resim
Servet Çetin
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:43
Uyruk:Türkiye
  • 706
    --- alıntı ---
    servet, doğum günün kutlu olsun. 29 yaşına girdin, neler hissediyorsun?

    çok teşekkür ederim. 29 yaşıma bastım ve kendimi gerçekten çok genç hissediyorum. aslında sahiden de gencim, futbol için en verimli çağımda olduğumu düşünüyorum.yavaş yavaş önemli tecrübeler kazandım. her yaşın ayrı bir güzelliği var, ‘’yaşlanıyorum, bir sene daha geçti’’ diye düşünmeden her anın tadını çıkartmaya çalışıyorum. bu yaşımın da tadını en güzel şekilde çıkartacağım.

    futbola kartalspor’da başladın ve 2007-2008 sezonunda galatasaray’a imza attın. istersen futbol hayatından bahsederek başlayalım. kariyerinin ilk günlerinden bugünlere kadar yaşadığın, seni etkileyen en önemli olaylar nelerdi?

    tabi ki çok önemli olaylar, çok etkilendiğim yaşanmışlıklar oldu. mesela futbol hayatım boyunca formasını giydiğim bütün takımlara bonservis parası kazandırdım. buralara kademe kademe geldiğimi düşünüyorum. kartalspor’dan başlayarak, sırasıyla göztepe, denizlispor ve sonrasındaysa büyük takımlara geldim. tabi ki çok güzel anılarım da, çok sıkıntı yaşadığım dönemler de oldu. ama şu an bulunduğum konum itibariyle gerçekten çok güzel şeyler yaşadım.galatasaray’da oynuyorum diye söylemiyorum, ben burada huzuru, güveni, mutluluğu gördüm. buradaki ilgi ve alakadan sonra yürekten mücadele etmemek elde değil. gerçekten benim en çok etkilendiğim, en önem verdiğim olay insanların bana güvenmesi. zaten güvenin olduğu ortamda ben her zaman takım için elimden ne geliyorsa yaparım. gerçekten onların bu sevgisi, onların bu ilgisinden dolayı bütün maçlarda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. taraftarlarımızın röportajlarda söylediği gibi fenerbahçe’ye karşı oynarsam, o gün iyi bir performans sergilersem ve en önemlisi bir de galibiyet alırsak onlara armağan olur. bir de benim şöyle bir özelliğim var. fenerbahçe’de oynarken galatasaray’a karşı oynadığım bütün maçlarda en azından bir tane net pozisyona giriyordum. şu an galatasaray’da oynuyorum ve burada umuyorum ki rakibimize gol atacağım. umuyorum ki taraftarlarımızı mutlu edebilirim.

    galatasaray’ı bu ay içerisinde çok önemli maçlar bekliyor. istersen trabzonspor maçıyla değerlendirmemize başlayalım.

    bundan sonra oynayacağımız bütün maçlar da olduğu gibi bu mücadele de oldukça zorlu geçecek. biliyorsunuz anadolu takımlarıyla da oynasak, büyük takımlarla da oynasak karşılaşmalar çok kolay geçmiyor. her maçta takım halinde çok iyi mücadele etmemiz gerekiyor. trabzonspor bu ligin en iyi top oynayan, en mücadeleci takımlarından biri. zor maç olacak ama biz trabzon deplasmanından galip dönersek, fenerbahçe maçına moralli çıkarız diye düşünüyorum.

    ali sami yen’de oynanacak olan mücadelede galatasaray avantajlı görünen taraf.

    fenerbahçe’yle aramızda şu an 4 puan var. trabzonspor’u da yenersek o dört puanlık avantajı çok iyi şekilde değerlendiririz diye düşünüyoum. ama şu an takım halinde trabzonspor maçına odaklanmış durumdayız. trabzonspor maçı fenerbahçe maçına oranla bizim için daha zor olacak. trabzonspor gerçekten iyi mücadele eden, kendi evinde de iyi oynayan bir ekip. oradan kazasız dönersek önümüz iyice açılır diye düşünüyorum. puan kaybetme kredimizi geçen hafta eskişehir’de bıraktık. bundan sonra takım olarak puan kaybına tahammülümüz yok. umarım bizim için iyi bir maç olur.

