resim
Selçuk İnan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Gaziantep FK
Yaş:40
Uyruk:Türkiye
  • 15557
    tabii ki galatasaray taraftarına mutlak mutluluk haram. şampiyonluk yolundaki rakiplerin kaybetmiş, harika top oynuyorsun, geçiş oyunların, ayağa çıkışların harika, rakip zayıf olsa da ilerisi için umut verecek çokça form tutmaya başlamış oyuncu varken hemen bir selçuk hamlesi. yani bu kadar pozitifken nedir bu selçuk hamlesi.
    yedeklerimiz: (onyekuru ve linnes oyuna dahil olmuştu) okan, şener, ahmet, selçuk, andone, jesse, emin, taylan
  • 15558
    geçen haftaki yazımda fatih hocanın ligin ikinci yarısıyla birlikte oyuncu rollerini detaylandırdığını ve sabitlediğini, oyuncu değişikliği yaparken birebir rollerde oyuncu değiştirmeye özen gösterdiğini yazmıştım. (bkz: galatasaray futbol takımı/#2857606)

    nasıl ki geçtiğimiz haftalarda emre akbaba yerine serbest hücumcu rolünde taylan antalyalı oyuna giriyordu, bugün de * savunma önündeki oyun kurucu rolü için seri yerine selçuk inan değişikliği yapıldı.

    ha selçuk inan’ın hala süre buluyor olması kulüp için çok üzücü bir olay. ancak meseleye taktiksel pencereden baktığımızda hiç değilse bazı şeylere kafa yorulduğunu görmek olumlu.
  • 15567
    2011 yılında galatasaray yerine fenerbahçe’yi seçmiş olsa her şey çok daha farklı olabilirdi. ilk iki sezon kazandığımız şampiyonlukta çok büyük payı vardı. aynı şekilde 4. yıldız şampiyonluğunda da payı büyüktür. milli takım sayesinde euro 2016’ya katıldı.

    öyle ya da böyle galatasaray kariyerinde 8 sezonda 5 şampiyonluğu yani 1 yıldızı mevcut.

    doğum günün kutlu olsun kaptan.
  • 15571
    lise yıllarımın bittiği ve üniversite için -galatasaray'a yakın olsun diye özellikle tercih ettiğim- istanbul'a gelip yerleştiğim yıllara denk gelir, siyasi olarak ortamlar pek kızışmaya başlamıştı. politik konular ateşli tartışmalara sebep olurdu, üniversitede bi barda bira içip ülke kurtarılırken işin biraz daha felsefesi baskın durumdaydı haliyle. bu üniversite ortamında daha hümanist gözlemler yahut okumuş insan bilgiçliği üzerinden ilerleyen tartışmalar sürüp giderken, ailenin konyalı olması hasebiyle konya'ya gittiğimde bu tartışmanın ekseni şu söz üzerinde kurulurdu; "takım tutar gibi parti tutuyorsunuz..."

    bu sözü sonrasında defaatle duydum da, hiç ne demek isteniyor diye düşünmemiştim. geçen gün aklıma geldi, bu kadar basit, bu kadar önemsiz görünen bir söz öbeğinin sosyolojik bir bakış açısıyla çok şey anlatabileceğini düşündüm.

    takım tutar gibi parti tutuyorsunuz.

    galatasaray sözlük'te uzun sayılabilecek bir süredir yazarlık yapıyorum. bu yazarlık serüveninin bazı dönemlerinde buradaki bir arkadaş grubuyla kombinemi alıp birlikte maç da izledim, kucağımda galatasaray sözlük pankartı da taşıdım, aktivist sayılabilecek birkaç iş de yaptım, uzunca bir süre entry girmediğim de oldu, kimi zaman tek başıma kalıp yel değirmenleriyle savaşıyor gibi hissettim, kimi zaman sanki adamı linç ediyoruz lan bi dakka dedim. yok yok, sözlüğü terk etme entry'si falan değil bu. *

    şu noktaya geleceğim, şu an şöyle bir profilime baktığımda, en ofsayt entry'leri listesi ile destan yazdığı entry'leri listesinde ortak olarak yer alan bir başlık var; "fatih terim". hatta iki listenin de birinci sırasında aynı isim var.

    bence çok enteresan bir durum bu. kendimi bir tarttım, ulan geçmişte farklı şimdi farklı mı düşünüyorum acaba diye, yok. yani tabii ki bazı konularda fikirler evrilebilir de, bu konuda fikrim çok değişmedi benim. aslında günün sonunda neredeyse aynı şeyleri söylemişim hep ama, zamanlamalar farklı. yazarlar falan değişti eyvallah ama, genel kanının çok değişeceğini yine de sanmıyorum.

