201
--- alıntı ---
bursaspor’da ne değişti. bu değişimde şenol güneş’in katkısı ne oldu?
- sevgili bilal, hiç kuşkun olmasın tamamı şenol güneş katkısı... türkiye’de bir şenol güneş okulu, daha doğrusu akademisi var. yetiştiriyor, geliştiriyor, bu ülkede çok farklı bir hoca... unutma, burak yılmaz’ın, beşiktaş, fenerbahçe dolaşmadığı takım kalmadı, zirveyi şenol güneş yönetimindeki trabzonspor’da yaptı. selçuk inan, şenol güneş ile birlikte zirve ile tanıştı. şenol güneş öncesindeki volkan şen’le , bir de şimdiki volkan şen’e bak... ben şenol güneş’in elinde geriye giden futbolcu görmedim. şurası kesin: güneş varsa, karanlık yok.
cim-bom bu maçta bir puana şükreder hale geldi. selçuk ve burak’ın eksikliği galatasaray’ı bu kadar mı etkiliyor?
- evet bilal, selçuk ile burak’ın yokluğu galatasaray’ı bu kadar etkiliyor. ancak oynasalar da galatasaray’ın işi zordu. çünkü sahada istanbul’u, daha doğrusu marmara’yı kasıp kavuran lodostan daha şiddetli bir bursaspor fırtınası vardı. burak ile selçuk’a dönersek... çok haksızlığa uğradıklarını düşünüyorum. sneijderlere, melolara alkışlar; buraklara, selçuklara ıslıklar... yanlış bu... galatasaray’ın vazgeçilmez ilk adamı muslera dersek, diğer iki adamı da selçuk ile burak... bazılarının değeri, varlıklarında değil, yokluklarında daha iyi anlaşılıyor.
sahaya çıkan galatasaray’a baktığımızda, hamza hoca, farklı isimleri farklı rollere soyundurdu. bu 11’i doğru muydu?
- maç başlamadan galatasaray on birine yanlış diyen var mıydı? işler kötü gidince hoca ne yapsa kusur olur. bu futbolun doğasında var... ancak bir sabri’nin sakatlığından sonra sinan gümüş’ün girişini yadırgadım. bir oyuncu girdi, neredeyse bütün takımın yeri değişti. galatasaray gibi hamza hoca da formda değildi.
vee, yine melo... rakibin ayağına basan, kendi kendini tokatlayan(!), kırmızı karttan ucuz kurtaran bir kimlik... hakem fırat aydınus’un melo’yu atmamasına yorumunuz...
- melo nasıl olsa kendine bir şey olmayacağını biliyor. rakibine tokat atıyor, biraz sonra rakibin ayağına resmen basıyor, bu ülkenin en iyilerinden birisi olan fırat aydınus iki metre önündeki pozisyona kart çıkaramıyor. faul bile yapmayan volkan şen’in sırf gelişine sarı veriyorsun, gözünün önündeki melo’yu pas geçiyorsun. anadolu’nun haykırışı haklı... o hareketleri bir bursalı yapsın bakalım, fırat aydınus kartları nasıl çekiyordu... futbol sahalarında da maalesef adalet güçlünün yanında...
maharetli ve usta
fenerbahçe’de futbol derseniz eskiden geride... ama “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... golü atıyor, üstüne yatıyor. hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...
“kazanan her zaman haklıdır” derler. fenerbahçe de kardemir karabükspor karşısında kazandı ve alkışlandı. liderliği bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok.
ancak 90 dakika boyunca yaşadığı gel-gitlere yorumunuz nedir. zirvede yer almanın stresi mi var üzerinde?
