resim
Şenol Güneş
Görev:Teknik Direktör
Takım:Trabzonspor
Yaş:72
Uyruk:Türkiye
  • 2926
    --- alıntı ---

    "kimin çıkacağı önemli değil" diyen güneş, "bundan sonra bizim ne yapacağımız önemli. rakip ayırmıyorum, fark etmez ama en güçlüler gelsin" dedi.

    "aklınızdan geçen takımlar yok mu?" şeklinde soruya ise güneş şöyle cevap verdi: "almanya olsun, fransa olsun. ikisi de gelebilir, teknik olarak mümkün. izlanda da gelsin hatta. ben en güçlülerle oynamak istiyorum"

    --- alıntı ---

    (bkz: 30 kasım 2019 euro 2020 kura çekimi)
  • 2927
    sezon sonuna kadar trabzonspor'un başına geçeceğini düşünüyorum. ahmet ağaoğlu kendisini şampiyonluk hamlesi olarak düşünüyor bence ve ancak bu durumda ünal karaman'ın ayrılığı mantıklı bir zemine oturuyor. galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş'ın bu kadar kötü olduğu sezonda iyi de bir kadro yakalamış olan trabzonspor şampiyonluk rüyaları görüyor olabilir ve bu fırsatı daha önce buraları hiç görmemiş ünal karaman ile harcamak istememiş olabilir. buraları oynamak için de şu an tek aday şenol güneş. aksi takdirde ünal karaman'ın ayrılığı türk futbol tarihinin en saçma işlerinden birisi olur.
  • 2928
    euro 2020 olmasaydı belki trabzonspor'u da çalıştırabilirdi ama hali hazırda önünde bir turnuva varken, rahatı ve itibarı da yerindeyken, tüm konsantrasyonunu milli takıma vermek yerine neden hayli yıpratıcı bir sürece girsin ki?

    belki teknik direktörlük kariyerini trabzonspor ile noktalar ama en azından milli takım ile euro 2020 macerasının sonuna kadar başka takım çalıştıracağına ihtimal vermiyorum.
  • 2929
    trabzonspor, beşiktaş fenerbahçe ve galatasaray kötü olsa dahi şampiyon olamayacak bir takım. hatta başakcity bile önlerinde favoridir gözümde. en büyük sebebi malum. taraftarı. şenol güneşe gelince umarım milli takımla başarıdan başarıya koşar. ama bunu trabzonspor hocası olarak yapabileceğini sanmıyorum. nedense bu sezon trabzonspor takımının büyütüldüğünü düşünüyorum. evet kötü değiller ama övgüler düzülecek bir takım da yok ortada. defans hatları özellikle de stoperleri kaliteli değil. ayrıca kadrosu ne kadar iyi de olsa şampiyonluk yarışı sürdürebilecek bir kulüp değiller. o nedenle de şenol hocaya bulaşmasınlar da adam sadece milli takıma yoğunlaşsın. örneğin milli takımımızın santrfor eksiğine kafa yorsun.
  • 2932
    beşiktaş hocasıyken zamanında volkan şen'i ve burak yılmaz'ı istemiş, oyuncularla anlaşan fikret orman yönetimi taraftarı dinleyip hocanın vizyonsuz (!) transferleri yerine lens'i, vagner love'ı almıştı. ocakta gelen burak yılmaz, neredeyse tek başına şampiyonluk potasına sokmuştu beşiktaşı. ama konumuz o değil, arda zaten burak'ın vereceği katkıyı da veremez. ama terim gibi şenol gibi adamlar gerçekten büyük adamlar. değerleri yokluğunda anlaşılan adamlar. bugun beşiktaşa olduğu gibi. o zaman şımarıklık yapan herkes bugün pişman. ardayı istemeyin tamam, ama bunun için yönetimi yüceltip hocayı gomerseniz, taraftar-terim sinerjisini bozarsanız, sonunda hep beraber pişman olacağız. biz bu filmi daha önce kendimiz de izledik. taraftar 50 yıllık adamlara iş öğretmesin, yorumunu bildirsin yeter. eyleme geçince becerdikleri hamza'yı göndermek, tipi güzel ve hollandalı diye jor'u götürmekten fazlaya gidemiyor çünkü.
  • 2934
    başarılarının hemen hemen hiçbirinde fatih terim'le yarışmamış teknik direktördür. kariyerini şöyle bir inceleyelim.