    servet’i servet yapan faktörler; güven, çalışma ve hırs. bir de türkü baba olarak yürüyen bir şanın var. sende türkü aşkı nasıl başladı?

    türkü dinleme aşkı çocukluğumdan gelme.. ailemde pek türkü dinlenmezdi. türkü sevdam belki de yetişme tarzımla alakalı, çocukluğumdan beri bir türkü hastalığı var bende. zaten 15 yaşından beri sürekli olarak evden ayrı kaldığım, kulüplerin tesislerinde yaşadığım için orada yalnız kaldığımda türkülerin beni anlattığını hissediyordum. o yüzden türkü dinlemek küçüklükten beri benim için bir alışkanlık oldu.

    ilk dinlediğin türküyü hatırlıyor musun?

    tam hatırlamıyorum. o kadar çok türkü dinliyorum ki bazen isimlerini karıştırabiliyorum. mesela az önce arkadaşım bağlama çaldı, acayip etkilendim. bağlama çalmayı bilsem, çok sevdiğim, severek yaptığım işimi, futbolu bile bırakabilirim.

    gerçekten mi?

    bağlama çalmayı öğreneyim, futbolu bırakıp, evime gider bağlama çalarım çünkü çok seviyorum.

    futbolu bıraktıktan sonra albüm bile yapabilirsin belki.

    albüm yapmak benim haddim değil. ama on - on beş tane parça seçerim, söylerim, kendime bir cd doldurur, ara sıra dinleyebilirim. ama onun dışında albüm yapmak gibi bir düşüncem yok.

    niye öyle diyorsun?

    albüm yapsam anadolu’da iyi satarım. istanbul, izmir gibi büyük şehirlerde de insanlar meraktan albümü alır. ben o ara parayı bulursam, zaten geçmiş olsun.

    ilgin var, aynı zamanda yeteneğin de var.

    sesim çok iyi değil ama söylüyorum yine de.

    gökhan zan’la seninle ilgili olarak konuştuk. ‘’ben artık arkadaşımın bu sene, 29 yaşına girdiğinde evlenmesini istiyorum’’ dedi.

    bunu gökhan zan mı dedi?

    evet.

    öyleyse gökhan zan lütfen eşine söylesin de bana bir aday bulsun. biliyorsunuz bu işler için bazen arkadaşların birbirlerine yardımcı olmaları gerekiyor. eşlerinin aracı olması gerekebiliyor. madem arkadaşım beni düşünüyor lütfen bu söylediklerime önem versin.

    peki sen evliliği düşünüyor musun?

    tabi ki, ama iyi bir aday aramakla bulunmuyor.

    magazin basının da ismi çok sık anılan sporcularımızdan birisin.

    bunlar aslı olmayan haberler. bir kere de yanımda kız arkadaşımı görüp bir haber yapsınlar. bunlar hiçbir zaman gerçeklik payı taşımayan haberler.

    servet çetin böyle diyorsa ben inanırım.

    ben zaten yalan söylemem. ben 20 yaşımdayken bile karşıma anlaşabileceğim bir insan çıksaydı o zaman bile evlenebilirdim. ama böyle aradığınız gibi biri bulunamayabiliyor. zaten evlilik yaşımın da geçtiğini düşünüyorum.

    erkek için 29 ideal bir yaş bence.

    ideal bir yaş ama bir iki sene içerisinde evlenemezsem geçmiş olsun. bir de biraz erken evlenip çocuğumun olmasını, çocuğumu maçlara, antrenmanlara getirmeyi isterdim. güzel duygular bunlar, arkadaşları görüyor, imreniyoruz. öyle de olsun isterdim ama şimdilik nasip olmadı.

    kartalspor’da başlayan bir futbol hayatın var. daha sonra sırasıyla göztepe, denizlispor, fenerbahçe, sivasspor ve galatasaray’da forma giydin. bir futbolcunun geçirebileceği her aşamada bulundun. genç yaştan beri milli takımda da oynuyorsun. kendi hedefini ne zaman koymuştun?