- fenerbahçe “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... işini iyi biliyor. golü atıyor, üstüne yatıyor... fenerbahçe ilk golü attığı on iki maçın tamamını kazandı. rastlantı mı bu? hayır değil... üstelik son maçlarda gördük ki, fenerbahçe’de söz savunmanın... o kadar iyi oynuyorlar ki, 1-0 öndelerse belki de bir-iki maçı böyle al gülüm-ver gülüm oynayarak idare edebilirler.
gördük, gökhan son 15 dakika çıktı, sağ kanat dağıldı... alves, “bir musibet bin nasihatten iyidir” misali, galatasaray maçında gördüğü kırmızıdan sonra baktı ki pabuç pahalı, rakiplerini bıraktı, futboluna döndü. egemen müthiş, caner de öyle... futbol derseniz eskiden geride... ama ligin işini en iyi bilen, en tecrübeli takımı...hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...
belki her sezon 3-5 kez kendinden söz ettiriyor selçuk şahin... karabük karşısında da kurtarıcı rolündeydi ve yine en çok koşanlar arasındaydı. selçuk’un yıllardır fenerbahçe’de kalmasının sırrı ne?
- selçuk şahin, fenerbahçe’de benim bildiğim kadarıyla yerli-yabancı 10’a yakın hoca eskitti. gelenler gidenler, futbol anlayışı çok değişik olanlar dahil hiçbiri selçuk’tan vazgeçemedi. o da türk futbolunun vitrini olmayan oyuncularından biri... bu kadar ıslıklanması, bu kadar tepki toplaması ondan... neyse bir gol attı, doğum günüydü falan da adam sağlığında bir gün yüzü gördü.
fenerbahçe, trabzonspor maçı öncesinde nasıl bir görüntü veriyor. kartal’ın, “yanal benim hocalığımı pek bilmez” açıklamasını nasıl yorumlanmalı?
- fenerbahçe’nin görüntüsü sonuçları kadar iyi değil... trabzonspor maçında her şey olur. ismail hoca’nın söylediklerine gelince... daha söylerken, espri yaptığını söylüyor, yanlış anlaşılmasın diyor. polemik konusu yapmaya gerek yok. ayrıca ismail hoca’nın adamlığını sadece ersun hoca değil, onu tanıyan herkes bilir. bir kopya vereyim; ismail hoca benim diye aşçıdan daha iyi balık çorbası yapar. yapsa da içsek...
sonuna kadar
beşiktaş, skor açısından istikrarı buldu ama saha içindeki 90 dakikada bir türlü süreklilik yaşayamıyor. galip geldiler ama ecel terleri döktüler. biraz şans, biraz kısmet derken demba ba yine işi bitirdi.
böyle böyle, nereye kadar?
- sevgili bilal, beşiktaş için “böyle böyle nereye kadar” diyorsun... ben de “böyle böyle sonuna kadar” diyorum. bilic de maç sonu söyledi ya: “sonuna kadar”... tamam, son iki maçtır bu sezon çizgisinin gerisinde kaldı, buna rağmen kazandı. niye kazandı? beşiktaş artık, sadece koşan, mücadele eden, isteyen, tempo yapan bir takım değil... bunlara artık kalitesini ve tecrübesini de katmaya başlayan bir takım... beşiktaş’ın bu kalitesi ve yakaladığı tecrübesi olmasaydı, iki ankara maçından hasarlı çıkabilirdi. iyi oynamadan kazanıyorsan, burada kalite ve tecrübe devreye giriyor. tabii bir de kırk yılda bir görülecek demba ba’nın şans golü...
tolgay arslan nihayet kartal oldu. beşiktaş’a ne getirir, ne götürür?
- tolgay’ın iyi futbolcu olduğu konusunda herkes aynı görüşte... benim merakım, kim nerede oynayacak? kenarlarda gökhan ve olcay, kesemezsin. ortada sosa... yanlarında veli ve atiba, kesemezsin. arkada “hazır kıta” bekleyen kerim frei, vazgeçemezsin. formsuz olsa bile yetenekleri ile oğuzhan, yok sayamazsın. necip’e daha sıra gelmedi bile... beşiktaş’ın yenileri çok iyi olsa bile, şu görüntü ile beşiktaş on birine zor girerler. bazen bolluktan, bazen yokluktan sıkıntı çekersin... bilic şimdi bolluktan sıkıntı çekecek gibi...
bilic’in hakemlere karşı günden güne artan bir tavrı var. herkesin gözündeki “sempatik bilic” bu hareketlerle antipatik olmaya başladı. isyanında ne derece haklı?