    ünal aysal döneminde, fatih terim tüpçü ile beraberken yazdığım entry'ler en ofsaytlar listesinde başı çekmiş, şu an yazdıklarım destan yazıyor. ne ifade ediyorum, aynı şeyler...

    şunu demek için yazmıyorum bunu; bakın ben hep aynı şeyi söyledim siz fikir değiştirdiniz falan diyecek değilim. fikirler değişebilir ve buna saygım sonsuz.

    anlatmak istediğim başka bir hikaye ayhan akman üzerine. bugün bile farkediyorum, 1-2 yıl önce daha net farkedilirdi, şu an galatasaray'a emekleri dolayısıyla galatasaray taraftarının genelinden baya baya saygı görüyor ayhan, sevindim. ama bir yandan da galatasaray'ın çok sorunlu olduğu için lakap takılan orta sahasında adı var ayhan'ın. bam üçlüsü diye dalga geçtiğimiz bam'daki a'nın açılımı ayhan...

    takım tutar gibi parti tutuyorsunuz.

    niye söylenmiş ki bu söz? ifade ettiği anlam şöyle bir şey; "tuttuğun takımı değiştirmezsin tamam da, partini böyle tutma. tuttuğun takımın içinde nasıl bir pislik dönerse dönsün, savunacak bir şey bulursun. o renkler çocukluktan kazınmıştır kalbine. bugün fenerbahçeliler açık şikeye rağmen takımını destekleyebiliyor. senden benden farklı değil bu adamlar. sen çok onurlu bir takım diye sevmedin galatasaray'ı, 7 yaşında bunu düşünmüş olamazsın çünkü. ama partide bir pislik dönüyorsa bırak artık oy vermeyi."

    ben böyle bir şey anlıyorum, ve sanırım, ve maalesef doğru. uzaklaştığın, yakınlaştığın dönemler olabilir takımına, ama yemeyelim birbirimizi, bırakamazsın sen o takımı. mümkün değil. arda gelse de bırakamazsın, geçeceksin öyle askıya aldım falan.

    neden selçuk inan başlığında bu entry? çünkü bu kadar nefret etmeyin diye. futbol robotlar tarafından oynanan bir oyun değil. selçuk'un 10 dakika oynaması her zaman taktik icabı olmayabilir. evlatçılık olabilir ve bu evlatçılık gerekli olabilir. daha bu sezonun ilk yarısında ömer bayram'ın yerinde banega oynasa daha kötü bir durumda olabilirdik. bi düşünmek ister misin bunu?

    daha kötü durumda olabilirdik çünkü ömer bayram'dan daha yetenekli olmasına karşın daha ruhunu kaybeden bir takım haline gelebilirdik. ömer bayram'ın gösterdiği mücadele diğer bazı yetenekli futbolcularımıza ruh kazandırmış olabilir.

    selçuk'un orada olması, takımın içinde yer buluyor olması çok iyi olduğundan değil, galatasaray'ın nasıl bir takım olduğunu anlatmak açısından önemli olabilir. olmayabilir bak, öyledir demiyorum. kontra-argüman geliştirmene gerek yok. ama olabilir de, sen de o soyunma odasında değilsin ben de. bilemezsin bunu.

    niyetim selçuk'u savunmak değil. fazlasıyla kızgın/kırgınım kendisine çalışmayı bıraktığı için. bu yetenekteki bir adamın futbol kariyerini böyle sonlandırması benim içime sinmiyor, umarım onun da sinmiyordur.

    niyetim şunu söylemek, tepkilerimizi ölçmemiz gerek. bu toplumda birilerinin yönlendirmesi, medya gücü, siyasi durumlar sebebiyle birçok düşünce çabucak değişebilir. sizin düşünceleriniz de değişebilir. yarın mecbur kalır selçuk'u kadıköy'de 5 dakika oynatırsın, iki gol atar efsane oluverir tekrar. senin efsanen olmasına gerek yok, çoğunluğun efsanesi olduğu zaman 2 ay sonra sen de yumuşamaya başlarsın.

    inanmıyorsan bi düşün birkaç olay üzerinden.

    bu kadar nefret entry'si girmeyin. bu adam galatasaray'ın kaptanı. paradır şudur budur, kızın, bırak futbolu deyin ama selçuk, fatih terim, abdürrahim albayrak, mustafa cengiz gibi adamlara bu denli acımasızca saldırmayın. iki gün sonra bir şey olur çark edersiniz, konuşacak yüzünüz olsun.