    * 96 öncesi, fatih terim galatasaray'da göreve başlamadan önce trabzonspor teknik direktörü olarak epey başarılı bir şenol güneş profili var. fatih terim'den sonra trabzonspor'da başarısız olup ayrılıyor. bu dört yıllık dilimde felaket olarak tanımlanabilecek sakaryaspor ve antalyaspor maceraları yaşıyor.

    * başarısızlıklarına rağmen trabzonlu haluk ulusoy tarafından milli takımın başına geçiriliyor ve bu serüveninde genellikle başarılı oluyor. tam da fatih terim milan'dan ayrılıp galatasaray'ın başına geçtiği zamanlar.

    * fatih terim'in üçüncü gelişinden önce, malum şike muhabbetlerinin döndüğü sezonda yine başarılı bir şenol güneş var. fakat fatih terim, ünal aysal yönetiminde galatasaray'ın başına geçince yine başarısız olup trabzonspor'dan ayrılıyor.

    * fatih terim'le ünal aysal arasındaki anlaşmazlık ve yıldırım demirören başkanlığındaki federasyonun terim'i milli takım'ın başına geçirmesiyle yine bursaspor ve beşiktaş'ta başarılı bir performans gösteriyor.

    tamamı incelendiğinde, fatih terim'in süper lig içerisinde görev aldığı dönemlerde kendisinin pek bir başarısı yok ve terim olmadan gayet başarılıyken terim gelince genel olarak istifa edip ayrılmak zorunda kalmış.
  • 2935
    gündeme dair değil de, kendi gündemine dair açıklamalarına devam eden, gündem belirleyen güncel milli takım hocamız.

    türk futbol izleyicisinin hiçbir kesim ayırt göstermeksizin illallah ettiği bir dönemde, yabancı hakem ve dahi yabancı mhk başkanları bile dile getirildiği bir dönemde, her açıklanmasında yaptığı üzere beklentileri boşa çıkarmayıp yine ve yeniden şöyle bir açıklama yapmış:

    --- alıntı ---

    "borçların sebebi yabancı oyuncular. sayılar üzerinde durmayı doğru bulmuyorum ama madem soruluyor, 14 yabancı varken sahada 10 olsun dedim. ondan sonra kademeli olarak 8 ve 6 olabilir."

    --- alıntı ---

    tabii ki yabancı sınırı. evet! en büyük problemimiz! süratle çözüme ulaştırmamız gereken bir mesele! ah, şu yabancılar, dış mihraklar, iç minnaklar!

    neyse...

    kulüplerimizin borçlarının yabancı oyunculardan kaynaklı olduğu hangi araştırmaya, hangi rasyonel veriye dayanıyor. bilmek istiyorum. eğer biz yanlış biliyorsak, hatamızı kabul eder tavrımızı da ona göre şekillendirmesini biliriz. eğer böyle bir araştırma, veri toplama ve raporlama çalışması varsa duyurması ve kamuoyuyla paylaşılması icap eder. hem böylece savunduğu görüşlerinin daha fazla kişi tarafında savunulmasına katkı sağlamış olur. ha, böyle bir araştırmanın varlığından bile bahsetmemesi ise çok farklı şeyler söyler o başka. araştırma yoksa zaten şu söyledikleri kişisel gözleme dayanır ve bu durum mevki ve söz sahibi olan kendisinin bizden yani sıradan futbolseverlerden hiçbir farkının olmadığını gösterir. üstelik bizler, savunduğumuz görüşümüze bir dayanak noktası sunuyoruz en azından.

    hadi diyelim her şey sayın hocamızın dediği gibi olsun. işin yanı ise hocanın yabancı oyuncuyu kısıtlayarak kulüplerin borçlanmasının önüne geçeceğini zannetmesi. borcun kapanması değil de, yeni borçlanmaların önüne geçmesi bile olsa bu açıklama net olarak talihsizliktir.