- bilic, penaltı pozisyonunda haklı... hatta beşiktaş lehine çok net tartışılabilecek üç penaltı pozisyonu var. herkes franco’nun pozisyonuna penaltı diyor ama varol’un koluyla buluşan top çok daha fazla penaltı... ama bu tepkiyi saha kenarında, neredeyse oyuna dahil olacak kadar abartılı ortaya koymak beşiktaşlı duruşu ile örtüşmediği gibi, bir yararı da olmuyor. düşünsene demba ba en az yarım metre ofsayt, çok açık, çıplak gözle görülüyor, buna rağmen ofsayt değil diye hakemin üstüne yürüyor. yarın öbür gün hakemler saha dışına davet etmeye başlarsa sadece kendisi değil, beşiktaş sıkıntıya girebilir... ahmet nur çebi başkanın bu konuda bilic ile konuşacağını düşünüyorum. beşiktaş’ın bugüne kadar atılan futbolcularında, bilic’in davranışlarının hiç mi katkısı yok...
fener maçının hesabı başkadır
trabzonspor, kayseri erciyesspor karşısında sonuca giderken yine zorlandı. yabancıları eksikti, yeni geldi. ersun yanal ekibi bir arada bulunamamıştı, şimdi toparlandı.
bu, fenerbahçe deplasmanına nasıl yansır? erciyes karşısındaki trabzonspor ile saracoğlu’na çıkacak takım arasında ne gibi farklar olur?
- trabzonspor’un erciyes karşısındaki futbolu fenerbahçe maçı için asla ölçü olmaz. fenerbahçe- trabzonspor maçlarının ayrı bir hesabı-kitabı var. çok özel nedenleri var. ben trabzonspor’un fenerbahçe karşısında çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum. olmazsa, zaten kadıköy’den çıkamaz.
yanal geçen yıl şampiyon yaptığı takıma bu kez rakip olacak.
- ersun yanal profesyonel bir hoca... bir başka sene, bir başka yerde olması kadar doğal bir şey yok. kaldı ki, ayrılık sürecinde çoğu zaman hak etmediği hakaretlere uğramış olsa bile fenerbahçe camiasına karşı en ufak bir saygısızlığı olmadı. milliyet yılın sporcusu anketinde yılın hocası seçildi, fenerbahçe’ye teşekkür etti. unutulmasın, bu hafta kadıköy’e fenerbahçe’ye tarihinin en parlak şampiyonluğunu yaşatan hoca geliyor. alkışlanacağını düşünüyorum. yakışan budur...
bu kadrolarla devrim olmaz
hakem hataları dün de vardı, bugün de var. yarın da olacak. ama bazen “kör göze parmak” gibi olanlar insanları isyan ettiriyor.
mhk değişti de ne değişti?
- bilal, aç milliyet arşivini... zekeriye alp gidip, yusuf namoğlu gelirken “başkanlar değişir ama hakem dünyasında hiçbir şey değişmez” demiştim. yarın namoğlu gider, başkası gelir gene bir şey değişmez. yasanın değişmesi lazım. ben olsam, eğitim dairesi dışında mhk’ye tek hakem almam. gelenlere, gidenlere bak... hep aynı isimler, hep aynı komiteler... hizip-kulis, ayrımcılık, ne ararsan var. düşün süleyman abay, beş ölümcül hata yapıyor, hepsi kasımpaşa aleyhine... bari bir iki tane de rakip takıma yanlış yap da hiç olmazsa “iki tarafı da yaktı” desinler. düşün bu ülkede hakem kararıyla maç bitiyor. bu ülkenin en iyi iki hakeminden biri olan fırat aydınus , iki metre önündeki faule ikinci sarı kartını çıkaramıyor. bu kadrolarla türk hakemliğinde asla devrim olmaz. kimse bizi de, kendini de kandırmasın.
--- alıntı ---
http://www.webaslan.com/...mba-sozSXHBQ74883SXQ
bursaspor’da ne değişti. bu değişimde şenol güneş’in katkısı ne oldu?