    doğum günün kutlu olsun kaptan.
  • 15574
    selçuk inan'ı çok severim. bize verdiği katkılar, yaşattıkları ortada ama takım için mücadele gücü yüksek oyuncular lazım, direnç lazım, tempo lazım diye bas bas bağırırken selçuk'un hala oynamasını savunamam. keşke 1-2 tık daha iyi seviyede olsaydı da en azından rotasyon için kafamız rahat olsaydı. bu sene son olsun kaptan, sen de bırak futbolu artık.
  • 15575
    9 yıldır takımımızın formasını terleten oyuncudur.

    formasının ıslanmasına karşılık her futbolcu gibi ona da para verildi. ilk sezonundan sonra olağanüstü performans sergileyince ve devamını da kısmen getirince sözleşmesi uzatılarak mükafatı verildi. sadece sözleşme uzatılarak da değil; hem maaşına yarı yarıya zam yapıldı, hem de ekstra bonuslar eklendi.

    taraftar ona çok değer verdi. efendiydi, saygılıydı, profesyoneldi, medyada ismi sadece başarılarıyla gündeme gelirdi vs.

    https://www.youtube.com/watch?v=fJz4AGl42qc

    yukarıya koyduğum videoda sneijder ile selçuk inan'ın frikik kapışmasında, taraftarın tutumunu izleyin ne dediğimi anlarsınız. sonuçta güveniyorduk abi adama. adamda o zamana kadar beklentilerimizi hiç boşuna çıkarmadı.

    sonra ne olduysa hep geriye doğru gitti. eski selçuk inan'ın mükemmel biri olduğunu bildiğimiz için hep bekledik, hep desteğimizi verdik. bir derbi mücadelesi sonrası teknik direktöre trip atıp saha ortasında formasını çıkarıp tabir-i caizse attığı anda en azından benim ve benim gibi düşünenlerin gözünde ne efendiliği kaldı, ne de saygısı. birçoğumuzun gözünde selçuk inan oracıkta bitmişti. haksız da değildik, sonuçta galatasaray formasından bahsediyoruz.

    gel zaman git zaman derken, selçuk inan hala takımda ve hala savunucuları var. allah aşkınıza şu son birkaç yılı ele alın. aklınıza selçuk inan'ın "mükemmel oynadı ya" dediğiniz bir maç geldi mı? tekrarlayayım; son 1 yılda falan değil, ortalama son 5-6 yılda mükemmel oynadı dediğiniz maç var mı? hadi diyelim ki 1 olsun, 2 olsun. hadi 1 tane de benden olsun. ya koskoca 5-6 yıllık süreçte iyi oynadı dediğimiz en fazla 3 maç var, hala nesini savunalım? son yıllarda attığı gollerin neredeyse hepsi penaltıdan atılmış goller. siz söyleyin nasıl savunalım bu adamı?

    futbolcular ayda 5 bin liraya çalışmıyor veya ne bileyim yol+yemek+10 bin falan da değil. bu yazdığım türkiyedeki insanların yüzde doksanının hayali iken, selçuk inan ve onun gibi futbolcular yılda 2.9 milyon euro almıştı. o zaman ki kurla minimum 16 milyon lira yapıyor. yani ayda 1.3 milyon lira alıyordu. noktanın sonundaki 3 rakamı küçük görünmesin size. o küçücük görünen rakam bile ortalama bir memurun yılda alacağı maaşın 5 katını ayda alıyor demek. eliniz vicdanınız nasıl sızlamıyor be kardeşlerim? "ya bırak git işine ya sanki zorla aldı o parayı" diyenlerde var ne yazık ki. bu argümanla da 1-2 yıllık performansıyla zam alıp sonra yatışa geçip kulübün sadakatini kötüye kullanan ve takımı kazıklayan adamları savunuyorlar...

    "gir dediler girdi, çık dediler çıktı. asla karşı çıkmadı" evet çıkmadı ama neden? hiç düşündünüz mü neden?

    mayıs 2019'a kadar adam minimum 2.9 milyon euro kazanıyordu. takımdan ayrılsaydı o parayı verecek takım bulabilir miydi? göztepe mi veya gençlerbirliği mi verecekti bu parayı? o kadar duygusal bir şekilde yaklaşıyorsunuz ki sanki adam florya'da hamallık yapıyor da zor şartlar altında maça çıkıyorda sonra ek iş yapıyor da... uyanın uyanın adam milyonları götürdü ve hala götürmeye de devam ediyor. bizde elimize geçen asgari ücretle, selçuk inan'a acıyalım. harbiden komik bir ülkeyiz. keşke fernando yerine oynadı ve badou yerine girdi diye yardım kampanyası yapsaydık. tüh nasıl düşünemedik ya...
App Store'dan indirin Google Play'den alın