.

    ki bu mucizeleri yapan adamları da, yine sezon ortasında tenekeyle kovalama eğilimindeyiz. niye? kötü oynuyoruz. eee? yani o. git bak bakalım özendiğin kulüplere, bu sebeple 10-20 hafta arası kovulan var mı? yukarıda saydığım zaruri sebeplerden gönderilme var ki adamların zaten bu durumlar için bir "b" planı mevcut.

    bizim var mı "b" planımız? kulüp olarak geçtim, taraftar olarak var mı? "bak şu hoca var altyapıda, pilot takımın başında, ters bir durumda, gemiyi suya kadar yanaştırır" diyebileceğin? yok. avrupa'da takımlarından kovulmuş, takımın ve memleketin şu durumunda çuvalla bütçe talep edecek adamları biri söylüyor öbürü itiraz ediyor.

    sezon ortası teknik değiştirme durumu genel olarak böyle. peki galatasaray özeline inersek? yazının başında indim zaten de, tekrar açayım. bu çakal medya sistemdeki açığı buldu. ilk 10 hafta hocaya pohpoh gaz, sonra ağız değiştir, hocayı kötüle, üç beş öküz bunu yesin, isyana başlasın, hocayı göndersinler, 1-2 hafta hoca aransın, sonra hasbelkader biri bulunsun, o gelsin, istedikleri gelmesin, eldekileri görsün, oldu mu sana ikinci devrenin ortası? eee, nerde şampiyonluk, nerde şampiyonlar ligi ne katılım? nerde avrupa ligi'ne gidiş? yok. ama o giden hoca kötüydü, gitti iyi oldu, bak seneye nasıl olcak takım, sezon başı süper, 10 hafta yine tü kaka. soktular kısır döngüye.

    ulan futboldan anlamıyosan da atalarını dinle az: "dere geçerken at değiştirilmezzz" bu atın süper olmasından dolayı değildir, geçişte ıslanacağın gerçeği ve gelecek atın huyunu bilmeme riskinden ötürüdür.

    şahsi durumuma gelince; bizim de "hamza gitmesin, riekerink gitmesin, mancini gitmesin" diye yırtınışımız bundandır, babamızın oğlu olduklarından değil. bana ne yoksa, pay filan almıyorum transferlerinden.
  • 2
    normalde karşı çıkacağım bir önerme, ancak jan olde riekerink emaneten göreve gelmiş bir alt yapı hocası. bir teknik direktör ile anlaşıp göreve getirdiğimizde hoca değiştirmiş değil sezonun kalanına hocalı bir şekilde devam etmiş olacağız.

    hamza'yı da mustafa denizli'yi de hepimiz eleştirdik linç ettik, ama keşke onların kellesi istenirken de bu başlıklar açılsaydı. en azından bunun bir duruş olduğunu düşünürdük. böylesi çok ikiyüzlü ve pasaportçu oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın