şenol güneş hakkındaki düşüncelerim hiç değişmedi ve değişmeyecek. hollanda ve norveç galibiyetleri nedeniyle herkes abartılı yazılar yazdı, medya adeta çoştu. halbuki bana göre coşmak için neden yoktu ama o atmosfer içinde görüşlerimi yazsam yanlış anlaşılırdım.
hollanda maçında oynadığımız futbol çok kötüydü ama dört gol atınca hiç kimse bunun üzerinde durmadı. attığımız iki golde şansla izah edilebilir gollerdi. diğer ikisi de penaltı ve frikikten geldi. burak yılmaz’ın olağanüstü diri olduğu bir maçtı. ancak sonraki iki maçta burak sahada yürüdü ama doksan dakika sahada kalmayı da başardı. norveç maçında denk bir oyun oynadık ama üç gol bularak haklı bir galibiyet aldık. şans faktörü devrede değildi ve hakettiğimiz bir sonuçtu.
letonya maçına gelince, olay tamamen şenol güneş’in kabiliyeti ve kapasitesiyle ilgiliydi. yanlış oyuncu seçimi, yanlış değişiklikler ve rakibi küçümseme tuzağına düşme gibi faktörler sonucu 3-1’den beraberliği vermek herkese acı verdi.
caner erkin’i hala anlayamadı türkiye. caner’in aklı tamamen atacağı uzun ortalarda. maç içinde tamamen buna konsantre olduğu için savunmayı lütfen yapıyor. daha doğrusu yapmıyor. daha kaç kez bu zafiyeti görmezden gelinecek bilmiyorum. bir bekin asli görevi savunma tali görevi hücumdur.
burak hollanda maçında mükemmeldi ama sonraki iki maçta adeta yürüdü sahada ama doksan dakika sahada kaldı. bence ilk golü atan kenan karaman sahada kalsa daha iyi olabilirdi. nitekim yediğimiz üçüncü golden hemen sonra girdiğimiz %99 gol pozisyonundaki burak’ın şutu onun ne kadar tükendiğinin resmiydi. şenol güneş bunu da göremedi.
sadece bunlar değil tabi. letonya’nın uzun hava toplarıyla geldiği o kadar netti ki. bunlara karşı ozan-çağlar-caner üçlüsüyle önlem alınamayacağı belliydi. oraya daha uzun bir stoper gerekiyordu ama bunu da düşünemedi şenol güneş. belki alpaslan öztürk 3-2’den sonra oyuna alınabilirdi. çünkü onların 2. golü hava topuyla gelmişti ve taktikleri o kadar netti ki görmemek mümkün değildi.
ozan her maç üç-dört şut deniyor ama sanırım yirmi maçta bir uzaktan gol atıyor. golü atınca da şişirilip kaf dağına çıkarılıyor. ozan tufan’ın pas yeteneği çok zayıf, oyun zekası çok zayıf, topla adam eksiltme özelliği çok zayıf. sadece ara sıra attığı uzaktan goller var. tamam kötü futbolcu değil ama vaz geçilmez de değil. örneğin ben galatasaray’a gelmesine sıcak bakmam. buna rağmen doksan dakika sahada kalması hataydı.
daha birçok şey var yazılabilecek ama asıl yazmak istediğim bunlar değil. asıl yazmak istediğim şu: şenol güneş tamamen takımın kondisyon ve mücadele gücüne dayanarak oyun kuruyor. takımın mücadele gücü, diriliği, kondisyonu yüksek ise sonuca gidiyor ama bunlar vasata düşünce letonya gibi takıma bile puan veriyor. oyuncuların taktik varyasyonlarını, oyun zekalarını, maç içindeki görevlerini ve de takım oyununu yükseltemiyor, yükseltmeyi başaramıyor.
fatih terim’de var aynı zafiyet ama şenol güneş kadar belirgin değil. aralarındaki asıl fark da bu zaten. bu fark fatih terim’i daha yukarılara taşımaya yetmiştir.
trabzonspor, bursaspor ve beşiktaş şenol güneş’in ayrılmasını müteakip dip yaptılar. bunun bile anlamı çok büyük. anlayana tabi.
(bkz:
30 mart 2021 türkiye letonya maçı)