    futbolcu olmak için bütün fedakarlıkları yaptım. okulumdan, ailemden, arkadaşlarımdan, özel hayatımdan fedakarlık yaptım. ‘’futbolda iyi paralar dönüyor, futbolcu olursam hem kendimi hem de ailemi kurtarırım’’ düşüncesiyle ve hocalarımın yeteneğimin olduğunu söylemesiyle bütün ağırlığımı futbola verdim. çok zor zamanlar yaşadım. 16 yaşımda kartalspor profesyonel takımına çıktım. amatör olarak oynuyor, para kazanmıyordum. hem lisede okuyordum, hem de antrenmana gidiyordum. param olmadığı için antrenmana ve okula yürüyerek gidiyordum. derslerde yorgunluktan uyuyordum. böyle çok zor zamanlarım oldu. şu anda kendime iyi bakabilmek, iyi dinlenebilmek, gıdamı iyi alabilmek için kulüpte kalıyorum. bu fedakarlıkları, zorlukları gördüğüm için, ileride sıkıntı yaşamamak adına yapıyorum. hala fedakarlık yapıyorum. başarılı olmak istiyorsam bunları yapmam gerekiyor. bazen arkadaşlarım ‘’paran yoksa sana ev alalım’’ diye takılıyorlar. anadolu yakasında evim var ama, boş duruyor. tesislerde kalıyorum. bunu uykumu iyi almak, iyi dinlenmek, iyi beslenmek için yapıyorum. 29 yaşına geldim ama hala fedakarlığa devam ediyorum. bunlara dikkat etmediğiniz zaman sakatlanabilirsiniz, adaleniz çekebilir, iyi bir performans sergileyemeyebilirsiniz. bunları yaşadığımız için dikkat ediyorum.

    özel idmanlar yapıyor musun?

    her antrenmandan önce kesinlikle çalışırım.

    yaşadığın sakatlığı herkes beş ayda atlatabilirken, sen iki ayda sahalara döndün. bunu çok çalışmana bağlayabilir miyiz?

    hırslı bir yapım var, çalışmayı çok seviyorum. çalışmayı abartıp sakatlandığım zamanlar da oldu. hocam beni oynatmazsa hırs yapıp saat 10.00-11.00’de ışıkları açıp çalışıyorum. böyle huylarım var. çalışmak gerekiyor ama bunu bilinçli yapmak lazım. bazen bilinçsiz çalıştığım için sakatlıklar yaşadım, ama şimdi takımımızda fatih hoca gibi bireysel antrenmanlar yaptıran bir hocamız var. ona danışıyoruz, bizlere program veriyor. gerçekten çok faydasını görüyorum. her antrenmandan önce yarım saat kesinlikle çalışıyorum. çok fazla maç oynadığımız için ekstra çalışınca yoruluyorsunuz. bu nedenle fatih hoca’yla beraber çalışmaya ayardığımız zamanı en iyi şekilde ayarlamaya çalışıyoruz. ama şunu kesin olarak söylüyorum ekstra bir şeyler yapmak lazım. sadece antrenmanlarla olmuyor.

    eğitimi sormak istiyorum. okul nasıl gidiyor?

    şu an ikinci sınıftayım, ilk dönem bitti. ikinci dönemin sınavları yakında başlayacak. yoğun maç temposundan dolayı biraz zorlanıyorum. sınavlara girerken notları arkadaşlarımdan alıyorum. arkadaşlarım canan, öykü, burcu, aykut, ahmet, erkan, özlem bana çok yardımcı oluyorlar. bazen buraya da geliyorlar, oturup bir şeyler içiyoruz. onların sayesinde ikinci sınıfa kadar geldim, bana çok yardımcı oluyorlar. şimdilik iyi gidiyor ama bazen sıkıntı yaşadığım dersler de oluyor. bulunduğum konum itibariyle okula gitmem çok zor ama ben birçok fedakarlık yapıp bütün derslere ve sınavlara gitmeye çalışıyorum. bir dersten devamsızlıktan kaldım. çok fazla zayıfım yok. ikinci dönemi de iyi atlatırsam üç ve dördüncü sınıfta derslerim azalacak. ondan sonra daha rahat olurum diye düşünüyorum. ama üniversite ortamı çok farklı, insana çok güzel bir his veriyor. arkadaşlarla sohbet ediyorum, kafamı dağıtıyorum. aldığım derslerin uygulama sınavlarına giriyorum. cirit atıyorum, gülle atıyorum, takla atıyorum. bunlar yüzünden okulda adım çıktı.

    galatasaray denildiğinde aklına ilk gelen üç şey nedir?