    yabancı sayısına kısıtlama için yeni bir neden, yani kulüplerin borçlanması üzerinden yürüdüğü için oradan yürüyelim biz de. bu gerçekten ama gerçekten doğru mu? yani gerçekten kulüplerin borç batağında olmasının sebebi yabancı futbolcular mı? yoksa doymak ve ha keza iş bilmez yöneticiler mi? kendi reklamını yapmak için, kendi parası yerine taraftarın parasını iç edenler değil mi? kulüplerin borçlanmasının ve borçlarını ödeyemez hale gelmesinin sebebi sportif başarısızlık değil mi? uluslararası rakipleriyle rekabet edemezlik değil mi? iç rekabetteki çatışmalar ve başarıyla zorunluluk sebebiyle yükselen ama hiç de doğal olmayan "türk" oyuncu arz-talebi değil mi? doğrudur. yabancı futbolcular bir nedendir. fakat bu birincil neden bile sayılmaz. yöneticilerin iç bilmezlikleri ve türk futbol camiasının iç politika sorunlarına dayanan ikincil ve hatta üçüncül bir nedendir. yani bağımlı bir nedendir.

    eğer milyon avrolar kazanan futbolcular, sıradan vatandaşla kıyas kabul etmeyecek bir vergi cennetine gelmek istiyorlarsa bu kimin suçu?

    bu arada 'vergi cenneti'nin tabirinin söylenmesindeki asıl nedene bir bakalım isterseniz. tâ osmanlı'dan gelen bir gelenektir bu. bu memleketin vatandaşları her şeye vergi verirler. ama her şeye. o kadar çok vergi alınır ki verginin bereketinden dolayı cennet'e bir benzetme ilişkisi kurulur.

    oysa futbolcular öyle mi? çoğu vergi ödemiyor ki! kulüplerimiz sağolsun, illaki alacak ya, illaki getirecek ve taraftarın gözüne girecek ya, "vergini de ben ödüyorum ulan, bu da kıyağım olsun!" diyorlar çok şükür. o yüzden "vergi cenneti" tabiri de çok güzel yerlere çekilebiliyor pekala.

    yahu sen neden yabancıyı sınırlıyorsun ki? adam akıllı sistemini kursana! alsana vergini! hatta fazlasını. bak bakalım o zaman bir futbolcu alınırken kılı kırk yarmıyorlar mı? ha, bu kulüplere vergi affı da getirmeyeceksin.

    al lüks vergisini. eğer fazla yabancı oynatmak istiyorsan, eğer sahaya çıkabileceğinden daha çok yabancıyı kadronda tutmak istiyorsan, vereceksin vergisini, desene. ben o parayı türk futbolu geliştirmeye çalışanlara vereceğim desene.

    önce hesabını sorsana, o canım kulüpleri bu hale getirenlerden?

    ne kadar kolay, yabancıyı her şey güllük gülistanlık olacak, demek. ne kadar kolay ya? asıl meseleyi göz ardı et, şöyle bir üstten süpür, oh mis.

    tabi ki kolayına kaçmak varken neden zoru şeçelim ki! değil mi? daha uygulamaya koyduğun kuralı uygulamıyor ki senin başkanın, yapısal reform yapsın, bunun için ön ayak olsun.

    sürekli mazeret. al işte, bir başkası:

    --- alıntı ---

    "...sol bekte sayısal bir sıkıntımız oluyor. hasan ali gelmezse umut meraş dışında kim olur bilmiyoruz. tek tek bakmadan tüme bakarak denemeliyiz. deneyeceğiz, emre akbaba'yı da ilk hazırlık maçında deneyeceğiz."

