gündeme dair değil de, kendi gündemine dair açıklamalarına devam eden, gündem belirleyen güncel milli takım hocamız.
türk futbol izleyicisinin hiçbir kesim ayırt göstermeksizin illallah ettiği bir dönemde, yabancı hakem ve dahi yabancı mhk başkanları bile dile getirildiği bir dönemde, her açıklanmasında yaptığı üzere beklentileri boşa çıkarmayıp yine ve yeniden şöyle bir açıklama yapmış:
---
alıntı ---
"borçların sebebi yabancı oyuncular. sayılar üzerinde durmayı doğru bulmuyorum ama madem soruluyor, 14 yabancı varken sahada 10 olsun dedim. ondan sonra kademeli olarak 8 ve 6 olabilir."
---
alıntı ---
tabii ki yabancı sınırı. evet! en büyük problemimiz! süratle çözüme ulaştırmamız gereken bir mesele! ah, şu yabancılar, dış mihraklar, iç minnaklar!
neyse...
kulüplerimizin borçlarının yabancı oyunculardan kaynaklı olduğu hangi araştırmaya, hangi rasyonel veriye dayanıyor. bilmek istiyorum. eğer biz yanlış biliyorsak, hatamızı kabul eder tavrımızı da ona göre şekillendirmesini biliriz. eğer böyle bir araştırma, veri toplama ve raporlama çalışması varsa duyurması ve kamuoyuyla paylaşılması icap eder. hem böylece savunduğu görüşlerinin daha fazla kişi tarafında savunulmasına katkı sağlamış olur. ha, böyle bir araştırmanın varlığından bile bahsetmemesi ise çok farklı şeyler söyler o başka. araştırma yoksa zaten şu söyledikleri kişisel gözleme dayanır ve bu durum mevki ve söz sahibi olan kendisinin bizden yani sıradan futbolseverlerden hiçbir farkının olmadığını gösterir. üstelik bizler, savunduğumuz görüşümüze bir dayanak noktası sunuyoruz en azından.
hadi diyelim her şey sayın hocamızın dediği gibi olsun. işin yanı ise hocanın yabancı oyuncuyu kısıtlayarak kulüplerin borçlanmasının önüne geçeceğini zannetmesi. borcun kapanması değil de, yeni borçlanmaların önüne geçmesi bile olsa bu açıklama net olarak talihsizliktir.
yabancı sayısına kısıtlama için yeni bir neden, yani kulüplerin borçlanması üzerinden yürüdüğü için oradan yürüyelim biz de. bu gerçekten ama gerçekten doğru mu? yani gerçekten kulüplerin borç batağında olmasının sebebi yabancı futbolcular mı? yoksa doymak ve ha keza iş bilmez yöneticiler mi? kendi reklamını yapmak için, kendi parası yerine taraftarın parasını iç edenler değil mi? kulüplerin borçlanmasının ve borçlarını ödeyemez hale gelmesinin sebebi sportif başarısızlık değil mi? uluslararası rakipleriyle rekabet edemezlik değil mi? iç rekabetteki çatışmalar ve başarıyla zorunluluk sebebiyle yükselen ama hiç de doğal olmayan "türk" oyuncu arz-talebi değil mi? doğrudur. yabancı futbolcular bir nedendir. fakat bu birincil neden bile sayılmaz. yöneticilerin iç bilmezlikleri ve türk futbol camiasının iç politika sorunlarına dayanan ikincil ve hatta üçüncül bir nedendir. yani bağımlı bir nedendir.
eğer milyon avrolar kazanan futbolcular, sıradan vatandaşla kıyas kabul etmeyecek bir vergi cennetine gelmek istiyorlarsa bu kimin suçu?
bu arada 'vergi cenneti'nin tabirinin söylenmesindeki asıl nedene bir bakalım isterseniz. tâ osmanlı'dan gelen bir gelenektir bu. bu memleketin vatandaşları her şeye vergi verirler. ama her şeye. o kadar çok vergi alınır ki verginin bereketinden dolayı cennet'e bir benzetme ilişkisi kurulur.
oysa futbolcular öyle mi? çoğu vergi ödemiyor ki! kulüplerimiz sağolsun, illaki alacak ya, illaki getirecek ve taraftarın gözüne girecek ya, "vergini de ben ödüyorum ulan, bu da kıyağım olsun!" diyorlar çok şükür. o yüzden "vergi cenneti" tabiri de çok güzel yerlere çekilebiliyor pekala.
yahu sen neden yabancıyı sınırlıyorsun ki? adam akıllı sistemini kursana! alsana vergini! hatta fazlasını. bak bakalım o zaman bir futbolcu alınırken kılı kırk yarmıyorlar mı? ha, bu kulüplere vergi affı da getirmeyeceksin.
al lüks vergisini. eğer fazla yabancı oynatmak istiyorsan, eğer sahaya çıkabileceğinden daha çok yabancıyı kadronda tutmak istiyorsan, vereceksin vergisini, desene. ben o parayı türk futbolu geliştirmeye çalışanlara vereceğim desene.
önce hesabını sorsana, o canım kulüpleri bu hale getirenlerden?
ne kadar kolay, yabancıyı her şey güllük gülistanlık olacak, demek. ne kadar kolay ya? asıl meseleyi göz ardı et, şöyle bir üstten süpür, oh mis.
tabi ki kolayına kaçmak varken neden zoru şeçelim ki! değil mi? daha uygulamaya koyduğun kuralı uygulamıyor ki senin başkanın, yapısal reform yapsın, bunun için ön ayak olsun.
sürekli mazeret. al işte, bir başkası:
---
alıntı ---
"...sol bekte sayısal bir sıkıntımız oluyor. hasan ali gelmezse umut meraş dışında kim olur bilmiyoruz. tek tek bakmadan tüme bakarak denemeliyiz. deneyeceğiz, emre akbaba'yı da ilk hazırlık maçında deneyeceğiz."
---
alıntı ---
gerçi zamanında fatih terim de serdar aziz'in yokluğundan dem vurmuştu. hiç mi yok yani başka stoper, başka sol bek? alt liglerde yok mu? zeki çelik nasıl çıktı? hadi onu geçtim altyapılarda da mı yok? illaki büyük takımlarda, büyük paralar alan futbolcular mı oynamalı milli takımda? eğer hakikaten yoksa devlet veya federasyon politikası gereği yetiştirmeyi düşünemez miyiz? hiç mi yeteneği olan sol bek yok memlekette? herkes olmuş ve kıvama gelmiş mi olmalı? herkes yetenekli mi olmalı? hiç görev adamları olmayacak? hadi hiç yok. ama hiç mi hiç yok. illaki bekle mi oynamak zorunda bir takım? beksiz bir takım kurgulanamıyor mu? bir yenilik çıkaracak, futbol dünyasına yeni bir şeyler katacak belki de hiç mi futbol adamı yok?
bilme makamındasınız sayın güneş.
bu nedir yahu? herkeste bir mazeret, herkeste bir aklanma ihtiyacı.
yahu ne boş yaptım var ya, şu kadar yazı yazdım.