• 54
    biraz siyah beyaz itiraf olacak özür dilerim şimdiden.

    yabancı bi kız arkadaşım vardı sözlük, 2 haftadır istanbul'daydı. o iki hafta boyunca uyumadan önce bir sigara içer, sigara içerken de futbolsuzluktan dolayı hoşuma giden bazı marşları dinlerdim, beşiktaş'ın sen benim her gece efkarım bestesi de bunlardan biriydi. kız dinleye dinleye alışmış, mesaj attı az önce; evde her akşam o beşiktaş marşını dinliyorum aklıma istanbul ve sen geliyorsun dedi, lanet olsun sözlük, bunca yıllık galatasaray'lı ben dünyanın başka bir köşesinde beşiktaşlılara ait bir beste ile hatırlanıyorum :(
  • 58
    geçen resmi site'ye girdim, açılışta mancini'yi görünce dünyam başıma yıkıldı. üzerinde de imparator'un giydiği mor tişört :(( üzüntümün tarifi yok amk. her gün hiç girmiyorsam resmi site'ye iki kere giren bir adamdım ama o gün bugün girmiyorum. korkuyorum. juve'yle deplasmanda berabere kaldık ama içimde en ufak bir sevinç yok. normalde sevinmem lazım ama yok lan. şampiyonlar ligi maçlarının 2 gün kritiği olur, maç bitti flash tv gece haberlerini açtım, uyudum. böyle nereye kadar gidecek bilmiyorum.

    http://fotocdncube.fanatik.com.tr/.../fft104mm2096582.jpg , bu galatasaray hoşuma gitmiyor.

    benim galatasaray'ım bu çünkü: http://d.aktifhaber.com/news/497696.jpg

    keşke 5-6 yaşında filan olsaydım da takım değiştirseydim aq
  • 60
    hani şu iki sıfır, sıfır sıfır diyen bir internet fenomeni abimiz vardı ya, aslında o adam maçın 0-0 biteceğini söylüyormuş. iki tane sıfır yani. "iki sıfır diyorum. gol yok, iki sıfır. sıfır sıfır." bir yaşıma daha girdim yeminle.

    http://www.youtube.com/watch?v=nYm-4EObwO4

    ha, bu yazının formatla alakası nedir, fenerbahçe-galatasaray derbisi öncesi bir sokak röportajıydı bu.
  • 62
    sizinle paylaşacağım itiraf tam olarak sportif gibi durmuyor ama sözlükle ve benimle alakalı olduğu için ve tutup da arkadaşlarıma ya da aileme anlattığımda " ne diyon la hacı dayı" diyeceklerini düşündüğüm için sizinle paylaşmak daha doğru geldi .

    çok uzun değil yaklaşık 1-1,5 yıldır sözlüğü takip ediyorum. ilk keşfettiğim zamanlar herhangi bir sözlükte yazma merakım olmadığı için " hımmm bu da neymiş ki? bi' takılayım muhtemelen sıkılır giderim" dedim. daha sonra bu deyiş yerini "ya giriyorum işte haberlere falan bakıyorum iyi oluyor yeaa" deyişine bıraktı. hem de sadece 1 günde. daha sonra malumunuz günler günleri aylar ayları kovaladı ben moderasyona mesajlar atmaya başladım "beni de alıııınnn" diye sosyal medyadan yakasına yapıştım onların ama tabi bir türlü yazarlık açılmıyordu ve tam umutlar tükenmişken "yazarlık alımları başlamıştır" duyurusunu gördüm sosyal medyada takip ettiğim sitede. inanır mısın sözlük aklıma boşuna puan harcadığımız şampiyonlar ligi gurubundan nasıl son anda çıktığımız geldi resmen. ve dedim ki " galatasaray bitti demeden hiçbirşey bitmez ve galatasaray'ın olduğu yerde her zaman umut vardır!". yüzümde tebessüm içimde o gururla hemen sözlüğe akın ettim ve yazar* oldum. aslında gerçek itiraf buradan sonrası.