    --- alıntı ---

    gerçi zamanında fatih terim de serdar aziz'in yokluğundan dem vurmuştu. hiç mi yok yani başka stoper, başka sol bek? alt liglerde yok mu? zeki çelik nasıl çıktı? hadi onu geçtim altyapılarda da mı yok? illaki büyük takımlarda, büyük paralar alan futbolcular mı oynamalı milli takımda? eğer hakikaten yoksa devlet veya federasyon politikası gereği yetiştirmeyi düşünemez miyiz? hiç mi yeteneği olan sol bek yok memlekette? herkes olmuş ve kıvama gelmiş mi olmalı? herkes yetenekli mi olmalı? hiç görev adamları olmayacak? hadi hiç yok. ama hiç mi hiç yok. illaki bekle mi oynamak zorunda bir takım? beksiz bir takım kurgulanamıyor mu? bir yenilik çıkaracak, futbol dünyasına yeni bir şeyler katacak belki de hiç mi futbol adamı yok?

    bilme makamındasınız sayın güneş.

    bu nedir yahu? herkeste bir mazeret, herkeste bir aklanma ihtiyacı.

    yahu ne boş yaptım var ya, şu kadar yazı yazdım.
  • 2937
    fatih terim'in başlattığı yabancı kuralının ekmeğini yiyip, milli takımda başarılı oldu. şimdi yakaladığı az biraz başarısına güvenip otorite kesildi başımıza. hatta beşiktaşta kazandığı iki şampiyonluk bile yabancı kuralı ve demirören federasyonu sayesinde. ben de 14 yabancı kuralına karşıyım, 11 olmalı. yedek kulübesi için yabancı oyuncu transfer edilmemeli. seri, jimmy durmaz, andone, sekidika'dan iyi yerli futbolcular var.
  • 2940
    galatasaray'ın şampiyonluk yolunda iddialı konuma gelmesiyle birlikte yine yabancı sınırını gündeme getirmiş kişi.

    (bkz: ne dediler/#2875426)

    söylediklerini anlamak konusunda her zaman büyük problem yaşıyoruz, ancak bu sefer tek bir kelimesi bile anlaşılmıyor. yani yerlilere 20 milyon vereceğimize bedavaya yabancı getiriyoruz ve bu kötü bir şey mi demek istiyor? ne demek istediğini kendi biliyor mu acaba? bu denli ciddi kendini ifade etme problemleri olan bir insanın nasıl başarılı olduğunu anlayamıyorum.
  • 2941
    zeka seviyesi hakkında şüphelere düşmeye başladığım, zamanında çok saygı duyduğum teknik direktör.

    --- alıntı ---

    şenol güneş: ''niye puanlar siliniyor, yabancı futbolcudan dolayı. yabancıya da türk lirası ver. gelmez diyor, o zaman alma.''

    --- alıntı ---

    ulan elin brezilyalısı, almanı ne yapsın türk lirasını? ne yapacak türkiye'de mi yaşayacak ömrünün sonuna kadar. gerizekalı mısınız lan siz?
  • 2942
    teknik direktorluk felsefesi insani dumura ugratan hoca. adam oyuncusunun kalitesine, katkisina, form durumuna, taktik anlayisina gore degil, kac milyon euro maliyeti olduguna gore oynatiyor, bu saka gibi bir itiraf. bu adam turk futbolunun en basarili teknik adamlarindan biri ha, en kariyer sahibi 4-5 isimden biri guya.

    guc zehirlenmesinin sozluk karsiligi bu herif, karakteri besiktas'tan once ve sonrasi olmak uzere ikiye ayrildi. hayir trabzonda bursada besiktastaki ilk 2 yilinda bu dediklerini de yapmadi, cokca yerli yabanci isimsiz oyuncuyu cikarmis, guzel kullanmis bir adamdi. sirf kotu niyet yuzunden inanmadiklarini savunuyor su an, bu hepsinden daha soysuz bir davranis.
  • 2944
    açılın ben bilirkişiyim, yani hasbehas karadenizliyim. ne demek istediğini derhal açıklıyorum.

    https://twitter.com/.../1232696226514116608

    ilgili söyleşinin kesitinde diyor ki "arkadaş ben 20 milyon avroya aldığım yabancı varken bedava olan yerli oyuncuyu kullanamam. yerli oyuncu ne kadar iyi olursa olsun yatırım yaptığım yabancıyı oynatmam lazım ki yatırımın karşılığını alayım. en azından satmak için bile oynaması lazım yabancı futbolcunun. üstelik en fazla para alan futbolcu da yabancı olacak. yerli oyuncum takımda en iyi oynayan olsa bile. bu yüzden hiç gerek yok yabancı falan. kafamız rahat etsin. bunları ne düşünmeyelim. yabancıyı sınırlayalım, önümüze bakalım."

