• 201
    --- alıntı ---

    bursaspor’da ne değişti. bu değişimde şenol güneş’in katkısı ne oldu?
    - sevgili bilal, hiç kuşkun olmasın tamamı şenol güneş katkısı... türkiye’de bir şenol güneş okulu, daha doğrusu akademisi var. yetiştiriyor, geliştiriyor, bu ülkede çok farklı bir hoca... unutma, burak yılmaz’ın, beşiktaş, fenerbahçe dolaşmadığı takım kalmadı, zirveyi şenol güneş yönetimindeki trabzonspor’da yaptı. selçuk inan, şenol güneş ile birlikte zirve ile tanıştı. şenol güneş öncesindeki volkan şen’le , bir de şimdiki volkan şen’e bak... ben şenol güneş’in elinde geriye giden futbolcu görmedim. şurası kesin: güneş varsa, karanlık yok.

    cim-bom bu maçta bir puana şükreder hale geldi. selçuk ve burak’ın eksikliği galatasaray’ı bu kadar mı etkiliyor?
    - evet bilal, selçuk ile burak’ın yokluğu galatasaray’ı bu kadar etkiliyor. ancak oynasalar da galatasaray’ın işi zordu. çünkü sahada istanbul’u, daha doğrusu marmara’yı kasıp kavuran lodostan daha şiddetli bir bursaspor fırtınası vardı. burak ile selçuk’a dönersek... çok haksızlığa uğradıklarını düşünüyorum. sneijderlere, melolara alkışlar; buraklara, selçuklara ıslıklar... yanlış bu... galatasaray’ın vazgeçilmez ilk adamı muslera dersek, diğer iki adamı da selçuk ile burak... bazılarının değeri, varlıklarında değil, yokluklarında daha iyi anlaşılıyor.

    sahaya çıkan galatasaray’a baktığımızda, hamza hoca, farklı isimleri farklı rollere soyundurdu. bu 11’i doğru muydu?
    - maç başlamadan galatasaray on birine yanlış diyen var mıydı? işler kötü gidince hoca ne yapsa kusur olur. bu futbolun doğasında var... ancak bir sabri’nin sakatlığından sonra sinan gümüş’ün girişini yadırgadım. bir oyuncu girdi, neredeyse bütün takımın yeri değişti. galatasaray gibi hamza hoca da formda değildi.

    vee, yine melo... rakibin ayağına basan, kendi kendini tokatlayan(!), kırmızı karttan ucuz kurtaran bir kimlik... hakem fırat aydınus’un melo’yu atmamasına yorumunuz...
    - melo nasıl olsa kendine bir şey olmayacağını biliyor. rakibine tokat atıyor, biraz sonra rakibin ayağına resmen basıyor, bu ülkenin en iyilerinden birisi olan fırat aydınus iki metre önündeki pozisyona kart çıkaramıyor. faul bile yapmayan volkan şen’in sırf gelişine sarı veriyorsun, gözünün önündeki melo’yu pas geçiyorsun. anadolu’nun haykırışı haklı... o hareketleri bir bursalı yapsın bakalım, fırat aydınus kartları nasıl çekiyordu... futbol sahalarında da maalesef adalet güçlünün yanında...

    maharetli ve usta

    fenerbahçe’de futbol derseniz eskiden geride... ama “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... golü atıyor, üstüne yatıyor. hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...

    “kazanan her zaman haklıdır” derler. fenerbahçe de kardemir karabükspor karşısında kazandı ve alkışlandı. liderliği bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok.