    bunu düşündüğüm için utanıyorum ama sözlük, yazar olmadan önce ve çaylaklık dönemimde düşündüklerim çok sığdı. yani diyordum ki " amaaan sözlük işte girerim yine haberlere falan bakarım. kesin o ne dediler başlığına hep entry giren yazar yine bir sürü entry girmiştir** okur eğlenirim vakit geçer, yazar olduktan sonra da kesin hevesim kaçar doğru düzgün entry bile girmem" diyordum. ve olan yine oldu sözlük yine beni şaşırttı. daha doğrusu şaşırmama sebep olan yazar kardeşlerimdi(u: büyüklere de saygım sonsuz (: ) .

    daha 2 gün önce* yazar olmama rağmen yazdığım entrylerden ötürü bana ulaşan yazarlar sayesinde mesaj kutum farklı farklı konulardan yeşillendi de yeşillendi. az önce bir cevap daha yazdım ve durup düşündüm. "abi ben bu adamı tanımıyorum. daha önce hiç muahbbetim olmamış. zaten yazar olalı 2 gün olmuş epi topu 8-10 entry girmişim takip edip beğenmiş de olamaz. ama abi nasıl oluyor da bu adam tutup benim ağlama duvarına yazdığım birşeyi önemseyip ,bana mesaj atabiliyor. başka bir yazar nasıl oluyor da farklı bir konudaki fikrim için benimle hoş bir muhabbete başlıyor?"

    tabi ki çözmek çok da uzun sürmedi... çünkü bizim aramızda bir bağ var sözlük. ben yazar olmadan önce de vardı hatta daha konuşmayı yeni söktüğüm o çucukluk yıllarımdan beridir var bu bağ bizim aramızda. söylediğim ilk kelimelerden bir tanesinin" cimbom" olduğu yıldan beridir ve hatta hakan şükür ile bülent korkmazın ellerinde kalkan o büyük kupadan beri bizim aramızda bu bağ var! bu ne kan bağı ne de başka bir şey . bu galatasaraylilik!

    sonra döndüm dedim ki sözlük ; iyi ki galatasaraylıyım!...

    iyi ki varsın sözlük, iyi ki varsınız yazar kardeşlerim,arkadaşlarım..
  • 63
    yahu sportif mi bilemedim. ne alakası var? sportif filan değil işte ancak sonuçta galatasaray ile ilgili bir itirafta bulunacağım. daha doğrusu kendimle ilgili.

    anlattığım şey için şimdiden özür diliyorum.

    her tuvalete gidip, klozete oturduğumda galatasaray kadrosu kuruyorum. hem de mütemadiyen. kalede muslera diye başlıyorum abi. hatta yazın arda turan takıma katılırsa, 3-4-1-2 taktiği ile oynayabileceğimizi de tuvalette düşündüm. yemin ediyorum bak.

    son zamanlarda da tuvalette daha fazla kalır oldum. pis pis sırıtmayın. sebebi yabancı sınırlaması. 6+0+4 yüzünden tuvalette bile rahat yok bana.

    (bkz: yeter yıldırım demirören yeter)

    bu saatte bunu neden mi yazdım? çünkü tuvaletten çıktım. son fantastik düşüncem ise 3'lü stoperlerin semih-gökhan-hakan olup olmayacağıydı. *

    edit: yalnız olmadığımı öğrendiğim için mutluyum. eee türk'ün aklı ya kaçarken, ya sıçarken demişler. *
  • 66
    galiba belli bir yaşa kadar bir tek ben fenerbahçeli değilmişim sözlükte.hatta ilk gittiği maç fenerbahçe maçı olan da varmış.benim de öyleydi ama maça giderken galatasaraylıydım.

    gittiğim ilk maç; http://www.turkfutbolu.net/...001-02fbhafta27.html

    maçı kazanamayıp lider olamadıkları için dünyanın en mutlu insanı olmuştum.beni en çok şaşırtan şey ise maçtan önce beni maça götüren akraba ile konuşan adamın bana dönüp ''bu galatasaraylı mı?'' demesi olmuştu.o yaşta nasıl nefretle baktıysam bunlara artık.
  • 67
    öncelikle doğuştan galatasaraylı olduğumu belirtmek isterim. lakin ben 7 yaşındayken babam almanya'ya gitmişti, o sırada amcamlar beni formayla kandırıp fenerli yapmışlardı. * daha sonra babam geldiğinde beni tekrar galatasaraylı yapmıştı. öyle fanatik bi adam olmamasına rağmen neden galatasaraylı yaptı hiç bilmiyorum. iyi ki de yapmış. yoksa twitterda "baronii<333" "emre kaptan<3" falan yazıyo olcaktım mazallah. :(
  • 69
    kendim sarı kırmızı olduğumdan, her itirafımın da sarı kırmızı olduğunu düşünerekten konuya giriyorum.