- sevgili bilal, hiç kuşkun olmasın tamamı şenol güneş katkısı... türkiye’de bir şenol güneş okulu, daha doğrusu akademisi var. yetiştiriyor, geliştiriyor, bu ülkede çok farklı bir hoca... unutma, burak yılmaz’ın, beşiktaş, fenerbahçe dolaşmadığı takım kalmadı, zirveyi şenol güneş yönetimindeki trabzonspor’da yaptı. selçuk inan, şenol güneş ile birlikte zirve ile tanıştı. şenol güneş öncesindeki volkan şen’le , bir de şimdiki volkan şen’e bak... ben şenol güneş’in elinde geriye giden futbolcu görmedim. şurası kesin: güneş varsa, karanlık yok.
cim-bom bu maçta bir puana şükreder hale geldi. selçuk ve burak’ın eksikliği galatasaray’ı bu kadar mı etkiliyor?
- evet bilal, selçuk ile burak’ın yokluğu galatasaray’ı bu kadar etkiliyor. ancak oynasalar da galatasaray’ın işi zordu. çünkü sahada istanbul’u, daha doğrusu marmara’yı kasıp kavuran lodostan daha şiddetli bir bursaspor fırtınası vardı. burak ile selçuk’a dönersek... çok haksızlığa uğradıklarını düşünüyorum. sneijderlere, melolara alkışlar; buraklara, selçuklara ıslıklar... yanlış bu... galatasaray’ın vazgeçilmez ilk adamı muslera dersek, diğer iki adamı da selçuk ile burak... bazılarının değeri, varlıklarında değil, yokluklarında daha iyi anlaşılıyor.
sahaya çıkan galatasaray’a baktığımızda, hamza hoca, farklı isimleri farklı rollere soyundurdu. bu 11’i doğru muydu?
- maç başlamadan galatasaray on birine yanlış diyen var mıydı? işler kötü gidince hoca ne yapsa kusur olur. bu futbolun doğasında var... ancak bir sabri’nin sakatlığından sonra sinan gümüş’ün girişini yadırgadım. bir oyuncu girdi, neredeyse bütün takımın yeri değişti. galatasaray gibi hamza hoca da formda değildi.
vee, yine melo... rakibin ayağına basan, kendi kendini tokatlayan(!), kırmızı karttan ucuz kurtaran bir kimlik... hakem fırat aydınus’un melo’yu atmamasına yorumunuz...
- melo nasıl olsa kendine bir şey olmayacağını biliyor. rakibine tokat atıyor, biraz sonra rakibin ayağına resmen basıyor, bu ülkenin en iyilerinden birisi olan fırat aydınus iki metre önündeki pozisyona kart çıkaramıyor. faul bile yapmayan volkan şen’in sırf gelişine sarı veriyorsun, gözünün önündeki melo’yu pas geçiyorsun. anadolu’nun haykırışı haklı... o hareketleri bir bursalı yapsın bakalım, fırat aydınus kartları nasıl çekiyordu... futbol sahalarında da maalesef adalet güçlünün yanında...
maharetli ve usta
fenerbahçe’de futbol derseniz eskiden geride... ama “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... golü atıyor, üstüne yatıyor. hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...
“kazanan her zaman haklıdır” derler. fenerbahçe de kardemir karabükspor karşısında kazandı ve alkışlandı. liderliği bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok.
ancak 90 dakika boyunca yaşadığı gel-gitlere yorumunuz nedir. zirvede yer almanın stresi mi var üzerinde?
- fenerbahçe “ip üstünde oynayan cambaz” gibi maharetli ve usta... işini iyi biliyor. golü atıyor, üstüne yatıyor... fenerbahçe ilk golü attığı on iki maçın tamamını kazandı. rastlantı mı bu? hayır değil... üstelik son maçlarda gördük ki, fenerbahçe’de söz savunmanın... o kadar iyi oynuyorlar ki, 1-0 öndelerse belki de bir-iki maçı böyle al gülüm-ver gülüm oynayarak idare edebilirler.
gördük, gökhan son 15 dakika çıktı, sağ kanat dağıldı... alves, “bir musibet bin nasihatten iyidir” misali, galatasaray maçında gördüğü kırmızıdan sonra baktı ki pabuç pahalı, rakiplerini bıraktı, futboluna döndü. egemen müthiş, caner de öyle... futbol derseniz eskiden geride... ama ligin işini en iyi bilen, en tecrübeli takımı...hep böyle gider mi derseniz, 12 maçtır gitti, gidiyor da...
belki her sezon 3-5 kez kendinden söz ettiriyor selçuk şahin... karabük karşısında da kurtarıcı rolündeydi ve yine en çok koşanlar arasındaydı. selçuk’un yıllardır fenerbahçe’de kalmasının sırrı ne?
- selçuk şahin, fenerbahçe’de benim bildiğim kadarıyla yerli-yabancı 10’a yakın hoca eskitti. gelenler gidenler, futbol anlayışı çok değişik olanlar dahil hiçbiri selçuk’tan vazgeçemedi. o da türk futbolunun vitrini olmayan oyuncularından biri... bu kadar ıslıklanması, bu kadar tepki toplaması ondan... neyse bir gol attı, doğum günüydü falan da adam sağlığında bir gün yüzü gördü.
fenerbahçe, trabzonspor maçı öncesinde nasıl bir görüntü veriyor. kartal’ın, “yanal benim hocalığımı pek bilmez” açıklamasını nasıl yorumlanmalı?
- fenerbahçe’nin görüntüsü sonuçları kadar iyi değil... trabzonspor maçında her şey olur. ismail hoca’nın söylediklerine gelince... daha söylerken, espri yaptığını söylüyor, yanlış anlaşılmasın diyor. polemik konusu yapmaya gerek yok. ayrıca ismail hoca’nın adamlığını sadece ersun hoca değil, onu tanıyan herkes bilir. bir kopya vereyim; ismail hoca benim diye aşçıdan daha iyi balık çorbası yapar. yapsa da içsek...
sonuna kadar
beşiktaş, skor açısından istikrarı buldu ama saha içindeki 90 dakikada bir türlü süreklilik yaşayamıyor. galip geldiler ama ecel terleri döktüler. biraz şans, biraz kısmet derken demba ba yine işi bitirdi.
böyle böyle, nereye kadar?
- sevgili bilal, beşiktaş için “böyle böyle nereye kadar” diyorsun... ben de “böyle böyle sonuna kadar” diyorum. bilic de maç sonu söyledi ya: “sonuna kadar”... tamam, son iki maçtır bu sezon çizgisinin gerisinde kaldı, buna rağmen kazandı. niye kazandı? beşiktaş artık, sadece koşan, mücadele eden, isteyen, tempo yapan bir takım değil... bunlara artık kalitesini ve tecrübesini de katmaya başlayan bir takım... beşiktaş’ın bu kalitesi ve yakaladığı tecrübesi olmasaydı, iki ankara maçından hasarlı çıkabilirdi. iyi oynamadan kazanıyorsan, burada kalite ve tecrübe devreye giriyor. tabii bir de kırk yılda bir görülecek demba ba’nın şans golü...
tolgay arslan nihayet kartal oldu. beşiktaş’a ne getirir, ne götürür?
- tolgay’ın iyi futbolcu olduğu konusunda herkes aynı görüşte... benim merakım, kim nerede oynayacak? kenarlarda gökhan ve olcay, kesemezsin. ortada sosa... yanlarında veli ve atiba, kesemezsin. arkada “hazır kıta” bekleyen kerim frei, vazgeçemezsin. formsuz olsa bile yetenekleri ile oğuzhan, yok sayamazsın. necip’e daha sıra gelmedi bile... beşiktaş’ın yenileri çok iyi olsa bile, şu görüntü ile beşiktaş on birine zor girerler. bazen bolluktan, bazen yokluktan sıkıntı çekersin... bilic şimdi bolluktan sıkıntı çekecek gibi...
bilic’in hakemlere karşı günden güne artan bir tavrı var. herkesin gözündeki “sempatik bilic” bu hareketlerle antipatik olmaya başladı. isyanında ne derece haklı?
- bilic, penaltı pozisyonunda haklı... hatta beşiktaş lehine çok net tartışılabilecek üç penaltı pozisyonu var. herkes franco’nun pozisyonuna penaltı diyor ama varol’un koluyla buluşan top çok daha fazla penaltı... ama bu tepkiyi saha kenarında, neredeyse oyuna dahil olacak kadar abartılı ortaya koymak beşiktaşlı duruşu ile örtüşmediği gibi, bir yararı da olmuyor. düşünsene demba ba en az yarım metre ofsayt, çok açık, çıplak gözle görülüyor, buna rağmen ofsayt değil diye hakemin üstüne yürüyor. yarın öbür gün hakemler saha dışına davet etmeye başlarsa sadece kendisi değil, beşiktaş sıkıntıya girebilir... ahmet nur çebi başkanın bu konuda bilic ile konuşacağını düşünüyorum. beşiktaş’ın bugüne kadar atılan futbolcularında, bilic’in davranışlarının hiç mi katkısı yok...
fener maçının hesabı başkadır
trabzonspor, kayseri erciyesspor karşısında sonuca giderken yine zorlandı. yabancıları eksikti, yeni geldi. ersun yanal ekibi bir arada bulunamamıştı, şimdi toparlandı.
bu, fenerbahçe deplasmanına nasıl yansır? erciyes karşısındaki trabzonspor ile saracoğlu’na çıkacak takım arasında ne gibi farklar olur?
- trabzonspor’un erciyes karşısındaki futbolu fenerbahçe maçı için asla ölçü olmaz. fenerbahçe- trabzonspor maçlarının ayrı bir hesabı-kitabı var. çok özel nedenleri var. ben trabzonspor’un fenerbahçe karşısında çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum. olmazsa, zaten kadıköy’den çıkamaz.
yanal geçen yıl şampiyon yaptığı takıma bu kez rakip olacak.
- ersun yanal profesyonel bir hoca... bir başka sene, bir başka yerde olması kadar doğal bir şey yok. kaldı ki, ayrılık sürecinde çoğu zaman hak etmediği hakaretlere uğramış olsa bile fenerbahçe camiasına karşı en ufak bir saygısızlığı olmadı. milliyet yılın sporcusu anketinde yılın hocası seçildi, fenerbahçe’ye teşekkür etti. unutulmasın, bu hafta kadıköy’e fenerbahçe’ye tarihinin en parlak şampiyonluğunu yaşatan hoca geliyor. alkışlanacağını düşünüyorum. yakışan budur...
bu kadrolarla devrim olmaz
hakem hataları dün de vardı, bugün de var. yarın da olacak. ama bazen “kör göze parmak” gibi olanlar insanları isyan ettiriyor.
mhk değişti de ne değişti?
- bilal, aç milliyet arşivini... zekeriye alp gidip, yusuf namoğlu gelirken “başkanlar değişir ama hakem dünyasında hiçbir şey değişmez” demiştim. yarın namoğlu gider, başkası gelir gene bir şey değişmez. yasanın değişmesi lazım. ben olsam, eğitim dairesi dışında mhk’ye tek hakem almam. gelenlere, gidenlere bak... hep aynı isimler, hep aynı komiteler... hizip-kulis, ayrımcılık, ne ararsan var. düşün süleyman abay, beş ölümcül hata yapıyor, hepsi kasımpaşa aleyhine... bari bir iki tane de rakip takıma yanlış yap da hiç olmazsa “iki tarafı da yaktı” desinler. düşün bu ülkede hakem kararıyla maç bitiyor. bu ülkenin en iyi iki hakeminden biri olan fırat aydınus , iki metre önündeki faule ikinci sarı kartını çıkaramıyor. bu kadrolarla türk hakemliğinde asla devrim olmaz. kimse bizi de, kendini de kandırmasın.
--- alıntı ---
http://www.webaslan.com/...mba-sozSXHBQ74883SXQ