    şimdi ben bunları yazdım ama genele baktım. eğer ağızdan çıkış sırasına göre anlam bütünlüğünü ararsanız boğulursunuz. çünkü hoca, nişangahsız bir makineli tüfek gibi saydırmış. mermiler de rast gele. bir oradan bir buradan aklına geleni saydırmış. aklında çok şey olup konuşanlar genelde böyle olur. ağız yetişemez çünkü. tabiatı gereği mümkün değil.

    bizim memlekette bir lahmacuncu vardı. öyle alelade bir-iki kelime söyler, susardı. görseniz "ulan ne net ve öz adam be!" derdiniz. meğerse diğer kelimeleri söylediğini zannediyormuş. mesela "ben" ile başlayıp "oldum" diye bitiriyor. o aradaki kelimeler tamamen söyleyişte kayboluyor.

    bu kıssayı niye anlattım bilmiyorum gerçi.

    neyse.

    şenol hoca'nın düşüncelerine gelirsek... "alma güzel kardaşım!" denilemiyor mu? bu maliyetlerle alma dediğinde şey diyorlar. olmaz, diyorlar. neden? neden olarak da yarışamadıklarını öne sürüyorlar. diğer kulüplerin yaptıkları transferlerle öne geçtiğini savunuyorlar. evet. yani yabancı olmadan rekabet edemiyorsun diğer takımlarla. yani takımındaki yerlinin yabancı ile rekabete giremeyeceğini savunuyorsun. o zaman yabancıyı sınırlandırdığında ne oluyor? daha takımındayken o yabancılarla rekabete giremeyen yerli futbolcularla uluslararası turnuvalarda rekabet etmeye çalışıyorsun.

    şenol hoca diyor ki "benim ülkemin takımı 20 milyon avro bir yabancıya vermesin. üretsin." güzel, hoş. ama kulüplere bunu yabancıyı sınırlayarak dayatmak istiyor. bu ne demek? yüzeydeki tozu halının altına süpürmek demek. oysa yapmamız gereken derindeki soruna inip yapısal olarak reforme etmek değil mi?

    işin kolayına kaçın. oh, mis.
  • 2946
    --- alıntı ---

    şenol güneş: ''niye puanlar siliniyor, yabancı futbolcudan dolayı. yabancıya da türk lirası ver. gelmez diyor, o zaman alma.'

    --- alıntı ---

    kendisi milli takımdan yılda bonuslar hariç 3.2 milyon euro alıyor. sözleşmeye imza attığında 19 milyon tl olan bu para, şimdilerde 21 küsür milyon tl yapıyor. çıktığı her televizyonda bilmişlik taslayan, milliyetçiliğin dibine vuran çakma filozofumuz önce kendine bakacak. lafa gelince kral, icraate gelince de fıs.
  • 2947
    eğer kendisinde gram beyin varsa ve o beyinle bu paraları kazanıp, bu yerlere gelmişse, biz beyinsiz tek hücrelileriz o zaman. başka açıklaması yok.

    yurt dışında oynayan türk oyuncu sayısının fazla olmasını "milli takım ve kulüp takım başarılarına" bağlıyormuş. yabancı serbestliğinin etkisi yokmuş.

    lan bi kişi de sormuyor ki; hangi başarılar? 11 yabancıyla gruptan lider çıkan beşiktaş'ı mı kastediyor acaba? ya milli takım? lan adamlar zaten yurt dışında oynuyordu, milli takımla avrupa şampiyoasına katıldık diye transfer yaptılar sanıyor heralde.

    vallahi hayret ediyorum. bizlere de kızıyorum. bu adamlar bu zekayla şu mevkilerde, biz de burda sinirden kendimizi sikecek haldeyiz bunları dinleyip. hem tek hücreliyiz hem de tek hücreli zekasına maruz kalıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın