türkiye gazetesine açıklamalarda bulunmuş aslanımız:
---
alıntı ---
mancini “türkiye’de en iyi oyuncu semih” şeklinde bir açıklama yaptı? mancini ile aran nasıl? ne gibi diyaloglar geçiyor aranızda?
“mancini italyan. italya’da futbol oynadı. nasıl savunma yapıldığını iyi biliyor. italyan taktiğine göre bizi çalıştırmaya başladı. ben de bir şeyler öğrenmeye başladım. bunu sahaya, maçlara yansıtmaya başladığımı düşünüyorum. onun gösterdiği taktiklere göre oynamaya başladım. mesela üçlü savunmaya döndük. ben üçlünün sağında oynuyorum, hem savunma, stoper gibi, hem sağ bek, hem de yeri geldiğinde sağ açık gibi oynuyorum”
mancini’nin farkı nedir?
“mancini hiçbir oyuncuya ayrıcalık yapmıyor. kim çalışıyorsa kim hak ediyorsa o oynuyor. mesela kupa maçında son 10 dakika bizim alt yapıdan genç arkadaşımız ibrahim şans buldu. herkese şans veriyor. bizim takımda hiç süre almayan oyuncu yok, herkes süre aldı, herkes kendini hazır tutuyor. yolumuz uzun, şampiyonlar ligi, süper lig, kupa….
o yüzden herkesi hazır tutmaya çalışıyor. o bize bir arkadaş gibi. yardımcıları da iyi kişiliğe sahipler. lombardo’nun futbolculuğunu bilmiyorum, mancini’yi de videolardan öğrendik, futbolculuk hayatlarındaki kişilikleri antrenörlük hayatlarına da yansımış. o yüzden çok iyiler. hocanın oyuncularla konuşması çok iyi bir şey. motivasyon olur.”
mancini sürekli şikayet ettiği defans hatalarını tespit edip ilaç buldu mu?
“süper lig’de ikinci sıradayız. bu sıralamada en az gol yiyen takım biziz ama herkes g.saray’ın savunmasından şikayet ediyor. bunu anlayamıyorum. takım savunma yapar. savunma forvetten başlıyor. bizim çalışmalarımız iyi yönde. hocamız her maçtan sonra söylüyor. biz gol attığımızda geçen sene de bu sene de hemen geri çekiliyorduk. böyle bir hastalığımız vardı bizim. biz yavaş yavaş bunu kırmaya başladık”
chelsea ile önemli iki maç var…
“biz bugüne kadar şampiyonlar ligi’nde avrupa seviyesinde kötü takım olarak, güçsüz olarak bir braga ki, o da güçsüz bir rakip değil, cluj… o da güçsüz değil ama kamuoyuna göre güçsüz gözüküyor. bir onlarla karşılaştık. onun dışında sürekli üst seviye futbol oynayan büyük rakiplerle karşılaştık. bunlardan biri de chelsea… biz büyük maçları severiz. bizim gerçekten içimizde görünmeyen bir şey var. küçük maçlarda kötü oynamışızdır, kötü mücadele etmişizdir. maç seçmek gibi dursa da, büyük rakiplerle olan maçlarımızda ezilmediğimizi düşünüyorum. bu sene bir real madrid maçı vardır şanssız goller yediğimiz”
ciddi bir puan farkı var. geçen sezon iddialı konuşan bir semih vardı. şampiyonluğu kimseye bırakmayız diyordun. bu sene iddialı konuşmak için semih kaçıncı haftayı bekliyor?
ben hâlâ iddialı konuşuyorum. 8 puan büyük bir fark değil. fenerbahçe bir maç kaybettiğinde muhakkak arkası gelecek. biz de onları kovalıyor olacağız. zaten hâlâ kovalıyoruz. muhakkak bir yerde yakalayacağız. iki yıl önce arena’daki maçta onlar liderdi, biz kazandık liderliği aldık. ondan sonra şampiyon olduk. neden olmasın? bizim hedeflerimizden biri fenerbahçe’yi yakalayıp sezon sonunda yine şampiyon olmak.
sahadaki semih’i nasıl tarif edersin?
“açıkçası yumuşak bir stoper olarak görüyorlar beni… öyle gözüküyor dışarıdan… sosyal medyada bu tarz yorumlar yapıyorlar. ama işin aslı öyle değil. karşımda oynayan forvetlerle röportaj yapsanız, benim nasıl oynadığımı onlar size anlatırlar. yumuşak gözüküyorum ama tatlı sert bir oyun stilim vardır. bir taraftan da rakip oyunculara bilerek değil bazen ister istemez sert girip faul yapıyorum. onlar da sonuçta futboldan ekmek kazanıyorlar. ben de sert girmek istemiyorum, aklımda böyle oynamak yok. yanlışlıkla da olsa arada vuruyoruz”
kasımpaşalı donk’un yaptığı hareket kamuoyunu çok meşgul etti. maçın tekrarına karar verildi. profesyonel bir oyuncu olarak ne düşünüyorsun donk hakkında?
“hiç şık olmadı bence… çünkü alın teri ile oynanan bir maç vardı ortada. belki almeida topa vuracak, gol olacaktı. ne bileyim donk’a yakışmadı. gereğini de kasımpaşa kulübü yapacaktır, yapar da…”
süper ligde çekindiğin forvet var mı?
“ilk oynadığım yıllarda vardı. ilk kez çıktığım için süper lig maçına heyecan doluydum. geçen yıl yavaş yavaş bu heyecan ve stresi üzerimden atmaya başladım forvet oyuncularına karşı. artık çok rahat oynuyorum. hiç kimseden korkum yok”
kalça kemiğinde müzmin bir sakatlığın var. sakatlığından bahseder misin?
“belimdeki sakatlık yaklaşık 1.5 yıldır var. kimsenin haberi yoktu. gizli tutmadım, sadece önemsemedim. riskli bir bölge… belimde fıtık başlangıcı var. diskte bayağı bir kayma var ileriye doğru. onun dışında iki tane küçük kemiğimde kırık var. bunlar bazen yaptığım hamlelerde ağrılar yapıyordu. kulüp doktorlarıyla bir çalışma yaptık. yurt dışından aldığımız bilgiler doğrultusunda ameliyat olsaydım futbol hayatım bitebilirdi. iki tane platin takacaklardı, o platinler de benim dönmemi, kafa topuna çıkmamı engelleyecekti. bir iğne var. enjeksiyon tedavisi yapıldı. iyi geldi, ağrı hissetmiyorum, daha önce de tedavi uygulanmıştı. bu iğne tedavisi 4-5 ay süreye yayıldı. disklerin içine jel veriyor ve rahatlatıyor. kendimi iyi hissediyorum. etkisi geçtiğinde bu iğne tedavisi tekrarlanacak”
son dönemde alt yapıda yetişip kaptanlığa kadar yükselen bir arda var. g.saray taraftarları seni kaptan olarak ne zaman görecek? transfer edilen yabancı stoperler bile kenarda beklerken sen artık direkt oynuyorsun. ilk 11′deki yerin garanti. herkesin gözünde çok başarılısın.
“alt yapıdan çıkan her futbolcu gibi benim de hedefim var, g.saray’da kaptan olmak isterim. en büyük hedeflerimden birisi bu… bu bülent hocaya nasip oldu, cüneyt tanman’a nasip oldu, arda abiye nasip oldu. şimdi emre ile ben varım, biz de ona göre çalışıyoruz. konuşma tarzımızı, hareketlerimizi ayarlamak zorunda kalıyoruz. buna kendimizi hazırlıyoruz, daha doğrusu temelini atıyoruz. 3 yıldır oynuyorum. 23 yıl içinde kaptanlık yapacağımı düşünüyorum. birinci kaptan olmasam bile 2., 3. kaptan…”
avrupa’da oynamak istediğin bir takım var mı?
“italya futbolunu, italya ligini beğeniyorum. dünyanın en iyi savunma oyuncuları italya’dan çıkıyor. önemli liglerin önemli savunma oyuncularından birkaçı mutlaka italya’da oynamış. ben de önce italya derim.”
yerli ve yabancı oyuncular arasında sıkıntı olduğu izleniyordu. bu kampta bir kaynaşma oldu. takımda ne gibi değişiklikler var?
“aslında büyük problem yoktu. her takımda olabilecek şeyler bunlar. bunları da atlattık. iyi şekilde atlattık moral olarak da iyi düzeydeyiz.”
soruyu açayım. çok kaliteli oyuncuları barındıran g.saray, duran topları kimin kullanacağı konusunda sıkıntı yaşadı. bu kampta sorunlar halledildi diyorsun?
“bizim bir frikikçimiz var. bunu tartışmaya gerek yok, herkes biliyor. takımı şampiyon yaptı, selçuk abi… ufak tefek sıkıntılar oldu. sonuçta dünya yıldızları ile oynayan camiayız. muhakkak herkes frikik kullanmak ister. drogba, sneijder, selçuk abi, burak yılmaz… bunların içinde frikikte usta olan tek isim var, o da selçuk abi… zaten frikikleri selçuk abi yeniden kullanmaya başladı. aralarında anlaştılar, uzaksa drogba vuruyor, sol açıdan sneijder atıyor, selçuk’un kullandığı yerler farklı…”
“gerçi yabancı konusunda benim konuşmaya hakkım yok ama yabancıya kısıtlamasının alt yapıdan oyuncu çıkmasına olumlu şekilde etki edeceğini düşünüyorum. nitekim bu devre arasında da bizim alt yapımızdan iki tane oyuncu arkadaşımız çıktı. katıldılar bize. ikisi de gayet yetenekli oyuncular. belki de yabancı sınırlaması olmasaydı, onlar şans bulamayacaktı. kısıtlama olduğu için ister istemez takımlar alt yapıya yöneliyor. transferleri de yerli olarak yapmaya çalışıyorlar. son yıllara bakın, yurt dışında oynayan sadece arda abi var. istemez miyiz türkiye’den birileri çıksa, ben olabilirim, emre abi olabilir, fenerbahçe’de salih var, beşiktaş’ta necip var, oğuzhan var, istemez miyiz yurtdışında oynamayı?”
---
alıntı ---