    ancak 90 dakika boyunca yaşadığı gel-gitlere yorumunuz nedir. zirvede yer almanın stresi mi var üzerinde?
    - fenerbahçe “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... işini iyi biliyor. golü atıyor, üstüne yatıyor... fenerbahçe ilk golü attığı on iki maçın tamamını kazandı. rastlantı mı bu? hayır değil... üstelik son maçlarda gördük ki, fenerbahçe’de söz savunmanın... o kadar iyi oynuyorlar ki, 1-0 öndelerse belki de bir-iki maçı böyle al gülüm-ver gülüm oynayarak idare edebilirler.
    gördük, gökhan son 15 dakika çıktı, sağ kanat dağıldı... alves, “bir musibet bin nasihatten iyidir” misali, galatasaray maçında gördüğü kırmızıdan sonra baktı ki pabuç pahalı, rakiplerini bıraktı, futboluna döndü. egemen müthiş, caner de öyle... futbol derseniz eskiden geride... ama ligin işini en iyi bilen, en tecrübeli takımı...hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...

    belki her sezon 3-5 kez kendinden söz ettiriyor selçuk şahin... karabük karşısında da kurtarıcı rolündeydi ve yine en çok koşanlar arasındaydı. selçuk’un yıllardır fenerbahçe’de kalmasının sırrı ne?
    - selçuk şahin, fenerbahçe’de benim bildiğim kadarıyla yerli-yabancı 10’a yakın hoca eskitti. gelenler gidenler, futbol anlayışı çok değişik olanlar dahil hiçbiri selçuk’tan vazgeçemedi. o da türk futbolunun vitrini olmayan oyuncularından biri... bu kadar ıslıklanması, bu kadar tepki toplaması ondan... neyse bir gol attı, doğum günüydü falan da adam sağlığında bir gün yüzü gördü.

    fenerbahçe, trabzonspor maçı öncesinde nasıl bir görüntü veriyor. kartal’ın, “yanal benim hocalığımı pek bilmez” açıklamasını nasıl yorumlanmalı?
    - fenerbahçe’nin görüntüsü sonuçları kadar iyi değil... trabzonspor maçında her şey olur. ismail hoca’nın söylediklerine gelince... daha söylerken, espri yaptığını söylüyor, yanlış anlaşılmasın diyor. polemik konusu yapmaya gerek yok. ayrıca ismail hoca’nın adamlığını sadece ersun hoca değil, onu tanıyan herkes bilir. bir kopya vereyim; ismail hoca benim diye aşçıdan daha iyi balık çorbası yapar. yapsa da içsek...

    sonuna kadar

    beşiktaş, skor açısından istikrarı buldu ama saha içindeki 90 dakikada bir türlü süreklilik yaşayamıyor. galip geldiler ama ecel terleri döktüler. biraz şans, biraz kısmet derken demba ba yine işi bitirdi.

    böyle böyle, nereye kadar?
    - sevgili bilal, beşiktaş için “böyle böyle nereye kadar” diyorsun... ben de “böyle böyle sonuna kadar” diyorum. bilic de maç sonu söyledi ya: “sonuna kadar”... tamam, son iki maçtır bu sezon çizgisinin gerisinde kaldı, buna rağmen kazandı. niye kazandı? beşiktaş artık, sadece koşan, mücadele eden, isteyen, tempo yapan bir takım değil... bunlara artık kalitesini ve tecrübesini de katmaya başlayan bir takım... beşiktaş’ın bu kalitesi ve yakaladığı tecrübesi olmasaydı, iki ankara maçından hasarlı çıkabilirdi. iyi oynamadan kazanıyorsan, burada kalite ve tecrübe devreye giriyor. tabii bir de kırk yılda bir görülecek demba ba’nın şans golü...

    tolgay arslan nihayet kartal oldu. beşiktaş’a ne getirir, ne götürür?
    - tolgay’ın iyi futbolcu olduğu konusunda herkes aynı görüşte... benim merakım, kim nerede oynayacak? kenarlarda gökhan ve olcay, kesemezsin. ortada sosa... yanlarında veli ve atiba, kesemezsin. arkada “hazır kıta” bekleyen kerim frei, vazgeçemezsin. formsuz olsa bile yetenekleri ile oğuzhan, yok sayamazsın. necip’e daha sıra gelmedi bile... beşiktaş’ın yenileri çok iyi olsa bile, şu görüntü ile beşiktaş on birine zor girerler. bazen bolluktan, bazen yokluktan sıkıntı çekersin... bilic şimdi bolluktan sıkıntı çekecek gibi...

    bilic’in hakemlere karşı günden güne artan bir tavrı var. herkesin gözündeki “sempatik bilic” bu hareketlerle antipatik olmaya başladı. isyanında ne derece haklı?
    - bilic, penaltı pozisyonunda haklı... hatta beşiktaş lehine çok net tartışılabilecek üç penaltı pozisyonu var. herkes franco’nun pozisyonuna penaltı diyor ama varol’un koluyla buluşan top çok daha fazla penaltı... ama bu tepkiyi saha kenarında, neredeyse oyuna dahil olacak kadar abartılı ortaya koymak beşiktaşlı duruşu ile örtüşmediği gibi, bir yararı da olmuyor. düşünsene demba ba en az yarım metre ofsayt, çok açık, çıplak gözle görülüyor, buna rağmen ofsayt değil diye hakemin üstüne yürüyor. yarın öbür gün hakemler saha dışına davet etmeye başlarsa sadece kendisi değil, beşiktaş sıkıntıya girebilir... ahmet nur çebi başkanın bu konuda bilic ile konuşacağını düşünüyorum. beşiktaş’ın bugüne kadar atılan futbolcularında, bilic’in davranışlarının hiç mi katkısı yok...

    fener maçının hesabı başkadır

    trabzonspor, kayseri erciyesspor karşısında sonuca giderken yine zorlandı. yabancıları eksikti, yeni geldi. ersun yanal ekibi bir arada bulunamamıştı, şimdi toparlandı.

    bu, fenerbahçe deplasmanına nasıl yansır? erciyes karşısındaki trabzonspor ile saracoğlu’na çıkacak takım arasında ne gibi farklar olur?
    - trabzonspor’un erciyes karşısındaki futbolu fenerbahçe maçı için asla ölçü olmaz. fenerbahçe- trabzonspor maçlarının ayrı bir hesabı-kitabı var. çok özel nedenleri var. ben trabzonspor’un fenerbahçe karşısında çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum. olmazsa, zaten kadıköy’den çıkamaz.

    yanal geçen yıl şampiyon yaptığı takıma bu kez rakip olacak.
    - ersun yanal profesyonel bir hoca... bir başka sene, bir başka yerde olması kadar doğal bir şey yok. kaldı ki, ayrılık sürecinde çoğu zaman hak etmediği hakaretlere uğramış olsa bile fenerbahçe camiasına karşı en ufak bir saygısızlığı olmadı. milliyet yılın sporcusu anketinde yılın hocası seçildi, fenerbahçe’ye teşekkür etti. unutulmasın, bu hafta kadıköy’e fenerbahçe’ye tarihinin en parlak şampiyonluğunu yaşatan hoca geliyor. alkışlanacağını düşünüyorum. yakışan budur...

    bu kadrolarla devrim olmaz

    hakem hataları dün de vardı, bugün de var. yarın da olacak. ama bazen “kör göze parmak” gibi olanlar insanları isyan ettiriyor.

    mhk değişti de ne değişti?
    - bilal, aç milliyet arşivini... zekeriye alp gidip, yusuf namoğlu gelirken “başkanlar değişir ama hakem dünyasında hiçbir şey değişmez” demiştim. yarın namoğlu gider, başkası gelir gene bir şey değişmez. yasanın değişmesi lazım. ben olsam, eğitim dairesi dışında mhk’ye tek hakem almam. gelenlere, gidenlere bak... hep aynı isimler, hep aynı komiteler... hizip-kulis, ayrımcılık, ne ararsan var. düşün süleyman abay, beş ölümcül hata yapıyor, hepsi kasımpaşa aleyhine... bari bir iki tane de rakip takıma yanlış yap da hiç olmazsa “iki tarafı da yaktı” desinler. düşün bu ülkede hakem kararıyla maç bitiyor. bu ülkenin en iyi iki hakeminden biri olan fırat aydınus , iki metre önündeki faule ikinci sarı kartını çıkaramıyor. bu kadrolarla türk hakemliğinde asla devrim olmaz. kimse bizi de, kendini de kandırmasın.

    --- alıntı ---

    http://www.webaslan.com/...mba-sozSXHBQ74883SXQ
  • 203
    --- alıntı ---
    ne olur bu derbi?
    - galatasaray’ın kadıköy’de son galibiyeti 1999 aralık ayı... 2000’lerin ilk günlerinden bu yana galatasaray’ın kadıköy’de siftahı yok. tam 15 yıldır... beraberlik, kıl payı ev sahibi, bunlar doğal... bakalım bu defa da “kolay” mı olacak, yoksa “olay” mı olacak? bir beraberlik, bir fenerbahçe galibiyeti kadıköy için artık alışılmış sonuç olur. ama galatasaray 15 yıl sonra kazanırsa “olay” olur. hamza hoca’nın florya’ya heykelini dikerler.

    fenerbahçe kaybederse havlu atar mı? ya da galatasaray kazanırsa iş biter mi?
    - galatasaray iyi bir puan farkıyla gidiyor. yenilse bile kredisi var, liderliğe devam... kazanırsa fark 7 puana çıkar ki, bu fark galatasayaray’ı şampiyon yapmasa bile bu yolda en keskin virajı döndürüp son düzlüğe çıkarır. dört puan farktan sonra sonuç fenerbahçe için daha kritik hale geldi. bir yenilgide matematiksel olarak havlu atmaz ama çok ciddi bir darbe alır. umutları “bitti bitiyor” noktasına gelir. unutulmasın bu sezon zirve için bir değil, iki takımla yarışıyorsunuz.

    ismail kartal ile hamza hamzaoğlu’yu “futbol terazisi”ne koyduğunuzda ibre hangi kefeyi gösterir?
    - teraziye koymaya gerek yok. aldıkları sonuçlara baktığınızda hamza hoca’nın tartışmasız bir üstünlüğü var. galatasaray, hamza hoca zamanında daha maç kaybetmedi. çok mu iyi oynuyor? hayır... ama kayıpsız yoluna devam ediyor.

    galatasaray’ın puan farkı, rehavet yaratır mı? ya da fenerbahçe açısından ekstra bir motivasyon kazandırır mı?
    - galatasaray ‘da puan farkı rehavet yaratmaz ama takımı rahatlatır. fenerbahçe açısından ekstra bir motivasyon olsa bile belli bir gerginliği de yanında getirebilir. unutulmasın, bu maç galatasaray açısından çok, fenerbahçe açısından hayati bir önem taşıyor. galatasaray’ın kullanacağı, harcayacağı kredisi var. fenerbahçe’nin kredisi bitti.

    semih varsa oynar

    galatasaray’da liderliğin verdiği rahatlığın yanında kadro anlamında da rahatlık oluştu. bugün semih iyileşti, burak derbiyle dönüyor. iyi ya da kötü, hamza hamzaoğlu’nun elinde her mevkii için alternatifli bir ekip var.

    siz olsanız, haftalardır oynattığınız “chedjou-koray” ikilisine mi görev verirsiniz, chedjou’nun yanına semih’i mi koyarsınız? derbide hamzaoğlu’ndan bir kadro sürprizi bekleyelim mi?
    - galatasaray’da semih oynayabilecek durumda ise chedjou’nun yanında yer alır. hamza hoca ‘nın bir kadro sürprizi yapacağını düşünmüyorum. ilk on bir tercihlerine baktığınızda zaten 12-13 futbolcu arasında dönüyor.

    son olarak galatasaray’da 2. başkan hamdi yasaman’ı istifanın eşiğine getiren yönetim krizi hakkında ne diyeceksiniz?
    - galatasaray yönetimi’nde bir akort bozukluğu belli oluyor. ama çok çabuk kurulmuş, görevi mayıs ayında sona erecek adeta geçici bir yönetim... olur böyle şeyler... şu da var; hamdi yasaman gereksiz ve çok konuşuyor gibi...

    bir maçla sezonu kurtarır!

    emenike, iyi oynayacağı, bir gol atacağı g.saray maçıyla bütün yanlışların, eksiklerin, kötü gidişinin izlerini silebilir. ben olsam derbide onu oynatırım.

    fenerbahçe’de, dillendirilmese de sow ve emenike krizi mevcut... sarı-lacivertli taraftar saç baş yoluyor. teknik heyet çaresiz bu ikiliyi 11’e koyuyor.

    ersun yanal döneminde neredeyse gol rekoru kıracağı beklenen bu forvet neden geriye gitti?
    - fenerbahçe forvetleri, gol atamayınca “biz” yerine , “ben” anlayışına döndü. son maçta sow topu webo’ya verse boş kaleye gol atacak. diego “ben atayım” yerine pas verse emre çıldırmayacak. sanıyorum atamadıkça geriliyorlar ve kendilerine olan güveni hızlı yitiriyorlar ve “biz” anlayışından “ben” anlayışına dönüyorlar.

    itibar kazanabilir

    siz olsanız derbiye yine emenike ile mi başlarsınız?
    - emenike bu maçla sezonu kurtarabilir. camia ve seyirci gözünde yeniden itibar kazanabilir. bunu kendisi de biliyordur. bir galatasaray maçıyla, iyi oynayacağı, bir gol atacağı galatasaray maçıyla bütün yanlışların, eksiklerin, kötü gidişinin izlerini silebilir. varını yoğunu ortaya koyacağını düşünüyorum. ben olsam oynatırım.

    --- alıntı ---
  • 204
    bu yaşına gelmiş bir adamın bu yazıyı okuduktan sonra yüzünde gram kızarma, üzüntü olmuyorsa diyecek lafım yok!