    uefa kupası, hagi ve metin oktay elbette ama ayrıca bunların dışında dört yıl üst üste alınan şampiyonlukta var. inanılmaz birşeydi. galatasaray camiası vefayı bilen bir kulüp. herşey önemliside bu. burada oynadığım için böyle konuşmuyorum. gerçekten öyle olduğunu düşündüğüm için bunları söylüyorum.
    --- alıntı ---
    http://www.galatasaray.org/...ortaj/haber/6488.php
  • 707
    --- alıntı ---

    takım arkadaşı gökhan zan'ın kendisi için söylediği, "ben artık arkadaşımın bu sene, 29 yaşına girdiğinde evlenmesini istiyorum" sözlerin aktarılması üzerine, servet, "bunu gökhan zan mı dedi? öyleyse gökhan zan, lütfen eşine söylesin de bana bir aday bulsun. biliyorsunuz bu işler için bazen arkadaşların birbirlerine yardımcı olmaları gerekiyor. eşlerinin aracı olması gerekebiliyor. madem arkadaşım beni düşünüyor, lütfen bu söylediklerime önem versin" şeklinde konuştu.

    --- alıntı ---

    (bkz: yenge bana karı bul lan allahsız)
  • 711
    geldiğini duyduğum an çok üzülmüştüm aynı gökhan zan gibi çünkü kendisinin futbolunu oldum olası sevmem. bu sezon başında marsilya haberini duyunca çılgınlar gibi sevinmiştim. (gbkz: servet 8m £ ?) oha demiştim müthiş bir haber bu ! ama olmadı kaldı takımda. bu haberleden sonra çok üzülmemin sebebi kendi açımdan hiç beğenmediğim futbolunun daha da kötüye gideceğine olan inancım. zira tren kaçtığı için kendisini tam manasıyla takıma veremeyeceğini düşünüyordum. öyle de oldu. ben demiştimcilerden değilim, müneccim boku yemedim ! sadece tahmin yürütmüştüm kendi kendime. neyse, uzun lafın kısası sezon sonunda giderse zil takıp oynarım. ağır, topu oyuna sokamayan ve söz dinlemeyen bir futbolcudan kurtulacağım için.
  • 717
    frank rijkaard'in oynattigi sistemde yeteneksizligi acik acik ortaya cikan yerli oyunculardan sadece bir tanesi. 5 nisan 2010 sivasspor galatasaray maci'nda cok rahat bir sekilde lucas neill'e ya da aykut ercetin'e kazandirabilecegi toplari taca atmistir. hayir emre gungor gibi rakip takimin hucumcularini calimlamaya kalk demiyoruz ama, bir kere de sorumluluk al be arkadasim.
  • 718
    bir kaç yıl evvel bir arkadaşım bana aynen şöyle bir hadise anlattı:

    ''benim abim lisedeyken servet çetin'in sınıf arkadaşıydı. sınıf maçları yaparlarmış servet'i kadroya bile almazlarmış. abim bu çocuk nasıl futbolcu oldu der hala.''

    servet çetin'in kartal'da büyüdüğünü ve arkadaşımın güvenilir olmasını hesaba katarsak doğruluk payı oldukça yüksektir.

    eğer doğruysa servet çetin'i azminden dolayı tebrik etmek gerek.

    nereden nereye be servet...
  • 721
    futbol oynamaktan veya galatasaray için oynamaktan sıkıldığını düşündüğüm ayıboğandır. ilk zamanlarında tribünleri "serveet serveet" diye inletirken yaptığı şey sadece tekmeye kafa sokmak sakatlanma pahasına topa girmek değil, topu aldığında lambır lumbur ileriye gitmeye çalışması, takımı ateşlemesi idi. şimdi bırak topu alıp ileri çıkmaya çalışmayı* şimdi topla rakibi arasına girip topun dışarı çıkmasını beklerken bile kendisine güvenmiyor dolayısıyla bize güven vermiyor.sebebinin ne olduğunu bilemem ama bir an önce kendine gelmesi veya bir başka kulüpte kariyerine devam etmesi hem kendisi hem de bizim adımıza faydalı olacaktır zira burada kaldığı sürece üzerine koymadığı gibi geriye gidenlerden o da malesef.
App Store'dan indirin Google Play'den alın