    beyler karılarlarla konuşurken deli gibi terlemeye ve titremeye başladım. yani yüz-yüze değil, facebook chatten bile konuşurken oluyor bu. çok sinirliyim kendime. nasıl böyle bir adama dönüştüm. 24 yaşındayım. 10'dan fazla sevgilim oldu. neyin tramvasını yaşıyorum bilmiyorum.
  • 71
    totemler genellikle açıklanmaz sözlük biliyorum ama itiraf edeyim, sanal alemde göz önünde olan bir platforma ne yazarsam genellikle tersi çıkıyor. ve bütün yorumlarımı bunu bilerek yapıyorum.

    örneğin dün galatasaray'ın kadrosuna kötü dedim* galatasaray 6 attı. bugün telles'in lisansı çıkmıyor yazdım 1 saate çıktı adamın lisansı.

    o yüzden 1 taşla 2 kuş vurayım dedim;
    (bkz: #1410861)
  • 73
    utanıyorum sözlük. 8 yaşıma kadar beşiktaşlı idim. öyle çocuklar arasında lafta olduğu gibi de değil, maçları falan izlerdik babamla. kendisi beni beşiktaşlı yapmıştı zaten. ne zaman okula başladım, babam işi nedeniyle pek ilgilenemedi ve benimle amcam ilgilenmeye başladı. amcam babamdan 7-8 yaş genç olduğu için abi gibi oldu bana. okuldan hep o alırdı, o gezdirirdi beni, bazen onun evinde kalırdım; yıl sonu gecesi, konser, okul gezilerine hep amcam gelirdi benimle. zamanla anne-babamdan daha yakın oldu bana hatta babamla amcam tartıştığında hep amcamdan yana olurdum.

    bir süre sonra amcam bana galatasaray'dan bahsetmeye, onun büyüklüğünü, asaletini anlatmaya başladı. hagi'den, imparatordan, avrupa başarılarından konu açıyordu sürekli. bir gün bir avm'deyken bir anda bana galatasaray forması aldı.*

    o sıralar çok ikilemde kaldım hangi takımı tutacağıma dair. biraz daha büyüyünce, 9-10 yaşıma gelince göztepe futbol akademisi'ne seçildim ve futbolu doğru düzgün orada öğrendim, aklım da ermeye başladı. ikisi birleşince türkiye'nin en büyük kulübünün galatasaray olduğunu ve amcamın bana galatasaray sevgisini aşıladığını fark ettim. babama ise söyleyemedim.

    2004-2005 sezonu türkiye kupası finaline götürdü babam beni, izmir'deki fenerbahçe beşiktaş maçı. beşiktaş maçı 3-2 kazandı, babam bana beşiktaş forması aldı adam mutlu oldu o gün ama ben dayanamadım çıkışta babama galatasaraylı olduğumu söyledim. inanır mısın sözlük hiç üzülmedi.

    son iki sezondur beşiktaş maçlarından çok galatasaray maçları izliyor babam, neden diye sorduğumda beşiktaş'ın başarısını istediğini ancak futbolun zevk verenini sevdiğini ve galatasaray'ı izlemekten zevk aldığını söylüyor. galatasaray büyüklüğünün çok küçük bir misali sanırım bu.

    her galatasaray maçında; beni sevinçten ağlatan, sinirden ve üzüntüden -ki aslanlar sağ olsun çok az bunlar- deliye döndüren, armasına aşık olduğum galatasarayım'a sevgim daha da büyüyor. amcama ise her aklıma gelişinde tekrar teşekkür ediyorum. ben onun anlattığı uefa kupası ve hagi anılarıyla büyüdüm umarım bir gün ona şampiyonlar ligi finali'nde sneijder'in attığı gol sonrasındaki ağlayışımı ve final four'da rakipleri nasıl ezip geçtiğimizi anlatabilirim.

    edit: moderasyona olan talep kaldırıldı, teşekkürler gs sözlük moderasyonu
App Store'dan indirin Google Play'den alın