    --- alıntı ---

    sevgili şansal, sana, çok sevdiğim bir dostun, arkadaşın olarak sesleniyorum..
    maraton programını bırak.. programı bırakamıyorsan, yönetmeyi bırak.. kenara otur, tümer gibi mustafa hoca gibi yorumcu ol. kişisel yorumlarını söyle, tamam.. kimsenin bir diyeceği olmaz. düşünce, yorum özgürlüğün var..
    ama bir kurumu, hem de bu ülkenin yayın tekelini elinde tutan kurumu temsilen oraya oturup tüm programı yönettiğin zaman “kişisel” olma hakkın olamaz. taraf olma hakkın olamaz.. aslında fikir söyleme hakkın da yok ama, onu kabullendik.. ama program yöneticisi olarak, fikirlerini empoze etmek, kabul ettirmeye çalışmak, işine gelen pireyi deve yapmak için elinden geleni yaparken, işine gelmeyen fiilleri yok sayma hakkın yok. hiç yok..
    sevgili şansal..
    bir insanın en değerli varlığı adıdır.. sen bu ülkenin en iyi yetişmiş spor yorumcularından birisin. o adı yapmak için bir ömür verdin. çok saygın bir adın oldu.. ama erman toroğlu, aziz yıldırım ve federasyonun baskısı ile kovulduğu günden beri, adım adım gerilemen başladı..
    şimdi maraton’un başında, fenerbahçe tv’nin genel müdürü gibi oturuyorsun. daha düne kadar, senin her dediğine kafa sallayan mustafa denizli ve tümer metin bile baskılarına, yönlendirmelerine tahammül edemez hale geldiler.
    galatasaray- kasımpaşa maçının ardından (o dönüşü fener yaşasa, destanlar yazardın) hiç ama hiç sıkılmadan ve durduk yerde “hakem” konusunu ortaya attın.. maçın galatasaray’a hakem tarafından hediye edildiği imajı yaratmak için çırpındıkça çırpındın. uzattıkça öyle uzattın ki, mustafa denizli dayanamadı seni terslemek zorunda kaldı..
    “şansal, bu maçta hakemlik bir konu olmadı, uzatma artık..”
    fenerbahçe- beşiktaş maçında ise hakemlik bin konu olmuşken, bu defa hakemi gözden kaçırmak için çabalarken, bu defa tümer’in şamarını yedin..
    tümer doğrudan seni muhatap alıp sordu..
    “seyirciyi tahrik eden forma çıkartmak sarı kart değil mi?.”
    “hakemden izinsiz sahayı terketmek sarı kart değil mi?.”
    “hakemden izinsiz sahaya girmek sarı kart değil mi?.”
    bir dakika içinde üç sarı kartlık hareketi izleyen hakem için tümer’in sana sorduğu soruya yanıt vermek işine gelmedi. topu gene tümer’e atıp konuyu kapadın..
    emre’nin sahanın ortasından bağıra çağıra bilic’e koşmasına, ona saldırmasına seyirci kalan hakeme sen de seyirci kaldın. hakemlere verilen talimat açık.. olay yerine koşup gelen ve saldırıya katılan kaleci sarı kart görür. senin görüntülerinde vardı, volkan’ın bilic saldırıları.. gık demedin..
    maç içinde hakemin fener lehine eyyam kararlarını, emre’ye bir türlü gösterilmeyen sarı kartları konu bile yapmadın..
    ayni maç, ayni hakem ve ayni kararlarla tam tersine geçse ve 1-0 beşiktaş lehine bitseydi, hakemi bitiren maraton programı sabaha kadar sürerdi, bunu ikimiz de biliyoruz.
    milyonla seyirci de biliyor şansal..
    fenerli olmana itirazım yok.. ben de galatasaraylıyım. öyle olduğumu bildiğim için de, başından beri tek bir spor programında yöneticilik yapmadım. oturdum, kendi yorumlarımı kendimi bağlayarak yaptım. kurumu temsil etmedim. hakemlere, federasyona baskı yapacak programlar üretmedim.
    geriye kalan 9 haftanın sonunda, beşiktaş maçındaki gibi eyyamcı hakemlerle fener şampiyon olursa, 4. yıldızı ne aziz yıldırım, ne ismail kartal, ne fener futbol takımı, sen almış olacaksın, biliyorsun değil mi, şansal!.
    onun için işte, acı, hem de çok acı söyleyen bir dost olarak sana tavsiyem!..
    maraton’u bırak!.. kendin için, o ömür verdiğin şansal büyüka adı için bırak!.
    bırak, şansal!..

    (bkz: hıncal uluç)

    --- alıntı ---
  • 207
    türk futbolunda çakal olan ''objektif'' yorumculardan sadece birisi. ama kendisinin bir artısı var: yayıncı kuruluş kendisinin elinde. canı ne isterse göstertebilecek, ne isterse göstertmeyecek birisi. fatih terim varken içindeki holigana dur diyebiliyordu çünkü fatih terim'in arkasında bir güç var aziz yıldırım kadar olmasa da. şansal büyüka da fatih terim'e ters düşemez. hatırlarsanız fatih terim 12-13 sezonununda atılırken sert konuşamıyordu, basındaki herkes gibi. ancak fatih terim gidince içindeki holigan dışarı çıktı, eyyama daha fazla prim vermeye, aziz yıldırım'ı ve fenerbahçe'yi daha fazla korumaya başladı. sene başından beri fenerbahçe'nin kazandığı saçma sapan penaltılar hepimizin aklında herhalde. malum programda hangisine direk penaltı dendi veya son ofsayt pozisyonunda ofsayt değil dendi. adamlar 11 cm ofsaytı bulabildiler o görüntülerden. rıdvan dilmen bile 20 nisan 2015 fener bursa maçındaki tartışmalı penaltı pozisyonlarını atlasa da ofsayt pozisyonuna nizami gol dedi ancak bu arkadaşlar ellerindeki görüntüleri değiştirme yoluna gittiler. daha da sözüm yok hakim bey. sene sonu fener şampiyon olur demiyorum tabii ki ama kim olursa olsun bu yaptıklarını unutturmak için güzel klipler hazırlayacaklar, insanları uyutmaya devam edecekler.
  • 210
    türk futbolunda ki derin darbecilerin başında gelir, oğlunun misli.com sahibi, allah allah melih gökçek'in oğlu futbol külübü sahibi, beyaz tv sahibi ya arkadaş bu değirmenin suyu nereden akıyor kimse sormaz ! soramaz.. niye sorsun ki ? kim soracak, körler sağırlar birbirini ağırlar.

    şafak sezer'in bir filmi var hani kolpacino.. şansal ve ekibi bu filmde hayli hayli oynar, tam onlara göre bir film,senaryo.
  • 213
    26 nisan 2015 galatasaray gaziantepspor maçında lig tv aleyhine açılan pankart çok zoruna gtimiş olacak ki fena ağlamakta.

    birde ironi yapıyor beyimiz, kimseye yaranamıyorsak işimizi iyi yapmış oluyoruz havası estiriyor.

    he birde neymiş biz feneri savunuyorsak neden sene başından beri aziz yıldırım mahmut uslu hakkımızda atıp tutuyor diyor.

    ula adamlar aç gözlü doymak bilmiyor, sansar sansal.
  • 219
    ben şansal'ın derdini biliyorum. beşiktaş şu an hem fener'in puan kaybetmesini beklemek hem de galatasarayı yenmeyi başarmak sorunda. yani beşiktaş'ın kredisi bitti! olası bir akhisar puan kaybında biz kazandığımız an beşiktaş ile puan farkı olacak en az 4. ondan sonra biz arenada amaçsız bir beşiktaş ile karşılaşıyor olacağız ve şansal'ın biriciği fenerbahçe'nin hiç ama hiç istemeyeceği bir durum bu.
  • 221
    3 takimin birden sampiyonluk mucadelesi vermesi ligtv'nin belki de daha once hic olmadigi kadar rating almasini sagliyor. takimlardan birinin yaristan kopmasi demek, 3nun birden yarista olmasindan kötu rating getirir. 2 takim sampiyonluk yarisi yapsa kimse gidip ucuncu takimin macini seyretmez. simdi fenerlisi de, besiktaslisi da, galatasaraylisi da, yarista olan takimlarin maclarini dikkatle seyrediyor. birinden birinin yaristan kopacak olmasindan korkuyordur haspam.
  • 222
    hicbir takimin yaristan kopmamasini isteyecegi muhakkak. bunun icin yayin politikasi belirleyecegi de muhakkak. ama 10 mayıs 2015 beşiktaş gaziantepspor maçı sonrası "bu kadar gol mü kaçar" turunden laflar etmesinden normal bir sey de yok. gerçekten de o kadar gol kaçmaz. yani sansal'i elestirelim tabii, lig tv'de adeta bir fb tv gibi calisiyor. ama her soylediginin altinda bir sey aramak da bana garip geliyor.
  • 223
    arkadaş grubumda olsa birdaha aynı ortamda bulunmamak için her türlü işe başvuracağım kişi.

    adam kimseyi konuşturmuyor ya. mustafa denizli'ye soru soruyor, her cümleye karışıyor, cümlenin ortasında bilgi vermeye çalışıyor. denizli 'ıııh' dediği an hemen bir sonraki kelimeyi söylüyor.

    denizli de sabırlı adam ha, ben feci irite olurum beni dinlemeyen adama. herif soru sorduktan sonra dinlemiyor, ya başka şeylerle uğraşıp dikkati oraya çekiyor, ya da cümlelerin içine ediyor. haliyle 2 dk sürecek yorumu 5 dk sürüyor.
  • 224
    --- alıntı ---

    beşiktaş, böyle bir ortamda galatasaray karşısında ne yapabilir?

    beşiktaş zaten derbi kazanamayan bir takım... söyledik ya, final oynayamıyor, o yükü kaldıramıyor. pazar günü alabileceği bir galibiyet koca bir sezonun tesellisi olabilir. ama açıkçası moralsiz, dağınık, çökmüş beşiktaş’ın galatasaray karşısında kazanabileceğini düşünmüyorum.

    gençlerbirliği kalecisi ferhat şike yapsa, belki de böyle gol yerdi. stancu şike yapsa belki de topa böyle vururdu. ama futbolun içinde bunlar var, hatta bunlardan beteri var.

    galatasaray önde koşuyor, rakipleri arkadan kovalıyor. nefesinin yetip yetmeyeceğini 34. haftanın sonunda göreceğiz. fakat gençlerbirliği karşısında değişik bir durum yaşandı. kalecinin yediği gol, stancu’nun atamadığı pozisyon v.s...

    böyle bir pozisyonda, şikenin bu kadar tartışıldığı bir ortamda herhangi bir futbolcu şike yapmaya cesaret edebilir mi?

    dünyada şereflerin, haysiyetlerin yerlerde süründüğü, ayaklar altına alındığı, insanların yargısız infaza uğradığı, haysiyet cellatlarının kol gezdiği bir futbol dünyası herhalde bizden başka hiçbir ülkede yoktur. tamam, gençlerbirliği kalecisi ferhat şike yapsa, belki de böyle gol yerdi. stancu şike yapsa belki de topa böyle vururdu. ama futbolun içinde bunlar var, hatta bunlardan beteri var. aynı maçta umut da boş kaleye vuramadı, peki umut da şike mi yaptı? öyle bir futbol anlayışımız var ki, herkes, hepimiz satılmış durumdayız. insanları satın almanın, şerefleriyle oynamanın ciddi bir bedeli olmalı... oysa o şerefler, o haysiyetler bizim ülkede ciklet gibi çiğneniyor. nerede rtük, nerede şiddet yasası? hepsi yalan... çok hatalı bir gol yiyen kaleci var, mutlak golü yapamayan oyuncu var ama şike yok. bu ülkede sivas kalecisi korcan kötü gol yedi diye 7 ay hapis yattı. korcan’dan sonra en az 5-10 kaleci (isimlerini sayarım) korcan’dan daha beter gol yediler. şike mi yaptılar? asla... geçen gün internette gördüm, fransa’da ikinci lig maçında kaleci, arkadaşının geri pasından gol yiyor. futbolda bunlar oluyor. kimse de çıkıp bizdeki gibi “maçı sattın” demiyor. rtük’e inanamıyorum, sanki gözleri kapalı, kulakları tıkalı...

    hamza hamzaoğlu disiplin gerekçesiyle emre çolak’ı kadroya almadı. takım puan kaybetse eleştiriler olur muydu?

    hamza hoca çok iyi yaptı. emre çolak o maçta ne oynadı da hocasına afra-tafra yapıyor. ayrıca emre çolak gibi galatasaray’da çok sayıda oyuncu var. olası bir puan kaybını emre’ye bağlamak, öküzün altında buzağı aramak gibi bir şey olurdu.

    cumartesi günü seçim var. sizce en azından ligin son düdüğü çalana kadar abdurrahim albayrak ve ali dürüst göreve devam etmeli mi?

    ali dürüst de, abdurrahim albayrak da, zaten lig bitene kadar takımın başında olacaklarını açıkladılar. ama şimdiden buraya yazıyorum; galatasaray, florya’nın düzeni adına abdurrahim albayrak’ı çok arar ve eksikliğini çok hisseder. yaşarsak görürüz. tarih mayıs 2015... bu notu bu yazıya düşüyorum.

    --- alıntı ---

    http://www.webaslan.com/...-yapti-SXHBQ77602SXQ
App Store'dan indirin Google Play'den alın